Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

61

13.08.2005, 10:30

Kardeşim, anlatmaya çalıştığım şu, bahsettiğim SıYASET, bugünkü anlamda siyaset yapmak değil. Siyaset hakkında fikir sahibi olup, özgürlükler için demokratları desteklemek. 2.Said-Yeni Said döneminde zaten tek parti vardı, neyi destekleyecektin?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

62

13.08.2005, 10:44

www.risaleokuyorum.com adresinde gündem: SıYASET

ıstifadelerinize sunulur...
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

Sedat

Orta Düzey

  • "Sedat" bir erkek

Mesajlar: 167

Konum: Frankfurt

Meslek: Sürücü kursu ögretmeni

  • Özel mesaj gönder

63

13.08.2005, 12:57

bi yanlish anlasilma var herhalde bugün hangi nurcu parti var kim nurculuk adina siyaset yapiyor??
siyaseti islama hizmetci (yeni asya gibi elestiri alanlarin yaptigi gibi)yapmaya calismakla islami siyasete alet etmeye calisanlari(refah, milli görüsh gibi) karisitrmayalim lütfen.

64

13.08.2005, 12:59

Demirel: Türbanlı Cumhurbaşkanı yok

işte arkasında senelerce siyaset yaptıgımız adamın en son demeci.

"Demirel: Türbanlı Cumhurbaşkanı yok
13 Ağustos 2005 04:19 www.gazetetercuman.com
--------------------------------------------------------------------------- -----

Demirel, Türkiye'nin iyi yönetilmediğini belirtti. Demirel, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması halinde çıkacak sorunları değindi. Demirel'in aklına ilk gelen "Türban" oldu



Devletin kurum ve kuralları eskimiştir' diyen Demirel ekliyor: Hâlâ önemli görevler Ankara'dadır. Yetki dağıtımı bir türlü yapılamadı

* Efendim, ben bile bir röportajı, bir haberi okurken şöyle sorsaydım, böyle yazılsaydı filan diye düşünürüm, siz şu memleketi şöyle idare etseler diye düşünmez misiniz hiç?
Derler ki, otomobil kullanmasını bilen kişi şoförün yanında oturmamalı, yoksa şoförle beraber frene, gaza basar. Ben şoförle oturmuyorum, arkada oturuyorum şimdi. Ama ülkenin büyük meseleleri hakkında çok kere konuşuyorum. Lâzım gelen ikazları da yapıyorum.

* Size göre Türkiye iyi yönetiliyor mu?
Yönetme hakkı bir emanettir. Alın siz yönetin dendiği zaman halk yönetenlere bir hak bir emanet veriyor. Ve emanet ehliyetle kullanılmalıdır, keyfiliğe kaçmadan kullanılmalıdır, vicdan ve adaletle kullanılmalıdır ve ülkeyi yönetenlerin ülkenin her köşesi ve kişisini kucaklaması lâzımdır. Çok kere devlet dediğimiz kuruluşun zaman içinde hem kurumları hem kuralları eskimiş olabiliyor. Bugün Türkiye'de her ikisi de geniş çapta eskimiştir. Ama asrın başındaki hasta adamdan bugün Avrupa Birliği masasına oturan Türkiye'ye gelindi. Kendimizi hiç küçümsemeyelim Türkiye Cumhuriyeti bir başarının adıdır. Aslında bir destanın adıdır bana göre, daha yapılacak bir çok şeyler vardır gayet tabii.

* Ne gibi?
Bu devirde Türkiye'yi idare etmek kolay değildir. Ankara'da hâlâ devletin önemli görevleri görülür. Bunun adı merkeziyetçiliktir, halbuki iyi idarenin şartlarından biri desantralizasyon. Yani yetkinin dağıtımı. Mümkün olduğu nisbette vatandaşın hizmetlerinin ayağında görülmesi yani yerinden yönetim. Bunlar başarıyla yapılamadı, Türkiye'nin bir takım şartları var, üniter devletin zedelenmesinden korkuldu ve daha çok ağır işleyen devlete rıza gösterildi. ıyi idareden kasıt devlet iyi işlemelidir, asayişin hukukun işleyişi mutlaka sağlanabilmelidir. Bilhassa büyük şehirler yaşanabilir halden çıkmamalıdır. Dağında taşında güvenlik olmalıdır. Sokağında güvenlik olmalıdır. Hırsızlığın kapkaççılığın cinayetlerin alıp yürüdüğü bir ülkenin iyi idare edildiğinden bahsetmek mümkün değildir. Türkiye'nin büyük şehirlerinde önemli problemler var Ankara'da bile. Dün kadınların elinden çantalarını kapanlar bugün erkeklerin elinden çantaları kapmaya yönelmişlerdir. Hırsızlık ise fevkalade yaygın hale gelmiştir bunlar devletin iyi idare edildiğinin işaretleri değildir. ıkinci mesele yargı hizmetleri. Yargı hizmetlerinin zamanında görülmesi, çabuk görülmesi ve adaletin korunması şarttır. Eğer yargı hizmetlerinde adalet korunamıyorsa asayiş, güvenlik yerinde değilse vatandaşın devlete bakışı değişir.


Birçok güzel şey oldu ama yeterli değil

* Siz hep hesap adamı olarak anıldınız, ekonomide gelinen noktayı nasıl görüyorsunuz?
Rakamlar çok iyi, herkes bunu methediyor, enflasyon düştü, ihracat arttı bir çok güzel şeyler oldu Türkiye'de turizm arttı, vergi gelirleri arttı. Bunun yanında yapılamayan şeyler var bunlardan biri çığ gibi gelen yeni nesillere iş. ış imkânı yaratmak sadece kalkınma hızıyla bağlı değildir, yatırımla bağlıdır. Ama Türkiye bir yatırım iklimini meydana getirememiştir. Hâlâ güvensizlik vardır, hukuk kurumlarına güven yoktur, mülkiyet hakkında şüpheler vardır.

* Churchill'in ünlü lâfını çok kullanırsınız, peki sizce muhalefet var mı şu anda Türkiye'de?
Yani rejiminizde muhalefet yoksa buna demokrasi demek mümkün değildir lâfı. Muhalefet dediğiniz şey bir siyasi partiden ibaret değildir. Muhalefet bir ülkede olup bitenlere ses çıkarabilme cesaretidir. Bugün Türkiye'de askeri idare yok, yasaklar da yok fakat geniş bir korku hâkim. Kimse aslında Türkiye'yi yönetenlere ses çıkaramıyor, bize kötülük gelebilir diye. Herkes siyasi iktidarın etrafında olmayı tercih ediyor ondan bir şeyler koparmayı tercih ediyor.


Çöküşün başladığı an!

* Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri için bunu kimse kimseye hediye etmez demiştiniz. Tayyip Bey'in de niyetli olduğu anlaşılıyor ne düşünüyorsunuz?
Bakın Türkiye'de 10 tane cumhurbaşkanı seçilmiştir ve her seçim kendine özel birtakım şartların içinde cereyan etmiştir. Onuncu Cumhurbaşkanının Sayın Sezer olacağı, kimin aklından geçerdi? Kimsenin aklından geçmezdi ama şartlar öyle getirmiştir. 11. Cumhurbaşkanı da sürpriz olacaktır.

* Sokaktaki adamın kafasında da sorular var?
Sor sor...

* AKP'nin seçtireceği Cumhurbaşkanı gizli gündemi hayata geçirmek için mi çabalar diye?
Ben size bir şey söyleyeyim, bu kurumlar devletidir. Onun için birisi seçilip gelip de bu devlete ben kendi istediğim şekli vereceğim derse ömrü yetmez. Evet çalışabileceği adamları getirecektir ama bunlar ehil adamlar olacaktır. Benim adamım diye ehliyetsiz adamları getirmeye başladığı zaman zeval başlamıştır, çöküş...

Cumhurbaşkanı eşi türbanlı olursa

* Siyasetçilerin eşlerinin türbanlı oluşu bile tartışılır oldu zamanla?
şimdi bir de siyasetçilerin eşlerinde çıktı. Buna bir kural konmamış. Bir kısım insanlar bunda ne var diyor? Bunda bir şey yok. Cumhurbaşkanlığına bir türbanlı hanım aday olmak isterse olabilir mi? Cumhuriyet geleneklerinde ne başı bağlı bir cumhurbaşkanı hanımı var ne de başı bağlı bir cumhurbaşkanı var. ıkisi de cumhuriyet geleneklerinde yok. Geleneğe rağmen olmamasına rağmen başı bağlı birisi oraya çıkarsa yadırganır. Kim yadırgar? Türkiye'de çağdaşlığa gönül vermiş birçok insan var yadırgarlar.

oNUR

Stajyer

Mesajlar: 142

Konum: Istanbul

Meslek: Öğrenci

  • Özel mesaj gönder

65

13.08.2005, 13:38

Kardeş, kimse demirel'in arkasından siyaset yapmıyor. Yapılan, Üstadın yaptığı gibi demokratları "menfaat beklemeden" desteklemekten öte geçmiyor.
ıhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

66

13.08.2005, 14:40

demokrat mı var şimdi

üstad zamanında hadi malum partiye alternatif diye demokratlar desteklenmiş -sizin kanaatinize göre- yoksa eserlerde üstadın demokratları öyle çok da amam aman destekledigi falan yok.

şimdi şu zamanda demokrat görüşleri savunan parti var mı? şahıs var mı?

67

13.08.2005, 14:44

Sence ne yapalım, boş oy mu atalım? Ehven-i şer kim sana göre? Erbakan falan mı yoksa?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

68

13.08.2005, 14:54

Re: demokrat mı var şimdi

Alıntı sahibi ""ruh_ican""

-sizin kanaatinize göre-

:roll:
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

oNUR

Stajyer

Mesajlar: 142

Konum: Istanbul

Meslek: Öğrenci

  • Özel mesaj gönder

69

13.08.2005, 19:33

Üstad hazretleri bu vatanda 4 parti var demiştir ve hala büyük 4 fikirli parti var. Orda da demokratlara oy vermemiz gerektiğini söylüyor üstad.

Peki bu zamanda sizin Risale anlayışınızdan kime oy vermemiz gerektiğini söyler misiniz?
ıhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

70

14.08.2005, 16:28

Alıntı sahibi ""Risale Okuyorum""

www.risaleokuyorum.com adresinde gündem: SıYASET

ıstifadelerinize sunulur...


Buradaki yazılar okundu mu? Yoksa okunması veya kaale alınması için buraya mı kopyalamalıyım. :roll:
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

71

14.08.2005, 16:28

Benim webbrowserda tam açılmayabiliyor, Opera kullanıyorum, ilgili yazıların linklerini verir misin? Olmazsa alıntı yap...
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

72

14.08.2005, 16:31

www.risaleokuyorum.com ilginçtir ki, ınternet Explorer dışında bir tarayıcıda açılmıyor. Neyse, alıntı yapardım ama yazılar biraz uzunca. Okumak isteyenler için aynı yazıların bulunduğu başka bir link;

http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bo…=Sayi&SayiNo=50
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

73

14.08.2005, 17:05

Burada birçok var, bilhassa tavsiye ettiğin var mı? Muhammed Bozdağ'ın yazısından okumaya başlıyorum.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

74

14.08.2005, 17:22

Belki ilginizi çeker:

Alıntı sahibi ""[url=http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi&YaziNo=205"

Muhammed Bozdağ'ın yazısından bir kısım[/url]"]Siyasetten kaçış mı?

Bediüzzaman siyasetten içtinab etmiş midir? Bu tezi savunanlar Nursi’nin “şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” şeklindeki ifadesini delil olarak getirirler. Girişte belirtilen hatayı yaptığımızda şu tek söz bu tezi haklı gösterebilir. Oysa şu noktalara dikkat etmemiz gerekir:

Müellif bu sözü ilk söylediği dönemde “ıttihat Terakki” ile, “ıttihat-ı Muhammedi” ile doğrudan veya dolaylı ilişki içerisindeydi, yön vermeye ve hatalı yönelimleri engellemeye çalışıyordu. Siyasetin tamamen dışında olduğu söylenen Cumhuriyetin ilk döneminde (CHP iktidarı) siyasi unsurlarla organik anlamda ilişkisini koparmış olsa bile idarecilere/bazı bakanlara mektuplarında veya risalelerinde politikalar teklif ediyor, yanlış ve doğru icraatlarını ortaya koyuyordu. 1960 sonrasındaki Demokratları desteklediği dönemde siyasetle doğrudan olmasa bile ilişkisinin daha yoğun olduğunu görüyoruz. Örneğin talebelerinin bu parti teşkilatında görev almalarını olumlu karşılamış, parti yöneticileriyle daha yakın bir ilişki içerisine girmiştir.

Bediüzzaman’ın farklılık gösteren bu üç dönemde doğrudan/dolaylı, aktif/pasif, yoğun/seyrek görüntüler taşır tarzda ama mutlaka devamlı siyasetle ilişkili olduğunu görüyoruz. Ama bütün bu dönemler boyunca Bediüzzaman “şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” demeye devam etmiştir.

“Siyaset, siyaset yapmak, siyasetçilik” kavramlarından neyin kast edildiğinin tartışılması gerekir. Ancak, Risale-i Nur namına siyasetten, “toplumun gidişatını etkileyen yönetim sürecinden topyekün çekilmek” anlamında uzak duranlar Bediüzzaman’a çelişki atfetmiş olurlar. Bazı düşünürler Bediüzzaman’ın siyasetten çekilişini ortaya koyan ifadenin mutlak olduğunu, her zaman ve şarta genellenmesinin mümkün olmadığını, Bediüzzaman’ın da böyle davrandığını savunurlar. Bu yaklaşımların ikna edici bulunması güçtür.

Bediüzzaman’ın siyasetten kast ettiği anlam ile bizim kast ettiğimiz anlam aynı şey midir? Ayrıca bu ifadede topyekün bizatihi siyasetin kendisinden kaçış mı vardır?

ızin verirseniz ifadenin derununa inmeye çalışalım: Bu ifadede siyaset şeytanla birlikte zikrediliyor. şeytandan Allah’a sığınmamız emredilir. Korkup Allah’a sığındığımız bizzat-binefsihi şeytanın kendisi değildir. Haşa-bunu bilinçli olarak yaparsak şirke girmiş, şeytana Allah’ın karşısında bir güç/kudret vermiş oluruz. Tıpkı Zerdüştlerin yaptığı gibi. Allah’a sığınmamız emredilen, şeytanın hilelerle bizi teşvik edeceği şerlerdir. Aynı şeyi siyaset için kullanıyor Bediüzzaman. Siyasetin bizatihi kendisi kaçınılmazdır ve hiç bir devirde kimseyi etkisinin dışında bırakmamıştır. Allah’a sığınılacak olan siyasetin üzerinde kurulduğu mekanizmanın sebep olabileceği şerlerdir. Eğer varsa bu şerlerden siyasetin içindeyken de dışındayken de Allah’a sığınmaya mecburuz. Yoksa bizatihi siyasetin Kur’ani açıdan şer olması halinde ıslam uleması bunu çok daha önceden ortaya koyardı.

Bediüzzaman “siyaset” kavramını mesajının dönemindeki muhatapları tarafından anlaşılabilmesi için içinde bulunduğu zamanın kullandığı anlamda kullanmıştır. Çok iyi bilindiği gibi, çağlar,kişiler, makamlar, kültürler değiştikçe kavramların anlam vizyonu kaçınılmaz olarak değişir. Siyasetin Makyavelli’nin zihnindeki anlamı başka, Hz. Ömer (ra)’ın zihnindeki anlamı başkadır. Risale-i Nur’da geçen bu kelimenin muhtelif kullanım anlamları ancak bu kelimelerin zaman, mekan, muhatap bağlamlarının çok iyi çözümlenmesiyle kavranılabilir. Burada işimiz güç değil. Çünkü Bediüzzaman bu ifadeyi önce fiili bir örnekle bütünleştirerek kullanıyor: "Bir partiye taraftar olan kişi kendisine muhalif olan melek gibi bir insanı şeytan kadar alçaltıyor, partisini destekleyen şeytan gibi bir insanı da melek kadar yükseltiyor." Bu çirkin ahlak siyasetin kaçınılmaz kuralı değildir; ancak bir dönem siyasetin bir unsuru olmuştur. Bediüzzaman’ın Allah’a sığındığı, siyasetin bu şekilde ahlak dışı işlettirilişidir. Yoksa tarihte büsbütün siyasetin dışında kalmış bir Said Nursi gösterilemez. Her türlü muhalefetin dondurulmaya çalışıldığı Halk Partisi iktidarı döneminde bile.

Siyaset her zaman muhalefet gerektirir ama muhalefet her zaman siyasetin başındaki kişilerin kullandığı aynı aletlerin kullanılmasını zorunlu kılmaz. Ayrıca muhalefet “fiziki çatışma” şeklinde cereyan etmek zorunda değildir.

Bediüzzaman siyasetten içtinap etmemiştir; ama dönemindeki siyaset biçiminden içtinap etmiştir. Ayrıca konjonktürdeki değişime paralel olarak dönemindeki siyaset biçiminin müspetleşen unsurlarını derhal kullanmış; ama hiç bir zaman kendi siyaset yapma biçimini üretip kullanmayı ihmal etmemiştir. Ne demek istiyoruz?

Risale-i Nur’da Nursi ve talebelerini dönemin siyaset yapma biçiminden men eden unsurları kavramamıza yardım edecek bir kısım ifadeler vardır. Men eden sebepler arasında “ihlas, şefkat, hakikat, ahiretin unutturulması, kalbin karartılması, tarafgirlikle zulme sebep olunması, dinin ihmal edilmesi, dünya iştihasının kabarması gibi bir dizi sebep sayılır. (Emirdağ Lahikası adlı eserde bu konular biriktirilmiştir.)

Yukarıda geçen kelimelerin kullanıldığı mektup veya risalelerden açıkça anlaşıldığı kadarıyla –büyük ölçüde günümüzde olduğu gibi– siyaset Bediüzzaman’ın içinde yaşadığı dönemde olması gerektiği doğru işleyiş biçiminden saptırılmıştır.

O dönemde siyaset şöhret ve menfaate dayanıyordu. Oysa bir mümin ihlasla dolu olabilir, hiçbir menfaat beklemeden şöhretten kaçarak sırf Allah rızası için milletine hizmet edebilirdi. Siyasette şefkat yoktu. Muhalifler haklı haksız eziliyordu. Mümin şefkat duymalı bir hayvanın incinmesinden bile rahatsız olmalıydı. Hakikat yoktu siyasette. Düpedüz yalan sözlere, karalamalara, asılsız vaatlere dayanıyordu. Asılsız söz, gıybet, iftira mümine haramdır. Oysa siyaset bu şekilde işler bir hale getirilmişti. Siyasette tarafgirlik vardı ve tarafgirlik "hak" esasına değil "taraf" esasına dayanıyordu. Tarafgirlik doğruya taraf olmaya dayanmazsa insanlar hiçbir suç işlemediklerini zannettikleri yerde dehşetli birer zalim olarak yazılırlar. Hangi parti/taraf olursa olsun mümin yanlış icraata taraftar olamaz. Ya da mümin insanları taraftar oldukları partiye/tarafa göre değerlendiremez. Bediüzzaman’ın dönemindeki siyaset bunları yaptırıyordu. Siyasetçi dininden dini pratiğinden uzaklaşmak zorunda değildir. Siyasetçi bütün nazarını dünyaya, dünyevi saltanata hasretmeye mecbur değildir. Ne yazık ki siyaset böyle bir ortamda işlettiriyordu.

ışte şerlere sebep olan siyasete kazandırılan bu tip karakterlerdir. Yoksa yalan söyleyen siyasetçi olduğu gibi doğru söyleyen siyasetçi de vardır. ıhlaslı/şefkatli olan, ahiretini unutmayan, zihnini dünyevi kavgalarda boğmayan siyasetçi de vardır. Hem de “hangi partide olurlarsa olsunlar” sayıları pek çoktur bunların.

Unutmayalım ki kişilerin içerisinde bulundukları ortamın telkininden altşuurlarını korumaları son derece güçtür. Siyasetin çirkin işlediği yerin tam ortasına girip de zerre kadar yaralanmamış insan yoktur. Beş vakit namaz kılan insanların arasında uyum içerisinde yaşayan bir insanın sadece görüntülerin telkininin etkisi altında bile uzun süre namazsızlığa direnmesi güçtür.

Siyaset potası bozuksa bu potada erimek göze alınabilecek midir? Sonucun çoğu zaman “erime” bazen de “dışlanma” olduğunu biliyorsunuz.

Bu konu üzerinde çok fazla durmayacağız. Eğer siyaset bizim için kaçınılmaz ise nasıl bir siyasal tutum geliştirmemiz konusunda Risale-i Nurlardan ders almaya ihtiyacımız vardır. Risalelerin yanında Bediüzzaman’ın döneminde bizzat ortaya koyduğu tavır ve taktiklerin de çok iyi tahlil edilmesine ihtiyacımız var.


Devamı var, müteallik linkten okumaya devam edebilirsiniz.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

75

15.08.2005, 12:10

binlerce sayfalık kulliyatta takıldıgımız mevzuya bakar mısı

risale-i nur külliyatı külliyen iman hakikatlerine tahsis edilmiştir. ne temel eserlerde ne de lahikalarda buralarda yer ayrıldıgı kadar siyasete siyasi mevzulara yer ayrılmamıştır. oy atma meselesi 4 yılda bir lazım olan bir şeydir ve imama mütaallik bir mesele değildir. seçimlerin ve adayların durumuna bakarsın vicdani kanaatini dikkate alarak oyunu kullanırsın geçer gider. insanın dünya kadar hatta dünyadan daha büyük bir meselesi iman meselesidir. gençliğin imanının kurtarılması meselesidir. Efendimiz (sav)'in yüce adının dünyanın 4 bir tarafına duyurulması meselesidir. Ahirette heralde bana hangi partiye oy verdiğim veya kim daha demokrattı bunu niye araştırıpta onun peşinde gitmedin diye sorulmaz. sorulsa da epey sonlarda sorulacak bir sorudur bu

76

15.08.2005, 12:16

Re: binlerce sayfalık kulliyatta takıldıgımız mevzuya bakar

Alıntı sahibi ""ruh_ican""

4 yılda bir lazım olan bir şeydir ve imama mütaallik bir mesele değildir. seçimlerin ve adayların durumuna bakarsın vicdani kanaatini dikkate alarak oyunu kullanırsın geçer gider.


Biz de bundan farklı birşey demiyoruz.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

77

15.08.2005, 14:15

o zaman vazgeçelim bu demokrasi nakaratından

demokrat mış demokrasiymiş. bunlar fani şeyler .batılının islamı bölmek için icat ettiği araçlar

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

78

15.08.2005, 17:29

Re: o zaman vazgeçelim bu demokrasi nakaratından

Alıntı sahibi ""ruh_ican""

demokrat mış demokrasiymiş. bunlar fani şeyler .batılının islamı bölmek için icat ettiği araçlar


Üstad fani demokrasi (meşrutiyet) üzerine Münazarat isimli eseri boşuna yazmış o zaman :|
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

Mesajlar: 7

Konum: adıyaman

Meslek: öğretmen

Hobiler: kitap okuma

  • Özel mesaj gönder

79

16.12.2005, 00:23

Re: binlerce sayfalık kulliyatta takıldıgımız mevzuya bakar

Alıntı sahibi ""ruh_ican""

risale-i nur külliyatı külliyen iman hakikatlerine tahsis edilmiştir. ne temel eserlerde ne de lahikalarda buralarda yer ayrıldıgı kadar siyasete siyasi mevzulara yer ayrılmamıştır. oy atma meselesi 4 yılda bir lazım olan bir şeydir ve imama mütaallik bir mesele değildir. seçimlerin ve adayların durumuna bakarsın vicdani kanaatini dikkate alarak oyunu kullanırsın geçer gider. insanın dünya kadar hatta dünyadan daha büyük bir meselesi iman meselesidir. gençliğin imanının kurtarılması meselesidir. Efendimiz (sav)'in yüce adının dünyanın 4 bir tarafına duyurulması meselesidir. Ahirette heralde bana hangi partiye oy verdiğim veya kim daha demokrattı bunu niye araştırıpta onun peşinde gitmedin diye sorulmaz. sorulsa da epey sonlarda sorulacak bir sorudur bu

Barekallah tebrik ederim seni. Tam tam kardeşim....
Dost istersen Allah yeter

80

17.12.2005, 10:11

Alıntı sahibi ""emir mitat""

Hayatını üç döneme ayırmıştır: Doğumundan Risale-i Nur'u telif etmeye başlama tarihi olan 1926 yılına kadarki hayatını Eski Said, bu tarihten 1950'ye kadar olan kısmını Yeni Said, 1950'den sonraki hayatını da Üçüncü Said diye adlandırmıştır. Ancak bu ayırım fikrî bir değişiklikten ziyade bir metod ve tarz değişikliğidir. Her üç dönemde de dine ve imana hizmet yönünde zamanın ve zeminin durumuna göre değişik metodlar uygulamıştır
yazının tamamını almadım arkadaşlar,bu cümleyide bediuzzaman.net ten
yazdımda bu cümlede 3 dönem derken nasıl yani.üstad tarz ve metod deği
şikliği yapmış nasıl değişiklikler bunlar merak ettim?mesela eski Said
yeni Said derken??bilgilendiriseniz bi sevinirim



bu arkadaşımızın sorusu güme gitmiş gibi gözüküyor. meseleyi 4.sayfadan sonra okumaktan vazgeçtim. Abdulkadir Said arkadaşımız elinden geldiğince şerhte bulunmaya çalışmış. sonra nasıl olduysa mesele menderes - tayyip arasında mekik dokumuş. belki farkında değildiniz, emir mitat merak ettiği bir mevzudan karma karışık bir mevzua geçişte ne demiştir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir