Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

21

09.03.2006, 21:43

risale-i nuru yine risale-i nur açıklar. esasta mesleğimizde bence yoktur. madem nurcuyuz ozaman herseye risalei nurun penceresinden bakmalıyız.

üstad ilimde ileri gidipte helak olanlardan bahsediyor. arkadaslarında dediği gibi risale-i nur daki her kelimenin tam karsılığını bulamazsınız.

Ve işin tehlikeli yanı bazıları risale-i nuru açıklayıcı kitaplar okuyarak başlamalı diyor. hayır kardesimş önce risale-i nur gelir. hiç balın yerini sekerleme tutar mı? bal ayrı sekerleme ayrıdır!

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

22

09.03.2006, 22:06

risale-i nuru tenkit için ilim içi okuyan istifade edemiyor.yalnızca nefsi için okuyana o sırlar açılıyor...

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

23

09.03.2006, 22:10

Re: Üstad diyor ki:

Alıntı sahibi ""simple1""

Bismillah!
Bediüzzaman Hazretleri diyor ki:
«Malûm olsun ki, bana deniliyor; insanlar diyorlarmış ki; "Onun eserlerinin çok yerlerini anlayamıyoruz. Böyle kalırsa bu eserlerin zayi' olmasından korkulur. "

Ben de derim: "Cenab-ı Hakk'ın izniyle inşâallah zayi' olmayacaklardır. Ve bir zaman gelecek, ekser dindar mütefekkirler, onları anlayacaklardır. Çünki bu risaledeki ekser mes'eleleri; nefsimde tecrübe ettiğim, Furkan-ı Hakîm'in bana i'ta etmiş olduğu ilâçlardır. Fakat mümkündür ki, sair insanlar, benim bitamamihâ anladığım gibi anlamasınlar. Zira benim nefsim sû'-i ihtiyarıyla baştan ayağa dek, çeşitli yaralarla mülemma' olmuştur. Öyle ise hayat-ı kalbiyesi selim olan kimseler; heva-i nefis yılanının ısırmasından hastalanan kimse gibi, tiryakın derece-i tesirini anlayamaz.

Hem de ben sünuhat-ı kalbiyemde izahat için tahririnden gelen aczden ve tağyirinden gelen havftan dolayı tasarruf edemiyorum. Ancak kalbime doğduğu gibi yazıyorum.» (Mesnevî-i Nuriye Tercümesi/A. Badıllı sh:234)


«O ulûm-u imaniye ve o edviye-i ruhaniye, ihtiyacını hissedenlere ve ciddî ihlas ile istimal edenlere yeter, kâfi gelir. (Mektubat sh:358)

«Risale-i Nur, sair ilimler ve kitablar gibi okunmamalı. Çünki ondaki iman-ı tahkikî ilimleri, başka ilimlere ve maariflere benzemez. Akıldan başka çok letaif-i insaniyenin kut ve nurlarıdır. (Emirdağ lahikası-1 sh:64)

«Fehmettiğimiz miktarına memnun olup tekrar mütalaa ile izdiyadına çalışmalıyız.» (Sözler sh: 93)

«Yazılan parçaları dikkatle ve tekrarla okuyunuz.» (şualar sh:321)

«Gazete gibi okumayınız. » (Mektubat sh:42)

«Bir mevhibe-i ılahiyye olan o esrar, halis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle gelebilir.» (Mektubat sh:70)

«Başlardaki başların çoğu sarhoş;okumaz. Okusada anlamaz. (Lem’alar sh:105) Risale-i Nur, siyasetle alakası olmadığından; siyasî bir kafa çabuk takdir edemiyor.» (Emirdağ Lahikası –1- sh:223)

«Bu ehemmiyetli risalenin, herkes herbir mes'elesini anlamaz. Fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat, eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil, belki elleri uzun olanların hisseleri de var.» (şualar sh:98)



gayet guzel açıklamış
yine risale-i nur kendini açıklamış;)

24

15.03.2006, 12:19

izah?

Bismillah :!:
Evet, güzel! Yalnız benim kafama takılan bir soru var:
Elleri uzun olanların elleri yetişemeyenlere yardım etmelerinin herhangi bir tarafa mahsuru var mı?
Hem Barla lahikasında : "Mübârek Sözler şüphesiz Kitab-ı Mübînin nurlu lemeâtıdır. ıçinde izaha muhtaç yerler eksik olmamakla beraber, küll halinde kusursuz ve noksansızdır. Beşerin her tabakası kendi fıtrî anlayışları nisbetinde hisse-mend ve fayda-mend olurlar." denilmiş!
Hem bazen "küll hali" gözden kaçabiliyor vs..vs.
Eski zaman peygamberleri ümmetlerine Kur’an gibi izahat vermediklerinin sebebi, o devirler beşerin bedeviyet ve tufûliyet devri olmasıdır. ıptidaî derslerde izah az olur.
wesselam
Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin!. şûra kuvvet bulsun!. Bütün levm ve itab ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet Hüda'ya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmîn... :sadbye:

25

16.03.2006, 11:27

Risalelerin daha iyi anlaşılması için sadeleştirilmesinde bir sakınca var mı?
üstad sadeleştirmeye izin vermemiş çünkü sünahat ve ilham olduğundan sadeleştirildiği zaman sadeleştirenin hissesi karışacağından okunduğu zaman manevi feyiz vermez.
sadece akla hitap eder.nefse ruha hitap etmez.
uluhiyet.rububiyet gibi kelimelerin karşılığını ne yazarlar acaba.
vahdet,ehadiyet kelimelerine ne mana verirler.
hem bediüzzaman gibi bir zat olması lazımki sadeleştirsin.ama bediüzzaman diyorki risalei nur benim malım değildir.benim fikriyatımla yazılmamıştır.kuranın malıdır.
eeeee kimde cesaret varsa sadeleştirsin.

26

17.03.2006, 14:37

Re: Risaleler günümüz Türkçesine çevrilemez mi?

Alıntı sahibi ""y-okutan""

Risaleleri anlamakta özellikle okumaya yeni başlayanlar zorlanmakta üstesinden gelemeyeceklerini düşünerek okumayı burakmaktadırlar. bunların sayısı oldukça fazla. Risalelerin daha iyi anlaşılması için sadeleştirilmesinde bir sakınca var mı? :?:
marksist bir arkadaşım nurcu olmayan,düşmanda olmayan tarafsız bir kaynakdan said nursinin nasıl bir adam olduğunu araştırmak istiyorum dedi....

anlamayıp bırakacağından emin olduğumdan risale alıp aslından oku diyemedim....

bu sebeple...

şerif mardinin bediüzzaman said nursi olayı/modern türkiyede din ve toplumsal değişim isimli kitabını önerdim....

yapacak başka hiçbişey yok....

ne yazıkki....

27

17.03.2006, 15:52

var.ona risaleden deseydin daha etkili olurdu.
mesela tarihçei hayat on ordu yirmi mecmua kuvvetinde diyor.
bir yazarı en kişi tanıtan yazdıklarıdır.ve bu yazdıklarını tanıttırmasıdır.
ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
risaleyi tavsiye etmeden önce yaşanmış gerçek hikayeler olan halit ertuğrulun kitaplarını tavsiye etmek.son şahitler kitabını tavsiye etmek bence daha güzeldi.
hem anlamıyorum diyenler acaba hangi yazıyı okuyupda tamamen anlamışlardır.ki risaleyide çalışmadan yemek yemek gibi hemen anlasınlar.
senin vazifen çalışmak gerisi Allaha kalmış.en ne kadar çalışırsan Allah lutfu olarak takdiri ne ise o olur.
sen çalış.
hele ingilizceyi anlamak için çalıştığın gibi çalış.o zaman bak nasıl anlarsın.
risali nuru illahi herkes okusun anlasın diye bir kaide yok.
ona müşteri olan okur ve anlar.
o kadar gençler onu okuyup anlamak için çalıştığını gördükten sonra daha neyi bekleyeyim.
kardeşim iman hakikatlarını nurlardan öğrenmek istiyorsan çalışacaksınki anlayasın.
yok başka kitapları okuyacaksanki sana birşey diyen yok.
madem anlamıyorsun anladığın kitapları oku.
hem samimi olsaydın yukarıda yazılanların hpsini anlardın ve bu konuyu kaptırdın.
sana risalden bolca örnekler vermişler kardeşler.
daha hala şartlanmış bir halin varki bunların söylediklerini anlamıyorsun.
önce ön yargıyı bırak .
üstad diyor 7 yaşından 70 yaşına kadar herkes anlar.anlamasada ruhu kalbi anlar.buna delil dinleyenlerin hayatlarına çeki düzen vermeleridir.
ben kardeşe diyorum dersi anladınmı .hayır diyor.ama bakıyorsunki hayatına düzen vermiş.anlamışda farkında değil.
bunun çok delilleri var.
rica ederim bu konuyu fazla uzatmadan kapatalım.
bunun yerine risaleden anlamadığın yeri aç konu olarak önümüze dökde biz anladığımız kadarıyla sana yardımcı olsak daha güzel değlmi.
böyle boş boş tartışacağımıza anlamadığımız yerleri tefekkür etsek daha güzel olmazmı faraklit ve böyle düşünenler.
kırdımsa hakkınızı helal ediniz.
hadi anlamadığın yeri yaz.yardımcı olalım sana.ne olur nurları oku elinde bırakma.inşaallah kurana imana hizmet edersin kardeşim.
oku oku ne olur.haydi.selam

28

17.03.2006, 16:29

ateist bir adama müşteri muamelesi yapamazsın kardeşim....

madem zaman iman hakikatlerini tebliğ etme zamanıdır.....

madem risale-i nur atest,agnostik,deist savlarını çürütmek için yazılmışdır....

madem bu akımlara inanarak dünya ve ahiretlerini yakanlar vardır.....

ve madem risale itfaiyedir....

bu kaynak taassup gömlekleri çıkartılarak kullanılmalı ve insanlar risalenin ışığından mahrum bırakılmamalıdır....

29

22.03.2006, 20:00

s.a

bende risaleye yeni başlayanlardanım tabiki benim sıkıntımda anlayamama.bizi çalıştıran bir hocamız var anlayamama sebebim hocamın öğretme yolu olabilirmi siz nedersiniz.önce evde sözü okuyoruz lugattan yabancı kelimelerin anlamlarını bulup sadeleştirmeye çalışıp defterimize bu haliyle özetliyoruz.ve anladığımızı anlatmaya çalışıyoruz.sizce risale böylemi çalışılır.

30

24.03.2006, 08:27

üstad hazretleri hatıralarda Zübeyir abimize üç defa külliyatı bitirdikten sonra lügatlı çalışarak anlamya çalış demiş.
zübeyir abi 3 defa okursa bizim en az 5,10 defa okuduktan sonra lügatlı çalışmamız gerekiyor.
üstadın ne anlatmak istediğini öğrenmiyeceğiz.Kuran ne anlatıyor,resulullah ne anlatıyor diye okursak anlamamız dahada kolaylaşır.
çünkü risale baştan sona Kuran ve hadisi yorumluyor.
bu benim şahsi kanatım değil.üstaddan ne öğrendimse onu yazdım.
ve ben böyle okuduğum zaman risaleyi anlamış oldum.ama tamamını değil.10 da biri bile değil.demek daha çok çalışmamız lazım.selamlar

Mesajlar: 30

Konum: Hollanda

Meslek: Öğretmen

  • Özel mesaj gönder

31

25.03.2006, 13:16

Sanırım anlamak için önce anlamayı istemek gerekiyor. Birilerine anlatabilmek içinde önce yine kendi istifademiz için anlamak gerekiyor. Sonra uhuvvetle, samimiyetle, dua ile o kişilerin istifadelerine çalışmak gerekiyor.

aşağıda bir yerlerde bulduğum, deneme aşamasında olan bir yazının bir bölümü var.

" Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil" sırrınca, ucuz olmayan cenneti kazanmanın bir anahtarı olduğu iddia edilen Risale-i Nur ları anlamak ucuz değil. Gayret, sebat, azim gerektiriyor. Bazen tekrar tekrar okumak, bir bilene sormak gerektiriyor.

Alıntı


"Ey şu risaleyi insaf ile mütâlâa eden kardeş! Deme, niçin bu "Onuncu Söz"ü birden tamamıyla anlayamıyorum ve tamam anlamadığın için sıkılma!.. Çünki: ıbn-i Sîna gibi bir dâhî-yi hikmet,
اَلْحَشْرُ لَيْسَ عَلَى مَقَايِيسَ عَقْلِيَّة&#161 3; demiş. "ıman ederiz, fakat akıl bu yolda gidemez" diye hükmetmiştir. Hem bütün Ülemâ-i ıslâm: "Haşir, bir mes'ele-i nakliyedir, delili nakildir. Akıl ile ona gidilmez." diye müttefikan hükmettikleri halde, elbette o kadar derin ve mânen pek yüksek bir yol; birdenbire bir cadde-i umumiye-i akliye hükmüne geçemez. Kur'an-ı Hakîm'in feyziyle ve Hâlık-ı Rahîm'in rahmetiyle, şu taklidi kırılmış ve teslimi bozulmuş asırda, o derin ve yüksek yolu şu derece ihsan ettiğinden bin şükür etmeliyiz.

Çünki: ımanımızın kurtulmasına kâfi gelir. Fehmettiğimiz miktarına memnun olup tekrar mütalâa ile izdiyâdına çalışmalıyız.Haşre akıl ile gidilmemesinin bir sırrı şudur ki: Haşr-i Âzam, ısm-i A'zamın tecellisiyle olduğundan, Cenâb-ı Hakk'ın ısm-i A'zamının ve her ismin âzamî mertebesindeki tecellisiyle zâhir olan ef'âl-i âzîmeyi görmek ve göstermekle, Haşr-i âzam bahar gibi kolay isbat ve kat'î ız'ân ve tahkikî îman edilir. şu Onuncu Söz'de feyz-i Kur'an ile öyle görülüyor ve gösteriliyor. Yoksa akıl, dar ve küçük düsturlarıyla kendi başına kalsa âciz kalır, taklide mecbur olur.."


Alıntı yazı
------------------------------------------------
Neden peki biz Allahın içimize attığı tohumu Kur'an'ın nuruyla sulayıp inkişaf ettirmeyelim. Neden Kur'an ın bu zamandaki manevi bir mucizesi olduğu dost ve dümanın ittifakıyla kesin olan, 1400 sene önceki asr-ı saadet dediğimiz PEygamberimiz ve ashabının yaşadığu hayatı, ahirzaman dediğimiz, doğrunun yanlışın, iyinin kötünün, ateşin suyun tamamen yer değiştiği, bir birine karıştığı şu zamanda insanların yaşamasını sağlayan Risale-i Nur dan faydalanmayalım. Neden?

Dünyevi, fani, geçici basit bir iş için, ders den iyi not almak için her gün bir sürü ingilizce kelime ezberledik, cografyadan filan cagin tepesindeki koyunu, fizikten ne bileyim kimin bilmem ne konunu öğrendik. Ebedi saadetimiz için, Cenab-ı Hakkın lisani olan kur'an kelamından öğrenmeyelim. Risale-i Nur çalışmayalım. Kendimize, Evimize, Ailemize, eşimize ve çocuklarımıza karşı sorumlu, onların saadetine vesile olmuş anne, baba, eş olmayalım. Onun yerine kimsenin işine yaramayan, sadece Allah'ın bize emaneten verdiği, "alın size 24 altın, bununla ticaretinizi yapın" dediği 24 saatimizi fani dünyevi işlerle, sonra da bilmemkimin yeni sevgilisini anlatan ve günah dolu görüntüler içeren, gereksiz, uyuşturucu, lüzumsuz TV programlarıyla, basit dedikodularla harcayalım.

Biz bumuyuz. Onca kompleks sistemimiz, tek hücresi için milyonlarca araştırma yapılmış binlerce kitap yazılmış, mükemmel mucizevi bir vücudu emaneten taşıyoruz. Peki bu milyarlar değerindeki emanet'i neden taşıyoruz neden verilmiş. Neden içinde bulunduğumuz ve bir süre sonra yüzler akrabamızın ahbabımızın giittiği yere gideceğimiz. ıçinde sadece geçici, uğrak yeri olarak misafireten kaldığımız bu misafirhane-i dünya da, ev sahibimizi aramıyoruz, bizden ne istiyor kulak vermiyoruz, nereye gidiyoruz-ne götürmemiz gerekiyor öğrenmiyoruz?

Eveet, evet. Biz mükemmel muhteşem bir mikro-alemi içinde taşıyan, aynen o micro-alem gibi muhteşem diğer bir alemde misafireten kalan, misafirleriz. Ve bizi de çağıracaklar, bir gün sıramız gelecek ve bu han'dan ayrılacağız arkamıza bile bakma fırsatı olmadan. Aynen önümüzden gidenler gibi.. Onlar arkalarına bakabildiler mi sanıyoruz? Onlar orada rahat rahat yatıyorlar mı sanıyoruz. Onlar yattıkları yerde dünyadaki fantazilerinin rüyasını görüyorlar mı sanıyoruz? Hayır....
Asıl rüya içinde bulunduğumuz dünya. Onlar sadece yeni uyananlar, gözlerini yeni açanlar, ve asli vatanlarına geri dönenler.

Sonra onlar;
"Eyvaaah" diyenler. "şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik" diyenler. " Evet, şu güzeranı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. şu temelsiz ömür dahi, rüzgâr gibi uçar gider."

Evet sırası gelen gidiyor, kimse durmuyor ve durmayacak. Bir gün kapımız çalındığı zaman "eyvaaah" diyeceğiz. Sınav öncesi gece uyuya kalan, kitabı açmayan ve sabah uyanınca "eyvaaaah" diyen Ahmet gibi bizde "eyvaahhh" diyeceğiz. Ama o büyük sınavın bütünlemesi olmayacak.

Alıntı


32

19.05.2006, 20:16

ey hizmet-i nuriyedeki kardeşlerim!
şunu bilmeliyiz ki insan sadece akıldan yaratılmış bir canlı değil.bizlerde ruh, duygu ve hayallerde var.risale-i nuru okuyup anlamayan kardeşlerimiz şunu bilmeli:
evet aklın anlamamış olabilir fakat kalbin, ruhun, hatta hayallarin dahi alması gereken hisseyi alacaktır.risale-i nur Kur'an'ın büyük bir bahçesi gibidir.o bahçede çeşit çeşit meyveler vardır.herkes risale-i nur okurken o bahçeye girer ve elinin yetiştiği kadar nasibini alır.sizler merak etmeyin.çok okuyun.elbette hepimiz elimizin yetitiği kadar hissemizi alırız.aklımz almasa kalbimiz, kalbimiz almasa ruhumuz hatta hayallerimiz dahi hissesini alır.çok okumak maneviyatımızı yüksektir.risale-i nur gibi bir Kur'an çeşmesinden içipte boş dönülürmü?
okuyun...okudukça anlamaya başlarsınız...
Allah umum nurculara kuvvet ve geniş imanlarversin!...
AMıN!.....................................................................

bahar

Acemi

Mesajlar: 45

Hobiler: KıTAP,DOğA

  • Özel mesaj gönder

33

19.05.2006, 21:49

AMıN,ıNşAALLAH ALLAH FEYZıNı VERıR.

DUALARINIZA ıHTıYACIMIZ VAR.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir