Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

481

08.03.2007, 17:28

Alıntı sahibi ""Alperdini""

o arkadaş ne istediğimizi anladı. üstadı yada risale-i nurları kabul etmiyorsa araması gereken tek sonuç çıkıyor, bu asırda müceddid var ise onu işaret etmek. yoksa susmak hakkını kullanacak bizde ona molla diyeceğiz. halen konuşursa ne istediğimizi biliyor, o bilgileri verecek.

ayrıca sanki o şahıs kuyuya değilde, okyanusa taş atmış gibi duruyor. şahsım adına susmayı tercih ediyorum. kuyudan taşı bulmak daha kolay olurdu. okyanustan taşı çıkarmak için iyi bir dalgıç olmak lazım. bu işi iyi dalgıclara yani ehil kişilere havale ediyorum.
her beraber bekleyip göreceğiz.hz. mehdi çıktığında zaten ben mehdiyim demeyecek görev ona verilecek

482

08.03.2007, 17:33

Alıntı sahibi ""karatoprak1975""

ceka abiden alıntı

Alıntı


Zira Harun Yahya evrim teorisini çürütme gayesinde ,Allah'a bilim ile ulaşılabileceğini savunuyor. Aslında bir tuzağa çekiliyor. Müslümanların bilme karşı ezikliğini ilan ediyor.

Oysa Allah'ın ilimi bilimle münhasır değildir. Bilim biter Allah'ın ilmi bitmez.

Bilim dar bir dairedir. Dar bir dairede mücadele eden tuzağa düşmüştür.



Abi burayı tam anlayamadım evrim teorisini bilimle çürütmek islam adına

bilim yapmak değilmidir bilim kesin olarak evrimi çürütemezmi

çürüttügündede dinin değeri anlaşılacaktır harun yahya neden tuzaga

düşmüştür abi müsait zaamanda bir dipnot düşebilirmisin saygılar ceka abi
HARUN YAHYA burada her müslümanın evrimcilere karşı yapması gerektiği şeyi yapıyor ve bir çok müslümanın uzaktan seyrettiği evrim tartışmalarının tam içinde uzaktan seyretmiyor.üstad da ahir zamanda maddecilikle mücadele olacağını söylüyor bu herkesin vazifesi.müslüğmanlar malasef şuan evrimcilere karşı ezik neden başkalarıda kalkıp mücadele etmiyor .geçenlerde ta fransaya yaratılış atlası gönderdi ki orada bile olay oldu

483

08.03.2007, 17:36

Alıntı sahibi ""Ceka""

Bediüzzaman açıkça “Hz. Mehdi seyyid olacak, ben seyyid değilim, Hz. Mehdi benden sonraki asırda gelecek, şu faaliyetleri yapacak”

Denmiş nerde yazdığını öğrenebilir miyim?
Muhabbetle
1. Bediüzzaman "Hz. Mehdi'nin seyyid olacağını; kendisinin ise seyyid değil Kürt olduğunu" (Emirdağ Lâhikası, s. 266), (Tenvir, şualar, s. 365) (Münazarat, s.84; Tarihçe-i Hayat, s.228; Bediüzzaman ve Talebelerinin Mahkeme Müdafaları, s. 18 )

2. "kendisinin Hz. Mehdi'nin bir eri, neferi ve öncüsü olduğunu" (Barla Lâhikası, s. 162);

3. "eserleri ve yaptığı çalışmalar ile Hz. Mehdi'ye zemin hazırladığını" (Sikke-i Tasdik-ı Gaybî, s. 189);

4. "Hz. Mehdi'nin kendi yaşadığı dönemden bir yüz yıl sonra geleceğini" (Kastamonu Lâhikası, s. 57);

5. "Hz. Mehdi geldiğinde kendisinin vefat etmiş olacağını" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 172)

6. "kendisinin ve Risale-i Nur'un Mehdi sanılmasının bir hata ve karıştırma olduğunu" (Emirdağ Lahikası, s. 266) açıklayarak Mehdi olmadığını ifade etmiştir.

7. "Hz. Mehdi'nin siyaset, saltanat ve diyanet aleminde üç büyük vazifeyi birarada yerine getireceğini" (şualar, s. 456), (şualar, s. 590), (Emirdağ Lahikası, s. 259-260) belirtmiştir; ancak kendisi bu üç görevi birarada yerine getirmemiştir.

8. "Hz. Mehdi'nin "materyalizm, ateizm ve Darwinizm gibi temeli Allah'ı inkar etme üzerine kurulmuş olan dinsiz akımları "tam anlamıyla" etkisiz hale getirerek insanların imanını kurtaracağını" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9), (Emirdağ Lahikası, s. 259) belirtmiştir; ancak bu dinsiz akımların ortadan kalkması Bediüzzaman hayattayken "tam anlamıyla" gerçekleşmemiştir.

9. "Hz. Mehdi'nin, "Peygamberimiz (sav)'in halifesi ve tüm Müslümanların manevi lideri" ünvanını taşıyarak ıslam ahlakının esaslarını yeniden canlandıracağını" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9), açıklamıştır; ancak kendisi tüm inananların halifesi (manevi lideri) vasfını taşımamıştır.

10. "Hz. Mehdi'nin tüm dünyaya barış, adalet ve hakkaniyet getireceğini ve ıslam alemi üzerindeki zulmü kaldıracağını" (Emirdağ Lahikası, s. 259), (Mektubat, s. 411-412), (Mektubat, s. 440), (şualar, s. 456) belirtmiştir; ancak bu durum Bediüzzaman hayattayken gerçekleşmemiştir.

11. "Hz. Mehdi'nin 'Müceddid-i Ekber' yani 'en büyük müceddid' vasfını taşıyacağını" (Tılsımlar Mecmuası, s. 168) bildirmiştir; ancak Bediüzzaman bu ünvana sahip olmamıştır.

12. "Hz. Mehdi'nin tüm mezhepleri kaldıracağını ve "en büyük müçtehid" (ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük ıslam alimi ve önderi) olarak içtihad yapacağını (Tılsımlar Mecmuası, s. 168) , (Mektubat, s. 411-412) belirtmiştir; ancak Bediüzzaman mezhepleri kaldırmamış, şafi mezhebine uymuştur. (Emirdağ Lahikası, s. 38 ), (Büyük Tarihçe-ı Hayat, s.202), (Büyük Tarihçe-ı Hayat, s. 206) (Emirdağ Lahikası, s.573)

13. "Hz. Mehdi'nin ıslam Birliği'ni sağlayacağını" (Emirdağ Lahikası, s. 260) belirtmiştir; ancak Bediüzzaman yaşadığı dönemde tüm dünya Müslümanlarını tek bir çatı altında toplayarak ıslam Birliği'ni oluşturmamıştır.

14. "Hz. Mehdi'nin, tüm ıslam alimlerinin, Peygamberimiz (sav)'in soyundan gelen seyyidlerin ve tüm Müslümanların desteğini alacağını" (Emirdağ Lahikası, s. 260) açıklamıştır; ancak Bediüzzaman yaşadığı dönemde böyle geniş bir kesimin desteğini almamıştır.

15. "Hz. Mehdi'nin "üç büyük vazifesini" yerine getirirken çok büyük bir maddi güç ve hakimiyet sahibi olacağını" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 9) belirtmiştir; ancak Bediüzzaman böyle büyük bir maddi kuvvet ve hakimiyet elde etmemiştir.

16. "Hz. Mehdi'nin Hıristiyan dünyasıyla ittifak yapacağını" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9) bildirmiştir; ancak Bediüzzaman böyle bir ittifakı gerçekleştirmemiştir.

17. "Hz. Mehdi'nin Hz. ısa'yla birlikte namaz kılacaklarını" (şualar, s. 493) belirtmiştir; ancak Bediüzzaman yaşadığı süre içerisinde Hz. ısa'yla birlikte olmamış ve birlikte namaz kılmamıştır.

18. "Hz. Mehdi'nin Kuran ahlakını tüm dünyaya yerleşik kılacağını ve tüm insanları doğru yola sevk edeceğini" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9) (Mektubat, s. 473) söylemiştir; ancak ıslam ahlakının dünya hakimiyeti de Bediüzzaman hayattayken gerçekleşmemiştir.

19. "Hz. Mehdi'nin, Hz. ısa ile birlikte Süfyaniyet ve Deccaliyet'in fikir sistemini etkisiz hale getireceklerini" açıklamıştır; ancak Bediüzzaman Hz. ısa ile biraraya gelmemiş ve bu fikir sistemleri etkisiz hale getirilmemiştir.

484

08.03.2007, 18:12

Alıntı sahibi ""Ceka""

Bediüzzaman Said Nursi Hicri 13. asrın büyük müceddididir.
denmiş.

Bediüzzaman 13. Asrın değil 14.asrın müceddididir.

yy: yüzyıl demektir. 0 hicri yılın başlangıcını temsil eder

0-99 1. yy
100-199 2. yy
200-299 3.yy
300-399 4.yy

400-499 5. yy
500-599 6.yy
600-699 7.yy

700-799 8. yy
800-899 9.yy
900-999 10.yy

1000-1099 11. yy
1100-1199 12.yy
1200-1299 13.yy

1300-1399 14.yy Üstad asırda mücedditi.
1400-1499 15.yy

Ben yanılabilirim ya matematik. :wink:

Ha Mehdi 14.Asırda mı bekleniyor?

Alperdini kardeşin soruları ayrıca bir müşkül. Bize açıklamanızı istiyoruz. ıddia eden açıklar. Açıklamassa kabul etmiştir.

Muhabbetle
Peygamberimiz (sav) hadislerinde her yüzyıl başında insanlara din ahlakını ve hükümlerini anlatan, dönemin ihtiyaçlarına göre açıklamalarda bulunan bir müceddid gönderileceğini bildirmiştir. Örneğin ımam-ı Rabbani 1000. Hicri yılın müceddididir. Mevlana Halid-i Bağdadi Hicri 1193 (Miladi 1779) yılında doğmuş, Hicri 1242 yılında (Miladi 1827) vefat etmiştir. Dolayısıyla bu mübarek insan ittifakla Hicri
12. ve 13. asırlar arasındaki müceddiddir. Bediüzzaman Said Nursi ise Mevlana Halid-i Bağdadi’den tam 100 sene sonra, Hicri 1293 (Miladi 1878) yılında doğmuştur. Vefatı ise Hicri 1379 (Miladi 1960) yılıdır. Bediüzzaman da Hicri 12. asrın müceddidi Mevlana Halid’den tam yüz sene sonra yayınlanan Risale-i Nur’un müellifi (yazarı) olması sebebiyle kendisinin de 13. ve 14. asırlar arasındaki müceddid olduğunu belirtmiştir.

Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin ise kendisinden sonra geleceğini -tarih vererek- bildirmiş, Hicri 14. yüzyılın "müceddidi"nin Hz. Mehdi olacağını müjdelemiştir. Bunun yanı sıra Bediüzzaman Hz. Mehdi için, ahir zamanda gelecek "BıR MÜCEDDıD-ı EKBER" yani "EN BÜYÜK MÜCEDDıD" ifadesini kullanarak, onun gelmiş geçmiş tüm müceddidlerin en büyüğü olduğunu bildirmiştir.

485

08.03.2007, 19:32

Değerli kardeşim, bana orda yazılı metni yazar mısın?
Sana güvenmediğimden değil,hem ben zaten orda yazanı biliyorum. Zaten Risaleara.com diye bir site var. Ordan bulmak kolay.

Benim merak ettiğim neden sadece açıklamayı uygun gördün ve orjinal metni koymadığın.

Bak birinci soruna cevap yazayım belki biraz ne demek istediğimi anlarsın.

Ben de onlara demiştim: "Ben, kendimi seyyid bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki ahir zamanın o büyük şahsı, Al-i Beytten olacaktır.

Dikkat edersen "Ben kendimin seyyid olduğunu bil-mi-yor-um" ,dememiş. "Ben, kendimi seyyid bi-le-mi-yor-um."
Manası şudur;belki Seyyidim, belki değilim ,ama ben bilemiyorum.
Selametle

Anladın!
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

486

08.03.2007, 19:38

Ayrıca 13.Asır meselesine gelirsek

ılm-i cifirle mânâsı:
"On dördüncü asırda 'el-Kürdî' lakabıyla yâdedilen Molla Said, benim müridimdir.
Lemalar | Sekizinci Lem´a | 56
Linki

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1255&a=on%20d%F6rd%FCnc%FC%20as%FDr

........

Ayrıca

-ıstakim- deki emr-i has içinde bulunan hitab-ı âmmın hadsiz müstakim efradları içinde, o bin üç yüz iki tarihinde bir ferdin bir cihette istikamet emrinin imtisali bir hususiyet kazanacak. Demek on dördüncü asırda Kur'ân'dan iktibas edip, istikametsiz sakim yollar içinde sırat-ı müstakîmi gösterecek âsârı neşreden bir adamı, o hadsiz efrad içinde dahil ediyor.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1264&a=on%20d%F6rd%FCnc%FC%20as%FDr


.......

Ayrıca

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1261&a=on%20d%F6rd%FCnc%FC%20as%FDr

şu linke bak.


Yani Said Nursi 14.Asırda gelmiştir. Biz şu an hicri 15. asırdayız.


Bak miladi 21 .yüzyılda olduğumuz söyleniyor. Ama 2007 yılındayız.
Said Nursi 13. Asırda doğmuş olabilir .Ancak 14. yy müceddii olmasına engel olmaz.

Anladın
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

487

08.03.2007, 20:48

Bediüzzaman "Kendisinin seyyid olmadığını" söylemektedir, 'bu konuda doğru söylememenin de dine uygun olmadığını' ifade etmektedir; tefsirciler, "Hayır, seyyiddir" demektedirler.

Bediüzzaman'a göre:

Hz. Mehdi'nin hadislerde bildirilen en önemli özelliklerinden biri de, "SEYYıD" yani Peygamber Efendimiz (sav)'in soyundan olmasıdır:
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah BENıM EHL-ı BEYTıMDEN (SOYUMDAN) BıR ZATI (Hz. Mehdi'yi) gönderecek. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)

Bediüzzaman da aşağıdaki sözünde, kendisinin Peygamberimiz (sav)'in soyundan olmadığını, Hz. Mehdi'nin ise bu mübarek soydan olacağını belirtmiştir:

... HEM MEHDıLıK ıSNADINI HıÇ KABUL ETMEDığıMi BüTüN KARDEşLERıM şEHADET EDERLER. Hatta Denizli'deki ehli vukuf (bilgi sahibi Kışiler) eğer Said mehdiliğini ortaya atsa bütün şakirtleri (talebeleri) kabul edecek dediklerine mukabil (karşılık), Said itiraznamesinde demiş Kı: "BEN SEYYıD DEğıLıM MEHDı SEYYıD OLACAK" DıYE ONLARI REDDETMış... (şualar, s. 365)

BEN, KENDıMı SEYYıD (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) BıLEMıYORUM. BU ZAMANDA NESıLLER BıLıNMıYOR. HALBUKı AHıR ZAMANIN O BüYüK şAHSI AL-ı BEYT'TEN (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) OLACAKTIR. (Emirdağ Lahikası, s. 247-250)

Bediüzzaman seyyid değildir ve seyyid olmamasının, kendisinin Mehdi olamayacağının delillerinden biri olduğunu belirtmektedir. Kuşkusuz Kı bir Kışiye bir soru sorulmasının nedeni, ilgili konunun doğrusunu öğrenmektir. Bediüzzaman Said Nursi'ye de Mehdi olup olmadığının sorulmasının nedeni doğruları öğrenmektir. Bu soru karşısında "Hayır, ben Mehdi değilim" diyorsa ve bunun onlarca delilini öne sürüyorsa buna inanmak gerekir. Zira Bediüzzaman çok açık bir şekilde bu konuya cevap vermiş ve "ben seyyid değilim" demiştir.

Ayrıca Bediüzzaman eğer seyyid olmuş olsaydı, bunu gizlemesi için hiçbir sebep yoktu. Çünkü seyyid olmak, saklanması gereken bir özellik değildir. Tam aksine Peygamber Efendimiz (sav)'in neslinden olmak Müslümanlar için büyük bir şereftir. Dolayısıyla Bediüzzaman seyyid olsaydı, bunu hiçbir şekilde gizlemez ve açıkça ifade ederdi. Peygamberimiz (sav)'in soyundan olduğunu ifade etmekten büyük bir onur duyardı. Kendisine böyle bir soru sorulduğunda "Evet seyyidim, ama Mehdi değilim" derdi. Zira Bediüzzaman bizzat kendi eserlerinde Peygamberimiz (sav)'in hadisini hatırlatarak "seyyid olan bir Kışinin seyyidliğini gizlemesinin Kuran ahlakına uygun olmadığını" belirterek, bu konudaki sözünün kesin olarak doğru olduğunu ifade etmiştir:

Seyyid olmayan seyyidim ve seyyid olan değilim diyenler, ikisi de günahkar ve duhul ve huruc (isyan) haram oldukları gibi... hadis ve Kuran'da dahi, ziyade veya noksan etmek memnu'dur (yasaklanmıştır). (Muhakemat, s. 52)

Bediüzzaman'ın bu sözü çok açıktır. Peygamberimiz (sav)'in hadisinde bildirildiği gibi, ıslam ahlakına göre, seyyid olan bir Kışi hiçbir nedenle bunu gizleyemez, saklayamaz. Seyyid olmayan bir Kışi de ben seyyidim diyemez. Bu durumda Bediüzzaman gibi değerli ve üstün ahlaklı bir şahsın, seyyidliğini gizlediği yaklaşımı son derece yakışıksız bir düşüncedir. Bunun yanı sıra "her seyyid olan Kışi, mutlaka Mehdi olacak diye bir durum da söz konusu değildir". Dünya üzerinde milyonlarca seyyid olan insan bulunmaktadır. Bir Kışinin seyyid olması Mehdi olmasını gerektirmediği için, her insan bu gerçeği rahatlıkla dile getirebilir. Dahası Bediüzzaman "Benim bu konudaki tek eksikliğim seyyidliğim, eğer seyyid olsaydım Mehdi olurdum" da dememiştir. Tam aksine Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin tüm özelliklerini, yapacağı benzersiz faaliyetleri uzun uzun açıklamış ve bunların hiçbirinin kendi yaşadığı dönemde henüz gerçekleşmediğini belirtmiştir. Ayrıca Bediüzzaman Risaleler'de yine birçok kez "Kürt" olduğunu ifade ederek bu gerçeği delillendirmiştir (Münazarat, s.84; Tarihçe-i Hayat, s. 228; Bediüzzaman ve Talebelerinin Mahkeme Müdafaları, s.18 ) .

Batın tefsircilerine göre:

Bediüzzaman'ın sözlerini batın tefsiri adı altında yorumlayan kimseler, Bediüzzaman'ın yukarıda yer verilen apaçık izahlarını görmezlikten gelmektedirler. Bediüzzaman açıkça "Hz. Mehdi seyyid olacaktır, ben seyyid değilim" dediği halde, bazı şahıslar "Bediüzzaman'ın bu açıklamaları doğru değildir; kendisi falanca gün bizi çağırmış, hem şerif, hem seyyid hem de Hz. Mehdi'yim demiştir" gibi açıklamalarda bulunabilmektedirler. Dolayısıyla batın tefsircileri, Bediüzzaman'ın Risaleler'deki sözlerini yeterli bulmamakta ve onun bu sözlerini esas almamaktadırlar.

Oysa Kı bu, Bediüzzaman'ın, eserlerinde inandığı şeylerin tam aksine bilgiler verdiğini ve bunların doğrusunu da özel bir sohbet esnasında yalnızca iki üç Kışiye açıkladığını iddia etmek anlamına gelir. Bu da, Bediüzzaman'ın yüzlerce sayfa boyunca yaptığı açıklamaların "geçersiz" olduğunu ve verdiği yanlış bilgilerle senelerdir tüm Müslümanları yanılttığını söylemek olur Kı, bu, yaşadığı asrın müceddidi olmuş böyle büyük bir ıslam büyüğüne yöneltilen çok büyük bir iftira ve haksızlık olur. Yüzlerce sayfa boyunca yazdıklarının aksine, Bediüzzaman'ın "-yalnızca iki üç Kışiye- tüm yazdıklarının yalan olduğunu söylediği" şeklinde bir iddia, bu tür iddiaların sahiplerini töhmet altında bırakır. "Bediüzzaman Hazretleri milyonlarca insanı aldattı, yalan söyledi; fakat bu konunun doğrusunu üç beş Kışiye açıkladı" şeklinde bir iddia hiçbir şekilde kabul edilemez. Risale-i Nur'da, Bediüzzaman Hazretleri'nin "yüzlerce sayfa çok kapsamlı ve detaylı yalan söylediğini ve ümmeti aldattığını, bu yazılanların bir aldatmaca olduğunu" iddia etmek bir hezeyandır. Sevgi adına da olsa böyle ağır bir hakaret yapılamaz.


488

08.03.2007, 20:55

Alıntı sahibi ""Ceka""

Ayrıca 13.Asır meselesine gelirsek

ılm-i cifirle mânâsı:
"On dördüncü asırda 'el-Kürdî' lakabıyla yâdedilen Molla Said, benim müridimdir.
Lemalar | Sekizinci Lem´a | 56
Linki

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1255&a=on%20d%F6rd%FCnc%FC%20as%FDr

........

Ayrıca

-ıstakim- deki emr-i has içinde bulunan hitab-ı âmmın hadsiz müstakim efradları içinde, o bin üç yüz iki tarihinde bir ferdin bir cihette istikamet emrinin imtisali bir hususiyet kazanacak. Demek on dördüncü asırda Kur'ân'dan iktibas edip, istikametsiz sakim yollar içinde sırat-ı müstakîmi gösterecek âsârı neşreden bir adamı, o hadsiz efrad içinde dahil ediyor.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1264&a=on%20d%F6rd%FCnc%FC%20as%FDr


.......

Ayrıca

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1261&a=on%20d%F6rd%FCnc%FC%20as%FDr

şu linke bak.


Yani Said Nursi 14.Asırda gelmiştir. Biz şu an hicri 15. asırdayız.


Bak miladi 21 .yüzyılda olduğumuz söyleniyor. Ama 2007 yılındayız.
Said Nursi 13. Asırda doğmuş olabilir .Ancak 14. yy müceddii olmasına engel olmaz.

Anladın
ıSTıKBAL-ı DÜNYEVıYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BıR HAKıKATı ASIRLARINDA KARıB (yakın) ZANNETMışLER. (Sözler, s. 318)

Bediüzzaman bu sözüyle, ıslam tarihinde daha önce de birçok Kışinin, Hz. Mehdi'nin geliş tarihi ile ilgili çeşitli kanaatlere kapıldıklarını ve bu mübarek zatın "kendi yaşadıkları yüzyıla yakın" bir tarihte ya da kendi dönemlerinde geleceğini sandıklarını belirtmiştir. Ancak Bediüzzaman "KARıB (YAKIN) ZANNETMışLER" diyerek söz konusu Kışilerin Hz. Mehdi'nin önceki tarihlerde çıkmış olabileceğini düşünmekle yalnızca bir "zanda bulunduklarını" ancak yanıldıklarını hatırlatmıştır. Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin Peygamberimiz (sav)'den "1400 SENE SONRA" geleceğini haber vermiştir.

Dikkat edilirse Bediüzzaman burada "Hz. Mehdi geldi ya da gelmiş" dememekte, "gelecek zaman" belirten bir kelime kullanmakta ve "GELECEK" demektedir. Ayrıca ne 1373, ne 1378 ne 1398 ne de başka bir tarih vermemiş tam olarak 1400 yıl sonrasından bahsetmiştir. Bu tarih Miladi 1980 yılına denk gelmektedir. Hicri 13. yüzyılın müceddidi olarak Hicri 14. yüzyıla kadar müceddidlik görevini yerine getiren Bediüzzaman, Hicri 1379 yani Miladi olarak 1960 yılında vefat etmiştir. Dolayısıyla Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin gelişi için kendi yaşadığı dönemden çok ileriki bir tarihi belirtmektedir. Bediüzzaman bu açıklamasıyla, açık ve kesin bir tarih vererek kendisinin Hz. Mehdi olmadığını ifade etmekte, Hz. Mehdi'nin kendi vefatından yaklaşık 20 sene kadar sonra geleceğini müjdelemektedir.

Bediüzzaman bu sözüyle ayrıca, Hz. Mehdi'nin gelişinden önce Mehdi olduğu sanılan şahısların aksine, "1400 sene sonra gelecek olan Mehdi'nin bir HAKıKAT" olacağını belirtmiştir. Yani bu kutlu zatın, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde müjdelediği tüm özelliklere sahip olan "GERÇEK MEHDı" olacağını ve bu özellikleriyle Mehdi sanılan Kışilerden ayırt edilip tanınacağını hatırlatmıştır.

Bediüzzaman ayrıca Risaleleri'nde Peygamberimiz (sav)'in hadislerine dayanarak "her yüz yıl başında bir müceddid gönderileceğini" hatırlatmıştır. Bediüzzaman "1400 YIL SONRA" tarihini vererek aynı zamanda "14. ve 15. yüzyıllar arasında görev yapacak olan müceddidin de Hz. Mehdi olduğunu" haber vermektedir.

489

08.03.2007, 21:29

Değerli kardeşim, Üstad'ı mehdi kabul edip etmemen problem değil. Problem mehdi olmadığın söylerken ,yanlış bilgiler vermen.

Mesela, şu sözümü niye es geçtin

Ben de onlara demiştim: "Ben, kendimi seyyid bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki ahir zamanın o büyük şahsı, Al-i Beytten olacaktır.


Yada asırları yazan tablomu niye es geçtin. Bir hata mı var? Mesela miladi 2007 yılındayız neden miladi 21. yy deniyor. Yoksa başına Hicri kelimesi gelince matematik kuralı mı değişiyor.

Ayrıca

ılm-i cifirle mânâsı:
"On dördüncü asırda 'el-Kürdî' lakabıyla yâdedilen Molla Said, benim müridimdir.
Lemalar | Sekizinci Lem´a | 56

böyle bir yazı yapıştırdım. Linkini de verdim. Ap açık orda Said Nursinin 14. asırda geldiğini yazıyor.


ıSTıKBAL-ı DÜNYEVıYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BıR HAKıKATı ASIRLARINDA KARıB (yakın) ZANNETMışLER. (Sözler, s. 318)

Oysa bu sözün 14cü asır manasını vermiyor. 1400 sene sonra gelecek olması 14. asırda gelecek demek olmaz. Zira geldikten bir sene sonra 1401. yıl olur ki 15. asıra karşılık gelir.

Yani anlayacağın tablodada ap açık göründüğü gibi hicri 1300 yılında 14. asra. Hicri 1400 yılında 15. asra girlimiştir.

Mesela hicri 2007 senesi hangi asırdır.

Neyse önemli değil.
Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

490

09.03.2007, 04:58

Alıntı sahibi ""Hulusi5""

yukardaki alıntı yapan kardeş,adnan oktara mehdi diyor.
ama biz diyoruzki son müceddid üstad olduğuna göre...
bir daha müceddid gelmiyecektir.
gelmiyince mehdide gelmiyecektir..
o zaman mehdi son müceddid oluyor.
çünkü üstad mehdinin müceddid özelliğindende bahsediyor.
o zaman yapılacak iş ÜSTADIN SON MÜCEDDıD OLDUğUNU ıSPATLAMAKTIR.

Hmmm şimdi bu kardeş Adnan Oktar´a (Harun Yahya) mehdi diyorsa,
"Mehdisinin" süfyanı övmesine ne diyor acaba?

Yoksa bu siteler harun yahya´nın değil mi?


uluonderataturk.com
atamizindeyiz.com
basogretmenataturk.com
bozkurtataturk.com
bilimarastirmavakfi.org
millidegerlerikorumavakfi.org
turkdunyasi.org


Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

491

09.03.2007, 05:02

Alıntı sahibi ""Ceka""

Mesela, şu sözümü niye es geçtin

Ben de onlara demiştim: "Ben, kendimi seyyid bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki ahir zamanın o büyük şahsı, Al-i Beytten olacaktır.

Yada asırları yazan tablomu niye es geçtin.

Abi buna bektaşilik diyorlar. ışlerine geleni alırlar, gerisini görmezden gelirler...
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

492

09.03.2007, 05:19

Hz. Mehdî, en büyük mücadelesini Hz. Ali'nin ifadesiyle ıslâm'a, Kur'ân'a savaş açan, dinsiz, yalancı ıslâm Deccal'ı Süfyan'a karşı verecek, mücadeleler sonucunda onu öldürecek, tahribatını tamir edecektir.

Süfyan münkir biridir. Allah'ı, Kur'ân'ı, peygamberi tanımaz, ıslâm adına ne varsa hepsine karşıdır. Sistemli ve münafıkâne bir tarzda iş görür. ıslâm'ın ana direkleri olan inanç esaslarını kaldırmaya, yok etmeye, zayıflatmaya çalışır. "Hz. Mehdî'yi de devamlı tarassut altında tutar. Muhasarası üzerinden kalkmaz." (ıs'afür-Rağıbîn'den naklen Tılsımlar, s. 212.)

Hadislerde Süfyan'ın tahribatına olduğu kadar Hz. Mehdî'nin onunla yapacağı mücadelelere de yer verilmiştir.

O Süfyan ki, Hz. Ali'nin belirttiğine göre büyük cüsseli biridir. Önce etrafını yakıp yıkacak, sonra da Doğu ülkelerini dolaşıp meliklerini mağlup edecektir. (ellşâa, li Eşrati's-Sâe, s.167,168.)

Onun büyük bir cüsseye sahip olması maddî ve siyasî gücünün fazlalığına işaret eder. Nitekim rivayetlerden âhirzamanda çıkacak şahısların fevkalâde iktidarları olduğu anlaşıldığını belirten Bediüzzaman bunu tevil ederken, o şahısların temsil ettikleri mânevî şahsiyetin büyüklüğünden kinaye olduğunu söyler ve bir zaman Rusya'ya mağlup eden Japon başkumandanının sûretinin, bir ayağının büyük Okyanusta, diğer ayağının da Port Artur kalesinde gösterildiğini, bu suretle şahs-ı mânevîsinin dehşetli büyüklüğü· nün, o şahsiyetin mümessillinde ve büyük heykellerinde ifade edildiğini anlatır. Fevkalâde ve harika iktidarları hakkında ise şu değerlendirmeyi yapar:

"Ekser icraatları tahribat ve müştehiyyat [nefsin hoşuna giden şeyler] olduğundan fevkalâde bir iktidar görünür, çünkü tahrip kolaydır. Bir kibrit bir köyü yakar. Müştehiyyat ise, nefisler taraftar olduğundan çabuk sirayet eder." (şuâlar, s. 492.)

Öte yandan "Deccalın birinci günü bir sene, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü bir gündür" rivayetini tevil ederken, büyük Deccalın bir taraftan kuzey kutup tarafından çıkacağını belirtirken-çünkü oralarda bir gün bir senedir, yani altı ay gündüz, altı ay da gecedir. Daha güneye geldikçe bunun bir ay, bir hafta, nihayet bir güne düştüğünü, dolayısıyla büyük Deccalın kuzeyden bu tarafa tecavüz edeceğini ihbar ettiğini bildirmektedir-bir taraftan da Deccalın müthiş tahribatına dikkat çeker ve der ki:

"Hem büyük Deccal'ın, hem ıslâm Deccal'ının üç devre-i istibdatları mânâsında üç eyyam var. `Bir günü, bir devre-i hükümetinde öyle büyük icraat yapar ki, üç yüz sene yapılmaz. ıkinci günü, yani ikinci devresi, bir senede otuz senede yapılmayan işleri yaptırır. Üçüncü günü ve devresi, bir senede yaptığı tebdiller on senede yapılmaz. Dördüncü günü ve devresi âdîleşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." (şuâlar, s. 493)

Müslim'de yer alan bir hadiste (Müslim, Kitabü'l-Fiten, 23. Bab, 113. H. (H. 2938)) Hz. Mehdî'nin Deccalle olan enteresan bir mücadelesine yer verilmektedir. Her ne kadar Mamer ve Ebû ıshak gibi raviler bu zâtın Hz. Hızır olduğunu söylüyorlarsa da hadisin gelişi ve gidişinden onun Hz. Mehdî olduğu anlaşılmaktadır. Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre Deccal'ın merkezde silahlı gözetleme yapan askerleri bulunmaktadır ki bu onun büyük bir ordu ve hükümet gücüne sahip olduğunu göstermektedir. Buna dayanarak Hz. Mehdî'yi kendine bende etmek istemekte kabul etmeyince de eziyet ve sıkıntı vermekte, tesirsiz hale getirmek için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Öyle ki "sırtı ve karnı döve döve genişletilmekte," yani onun dâvâsı gün geçtikçe etrafa daha da yayılmaktadır. Onca eziyet ve işkencelere boyun bükmez, Deccal'ı tanımaz, Deccallığı hakkındaki kanaati daha da pekişir, mağlup edilmez bir edayla insanlara şöyle seslenir: "Ey insanlar şüphe yok ki, artık Deccal bana yaptığı bu işi artık insanlardan hiçbir kimseye yapamayacaktır." Deccal yine onu öldürmek için alır. Ama onun boynu ile köprücük kemiği arası bir bakır levha haline geliverir ve Deccal artık onu kesebilecek hiçbir yol bulamaz. Sonunda onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar ve fırlatıp atar. ınsanlar, Deccal'ın onu ateşe attığını sanırlar. Oysa o mü'min Cennet içine atılmıştır.

Bu ifadeler Deccal'ın Hz. Mehdî'yi her ne kadar öldürmek istese de bunu başaramayacağını göstermektedir. Ona diş geçiremeyecek, kılıcı da işlemeyecektir. Onu ateşe atması ise zamanında bir nevi Cehenneme dönen zindanlara atması demektir. Ama onun îmanı o zindanı da bir nevi Cennete çevirir. Çünkü Cennet ve Cehennem her şeyden önce gönülde yaşanır. ıman zindanları saraya, ateşi âb-ı hayata çevirebilecek güçte bir iksirdir. Aynı zamanda bu Deccalın Hz. Mehdî'yi en ücra, ıssız yerlere süreceğini, oraların ise bağlık bahçelik yerler olacağını da göstermektedir. ·

Müslim'deki hadisin sonu şöyle bitiyor: "ışte o mü'min âlemlerin Rabbi katında insanların şehadet bakımından en büyük olanıdır."

Başka bir rivayette ise Hz. Mehdî'nin Süfyanla ilgili mücadelesine şöyle dikkat çekilir: "Süfyanla Mehdî yarışa hazır iki at gibi ortaya çıkarlar. Kâh Süfyanî gâlip gelir, kâh Mehdî." (Nuaym bin Hammad, Kitabü'l-Fiten: Varak: 76a; et-Burhan, v. 92a.) Hz. Mehdî şam'a geldiğinde Süfyanîler dallı budaklı ağaçlar kesip Taberiye gölüne atarlar. (el-Havî li'l-Fetâvâ, s. 67, 68.) Horasan tarafına giden bir taife de Süfyanîleri mağlup eder. (el-Havî li Í-Fetâvâ, s. 67, 68; Tezkire, s. 187.) Sonunda Süfyanîler hilafeti Hz. Mehdî'ye teslim ederler. (Kitabü'l-Fiten, v. 50a.)

ışte bu teslim-i silah ve Deccal'ı öldürdükten sonradır ki Hz. Mehdî ve onun nuranî cemiyeti, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid'akârânesini tamir edecek ıslâm'ın her çağa hitap eden ter ü taze hakikatlerini yerleştirecektir.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

493

09.03.2007, 09:54

http://www.risaleforum.com/forum_posts.asp?TID=6916
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

494

09.03.2007, 09:56

Aziz kardeşlerim,çok kişinin ilgisini çeken ve çokça tartışmalara sebep olan Mehdi meselesi ile ilgili elimde bulunan hadisleri paylaşmak istiyorum.Bu çalışmalarımda selef ulamasının da eserlerini elimden geldiğince taramaya çalıştım.Bu paylaşım süresince siz kardeşlerimin de ellerinde bulunan kaynakları ve bilgileri ek yapmasını arzu ediyorum.Bu bölümde her girilen hadislerin yorumlarını zaman zaman ehil olanlardan yapmalarını istihram ediyorum.Hadisleri ve diğer alimlerin görüşlerini bölüm bölüm girerek bu başlığın daha dikkatle takip edilmesini uygun buluyorum.Rabbim bizlere bu hadisleri anlamayı ve isabet etmeyi nasip buyursun.

http://www.risaleforum.com/forum_posts.asp?TID=2970 burdan takip edilebilir
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

495

09.03.2007, 11:40

Evet Abdullah Abi, mehdiyle deccal barışmaz. Barışmış da görünemez,.
ya rabbi!ya rabbi!ya rabbi! Beni bu yolda büyüt,bu yolda yürüt,bu yolda çürüt.Fakat asla ve asla döndürme..

496

09.03.2007, 11:48

Ey ekmel-i Âhirzaman,

Sensin mahbûb-u Müsteân,

Fedâ sana bu cism ü cân,

Hak yolunda kurban gibi.

Said'i beklerdi yıllar

Sensin gönülde muntazar

Peygamberim vermiş haber,

Olma bize pinhân gibi.

Perdelenmişse zuhûrun,

Gizlenmez haşmetli nûrun,

Gölgesi olmaz ki nûrun,

Firdevs'teki cânân gibi.

Ey hatîb-i devr-i zaman!

Sürûr buldu kevn ü mekân,

Seni bekler gizli âyân,

Hep hastalar, Lokman gibi.

Nur yolunun kurbânıyız,

Kehkeşânın sâmânıyız,

O ateşin dumânıyız.

Ateş yanan külhân gibi.

Hakikat Işıkları Mektubat


*Muntazar; manasını bilen va mı? :wink:

Peygamberimiz neyi haber vermiş

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

497

09.03.2007, 13:25

Abdullah kardeşim,
senin sorduğun soruyu bir sitede sormuştum harunyahyayı savunana.

şöyle demişti;

Süfyanla ilgili yazılan kitaplarda imza koymamış.
hani kitapların baş kapağının altında yuvarlak şekildeki mühürü..

diyorki süfyanı dine taraftar gösterip,süfyancıların kendi kitaplarını (harunyahyanın)okumalarını sağlamaktır..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

498

09.03.2007, 14:34



Kimdir bu Hz. Mehdî? Resûl-ü Ekrem niçin özellikle o­na uymayı tavsiye etmektedir? Eğer o­nun döneminde yaşayacak olursak o­nu nasıl tanıyacağız? O karışıklık, bozukluk, herc ü merc, fısk fesad döneminin adamı olduğuna göre mücadelesini nasıl ve kimlere karşı verecektir? Özellikleri nelerdir? Bunlar ve bunlara benzer soruların cevabını bu yazıda bulabilirsiniz.

Tıklayın: www.saidnursi.de/tr/detay.php?index_id=409
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

499

09.03.2007, 17:24

Alıntı sahibi ""@bdullah""

Alıntı sahibi ""Hulusi5""

yukardaki alıntı yapan kardeş,adnan oktara mehdi diyor.
ama biz diyoruzki son müceddid üstad olduğuna göre...
bir daha müceddid gelmiyecektir.
gelmiyince mehdide gelmiyecektir..
o zaman mehdi son müceddid oluyor.
çünkü üstad mehdinin müceddid özelliğindende bahsediyor.
o zaman yapılacak iş ÜSTADIN SON MÜCEDDıD OLDUğUNU ıSPATLAMAKTIR.

Hmmm şimdi bu kardeş Adnan Oktar´a (Harun Yahya) mehdi diyorsa,
"Mehdisinin" süfyanı övmesine ne diyor acaba?

Yoksa bu siteler harun yahya´nın değil mi?


uluonderataturk.com
atamizindeyiz.com
basogretmenataturk.com
bozkurtataturk.com
bilimarastirmavakfi.org
millidegerlerikorumavakfi.org
turkdunyasi.org


bakın arkadaşlar ben mehdi HARUN YAHYA dır gibi bir söz sarf etmedim ,velevki kendim ıspartada ikamet ediyorum ve üstada ve onun gibilerin yolunda yürümeyi ALLAH herkese nasib etsin.ama sırf görüşlerinizi savunmuyor diye başkalarına kara çalmayın.HARUN YAHYA nın hemen hemen tüm eserlerini okudum çok akıllı biri .ıNşAALLAH hepimize ALLAH onun gibi olmayı nasib etsin

500

09.03.2007, 19:27

kimse akılsız demedi. islam olan zaten akılldır. ama en başta ne demiştim, seyahat engelin yok uçuyorsun.

halen sorumun cevabı yok. tamam senin dediğim gibi kabul ettiğimi varsayarsak günümüz müceddidi ismini istiyorum. velevki ben yanılıyorum, e o zaman bu asrın sahibi olmalı göster. göster ki sorunda bitsiz.

sonra ıspartada oturmak ayrıcalık mı. bende ankarada ikamet ediyorum. ne oldu şimdi. hiç bir şey fark etmedi. hem gelip ahkam keseceksin, sonra kalkıp şöyle böyle kem küm. yok öyle.

celallenmemek için sabır taşı olmam lazım o da bende yok.

evet sorumun cevabaını istiyorum. bu asrın sahibi müceddid nerde.

Bu konuyu değerlendir