Değerli Yunus Abi
Ahlak-ı ılahiye kelimesini çok güzel anlamışsın.Allah Razı olsun.
ılahi Ahlak denince bizim anladığımız anlamda ahlak,huy,mizaç,karekteri Yüce Allaha atfedemeyiz.
ılahi ahlaktan maksat insaniyeti kübra olan islamiyete ve onun tercümanı olan Resullullah aleyhisselatu vesselamın getirdiği ahkamı kabul etme ,yaşama anlamında kabul etmeye zorunluluk var gibidir.
ınsanın yaratılışındaki istidatlar,kabiliyetler islama ve sünnete göre yönlendirilmelidir.
Hatta diyebiliriz ki insan fıtratında olan kuvve-i akliye,kuvve-i gadabiye,kuvve-i şehevi gibi duyguların iftar ve tefrit mertebelerinden kurtulup onları sıratı müstakim mertebelerine sevk etmek için dahi bu böyledir.
ışARATÜL ı'ıCAZ DAN TAKıP EDELıM.
اَلصِّرَاط¡ 4; الْمُسْتَق¡ 6;يمَ : Sırat-ı müstakim; şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülâsasından hasıl olan adl ve adalete işarettir. şöyle ki:
Tagayyür, inkılab ve felâketlere maruz ve muhtaç şu insan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdas edilmiştir. Bu kuvvetlerin birincisi: Menfaatleri celb ve cezb için kuvve-i şeheviyye-i behimiyye. ıkincisi: Zararlı şeyleri def' için kuvve-i sebuiyye-i gadabiyye. Üçüncüsü: Nef' ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliyye-i melekiyyedir.
Lâkin insandaki bu kuvvetlere şeriatça bir had ve bir nihayet tayin edilmiş ise de, fıtraten tayin edilmemiş olduğundan bu kuvvetlerin herbirisi tefrit, vasat, ifrat namıyla üç mertebeye ayrılırlar. Meselâ: Kuvve-i şeheviyyenin tefrit mertebesi humuddur ki; ne helâle ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. ıfrat mertebesi fücurdur ki; namusları ve ırzları pâyimal etmek iştihasında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki; helâline şehveti var, harama yoktur.
ıhtar: Kuvve-i şeheviyyenin; yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi füruatında da bu üç mertebe mevcuttur.
Ve keza kuvve-i gadabiyyenin tefrit mertebesi cebanettir ki, korkulmayan şeylerden bile korkar. ıfrat mertebesi tehevvürdür ki, ne maddî ve ne manevî hiç bir şeyden korkmaz. Bütün istibdadlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattır ki; hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru olmayan şeylere karışmaz.
ıhtar: Bu kuvve-i gadabiyyenin füruatında da şu üç mertebenin yeri vardır.
Ve keza kuvve-i akliyyenin tefrit mertebesi gabavettir ki, hiç bir şeyden haberi olmaz. ıfrat mertebesi cerbezedir ki; hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya mâlik olur. Vasat mertebesi ise hikmettir ki; hakkı hak bilir imtisal eder, bâtılı bâtıl bilir içtinab eder.
وَ مَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَثِيرً