(alıntı bir yazıdır)
Değişik meşrep, meslek, grup, müessese içerisinde olup ta, keyfiyet yerine kemiyyete ehemmiyet verilmesi, maddiyatın,dünyevileşmenin, nefis ve şeytana alet olmanın bir hastalık gibi mensupları tehdit ettiği günümüz şartlarında keyfiyyet meselesi yeniden ele alınmak zorundadır... ve himmetlerin gayretlerin keyfiyyet ve insan yetiştirme ,seviyeyi yükseltme,hürmet ve saygı duygularını fertlerde yerleştirme konusuna teksif edilmesi zorunludur..
Kuranda bir çok yerde "Aklınız yokmu! Düşünmüyormusunuz " hitabına mazhar olmaktayız..meseleler akla havale edilere fertlerden düşünmesi aklı ile hak ve hakikatı görmesi,iman, nur ve hidayete aklı,kalbi,latifeleri ile sahip olması ihtar edilir uyarılır..vahiy ve hadis kaynaklarına ve onlardan süzülen risalelerde vaz edilen hizmet pransipleirne,ruh ve nefis terbiyesine önem veren ikazlara kulak vermediğimizde şeytanın telkinlerine ve şeytanın askeri olan deccal ve süfyan komitelerinin oyuncağı olmaya vabeste olan nefis,heva ve hisler hareketlerimizde bizlere ve hizmetlerimize hakim olmaya başlar..bizi delalet vadilerinde gezdirir.aklımız, kalbimiz, latifelerimiz söner,hak ve hakikatleri gizlenirler..güneş gibi Kuran ve hadis hakikatlerine karşı heva ve hizler gözlerini yumarlar. Hak ve hakikatlerle dalga geçerler,nerede ise ayetlerle ,hadislerle,risaleleleri hafife alırlar veya onları savunanlara pervasızca, ölçüsüz biçimde iftira ve suçlamada bulunurlar...sonuç şeytani güçlerin hakim olduğu vadilerde ,ortamlarda tekelciliği ve inhisarcılığı, gıybet etmeyi ve dedikodu üretmeyi meslek haline getirenler ve yalan ve iftira batağında boğulanlar Kuranda şuara suresinin son ayetlerinde tarif edilen insanların muhatap olduğu ithama masadak olurlar...