Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

09.05.2005, 14:03

Risalelerin "Sünühat ve ilhamen" Yazılma Meselesi

Hayat, kurgudan daha acayiptir.

2

09.05.2005, 17:33

abdulkadir said abicim, bu manidar yazı, o adama bir cevap ta teşkil etmektedir. eğer lazım olacak olursa, bu yazıdan alıntılar yaparak tokat gibi o adamın yüzüne çarpmak isterim. ama yazmadan evvel istişare etmek, ve sizin düşüncelerinizi almak istedim. ne dersiniz. lazım olduğunda tokat atmak iktiza edermi?

3

09.05.2005, 18:06

özellikle sikke-i tasdiki gaybiyi çok istismar ediyorlar...iyi bir cevap çalışması olmuş...

4

09.05.2005, 18:09

Tokattan ziyade bizi haklıyken haksız duruma düşürmeyecek açıklamalar yapalım. ıyi izlenim bırakalım. O forumdaki zatlar yazdığımın üstüne yeni bir beyan vermemişler, belki tatmin edici oldu cevap.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

5

09.05.2005, 18:18

bekleyelim bakalım.

6

11.06.2005, 14:41

şaban DÖğEN

ılham-ı ılâhî olan eserler




Üstad Bediüzzaman birgün Barla’dayken, talebesi şamlı Hafız Tevfik’le Çam Dağına çıkmışlardı. Üstadın nerede, ne zaman Risâle yazdıracağı belli olmadığı için tedarikli gitmiş, defteri kalemi yanına almıştı Hafız Tevfik.

Uygun bir yer seçip yerleşmiş, vakti gelince de namazlarını kılmışlardı. Bir an geldi Üstad, Hafız Tevfik’e, önceleri “Yaz oğlum!” derken bu defa, “şamlııı! Yaazzz!” diye seslenmişti.

şamlı Hafız yazar, fakat etrafına baktığında Üstadın sesini gayet net olarak işittiği halde bir türlü kendisini göremez. Hayretten hayrete düşer. Yazma işi bittikten sonra merakını gidermek maksadıyla sorar: “Hocam, müsaade ederseniz birşey soracağım.” Üstad, daha ne olduğunu sormadan, “Ben ne bileyim, bana ne soracaksın!” diye hiddetlenip bahsi kapatır.


Ortada harika bir durumun olduğu açıktır. Nefsini beğenmemeyi esas alan Üstadın, nefsine bir pay vermek istemediği de açıktır. Prensibi gereği o, kerametvârî hususları daima gizler, açığa vurulmasını istemezdi. Hatta Tarihçe-i Hayat hazırlandığında birçok harikulâde olayın yazılmasına izin vermemiş, üstünü çizmiş, kaldırtmıştı. “Kerâmetin izharı, zaruret olmadan zarardır”1 derdi. Kerâmetler, keşfiyatlar, tarikatta sülûk eden âmî ve yalnız îmanı taklîdî bulunan ve tahkîk derecesine girmeyenleri ve bazan zayıf olanları takviye etmek ve vesveseli şüphelilere kanaat vermek için gösterilirdi.2 Hem bunlar ihlâsı kırarlardı. Çünkü ahiret ameliyle dünyevî maksatlar, zevkler aranılmazdı; aranılsa, sırr-ı ihlâsı bozardı.3

Üstad meseleyi geçiştirmiş, Barla’ya dönmüşlerdi. Sıra yazılanların temize çekilmesine gelmişti. Hafız Tevfik’ten, bunları temize çekmesini istediğinde, “Ben yoruldum Üstadım” demişti Hafız Tevfik.

Bir satır başlangıç yap, yatarsın.”

Öyleyse olur” diye cevap vermiş ve yazmaya başlamıştı. “Divite kalemi bir veya iki sefer mi batırdım bilimiyorum” diyor Hafız Tevfik, “Bir de baktım ki son satırını yazmaktayım.” Kapı çalınır; ses Üstadın sesidir. “N’oldu Üstadım” der şamlı Hafız. “Sabah namazını kılacağız şamlı!”

Başından geçenleri, “Bense hâlâ bir satır yazmakla meşgulüm. Meğer 15’er satırlık 60 sayfayı yazıp bitirmişim” diye anlatan Hafız Tevfik, “Risâlelerin ilham-ı ılâhî olduğuna canlı şahidim”4 cümlesini de eklemeyi ihmal etmiyor.


Risâleleri Eski Said’in ilmiyle yazmasının mümkün olmadığını belirten, kâh ihtar, kâh ikaz, kâh yazdırıldı diyen Üstad, zaman zaman onları yüz defa, bin defa okuduğunu belirtiyor, yerine göre, “Ben burayı yeni anladım kardeşlerim” diyor ve eserlerin bir ilham-i ılâhî oluşuna şöyle dikkat çekiyor: “Risâle-i Nur’un mesâili; ilim ile, fikir ile, niyet ile ve kasdî ihtiyarla değil; ekseriyet–i mutlaka ile sünûhât, zuhurât, ihtârât ile oluyor.”5

Dipnotlar:

1- Mektûbât, s. 36. 2- Emirdağ Lâhikası, s. 76. 3- A.g.e. 4- Yasemin Güleçyüz, “Risale-i Nurlar ilham-ı ılâhîdir,” Bizim Aile, Eylül-Ekim, 2001. 5- Kastamonu Lâhikası, s. 163.

11.06.2005

E-Posta: sdogen99@ttnet.net.tr
Kaynak
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

7

11.06.2005, 14:52

selamın aleykum

Allah razı olsun...güzel bir yazı..
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir