Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Eğer o dediyse ki mehdi gelecek ve bu üç vazifeyi birden yerine getirecek, milyonlarca seyyid ona iltihak edecek, islam aleminin birlik edecek, isevi ruhanilerle ittifak edecek Allah'ın izniyle şüphesiz bu da çıkacak.
Moderatör
Konum: The Collection of Risale-i Nur
Meslek: The Collection of Risale-i Nur
Hobiler: The Collection of Risale-i Nur
Bediüzzaman'ı r.a. naylon mehdilerinize mesned edemezsiniz, o makam hiç boşalmadı ki, naylonları otursun..!
Bediüzzaman, seyyidliği Mehdilikle birlikte ele alınınca bir kısım hikmetler gereği seyyidliğini gizleme ihtiyacı hissetmiştir. Çünkü toplumda Mehdi hakkında öylesine bir imaj vardır ki, o sanki harikulade özelliklere sahip bir kimsedir. Bir çırpıda zulme gömülen dünyayı düzeltecek, hakkı, adaleti tesis edecek, kurtla kuzuyu barıştıracak, birden Sünnet-i Seniyyeyi yerleştirecek, İslamı hakim kılacak…
Ve bunları iman, hayat ve şeriat hakikatleri çerçevesinde gerçekleştirecek. Bu durum gönlü kırık, morali bozuk birkısım mü`minlere büyük bir ümit ve teselli kaynağı olurken, birçoklarına da aradıklarını bulamamanın, görememenin ezikliğini de yaşatabilmektedir. Çünkü daha çok gördükleriyle hükmeden halk tabakası, bu vazifelerin üçünü birden bizzat Hz. Mehdi`nin şahsından beklemeye başlıyorlar. Devamını şahs-ı manevinin yürüteceği bu hizmetin harika yönlerini tam göremedikleri için de hakikatlerin kuvveti bir derece noksanlaşıyor, kesin deliller zann-ı galibe dönüşmeye, mütehayyir ehl-i imanda da muannid dalalet ve zındıkaya karşı tam galebesi görünmemeye başlıyor. Konuya bir sonraki yazımızda da devam edelim.
http://www.youtube.com/watch?v=-aZ8LwddLUU
Bediüzzaman zaten eserlerinde kaç defa diyor Hazreti Mehdi ileride geleceğini.
Bu hakikatten anlaşılıyor ki; SONRA GELECEK O MÜBAREK ZAT risale-i nur'u bir programı olarak neşir ve tatbik edecek … (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 9 )
Ya insaf cehennemin kenarına getirdiğinde Allah bunlardan samimi olarak ne anladın diye sorsa nasıl izah edeceksin?
Bu ayrı ayrı rivayetlerin bir tevili (açıklaması) şudur ki: BÜYÜK MEHDİ'NİN çok vazifeleri var. Ve siyaset âleminde, diyanet âleminde, saltanat âleminde, cihad âlemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi... (Şualar, sf. 465 )
... her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş, fakat her biri üç vazifelerden birisini bir cihette (açıdan) yapması itibariyle, AHİR ZAMANIN BÜYÜK MEHDİ'Sİ ünvanını almamışlar.” (Emirdağ Lahikası, sf. 260 )
Her kim bu üç vazifeyi yapacak Hazreti Mehdi O'dur.
Bu mesaj 2 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "gaib" (23.04.2010, 05:36)
ılmi araştırma dergisi mayıs sayısında .
salih özcan abiden naklen.
Salih özcan abi diyorki üstad bana demişki ben mehdiyi görmüyeceğim ama sen göreceksin.ve o zatın vazifesi risalei nuru programı yapacak.
diyor salih özcan abi.
selam.
Tevil hakikatte yani alem-i şahadette olma ihtimali olmayan Adetullah'a muvafık düşmeyen yerde ehli tarafından yapılır. Sen ben yapayız. Hakikati tağyir ederiz.tevile açık bir söz.
risale-i nurda yazıyor.
ustad ben mehdiyi gormeyeceğim diye bir şey demiyor cunku risale-i nurda kendisi muhteşem yorumunu yapmıştır ve kim oldugunu da.emirdağ lah bizzat...
“Üstad o zâttır”
Bir gün Zübeyir Ağabeyle konuşurken Halk Partililerin:
“Eğer Bediüzzaman ‘Ben Mehdiyim.’ dese bütün Nur talebeleri kabul edecek;
fakat, Bediüzzaman böyle demiyor.” dediklerini naklettikten sonra:
“İşte kardeşim, bu, perdelemedir.
Bu zamanda hizmet böy­le iktiza ettiği içindir.
Üstadımız, ahir zamanda beklenen o zâttır.” demişti.
İhsan ATASOY(NURUN BÜYÜK KUMANDANI)
ilmi araştırmalar derğisi h. yahyya' nın. dolyısıyla kendisi mehdilik çabasında oln birisi. risale i nurları da kendi mehdiliğine alet etmeye çalışıyor..üstad' la ilğili yüzlerce delil var ken..bir tane zayıf iddiaya yapışmanın ne alemi ve mantığı var.Salih Özcan Abi kendisi üstadın seyyidliğinin şahidi..dergi salih abinin sözlerini muhtemelen çarpıtmıştır. Harun Yahya mehdi olsa kimle mücadele edecek..sözüm ona o mu risaleleri kendine program yapacak..sitesine girdiğinizde kimlerin eserilerini kendine proğram yaptını zaten görürsünüz vesselam
Size bir hastalık söyleyeceğim 4 mühim manevi hastalıktan biri su-i zandır. Devası Risale-i Nur'da vardır.
Kendini boy aynasında gören, bu iddiada buluyor ya..
Bizim bir Keçeli var, der ki:
"Ben büyüyünce mehdi olacağım.." (=
Ve bu isim bir adama verildiği vakit, bu iki vazife hatıra geliyor; siyaset mânâsını ihsas eder, belki de bir hodfuruşluk mânâsını hatıra getirir; belki bir şan, şeref ve makamperestlik ve şöhretperestlik arzularını gösterir. Ve eskiden beri ve şimdi de çok safdil ve makamperest zatlar, Mehdî olacağım diye dâvâ ederler. Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdî ve müceddid geliyor ve gelmiş. Fakat herbiri, üç vazifelerden birisini bir cihette yapması itibarıyla, âhir zamanın Büyük Mehdî unvanını almamışlar. (Emirdağ Lâhikası (1) - Mektup No: 207 )
Neymiş efendim; "Ve eskiden beri ve şimdi de çok safdil ve makamperest zatlar, Mehdî olacağım diye dâvâ ederler." Onlar mehdiyim diye dâvâ ede dursunlar.Basiret görmez ise ne diyelim?Sanırım bu mesele basar ile değil basiret ile ilgili.
Hem ben karşımdaki kişiye sen beni görüyorsun ancak ben kendimi göremiyorum desem ne düşünürsünüz?Burada sırr-ı hikmet ve mübhemiyet ve de sırr-ı teklif de saklı ise çok da garipsenecek bir durum olmamalıdır.
Bu mesele için ilgilenenlere bir çalışma:
بِسْمِاللّهِالرَّحْمَنِالرَّحِيمِ
فَقَدْجَاءَاَشْرَاطُهَاâyetinin bir nüktesi, bu zamanda akide-i avam-ı mü'minîni vikaye ve şübehattan muhafaza için yazılmış. Âhirzamanda vukua gelecek hâdisata dair hadîslerin bir kısmı müteşabihat-ı Kur'aniye gibi derin manaları var. Muhkemat gibi tefsir edilmez ve herkes bilemez. Belki tefsir yerinde te'vil ederler.وَمَايَعْلَمُتَأْوِيلَهُاِلاَّاللهُوَالرَّاسِخُونَفِىالْعِلْمِsırrıyla, vukuundan sonra te'villeri anlaşılır ve murad ne olduğu bilinir ki, ilimde râsih olanlar آمَنّابِهِكُلٌّمِنْعِنْدِرَبِّنَا deyip o gizli hakikatları izhar ederler.
İman ve teklif ihtiyar dairesinde bir imtihan, bir tecrübe, bir müsabaka olduğundan, perdeli ve derin ve tedkike ve tecrübeye muhtaç olan nazarî mes'eleleri elbette bedihî olmaz. Ve herkes ister istemez tasdik edecek derecede zarurî olmaz. Tâ ki Ebu Bekirler a'lây-ı illiyîne çıksınlar, Ebu Cehiller esfel-i safilîne düşsünler. Eğer ihtiyar kalmazsa teklif olamaz. Bu sır ve bu hikmet içindir ki, mu'cizeler seyrek ve nâdir verilir.
Hem dâr-ı teklifte gözle görünecek olan alâmet-i kıyamet ve eşrat-ı saat, bir kısım müteşabihat-ı Kur'âniye gibi kapalı ve te'villi oluyor. Yalnız, Güneş'in mağribden çıkması bedahet derecesinde olup herkesi tasdike mecbur ettiğinden, tövbe kapısı kapanır; o zaman daha tövbe ve iman makbul olmaz. Çünkü Ebu Bekirler, Ebu Cehiller ile tasdikte beraber olurlar. Hattâ Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın nüzulü dahi ve kendisi İsa Aleyhisselâm olduğu, nur-ı imanın dikkatiyle bilinir; herkes bilemez. Hattâ Deccal ve Süfyan gibi eşhas-ı müdhişe, kendileri dahi kendilerini bilmiyorlar.(Şualar,Beşinci Şu'a,s:903 )
Din bir imtihandır, bir tecrübedir; ervâh-ı âliyeyi ervâh-ı sâfileden tefrik eder. Öyleyse, ileride herkese gözle görülecek vukuatı öyle bir tarzda bahsedecek ki, ne bütün bütün meçhul kalsın, ne de bedihî olup herkes ister istemez tasdike mecbur kalsın. Akla kapı açacak, ihtiyarı elinden almayacak. Zira, eğer tamamen bedâhet derecesinde bir alâmet-i kıyamet görülse, herkes tasdike muztar olsa, o vakit kömür gibi bir istidat, elmas gibi bir istidatla beraber kalır. Sırr-ı teklif ve netice-i imtihan zayi olur.(Yirmi Dördüncü Söz,s:546 )
Hem şu sırdandır ki, Mehdî, Süfyan gibi âhirzamanda gelecek eşhasları, çok zaman evvel, hattâ Tâbiîn zamanında onları beklemişler, yetişmek emelinde bulunmuşlar. Hattâ bazı ehl-i velâyet "Onlar geçmiş" demişler. İşte bu da, kıyamet gibi, hikmet-i İlâhiye iktiza eder ki, vakitleri taayyün etmesin. Çünkü her zaman, her asır, kuvve-i mâneviyenin takviyesine medar olacak ve yeisten kurtaracak Mehdî mânâsına muhtaçtır. Bu mânâda her asrın bir hissesi bulunmak lâzımdır. Hem gaflet içinde fenalara uymamak ve lâkaytlıkta nefsin dizginini bırakmamak için, nifakın başına geçecek müthiş şahıslardan her asır çekinmeli ve korkmalı. Eğer tayin edilseydi, maslahat-ı irşad-ı umumî zayi olurdu.
Öyleyse, o eşhas, hattâ o müthiş Deccal dahi çıktığı zaman, çokları, hattâ kendisi de bidâyeten Deccal olduğunu bilmez. Belki nur-u imanın dikkatiyle o eşhas-ı âhirzaman tanılabilir.(Yirmi Dördüncü Söz,s:550)
http://feyzinur.tr.gg/Ris%E2le_%EE-N%FBr-h-da-Mehdi.htm
Kardeşimizi tenkid yerine takdir edelim dinliyelim ne diyor. Nefsinden konuşmuyor Risale-i Nur'dan konuşuyor.Üstad Hazreti Mehdi için Benden sonra gelecek o acib zat diyor. Daha nedensin?
O ileride gelecek acib bir şahsın (şaşılan ve hayret uyandıran şahsın) bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı (önceden gelen takipçisi) ve o büyük kumandanın pişdar bir neferi (öncü bir askeri) olduğumu zannediyorum.
Barla Lahikası, S. 162:
Yok yahuuuuuuuuu....
Mehdi kim..? tık
bu artıkı hüsn-ü zanla bakılacak bir konu değil. bazıları sanki garazına üstada laf atıyor ve bu tanıdık eblehler çok fazla damarımöa dokunuyoır. aslında BUNLARA CEVAP VERİLMEZ, zaten sadece bunlara degil bunlara cevap verme yarışına giren kardeslerime hakkım olmadan, malesef sitem ediyorum.
hasbünallahi ve ni'mel vekil
Allah hepimizi ıslah etsin..