Padişahın küçük bir tahakkümüne tahammül edemeyen ve meşrutiyet ilanında ve divan-ı harb-i örfide mahkeme reisi Hurşit Paşaya ve mahkeme azalarına cevaben “Eğer meşrutiyet bir fıkranın istibdadından ibaret ise, bütün ins ve cin şahit olsun ki, ben mürteciyim..” şeriatın bir tek meselesi uğrunda bin ruhum olsa fedaya hazırım” diyen meclis-i mebusanda Mustafa Kemal’e karşı “Namaz kılmayan haindir. Hainin hükmü merduttur” cümlesini söyleyen ve ıslamî kıyafeti kat’iyyen ve asla tebeddül etmeyen ve kıyafetine ilişmek isteyen ve sonra kendi kendini öldürmekle tokadını yiyen Nevzat isminde Ankara valisine: “Bu sarık bu başla beraber çıkar” tarzında konuşarak boynunu göstermesiyle dokunulmayan bir zat’a hem Isparta, hem Eskişehir hem Denizli mahkemeleri dahi başını açtırmadıkları ve son Afyon mahkemesi müstesna, binlerce halk ve yirmi polisin bulunduğu sıralarda bile başını açması ihtar edilmediği ve münzevi olduğu halde o düşüncesiz memurların manasız ihanet için müdahale niyeti doğrudan anarşistlik hesabına, vatan ve millete tehlike getirmeye çalışmaktadır.
Ve bütün bütün kanunsuz olmakla beraber senelerden beri emsaline rastlanmamış bir feragat-ı nefs ve fedakârlıkla en ağır şerait altında yüz otuz parçadan müteşekkil muazzam ve harika eser külliyatıyla vatan ve milletin manevi kurtuluşunu temin eden böyle bir zat’a bu tarzda ilişmek elbette millet ve gençliğin mahv-u perişan olmasına gayret eden gizli vatan düşmanlarına yardım etmek ve alet olmaktır. Afyon’da bir iki mütemerrid bir zındık masonun iştirak ve teşfikiyle o insanın, bu tarz ihanet etmek fikrine hiçbir ihaneti kabul etmeyen üstadımızın tahammül etmesinden ve ehemmiyet vermediğinden şu hakikati katiyen anladık ki, bu vatan ve millete kendi yüzünden bir zarar gelmemesi için haysiyetini, şerefini, nefsini, ruhunu, rahatını dahi feda etmiştir...”