Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "Yusufcan"

Mesajlar: 31

Konum: Hollanda

Meslek: ogretmen

  • Özel mesaj gönder

1

22.09.2003, 16:13

Müslümanlar/cemaatler arası diyalog!!!!

(...)
Dünyanın sosyal yapısının derinlerinde çatışmaların yerini diyalogların aldığı, dünya genelinde hatta kâinatın bütününde barışı hakim kılmayı talep eden, birlik ve beraberlik yolunda adımlar atan düşünceler hakim olmaya başlıyorlar. Bütün bu gelişmelere ıslâm âleminde de olumlu karşılıklar ve genel anlamda nur talebelerinin öncülük ettiği diyalog arayışları gözleniyor. Bunlar insanlığın geleceği ve dünyanın istikameti açısından umut verici gelişmeler.

ışin garip tarafı Müslüman-Hıristiyan diyaloğu ya da dinler arası diyalog için büyük çaba gösterilirken Müslüman-Müslüman diyaloğu belki çoğu zaman gündeme bile getirilmiyor. Bunun bir sebebi bu konuda problem yaşanmıyor olması ya da yaşanan sıkıntıların ortadan kaldırılmışlığı olabilir. Bu da çok sevindirici bir durum olurdu, ancak hal-i âlem, manzara-i umumiye dünya genelinde ıslâm ülkelerinin kendi aralarında pek çok problem yaşadığını ve bu problemlerin çözümüne yönelik ciddî adımların ortaya konamadığını gösteriyor. Kâinat Sultanının bizlere hitabında kardeş oldukları ifade edilen yani kardeşce yaşamaları emredilen insanlar arasında ciddî diyalog problemleri var ve çoğu zaman bu problemler çatışmalara dönüşüyor.
(...)
Zaman ve şartlar şunu ortaya koymuştur: Türkiye’de ve dünyada nur talebelerinin içinde yer almadığı ve belirleyici olmadığı bir ıslâmî gelişme sağlıklı olamaz ve başarıya ulaşamaz. Dinler arası diyalog ve Müslüman-Hıristiyan diyaloğu açısından dünya Müslümanları arasında öncü ve kilit rol oynayan nur talebeleri Müslüman-Müslüman diyaloğu açısından da ahval-i âlemin üzerlerine yüklediği vazifeleri üstlenmeli ve bu konuda bütün insanlık onların yanında ve destekçisi olmalıdır.

Gariptir ki, bu vazifeyi zaman, şartlar, manevî işaretlerle üzerine almış nur talebeleri kendi içlerinde diyalog problemleri yaşamaktadırlar. Risâle-Nur ile hayatına yön vermeye çalışan, Üstad Bediüzzaman’a talebe olduğunu kabul eden insanlar aynı eserlerden istifade etmekle birlikte farklı sebeplerle, farklı şekillerde algılamaktadırlar. Bu belki de kaderin Risâle-i Nur’a zenginlik katacak bir tecellisidir. Ancak bu zenginlik, “Az olsun, benim olsun,” “Benim çevremden ayrılmasınlar,” “Diğer gruplarla diyalog kurup kafaları karışmasın” gibi mülâhazalarla kısır bir yapıya dönüştürülmekte ve başkaları ile olan diyalog Risâle-i Nur’u farklı perspektiften algılayanlardan esirgenmektedir. “Biz değil, ben” mantığı ile hareket edilmekte ve kendi grubunda olan insanların çok olması ve başka gruplara meyletmemesi için görüşmemesi yolu tercih edilmektedir. Bu ve benzeri farklı nedenlerle üstadı farklı şekillerde algılayan insanlar arasında diyalog yolu kapanmaktadır. Oysa Risale-i Nur’un şahs-ı manevisi üzerine yüklenmiş misyon hiç bir grubun altından tek başına kalkamayacağı kadar büyüktür. Büyük dâvâmızın insanlık gündemine taşınabilmesi için farklı bir ucundan tutmaya çalışan insanlara neden sırtımızı döneriz? Neden yükümüzü hafiflettikleri için ve hafifletmeleri için onlara duâcı olmayız ve hatalı gördüğümüz noktalarını ıslâha çalışmayız? Hep tercih edilen diyaloğun kesilmesi ile cemaatın muhafazası ortamında bu nasıl mümlün olacaktır?

Dünyanın şu an geldiği noktada, insanlığın mutluluk ve refahı için ıslâm âleminin birlik ve barış içinde olması, yani dinlerinin gereğini yaşamaları şarttır. Bu anlamda nur talebelerinin tamamının, erkânın, talebelerin, dostların hepsinin üzerine dünyayı hatta kâinatı alâkadar eden vazifeler yüklenmiştir. Bu vazifeleri hakkı ile deruhte edememiş olmanın vebalinden ind-i ılâhide kurtulmak için çabuk aralarındaki nizaları ortadan kaldırmalı ve diyalog içinde ortak zeminlerde ıslâmın ve insanlığın problemlerine çare arayışı içine girmelidirler.


Herkes aynayi kendisine tutsun ve soylesin; ben muslumanlar arasi diyalogun neresindeyim ve gelismesi icin ne yapiyorum, neler yapmaliyiz???

hudayfa

Acemi

Mesajlar: 2

Konum: Uşak

Meslek: Dr

  • Özel mesaj gönder

2

01.10.2003, 21:14

s.a

merak ettiğim bir nokta var ..

yeni asya gurubunun siyasete bakış açısı nasıldır

süleyman demirelle yakınlığı herkesce bilinmektedir...

selam ve dua ile
Bir Olan ALLAHTIR...

3

01.10.2003, 22:02

tesekkur

Allah razi olsun sizden.. hakıkaten cok guzel bir konu secmişsiniz.. insaallah yararli bilgilerin uretilip istifade edilebilecek bir netice cıkar sizin vesilenizle bu hakıkat munazaralarindan.. Gercekten dısardan cok musluman acaba nurculardamı siyasetle içli dışli olduklari için bolunup parcalanmişlar diye tereddute düşüyor.. Allah razi olsun tekrar...

4

14.10.2003, 01:58

"yeni asya gurubunun siyasete bakış açısı nasıldır

süleyman demirelle yakınlığı herkesce bilinmektedir... "

1. Euzübillahi mine's-seytani ve's-siyase... Yani Nur Talebeleri Nurculuk adina siyaset yapamaz. Birisi sahsi adina siyasete girerse sorumlulugu kendisine aiddir. Bu zamanda dindar olan tam siyasetci olamaz, siyasetci olan da tam dindar olamaz.

2. Nurcular Demokratlarin kuvvetli bir istinadgahi (Bediüzzaman'in ifadesidir), yani "Reisü'l-kavmi hadimühüm" (hadis) sirrinca, Nur Talebeleri ahrar-demokrat cizgisini pasif olarak, yani oy kullanarak desteklerler. Siyasal "Islam" Bediüzzaman'a göre yanlistir ve desteklenmemesi gerekir.

3. Nurcularin Demirel'e "yakinligi", Bediüzzaman'in Celal Bayar'a ya da Adnan Menderes'e olan "yakinligi" gibidir. Bundan ileri giden bir "yakinlik" varsa, o kendini yakin hisseden kisiyi baglar, Nur Talebelerini baglamaz.

Saygilarimla

Gökhan

5

14.10.2003, 02:18

"Gercekten dısardan cok musluman acaba nurculardamı siyasetle içli dışli olduklari için bolunup parcalanmişlar diye tereddute düşüyor.."

Temsilde hata olmasin: Nasil Sahabeler (r.a.) itikatta degil, fakat siyasi-ictimai noktada fikrî ayriliklara düstüklerinden, birbirleri ile savasmislar, Sahabeler'den (r.a.) en az bin kat daha fazla hata yapan, ve onlarin binde biri kadar takva sahibi olamayan bizler de elbette bölünmelerden muhaf olamayacagiz. Bu sirr-i teklifin muktezasidir. Hepimiz imtihan ediliyoruz. Onun icin bu dünyada hic bir zaman dört dörtlük birlik, hersey toz pembe olmaz, olamaz. Beser tarihinde bölünmeyen ümmet, akim, millet vs. olmamis. Demek ki bu insanin fitratinda var.

Nur Talebeleri Risale-i Nur'un Kuran'in bu zamana bakan bir tefsiri oldugunda hemfikirlerdir. Fakat ictimai-siyasi olaylara bakis acilari degisebildiginden bölünmeler olmustur. Bu siyasetle icli disli olmaktan kaynaklanmiyor. Bu insanin ister-istemez cevresindeki olaylardan etkilenmesinden kaynaklaniyor. Yani bazan mecbur tavir almak zorunda kaliyor.

Saygilarimla

Gökhan

6

14.10.2003, 11:50

tesekkur ederim ama..

Peki nurcularin birlesme ümidi varmi sizce.. Yani tek guc tek kuvvet ve tek cemaat..?

7

14.10.2003, 23:02

"Peki nurcularin birlesme ümidi varmi sizce.. Yani tek guc tek kuvvet ve tek cemaat..?"

Güc ve kuvvet önemli degildir. Önemli olan ihlasla hizmet etmektir. Islam neticeye degil niyete bakar.

Fakat Cenab-i Hakk isterse ve hikmet-i Ilahiye iktiza ederse belki yarin, belki yarindan da yakin ihlasla hizmet eden kisiler ortaklasa hizmet edebilir. Bütün bütün ümitsiz degilim.

Gökhan

8

14.10.2003, 23:11

...

Bölünmeyi her zaman olumsuz olgu olarak algilasada insan, biyoloji ilminde üretimin ve devamliligin sartlarindan biridir bölünme (Mitoz: Mitose). Kainatta bu olgu yerlestirilimisken insanlar arasindada böyle bir mitoz o kadarda negatif algilanmamali. Bu acidan Nurculuktaki mitozlarda genisligi ve hareketi gösterir. Önmeli olan istikamet üzere olunmasi. Hak ve hakikati üstün tutatarak yasamaktadir.

Allah istikametten ayirmasin.VSlm

9

21.10.2003, 08:10

Allah istikametten ayirmasin..

Amin..
Ama biyolojide insanin meydana gelmesini Allah bolunmeye yanı sadece mıtoz sartina baglamamiş.. Aksine ınsanın meydana gelmesi için Yüce Yaraticinin irade ve kudretiyle atom alti partikuller birleserek atomlar.. ve o atom alti partikullerin birlesmesiyle meydana gelen atomlarla; hucreler.. hücrelerin bir araya gelmesiyle dokular.. dokularin kenetlenmesiyle organlar.. ve organlarin bir arda tutturulmasi ile ıNSAN yaratılmiştir.. yanı insanın asil fıtratında bolunme degil birleşme munderiçtir.. Dolayisiyla hiç bir zaman bolunme birleşmeden daha iyi olur denilemez....

Hem kendi ifadesiyle bu davanın sahs- manevisinin mumessili olan büyük ustad Bediuzzaman hazretleri dahi birleşmeyi istemeseydi.. veyahut bolunmekle bu ıman, Kur'an davasina daha faideli olunacagini bilseydi "vela tetefereku" ayetinin bir nevi tefsiri olan uhuvvet ve ihlas risalelelerini kaleme almazdi sanirim..

Gerci hadiste "ihtilafu ummeti rahmetun" var ama malesef bugunku cemaatlerin bolunmesi ve ihtilafi musbet ihtilaf olmadiği için hadisin sirrina fazla mazhar olundugu soylenebileceginide sanmiyorum..

En müstahsen ve en ihlasli cemaatler olarak bilinen ve öyle de olan cemaatler, malesef bu sahada bir zamanlar omuz omuza verip kufre karsi en buyuk cihad olan iman hizmetini birlikte yaptiği kardesini ne yazik ki bugun kötülüyor.. ve kendi cemaati içerisindeki diger kardeslerinede onu itham etmekten hiç çekinmiyor..

Hatta kendi Üstadinin ustunde gozu gibi titrediği Nur risalelerini kendi abisinin nesriyati olmadiği için okumuyor ve baskasinada okutturmaktan müthiş bir derecede çekiniyor..

Ve daha bi sürü çekişmeler.. Hepsini saymak haddime düşmediği gibi belki yanliş olarak bildigim seyleri hakıkat telakkı etmiş olabilecegimden her gördüğümü soylemekten ve aslinda kul hakkından korkuyorum..

Netice olarak bu davanin küçücük bir mensubu olan bu miskin bir zamanlar ıman ve Kur'an davasinin kahramanlari olduklarini birlikte ve istişareyle hareket etmekle gosteren muhterem abilerinin ayrik dusmesinden ziyadesiyle mahzun ve muteessirdir..

Yüce mevladan niyaz ederim ki bu abilerimin ve bu cemaatlerin kardeslik ve ihlas düsturlarini rehber ittihaz edip tekrar ustadimin devrindeki gibi hizmet etmeye muvaffak olsunlar insaallah.. Amin...

Unutmamamak gerekir ki Küfür tek parçadir.. ıslamda buna mukabil tek parça olmasi gerekir..
Gene de Rabbim her ne sekilde olursa olsun bizi siratel mustakimden ayirmasin diyorum .. Amin..

10

21.10.2003, 18:42

Serencam Kardeşim...
ne güzel yazmışsın..
gerçekten herşeyde bir birlik mührü vardır.
tabi ki her şey birliğe hizmet eder.. ınsanda, bitkide, hayvanatta, dünyada ve kainatta hep tevhid ve birlik mührü vardır.
Risale-i Nur talebeleri de böyledir.
Çünkü onlar;
Allah'a, Peygamberlere, Kur'an'a ve meleklere inanmakta birdiler...
Namaza, hacca, zekata ve diğerlerine inanmakta birdirler...
Üstad'a ve Nuralara inanmakta birdiler...
ıman ve Kur'an davasına inanmakta birdirler...
Bu kadar birlik emaresi ve delili varken bazı mizaci hadiselerden meydana gelen küçük ihtilaflar dikkate alınmamalı.
fazla üzerinde kafa yorulmamalı...
lütfen müsterih olunuz...
Bütün Nur grupları Üstad'a ve Nurlara ulvi bir samimiyetle bağlıdırlar.
saygı ve sevgiler

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

11

17.12.2003, 23:01

kim demiş ayrıyız diye :(((

Risale-i Nur talebeleri bir bütündür. Farklı cemaatlerin oluşması ayrılık anlamında algılanmamalıdır. Elbette tatsız olaylar yaşanmış, araya ikilikler girmiştir ama ;

-Okuduğumuz KIRMIZI KıTAPLAR,
-Edindiğimiz dava,
-Sahip çıktığımız hakikatler,
-.....
-.....

ve bunlar gibi yüzlercesi aynıyken, kim demiş ayrıyız diye???
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

Mesajlar: 46

Konum: sakarya/kastamonu

Meslek: öğrenci

Hobiler: edebiyat, psikoloji, (sanatsal olarak da bağlama, ebru, ney) yazmak ve düşünmek için özel zaman ayırmak, tefekkür...

  • Özel mesaj gönder

12

10.12.2004, 16:01

öncelikle kardeşler Allah razı olsun güzel ve düşündüğümüz konular seçiyorsunuz.ben müminler arasındaki ayrılığın kesinlikle birbirini düşman olarak algılama neticesiyle ortaya çıkan ayrılıklar olmadığını düşünerek fıtratıma en yatkın yolu tercih ettiğimi düşünüyorum sizler gibi yani ayrılık vardır elbette ama nifak ve adavet yoktur yani gönül birdir ama telakki ve hizmet metodunda farklılık vardır. her insan bir kainat ve bu kainatların içerisinde binlerce ayrı düşünce cereyan etmekte her fikir kendince doğruluk arzediyorsa niyetler esas tutulmalı ve Hak yola hizmet eden her yoldaki teşvik edilmeli nitekim üstadın zamanında da ayrı ayrı hak yoldaki gruplar söz konusu ama onun yolu kendince çizdiği istikamet üzere kimse kimsenin hizmetine maddi manevi zarar vermediği müddetçe aradaki birliği okuduğumuz risalelerde de yazıdığı üzere yeri geldiğinde bir olma yada hak yolda birbirimizi bir olarak addetmeyi yüreğimize yerleştirirsek bir problem kalmaz.nitekim bine kadar giden birlikler dizmiştir üstad bu noktada tekaddüm etmek için hak adına fanatikleşmeden objektif değerlendirmlerle değerlendirilmeli ayrılıklar ve yeri geldiğinde birleşebilen bir fıtratta olduğumuzu düşünerek bizim ayrılığıöızın olumsuz ayrılık olarak telakki edemiyorum nitekim peygamberimizin de 'ümmetimin ihtilafında hayır vardır' hadisine dayanıp teselli buluyorum ... :)
Yare açık yare yare açmaya yare ne hacet
Feryadım duyulur aşikare dile dökmeye ne hacet
Güllerin döndü hare yare küsmeye ne hacet
Dil avare,dudak biçare,gönül bükmeye ne hacet

hamdi

Stajyer

Mesajlar: 60

Konum: türkiye

Meslek: öğrenci

Hobiler: spor,bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

13

11.12.2004, 20:04

nedense bu ayrılıklar konusu gündemden hiç düşmüyor, herkesin gönlünde bu kadar geniş ve ulvi hizmetin bir arada yürütülmesi yatıyor.elbette bunu kim istemez ki diye düşünüyorum...ve akıla gelen ilk soru neden? ve niçin? işte herşey bu iki kelime de gizlidir..ama bunun tam bir cevabıda bulunmamaktadır...
ilginç değil mi?

bu ayrılıklarda kaderin bir hissesinin var olduğuna inanıyorum. tabi bu ayrılıkları yaşayanlarla konuştuğumda ise yapılan en büyük hatanın hep bana göre kelimesinden hareketle olduğu sonucuna vardım..ki bu ayrılıklar üstad hazretlerinin taleberi tarafından olmasıda ayrı bir soru???
bu konunun üzerinde fazla durmak kafa karışıklığından başka birşey yapmaz..yani sonucu olmayan bir tartışmadır...

ayriyette nurefşan kardeşimizin yazmış olduğu hadisi şerifte ümmetimin ihtilafı rahmettir... lemalarda üstad hazretleri onuda açıklıyor. ümmetimin ihtilafı rahmettir, ama menfi ayrılıların rahmet olduğunu söylüyor...
o bölümün tekrardan dikkatlice okunmasını tavsiye ederim
zalimi sevemem
zûlmü alkışlayamam
gelenin keyfi için
kalkıp geçmişime sövemem

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

14

12.12.2004, 00:21

selam kardeslerim

Aslen ruh haletim bu yazdiklarima musait degil. hem kendi ekskligim hem de bu durum su yazacaklarimin itibara layik olmadigi manasina geliyor. Lakin neden yaziyorum bu ise ayri bir muamma... belki nefsime hizmet ediyorum suan, belki de hakikate.. Allah hayra vesile etsin...

1. Hucrenin uremesi mitozla ve ya mayozla olur. Dogru. Daha dikkat cekici olan ise bir tek hucreden baslayarak olusan bedenin herbir dokusunun ayri ayri ozellesmesidir. Aslen onemli olan farkliliklarin olusmasidir. Cunku eger bu olmasa idi ayni hucrenin milyonlar kopyalari olurduki bir et yigini bile bundan beridir. Demekki farkliliklar olacak...

2. Lakin yukarida bahsi edilen ozellesme sirasinda en onemli sir hucrelerin birbirinin eksigini tamamlamasidir. Onlarin kopmasi degil. Bakiniz Ihlas risalesindeki orneklere. Aslen dokularin farkli olacagini, carklar ile veriyor. ama yine ekliyor ve diyor : "Birbirlerinin eksiklerini ikmal ederler"...

3. Zaman zaman bedende bazi dokular birbirinin aksine hareket ediyor gozukuyor. Patolojik bir sorun olmadikca bu bile bir duzene ve bedenin saglikli olmasina hizmet ediyor. Yani duzensizlik gibi gorunen bir durum bile bir duzenden bahsediyor.

4. hatta bazi hastaliklarda ortaya cikan ates, oksuruk vs turu haller dahi vucudun kendi iyiligi bir tepki vermesi sonucu olan birsey. Yani ortada birbirinin isini begenmeme yok, aksine yine birbirine hayirhah olma var.

Aslen bu daha devam eder gider. lakin madem vucut sirrindan yola ciktik. O zaman ona gore ornekler verelim...

1. bugun ayriliklarin olmasi normaldir ve bunun zaman zaman kisileri rahatsiz etmesi daha cok enelerin konusmasidir. Cunku eger herkesin benimle ayni olmasi murad edilse idi ortada bir robotluk olurdu. Bunun dahi olmamasi lazimdir. Eger sahabenin siffin'de hak bildikleri icin savasmalari gibi gerekirse fikirler catismaz ise ortaya hayirlar cikmaz.Tabi burda olusan ihtilafin Hak namina olmasi lazimdir. Ortada oteki yoktur. Ortada Hak icin farkli dusunen bir kardes vardir. Hem ustadin dedigi gibi boyle durumlarda "MUSAMAHA VE SULH" lazimdir.

2. bugun kanaatimce Nurlar ile yapilan hizmetler boluk borcuk gozukse de hepsini bir araya koydugunuzda ortaya buyuk bir beden cikar. Hem aslen bunun baskalari tarafindan ayri gorulmesi burada acmayacagim hayiyrlara da vesiledir. Simdi o zaman bize dusen birbirimiz hakkinda hayir dusunmektir. H. Efendinin bir guzel sozu var. Diyorki(tam hatirlamiyorum kelime kelime) "KArdesini zina halinde gorsen bile cevir kafani ben yanlis gormusumdur de. Hem ona sefkat et. onu icine dustugu batakliktan cikarmak senin vazifendir" . Hem ayrica daha once ustadin namaz kilan ama Islamin seairinden birisini yerine getirmeyen bir grup hakkinda sikayet eden talebelerine "kardesleriniz hakkinda giybet etmeyiniz " dedigini biliyoruz.O zaman biz neden 5 vakit namazin ustune nafileleri kilan, elinden geldigince tesbihatini yapan ve nurlari okuyan ... vs vs bircok seyi yapan kardeslerimiz hakkinda sadece bizim hareket tarzimiz ile davranmiyorlar diye giybet ediyor ya da sui zann ediyoruz... Dikkat edelim,..

3. Hem bazen akyuvarin bazi hucrelere vucudun hayri icin saldirmasi misal bazi sorunlar olusabiliyor. Eger sorunlar boyle seylerden cikiyorsa o zaman sabir lazim cunku hayir gaye edinilmistir.

4. Zaman zaman ffarkli Nur gruplari arasinda cikan luzumlu(luzumsuz demiyecegim cunku luzumsuz olanlar ne yazikki bir yada iki tarafin ayni anda nefse ittibai ile oluyor) ayriliklar ve birbirne karsiliklar oksuruk gibi, ates gibi hayirlara vesiledirler. gaye birbirine zarar vermek degil, aksine vucuttaki mikroplari def etmektir. Bu sirada da bedenin haberdar edilmesi mevzu bahis olur.

hakkinizi helal ediniz bu kusurlu kardesinizin(eger kabiul ederseniz) kirdigi potlardan dolayi.

hurmetler
Barish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

15

12.12.2004, 13:55

Maksadda birlikte hareket edileceği yönünde üstadın müjdeleri olduğunu, ayrılıklardan da ta o zaman haber Üstad'ın verdiğini Mehmet Kutlular ağabeyden dinlemiştim. O da Zübeyir Gündüzalp ağabeyden dinlemiş.

Maksadda birlikten kasıt ise, meslek ve meşrep (hizmet tarzı) itibariyle farklılıklar olsa da , bir gün gelecek, o gün Türkiye ve dünya gündemini Nurcular belirleyecek. Yani geçmişteki bayrak mitinglerinde olduğu gibi.

Ümitvâr olunuz! şu istikbâl inkılabı içinde en yüksek gür sâdâ ıslâm'ın sâdâsı olacaktır...
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

16

12.01.2005, 23:21

Biz nur cemaatlerinden değiliz.
Ama zaman zaman Risale-i Nur okuyoruz.
Bediuzzaman Ks'in manevi talebesiyiz elbet.
Mevlana KS'in de.

Risale-i Nur'u okuyan herkes onun talebesidir.
Mesnevi'yi okuyanda Mevlana KS'nın.

Ancak bir kısmı okuduğundan fazla feyz alır, bir diğeri daha az alır.
Bir kısmı sürekli aynı eseri okuyanlarla olur bir diğeri olmaz.

Hepsi birdir, ehl-i sünnettir.ıhtilafta rahmettir.Davada hepsi birdir.Bir olmayanlar var ise ve fitne var ise orada mü'minler değil nefisler devrededir.

Bunlar da mevzu dahi değildir.

Biz Bediuzzaman'ı ks Allah için sevdik mi ? Tamamdır, onu okuyanları da sevenlerini de sevdik...
BU CANIM VAR OLDUKÇA BEN KUR'ANA TUTSAğIM
MUHAMMED MUSTAFA'NIN YOLUNDAKı TOPRAğIM
BENDEN BAşKA BıR SÖZÜ NAKLEDENLER OLURSA
HEM ONU SÖYLEYENDEN HEM O SÖZDEN UZAğIM
Hz.Mevlana Celaleddin Rumi (ks)

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

17

13.01.2005, 15:32

yaratilani sevmek Yaratandan otur, muruvvetin siarlarindandir. Allah razi olsun guzel insan...

hurmetler ve baki selamlar
Barish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

18

14.01.2005, 13:16

değerli ubey_el_turki ve barish kardeşlerim.

forumdaki konulara pozitif katkılarınızdan dolayı allah razı olsun.

evet, müslüman müslümana nerden fayda gelirse ondan memnun olması gerekir.

allahın cenneti çok geniştir.
her mümine orada yer var.

saygılar

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

19

05.02.2007, 15:23

birlik ya da bölünmüşlük
bunlara takılmamız lazım
önemli olan
ila-yı kelimatullah ve cihad dır
herkes üstüne düşeni yapsa
müslüman olmayan insan sayısı çok azalır
kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela yazmaz kul azmayınca!!!

20

07.02.2007, 10:38

Allah cc bizleri Üstadımızın nefret ettiği şekilde siyasi tarafgir ırkçı gibi göstermekten korusun. Daha az şer diye desteklenen şeylerle uğraşa uğraşa şerrin en dip noktalarına dolaşmaktan çıkarsın.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir