“Ey nefsim! Deme: "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, dünyaya dalmış, hayata perestiş eder. Derd-i maişetle sarhoştur.” Çünkü: Ölüm değişmiyor. Firak bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insânî değişmiyor, ziyâdeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peyda ediyor.”
ışe git, eve dön.. ışe git, eve dön.. ışe git, eve dön.. ışe git, eve dön.. Kısıtlı bir ömürde böylesi bir mekik neyi örgüler ki? E-5'te sabah iş saati yollar tıkandığında, bu devlere has azametli "ırgalama" içindeki ince teşhisi, "bir kısım" yüzlerden okumak mümkün oluyor.. Ve sonra şöyle denilecek: "Efelem tekûnû ta'kilûn?"
Hey mübarek Üstad Hey! Bir eser ki Kur'an'ın bir mucize-i maneviyesi.. Bir eserler silsilesi ki, istikamette zirve bir ömrün en parlak meyvesi.. Bir eserler külliyatı ki, her paragrafı dert söylüyor, dert inliyor, dertten sesler yükseliyor.. Öyle ki, hangi cümlesi kaldırılsa, kaydırılsa, alttaki mana "davam" diye inliyor.
Ve şimdi şöyle deniliyor: "Ya ibadiyellezine esrafu alâ enfusikum, lâ taknetû mirrahmetillah."
Rabbim gözlerimizi yaşlarla dolu gözlerden eylesin. Âmin...