Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

12.03.2006, 10:25

Dünyevî dost ve rütbeler kabir kapısına kadardır

Dünyevî dost ve rütbeler kabir kapısına kadardır

Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır. Hem madem “Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez” (Bakara Sûresi, 2:286.) sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.

Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.HAşıYE


Haşiye: Bu ‘madem’ler içindir ki, şahsıma karşı olan zulümlere, sıkıntılara aldırmıyorum ve ehemmiyet vermiyorum. “Meraka değmiyor” diyorum ve dünyaya karışmıyorum.

Mektûbât, s. 73


Lûgatçe


hayat-ı ebediye: Sonsuz hayat.

Hakîm: Her şeyi hikmetle, belli bir gaye ile yaratan mânâsında Allah’ın bir ismi.

Kerîm: ıkram ve ihsanı bol olan mânâsında Allah’ın bir ismi.

müdebbir: Düşünerek, tedbirle idare eden.

teklif-i mâlâyutak: Ağır ve güç yetirilemeyeni isteme, teklif etme.

müreccah: Tercih edilen.

bahtiyar: Mutlu.

hayat-ı dünyeviye: Dünya hayatı.

mâlâyâni: Mânâsız, faydasız, boş şey.

selâmet: Tehlikeden, korkulardan ve kötülüklerden kurtulma.

saadet-i ebediye: Sonsuz mutluluk.

Bediüzzaman Said Nursî

12.03.2006
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

2

12.03.2006, 18:24

Belki de yuzlerce kez bu paragrafı okumuşumdur,hatta ezbere bile alacak şekle gelmişimdir.ama gel gör ki nedense hayatımda ,yaşantımda imtihan sırları altında başıma gelen olaylara karşı bu paragraftaki yazılan şeyleri uygulayamıyorum ve kendime geriye dönüp bakıyorum ki..'eyvah nice olmuş halim'...fani geçiçi şeyleri ister olmuşum,elde edemeyince ağlar sızlar olmuşum....

3

12.03.2006, 19:12

Musîbetlerin gelmesinin belki de bir hikmeti de bu, bu hakikate yüzümüzü çevirmek. Bir süredir çektiğim bir sıkıntı vardı, bitti elhamdülillah. Dün bana birşeyler yazmış yine, bana sms attı, okursun dedi, halbuki bitmişti, ne oldu, önemli birşey mi dedim, evet dedi, telefondan anlat diyorum, sen okursun dedi.

Beni bırakma sebebi olarak bazı şeyler sıralamış, uzun uzun yazmış, halbuki ben ona bu böyle gitmez, bu iş burada biter demiştim. Yazının başında diyor ki o beni bırakmış... Hasbünallah.

Sebepler neler mi? Onu anlamamam, ıslam'ın pratiği, yani uygulanışı konusunda dar kafalı olmam, açık görüşlü olamamam ve saire. Gezideydik, gruptan ayrıldım, 150+ kilometre geriye kendim otobüsle döndüm, kafam bozulmuştu çünkü ve bununla çok meşguldü.

Bugün yine görüştük, benim hakkımda olan iddialarının zıttı olan kuvvetli delilleri insafa gelir diye kendisine anlattım, bana bencil ve sırf kendisini ve kendi duygularını düşünen demişti, bana da en çok dokunan oydu, halbuki neleri göze almıştım ve daha alacaktım, bunları da kendisine hatırlattım, pek sesini çıkarmadı, birşey demedi.

Kendisi de kabul ediyor ki, din konusunda kuralları biliyor, ama uygulamaya, yaşamaya yanaşmıyor, sebebi yaşadığı çevre ve çevreden gelecek tepkiler, arkadaşlarının kendisini bırakması ve yalnız kalması korkusu ve bazı diğer sebepler. Buna bir yol vardır, ben onu arıyordum, hep sana bunu anlatmaya çalıştım, alternatifler bulmaya çalıştım dedim. Madem bana inanmıyorsun, alimlerin kitaplarına bak, orada yazıyor dedim. Bana bu sefer herşey kitaplardaki gibi değildir vesairedir, bir takım şeyler söyledi. Dar kafalılık nedir sence dedim, muhkem olan hükmü uygulayabilmek, yaşayabilmek için bir yol aramak mı? O zaman o şehametli Hz.Ömer de, Hz.Ali de r.a. hepsi -haşa- dar kafalıdır dedim.

Kızdı, köpürdü, seninle daha fazla tartışamam, lütfen git, git dedi...

Arkadaşlarını kaybetmek kısmı aklıma geldi ve diğer kaybetmekten korktukları, bugünkü lahikayı okuyunca. Herhalde bunları da, bu lahikadaki hakikatleri de bugün kendisine anlatsaydım, artık beni öldürmek isteme derecesinde olmasa da, önceki söylediklerime nazaran daha da öfkelenecekti. Demedim ona, kaybetmekten korktuğun o arkadaşlarının arkadaşlıkları ancak kabir kapısına kadardır, kıyametten sonra ahirette ise, herkesin kendine yetecek derdi vardır, onlar seni mi umursayacak, demedim, diyemedim...

Sizce ben yanlış mı yaptım, ne halin varsa gör diyip, en başından mı yüzümü çevirseydim. Ben tebliği yaptım, artık kendisi bilir. Makul izahlarla anlatmaya çalıştım ama hep kızdı, hep tersledi. Böyle şeyler olması insanı yaralıyor tabii ki, ama benim de yüzümü dünyadan bir ölçüde çevirmeme yardım etti. Gözüme daha büyük görünen bir musîbetti, olacağı varmış oldu, olmasından çok korkardım. Ama anladım ki, bu dünya kendisine verilen gayrete, hırsa, aşka değmiyor. Evlenirsem inşa'Allah dînine sıkı sıkıya bağlı, hatta beni de yola getirecekbiriyle evlenmek isterim, yoksa gerisi elem, hüzün.

Evleneceğime tabi olup, vicdanımı karartıp, Allah'a karşı mı mahcub olayım hergün tekrar tekrar mı yaralanayım, ıztırab çekeyim, yoksa böyle ihtar edip de, karşılığında "Bana reva mıydı" dediğim şeyleri mi göreyim. Haşa ve kellâ, zaten kalbin öldükten sonra bu dünyada yaşamanın faydası nedir, ağzın tadını kaçıran ihtiyarlık ve lezzetleri sonlandıran kabir işin ucunda olduktan sonra. Öyle olduktan sonra beklediğin nedir ki bu evlilikten, gençlik yıllarını ve önündeki 20-30 yılı zevk içinde mi geçirmek? O kadar yaşayacağın da meçhul.

Üstad'ın dediği gibi, Allah'ı kaybeden neyi bulmuş, O'nu bulan neyi kaybetmiş?

En iyisi Kur'an ve sünnete ittiba, bunu biliyordum, gafletim yüzünden bunu yaşadım, yaşayarak yanlış yaptığımı ve bu sözün doğruluğunu gördüm, ağzım sütten yandı, bunu da söylerim. ınsan aynı yolun yolcusu olmadığı kişiyle hayat arkadaşlığı etmeye çalışmamalı, o arkadaş ne kadar güzel, ne kadar cazip de olsa.

Kalın selâmetle...
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

4

12.03.2006, 20:43

burada anlattıklarına göre ve uzaktan bir izleyici olarak bence çok dogru bir tercih yapmış oldunuz.
elinizden geleni yapmış oldunuz.''dar kafalılık,gericilik'ile sizi yargılayan bir insanla nasıl bir ebedi hayata düşünülebilir ki!Zaten dünya cazibedar.Eşlerde birbirlerine destek olup,dunyanın cazibedarlıgından nasıl kurtulabiliriz diye düşünüp,uygulamaya çalışmalılar.

içtimai hayata çıkıldıgı vakit,sanki ehli dunyanın yaptıkları,girilenharamlar,hayırı şer,şerri hayır saymanın normal birşey odlugunu sanmak...risale-i nuru devamlı okumak gerekiyor,derslere iştiyak gerekiyor ve zubeyir ağabeyin notlarında da okumuştum ehli iman dostlar edinmek,çevremizi değiştirmek..bi anda tak bitti de olmuyor.temeli sağlam atmak gerekiyor.

her insan başına gelen bir olayda,neden acaba bu olay benim başıma geldi diye düşünmesi gerekiyor.hikmeti acaba nedir diye...haram sevmekte binler acı vardır diyor ustad hzleri.sakın yanlış algılamayın,haramdı vs..diyemem sizi tanımıyorum bu iletişim nasıl ve ne şartlarda oldu onu da bilemem ama demek istediğim birazda nefsi muhasebe yapmak...

Rabbim hakikatlerden,hakikati yaaşayan dostlardan ayırmasın amin

5

12.03.2006, 20:58

Bu insan böyle değildi, ya da ben böyle tanımıyordum. En son dediği sözler bitirdi zaten olayı, ibret olsun diye yazdım ve teselli bulmak ve dualarınızı almak için. Biliyorum ki yalnız değilim bu hususta.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

6

12.03.2006, 21:09

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Bu insan böyle değildi, ya da ben böyle tanımıyordum. En son dediği sözler bitirdi zaten olayı, ibret olsun diye yazdım ve teselli bulmak ve dualarınızı almak için. Biliyorum ki yalnız değilim bu hususta.


efet ben de dikkatle okudum bir musibet bin nasihayyattan iyidir derler ya gercekten oyle.Allah razı olsun kardeş,dualarımız sizinle ve sizin gibi kardeşlerle sizlerde bizlere edin herkesin imtihanı farklı:(

7

12.03.2006, 21:11

inşa'Allah kardeşim, Allah razı olsun.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

8

12.03.2006, 22:10

cenab-ı hak ebedi olarak razı olsun.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir