Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Bu baslik altindan mi devam etmek istiyorsunuz? Yoksa yeni bir baslik mi acilsa daha mi iyi olur? Ilk mesajdaki alintinin perspektifi daha farkli oldugunu anladigim icin soruyorum. Risale-i Nur nasil okunmali? gibi bir baslik acilabilir belki.Ruhefza anlayisin icin seni tebrik ediyorum.
Okuma-anlama ve kendi malim haline getirme sureci ile ilgili,onceden maruz kaldigim ve bizzat benim yaptigim yanlis bir seyi paylasmak istiyorum;
Cevremdeki Risale okuyuculari arasinda ragbet goren ve benide yonlendiren bazi yaklasimlar Risale okumalarima zarar vermistir...Bunlari burada paylasmak ,muzakere etmek ve hayatimizdan silmek gerekir diye inaniyorum.
1)
Risalenin kurdugu mantigi yakalamak esas olmalidir.
Risalelerden cumleler ezberlemek ve muhatap oldugun kisiye o cumlelerle cevap vermek cok zararli bir davranistir.Herkes kendisi olmadir."Bundan ben boyle anliyorum ve bu anlayisimin sebepleri sunlardir" demek esastan istifade etmek demektir ve muzakere edilebilirligi arttirir.Yoksa "Ustad boyle diyor" demek istibdattir.Insani insanliktan eder.Kimse fikrini paylasamaz.Risale-i Nur`dan istifade edememenin gostergesidir.
(aklima geldikce paylasacagim insallah.Lutfen sizlerde paylasin)
Yoksa "Ustad boyle diyor" demek istibdattir.Insani insanliktan eder.Kimse fikrini paylasamaz.Risale-i Nur`dan istifade edememenin gostergesidir.
Afedersiniz ama, hizmet bildigimiz seyde yanlislar varsa bu dedikleriniz gecerli degildir malesef. Once bulundugumuz yere bir bakacagiz. Ne kadar dogrudayiz onu tespit edecegiz. Burada yapilmaya calisilan da hatalarimizi tesbit edip hakikate inkilap ettirmektir.Yoksa "Ustad boyle diyor" demek istibdattir.Insani insanliktan eder.Kimse fikrini paylasamaz.Risale-i Nur`dan istifade edememenin gostergesidir.
Keçeli (keçeli dediğim için rahatsız olma lütfen, yarı yaşımda olduğunu bildiğim için diyorum (: )
şimdi bu son cümleleri, "insan, herkesi kendisinden üstün bilmelidir." cümlesi ile,
Zübeyir Abimizin inceden inceye târif ettiği "nikbinliğin" neresine oturtacağız..?
Bizim vazifemiz biri/lerini teraziye koyup tartmak mıdır..?
Kalb bundan su-i zan ile zarar görmez mi..?
Veya şöyle diyelim:
Tamam bunu yapanlar varsa bile, bizim bu türden şeylere takılıp kalmamız, hizmetteki şevkimize zarar vermez mi..?
Ve tabii "uhuvvete" ve tabii "ihlasa"..?
Yâni, kimin ne tarzda olduğu, bizi ne kadar ilgilendirmeli..?
Risale-i Nur'da aklimizi kullanmamamiz gerektigine dair ifadeler nelerdir yazar misiniz buraya? Aklini kullanmayan insan, insan midir? Akil aleti niye verilmis insana eger boyle birsey varsa?Bizler Nur Talebesi olarak Üstadımız Hz.lerinin bize öğrettiğinden başka bir şey bilmeyiz. Ve kafa fenerimizi hiç kullanmayız.
[Mahkemenin kararnamesinde hayret ve takdirle yazılan bir fıkradır.]
Risale-i Nur’u yazmanın uhrevî ve dünyevî pekçok faydaları olduğu, bunların da:
1. Ehl-i dalâlete karşı mânen mücahede etmek.
2. Üstadına neşr-i hakikatte yardım etmek.
3. Müslümanlara iman cihetinde hizmet etmek.
4. Kalemle ilmi tahsil etmek.
5. Bazan bir saati bir sene ibadet hükmüne geçen tefekkürî ibadeti yapmak.
6. İman ile kabre girmektir.
Beş türlü de dünyevî faydaları var:
1. Rızıkta bereket.
2. Kalbde rahat ve sürur.
3. Maişette sühulet.
4. İşlerinde muvaffakiyet.
5. Talebelik faziletini almakla, bütün Risale-i Nur talebelerinin dualarına hissedar olmak olduğu ve bunların yakında gençlik tarafından idrak olunup üniversitenin bir Nur mektebi haline döneceği yazılıyor.
Şualar. 14. Şua
Yani abla konulari birbirine neden karistiriyoruz ki?Yoksa "Ustad boyle diyor" demek istibdattir.Insani insanliktan eder.Kimse fikrini paylasamaz.Risale-i Nur`dan istifade edememenin gostergesidir.
Keçeli (keçeli dediğim için rahatsız olma lütfen, yarı yaşımda olduğunu bildiğim için diyorum (: )
şimdi bu son cümleleri, "insan, herkesi kendisinden üstün bilmelidir." cümlesi ile,
Zübeyir Abimizin inceden inceye târif ettiği "nikbinliğin" neresine oturtacağız..?
Bizim vazifemiz biri/lerini teraziye koyup tartmak mıdır..?
Kalb bundan su-i zan ile zarar görmez mi..?
Veya şöyle diyelim:
Tamam bunu yapanlar varsa bile, bizim bu türden şeylere takılıp kalmamız, hizmetteki şevkimize zarar vermez mi..?
Ve tabii "uhuvvete" ve tabii "ihlasa"..?
Yâni, kimin ne tarzda olduğu, bizi ne kadar ilgilendirmeli..?