Kimi insan risâleleri okumaya başlar ve hayatı değişir.
Kimi insan da okur, değişen bir şey olmaz.
Bazısı okur risâleleri ve bir müddet sonra bütün âlemin en bilgili kişisi olduğunu ilân eder önce kendine, sonra âleme.
Kimi de okuduklarından hiçbir şey anlamaz.
Bazıları ise, Risâleden herhangi bir konuya ‘Ben burayı çok iyi anladım’, ‘Burada şu anlatılmış’ gibi sözlerle yorum getirir.
Bunlar, bence, denize daldırılıp su alınmış dolu bir kova için ‘Bu kovada deniz var’ demeye benzer.
Bunun yerine bu konuda anlatılmak istenen mânâlardan biri de şu olabilir, “Kovam denizde kayboldu” denebilir.
Kovanın aldığı su miktarı ile denizde bulunan su miktarı nasıl ki aynı değil ve kıyas kabul etmezse, risâlelerin herhangi bir yerinde anlatılan bir konu bizim anladığımıza münhasır değildir.
Zaten Risâle-i Nurları bir kaç defa okuyan kişiler bilirler ve bana hak verirler ki (umarım) insan her okuduğunda, her konuyu daha değişik anlamaktadır.
Nasıl insan, bir denizin farklı farklı yerlerine her daldığında ve değişik özellikte gözlük kullanırsa değişik manzaralar görür ve değişik halet-i ruhiyeler içinde bulunur. ışte aynen bunun gibi, farklı zaman ve mekânlarda okunan bir risâle bahsi, insanda farklı anmalara ve farklı izlere sebep olur.
Çünkü; Risâle-i Nur’lar öyle eşsiz ve her söylediği yıllardır keşfedilememiş bir eserdir ki, ne kadar okunursa okunsun, her okunmasında değişik bir lâtifemiz, farklı bir duygumuz beslenir ve nurlanır.
Bilindiği gibi Üstadın talebelerinden Z. Gündüzalp; “şimdi oku, kabirde okuyamazsın” diyerek okumalarımıza farklı bir boyut getirmiştir. ışte aynen bunun gibi biz de elimizin altında veya hemen yanı başımızda bulunan bu büyük Risâle denizine her zaman ve mekânda kovamızı daldırmalıyız (yani, risâleleri okumalıyız) ki, ondan yeteri kadar istifade etmiş olalım.
Bu istifadenin her defada farklı olması bizi terakkî basamaklarında yukarılara çıkaracaktır.
Yalnız dikkat edeceğimiz nokta, kovamızın delik olmaması veya kovamızı delenlere fırsat vermemektir.
Kovalarımız nasıl delinir acaba? Bence, kovalarda en büyük delik meydana getiren sebeplerden biri TV seyretmektir. Artık bundan sonrasını biraz düşünürseniz siz de bulursunuz kovalarımızı delen unsurları. Her bir unsurun elbetteki bir tamir yolu vardır.
Bence önemli olan delme unsurunu tesbit etmek. Tesbitten sonra onun tahribatını gidermek veya azaltmak.
Başka önemli bir husus, kovamızla aldığımız faydalı bilgileri yine aynı hizmet kulvarında kullanmak öncelikli görevimiz olmalıdır.
Yani bir yazarımızın dediği gibi, ‘Risâle pınarından içip, başka havuzlara akmamak gerekir.’
Gerçi o yolla da hizmet etme imkânı olabilir. Ama, kendi meslek ve meşrebimizin terakkisini sağlayamayabiliriz.
Hasılı, yanı başımızda bulunan Risâle denizinden haberli olmak, o denizden kovalarımızla istifade etmek ve kovalarımızı da gerçek mecrasına aktarmak görevimiz olmalıdır.
Bu yolda olmamız duâsıyla denizden bol istifadeler dilerim.
M. Fahri UTKAN