Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı sahibi ""[url=http://www.yeniasya.com.tr/2005/10/29/lahika/default.htm"
Yeni Asya - 29 Ekim 2005 Sayısı - Lahika bölümü[/url]"]
Eskişehir Mahkemesinde gizli kalmış, resmen zapta geçmemiş ve müdafaatımda dahi yazılmamış bir eski hatırayı ve lâtif bir vâkıa-i müdafaayı aynen beyan ediyorum.
Orada benden sordular ki:
“Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?”
Ben de dedim:
Eskişehir mahkeme reisinden başka daha sizler dünyaya gelmeden ben dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder. Hülâsası şudur ki: O zaman şimdiki gibi, hâlî bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu. Ben de tanelerini karıncalara verirdim, ekmeğimi onun suyuyla yerdim.
ışitenler benden soruyordular; ben de derdim:
“Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyetçidirler. O cumhuriyetperverliklerine hürmeten, tanelerini karıncalara verirdim.”
Sonra dediler:
“Sen Selef-i Sâlihîne muhalefet ediyorsun.”
Cevaben diyordum:
“Hulefâ-i Râşidîn, herbiri hem halife, hem reis-i cumhur idi. Sıddîk-ı Ekber (ra), Aşere-i Mübeşşere ve Sahabe-i Kirama elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat mânâsız isim ve resim değil, belki hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mânâ-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler.”
ışte, ey müdde-i umûmî ve mahkeme âzâları. Elli seneden beri bende bulunan bir fikrin aksiyle beni itham ediyorsunuz.
Eğer lâik cumhuriyet soruyorsanız, ben biliyorum ki, lâik mânâsı, bîtaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişmediği gibi, dindarlara ve takvâcılara da ilişmez bir hükûmet telâkki ederim. On senedir—şimdi yirmi sene oluyorki—hayat-ı siyâsiye ve içtimâiyeden çekilmişim. Hükümet-i cumhuriye ne hal kesb ettiğini bilmiyorum. El’iyâzü billâh, eğer dinsizlik hesabına imanına ve âhiretine çalışanları mes’ul edecek kanunları yapan ve kabul eden bir dehşetli şekle girmişse, bunu size bilâperva ilân ve ihtar ederim ki, bin canım olsa, imana ve âhiretime feda etmeye hazırım. Ne yaparsanız yapınız, benim son sözüm “Hasbünallâhu ve ni’mel-vekîl” olarak, siz beni idam ve ağır ceza ile zulmen mahkûm etmenize mukabil derim:
“Ben Risâle-i Nur’un keşf-i kat’îsiyle, idam olmuyorum. Belki terhis edilip nur âlemine ve saadet âlemine gidiyorum. Ve sizi, ey dalâlet hesabına bizi ezen bedbahtlar, idam-ı ebedî ile ve daimî haps-i münferitle mahkûm bildiğimden ve gördüğümden, tamamıyla intikamımı sizden alarak kemâl-i rahat-ı kalble teslim-i ruh etmeye hazırım.”
Mevkuf Said Nursî
Târihçe-i Hayat, s. 357
Lûgatçe:
Hulefâ-i Râşidîn: Doğru yolda olan dört büyük halife.
Sıddîk-ı Ekber: En büyük doğrulayıcı; Hz. Ebû Bekir (ra).
Aşere-i Mübeşşere: Cennetle müjdelenen 10 sahabî.
29.10.2005
Alıntı sahibi ""faraklit_""
şifresiz yazacağım....
din değiştirmek demokrasi açısından,demokratik bir haktır....
fıkıh açısından mürted olmanın cezası ölümdür.....
namaz kılmamakda demokratik bir hakdır....
ancak namaz kılmamakda ısrar halinde hanefi fıkhında sürgün şafii fıkhında ölüm cezası öngörülmüş...
bu durumda dinleri toplumsal bir düzenleme getirmeyen batılıların kullandığı anlamda demokrasi olduğu gibi islam ile bağdaştırılmaz...
bir adaptasyon şarttır diye düşünüyorum....
örneğin zina yapmak batılı demokrasilerde demokratik bir hak olabilir ama islamda ayetle sabit dünyada iken belli ceza gerektiren bir suç olarak tasvir edilmiş....
dolayısıyla batılı anlamda demokrasi var olduğu şekliyle islama uygun değil....
demek mümkün olsa gerek.....
bahsettiğiniz yazılarda üstad cumhuriyet üzerinde durmuş demokrasi üzerinde değil....
demokrasi ile cumhuriyetin aynı şeyler olmadığı kanaatini taşıyorum....
Alıntı sahibi ""talhagenc""
Peygamberimiz (s.a.v) ahirzamanda şeair-i ıslamiyenin onda birini hakkıyla yapan kurtulacaktır diye müjde vermiş.
Alıntı sahibi ""Alperdini""
Alıntı sahibi ""talhagenc""
Peygamberimiz (s.a.v) ahirzamanda şeair-i ıslamiyenin onda birini hakkıyla yapan kurtulacaktır diye müjde vermiş.
konuyu buradan başka bir şekle dönüştürmeye niyetim yok ama, bir sorum olacak... Ahirzaman... nedir bunun ölçüsü.. Ahir zaman peygamberi, peygamberimiz s.a.v değilmi... onun ümmeti 1400 küsür senedir yokmu.. her ümmet "acaba bizmiyiz bu ahirzaman dedikleri zamanı yaşayanlar" diye kendilerine sormadı mı... bizde sormuyormuyuz.. peki bu ahirzamandan kasıt ne.. acaba bu müjde kimleri hedef almış... bu zamanın insanları bu müjdelenenlerden mi... ve, bu müjdeye kaynak isterim...
Alıntı
yeni asya cemaatinin kimi organizyonlarına''demokrat gençlik'',demokrat hanımlar'' gibi isimler verdiğini gördüm...
nur hareketinin demokrasiye bakışı nedir...
Alıntı
nur hareketi kendisinin veya genel olarak islami kesimin hak ve özgürleri için mi demokrattır yoksa demokrasiyi bir bütün olarak mı özümsemişlerdir....
...Alıntı
demokrasinin bir sınırı var mıdır....
fıkhın kimi hükümleri demokrasiyi mümkün kılar mı?
demokrasi bir bütün olarak islama uygun mudur yoksa kimi kısımları islama uygun kimi kısımları uygun değil midir....
demokratlıktan murat islama adepte edilmiş bir demokrasi midir?....
demokrasi ve cumhuriyet aynı şey midir?.
Alıntı
şifresiz yazacağım....
din değiştirmek demokrasi açısından,demokratik bir haktır....
fıkıh açısından mürted olmanın cezası ölümdür.....
namaz kılmamakda demokratik bir hakdır....
ancak namaz kılmamakda ısrar halinde hanefi fıkhında sürgün şafii fıkhında ölüm cezası öngörülmüş...
bu durumda dinleri toplumsal bir düzenleme getirmeyen batılıların kullandığı anlamda demokrasi olduğu gibi islam ile bağdaştırılmaz...
bir adaptasyon şarttır diye düşünüyorum....
örneğin zina yapmak batılı demokrasilerde demokratik bir hak olabilir ama islamda ayetle sabit dünyada iken belli ceza gerektiren bir suç olarak tasvir edilmiş....
dolayısıyla batılı anlamda demokrasi var olduğu şekliyle islama uygun değil....
demek mümkün olsa gerek.....
bahsettiğiniz yazılarda üstad cumhuriyet üzerinde durmuş demokrasi üzerinde değil....
demokrasi ile cumhuriyetin aynı şeyler olmadığı kanaatini taşıyorum....
Alıntı
zinanın dünyada verilmesi istenen cezalar icma veya kıyas ile ulaşılmış değildir.....ayetle sabittir sadece recm,ayeti tefsir niteliğindeki hadislerle açıklanmışdır....
önce ayetle zina yapan kadınlara ömür boyu hapise tekabül eden ceza öngörülüyor...-bknz:nisa 15-
ve iş bu ayetle ''haklarında yeni bir hüküm gelinceye kadar'' deniliyor...
allahın sözü gerçekleşiyor
haklarında yeni bir hüküm geliyor....
kadın ve erkeğe 100 değnek cezası veriliyor....(bknz nur:4)
ayrıca nisa 16.ayette geçen ''zina edenlerin ikisinede eziyet edin'' hükmünü hadisler tefsir ediyor....
ve evli olup zina işleyen kadın ve erkek için recm cezası öngörülüyor.....
kısaca fıkıh kafasından hüküm vermiyor ayetle sabit cezayı öngörüyor.....
........................................................................... .....
arkadaşlar beni yanlış anlamışsınız ben radikal değilim....
seyyid kutubun müslüman sosyalistliğini sorguladığım gibi,müslüman demokratlığıda sorguluyorum.....
ben islamın batılının demokrasisinede,sosyalizminide,faşizminide,kapitalizminide ihtiyacı olmadığı kanaatindeyim....
sosyal adalet için sosyalizme,müslümanların hürrriyeti için demokrasiye,rekabet için kapitalizme,memleket sevgisi için faşizme ihtiyacımız yok diye düşünüyorum....
Alıntı
konuyu buradan başka bir şekle dönüştürmeye niyetim yok ama, bir sorum olacak... Ahirzaman... nedir bunun ölçüsü.. Ahir zaman peygamberi, peygamberimiz s.a.v değilmi... onun ümmeti 1400 küsür senedir yokmu.. her ümmet "acaba bizmiyiz bu ahirzaman dedikleri zamanı yaşayanlar" diye kendilerine sormadı mı... bizde sormuyormuyuz.. peki bu ahirzamandan kasıt ne.. acaba bu müjde kimleri hedef almış... bu zamanın insanları bu müjdelenenlerden mi... ve, bu müjdeye kaynak isterim...