Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

24.05.2005, 05:59

nurlara saldırılara ...

Malumunuz olduğu üzere, bir süre önce, Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman Said Nursî'ye yönelik bazı asılsız ve mesnedsiz iddialar ortaya atılmıştı. Bu iddiaların tamamen iftiraya dayalı olduğunu, hatta bilinçli ve katsatlı bir kampanyanın ürünü olduğunu bizzat yapanlar da biliyordu.
Bu gerçeğe rağmen, bazı hamiyet ve himmet sahibi kardeş ve ağabeylerimiz bu iddialara cevap vermeye çalıştılar.
Nur Kardeşleri olarak, üyesi olduğumuz bazı gruplara, bu kişi, kesim veya mihraklara cevap verilmemesi, dikkate alınmaması ve değer atfedilmemesine yönelik bir talepte bulunmuştuk. Ama hadiseler bu yönde cereyan etmedi.
Gerçi bu yöndeki gayretler bir çok konuda yeterli bilgi sahibi olmayanlarımız açısından iyi neticeler verdi. Ancak, fayda-zarar, hata-savap kıyaslaması yapıldığında, verilen cevaplar ne kadar sağlam delillere ve tamamıyle gerçeklere dayansa dahi, zaten kasıtlı olarak çıkarılan bu iddialar ve iddia sahipleri için bu delillerin hiçbir değer ifade etmediğini gördük.
Tüm kardeşlerimizden tekrar rica ediyoruz:
Bu kesime kesinlikle cevap vermeyiniz.
Neden mi?
ışte tespit edebildiğimiz (çoğu sizin de malumunuz olan) bazı gerekçeler:
1- Bu iddiaların peşinde gidenlerin pek çoğu aslında yanlış telkinlerin kurbanı. Peşinden gittikleri kişilerin hatalarını doğru olarak kabullenip, bu tür saldırılara taraftar olabiliyor. Bu kişiler için bol bol duada bulunmalıyız, diye düşünüyoruz. Allah onlara doğruyu ve istikameti gösterir inşaallah.
2- Bu iddiaları dillendiren veya seslendiren kişiler, belli ki, bir yerlerden gelen direktif ve talimatla hareket etmekteler. Bunu da ya sadakatten; ya da bilinçli ve kasıtlı düşmanlıktan yapıyorlar. Eğer birinci ihtimal söz konusuysa, Allah bu kimseleri de doğru yola ulaştırsın inşaallah.
3- Bu iddiaları dillendiren kişiler, eğer bir yerlerden aldıkları emir ve telkinlerle yapıyorlarsa, bu durumda ya bizzat kendileri böyle karınlık bir gruhun içinde yer almaktalar veya bu güruhtan gelen emirlerle hareket etmekteler. Eğer bu şık söz konusuysa, yine bu kesim için, başta da belirttiğimiz tarzdaki bir savunmanın faydası olmayacak; tam tersine masum ve ehl-i hizmet ve hamiyet sahibi insanlar birbirine düşmüş olacaklar. Düşünebiliyor musunuz: "Allah için, ıslam uğruna kardeş kardeşe saldıracak." Çok dehşet verici bir tablo. Peki bu tabloyu, bu senaryoyu yazanlar ne yapacaklar? Geriden seyredip, purolarını tüttürecekler. Bir de "Müslümanların ne kadar da aptal olduklarından" bahsedip, kahkahalar atacaklar.
4- Bu iddialarla ilgili, fazla dikkat çekmeyen bir durum daha var. Bu iddia sahipleri, özellikle internet ortamında, ilginç yöntemler uyguluyor. Dindar ve muhafazakar gruplara üye olup, önce Fethullah Gülen ve Cemeatine saldırdılar. Ardından da Risale-i Nur ve Bediüzzaman'ı dillerine doladılar. Ve önümüzdeki tablo ortaya çıktı. Aynı kesim, yine internet üzerinden, kendilerini milliyetçi olarak tanımlayan gruplara Bediüzzaman'ın "Kürt" olmasına, "Kürdî" lakabını kullanmasına dair gerçek dışı iddiaların yeraldığı mesajları göndermekteler. Yine ayı kesim, yine kendilerini "laik, Kemalist, solcu" olarak tanımlayan gruplara, Bediüzzaman'ın "Atatürk düşmanı", "Özgürlük karşıtı" gibi yalanlarla ve çarpıtmalarla dolu mesajlar göndermekteler. Tabii bu durumda her grupta lehte ve aleyhte görüşler ve tartışmalar yaşanıyor. Bazılarında şiddetli, bazılarında daha düşük seviyeli. şimdi hepsine birden bir bakalım. Nasıl bir tobloyla karşı karşıyayız?
Sonuç: Bahsettiğimiz bütün bu noktalar, tıpkı bir aysberg gibi, bilinçli bir planın ve uygulamanın belki dışa yansıyan yönleri. Dar manada, Bediüzzaman Said Nursî'ye ve Risale-i Nur'a saldıran kişiler veya iddiaları birer tuzak. Maksat, tepki uyandırmak ve ortalığı karıştırmak. Maksat: bizazat Üstad Bediüzzaman'ın hayatta olduğu dönemde olduğu gibi, sürekli makul ve mudetil tavırlarıyla en güçlü saldırıları ve hücumları dahi en asgarî zararlarla atlatan ve bu hareket metoduyla bütün düşmanlıkları boşa çıkaran; bütün tuzakları tesirsiz hale getiren Nur Camiasını sarsmak.
BU TUZAğA DÜşMEYELıM.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir