Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

14.05.2006, 19:23

Risale-i Nur'la İnsanları Uyandırmak

şöyle bir dışarı bakın.Bahar gelip geçiyor.Havaların ısınmasıyla insanlar da çiçekler gibi açılıyor.Nüfus cüzdanlarında Müslüman, yazan kızlarımız ,kadınlarımız açıldıkça açılıyor.
Yine nüfüs cüzdanlarında Müslüman yazan babaları, anneleri , kocaları ses çıkarmayor; bırakın bazıları teşvik ediyor.
...
Evladının elinden tutmadan sokakta yürütme,diyorlar.Niye,diyorum.Organ mafyası,dilenci mafyası çalarmış,diyorlar.
Üzerinde fazla parayla dolaşma,diyorlar.Güpegündüz soyarlarmış.
Kadın çantasını boynuna geçirmeliymiş,kapıp kaçarlarmış.
Kapıyı çelik yaptırmalı.
...
Kızımı okula yazdırma zamanı yaklaşıyor.Filan okula verme ,diyorlar .Neden,diyorum.Çok serseri varmış,diyorlar.Falan okulda güvenlik bulunurmuş...diyorlar.Üzülüyorum.
Yazık ,diyorum ;çocuklarımızın kalbine herşeyi gören ve duyan bir yasakçı koyamadık.
“Peki o güvenliği olan okulda ne öğretiyorlar?”.Diyorlar ki;öğretmenleri iyiymiş.
Sokağa çöp atılmamasını öğretiyorlar mı?ınsanlara yardımı öğretiyorlar mı?Ya saygıyı?..
Göbeğini açınca; kızım üşütürsün ;diyorlar mı?Arkadaşının mendilini çalmamayı öğretiyorlar mı? Büyüyünce trafik canavarı olmamayı öğretiyorlar mı?
Öğrencisiyle kahvehaneye gidip “Okey” öğretiyorlar mı?
Başını kapatan örümcek kafalılara kızmayı, öğretiyorlar mı?
Türkçeyi öğretiyorlar mı? Matematiği öğretiyorlar mı?
Susuluyor...Ben derim iki dakika ...siz deyin üç dakika...
“Aman sende neyi düşünüyorsun...”
Ben susuyorum.Kaçırılıp öldürülmüş çocukların haberini seyrediyorlar.Kapkaçının yerde sürüklediği kadını seyrediyorlar.Komşuya hırsız girmiş;görüncede “sıkıyorsa ses çıkar” dediklerini konuşuyorlar.
“Filanca 6 yaşındaki kızını başörtüsü takıp dışarı çıkartmış”;söylüyorlar.Yazık...Bağnazlık..
Yuh bu kadar da olmaz...söylüyorlar.
Falanın dayısı,alkolü bırakmış.Namaza başlamış.Bir tarikate girmiş.Bu devirde de olmaz ki,diyorlar.
Kalbin temiz olsun yeter...söylüyorlarda söylüyorlar...
"Her yer deterjancı dolu,bir cemaate ne gerek var(!)"
Ben susuyorum.
Ağlıyorum.ıçim ağlıyor.
Sonra bir Nur doğuyor içime.Korkma ,diyor.Bunların olması gerektir.Sen çalış,
Sevdiğimin evini sel basmış,diyorum.
Kurtarabildiğin insanı, eşyayı kurtar ,diyor.
Ama onlar uyuyor,diyorum.
Uyandır,diyor.
Nasıl ,diyorum.
Kırmızılar,kırmızılar,diyor.
Çalışıyorum,çalışıyorum,çalışıyorum.
Çalışın,çalışın,çalışın.
....

Selam ve muhabbetle

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

2

14.05.2006, 20:06

zor bir zaman asır dehşetli ama elhm hakiki bir tefsir bir nur var..
çalışmak yaşamak hal diliyle örnek olmak..
Rabbim bu yaz dönemine yaklaştıgımız zamanlarda daha sıkı bir şekilde nurlara bağlanmayı nasip etsin gerçekten de
Tek başımıza dahi olsak alıp elimize risale-i nur u sesli bir şekilde okumak lazım.zübeyir abinin de dediği gibi hava zerreleri kuran hakikatleri işittiği için temizlenmiş oluyor .zira yaz ayında malesef günahlar hat safhada işleniyorRabbim başta kendi nefislerimiz olmak üzere bu zamanda bizleri muhafaza etsin gunahlardan amin...

3

15.05.2006, 12:22

Nur Talebeleri, uyuyanı uyandırma vazifesini almış,bu uğurda sayine ilmini ve metanetini hizmetkar etmiş, asrın hadileridir.Lisan-ı Haliyle beraber, Risaleler'in belagatli uslubunu kullanarak insanlarda şok mekanizmasını çalıştırır. Kendisinden kaçıp gizlenmiş hakikatleri duyan, kendi malı gibi hemen sahiplenir. Çünkü, açtır. Muhtaçtır.
Yanlız burda uslub ve metod çok önemli.Bunun için, Risaleleri sürekli okuyarak, iyi anlamak gerek.Mesela muhattapta tarafgirlik hissi uyandırmamak icab eder.
Meseleye hakimiyette şarttır.Risalelerin ikna metodunu anlamış ve iyice çalışmış olak gerek.
Risalelerin somut delil getirilmesi mümkün olmayan meseleleri izah ederken kullandığı ikna metodu vardır.Mesela;Haşir Risalesi.Madem..madem, mümkün mü..hiç mümkün mü..nasıl ki, nasıl ki diyerek önce genel kabul görmüş meseleyi beyan eder. Sonra; o zaman, denilebilir ki,demek ki..gibi kelimelerle murad ettiği meselede muhattabını ikna eder.
Mesela;bütün insanların dünyadaki adaletten şekvasını mademlerle söyler.Zalimin izzetinde, mazlumun zilletinde kaldığını ,mademlerle beyan eder.Mümkün mü'lerle Adil bir zatın varlığını araya sokar. Sonra, demek ki tabirini kullanarak "Demek ki,bir mahkeme- i kübraya bırakılıyor" , der.Bu noktada bütün itiraz kapıları kapanmıştır.Aslında bu klasik bir evet...evet metodudur.
Akla yaklaştırma metodu sık sık Risalelerde kullanılır.
Önce bir marangoz'un eserindeki sanat ve nakış ve ustalık anlatılır.Sonra bunu için marangozda gerekli ve var olan olan sanat ve ustalık tarif edilir.
Sonra bu sanatı ve ustalığı bütün kainata hamleder.Artık kainatın sanatkarını ve sanatını anlamak kolaylaşmıştır.
Sık sık mesel tarzını kullanır.Kinaye tarzı hikayeler anlatılır.Yanlız bunlar asla teğenni değildir.Sonra her bir kinayenin hakikatteki karşılığı akla uygun bir tarzda izah edilir.
Risalerin metod ve uslubuyla gaflet ve dalalet ve hatta belkide küfre dalmış sevdiklerimize yardım etmemiz gerekiyor.Essah ve lazım ve acil...
vesselam..
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir