Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı
ya arkadaşlar hakkınızı helal edin.sadece konuya takviye olsun diye bir alıntı yollamıştın sanırım ortamın biraz gerilmesine vesile oldum..Yanlız şundan anlaşılıyorki zaman geçtikçe ihlas azalıyor,dışarıyla uğraşcak yerine içeriyle uğraşmak gibi bir vesveseye kapılmışız..birbirmizle kucaklaşmak yerine ve dışarda binlerce küfür içinde yüzen insana birşeyler anlatmak yerine Resmen ve alenen şeytan göz boyayıp bizi birbirmize düşürerek meşgul ediyor ve kazanılmış ihlas birikimlerinide hiççç çaktırmdan götürüyor...Daha önceden forumu sık takp eder fakat pek katılmıyordum geçenki alıntı dışında yani bir nevi dışardan bir gözlemci gibiydim; davayı değil genelde forumdaki münazaralarda nefsimizi besliyoruz..tarafgirlikle dönülmez bir yola giriyoruz...Kaynağımız Risale-i Nur olmalı..Nefis ve şeytan açıklarımızı çok iyi bilip ordan saldırıyor..Allah yardımcımız olsun..
Abilerim lütfen bir silkelenip düşünmemiz lazım hedefimiz ne !!! hedefimiz sen şusun ben buyummu ? yoksa iman ve kurturılacak binlerce imanmı ??
Alıntı sahibi ""oNUR""
Hoca Efendi Risale-i Nur yeter diyor madem Hoca Efendi'nin sair kitaplarını nasıl fehm etmemiz lazım. Neden o kitaplar okunuyor madem Risale-i Nur yetiyor. O kitaplarda Risale-i Nur'dan bahsetmiyor mesela. Sonsuz Nur. Kırık Testi vs..
Alıntı sahibi ""oNUR""
Hüsnü zanınız çok güzel ama keşke dediğiniz gibi olsa..
Alıntı sahibi ""ahmetsaid""
niçin hadisleri farklı yöne çekerek mantıksız görüşler ortaya koyuyorsunuz.
bir defa yukarıya naklettiğiniz ifadelerin doğruluğu şüpheli.
zira ben bizzat Hocefendinin yazısından okudum.
ilk sadeleştiremeye teşebbüs eden Hocaefendi.
bun bizzat kendisi söylüyor.
diğer yandan Hocaefendi ısrarla "ben nurcu değilim" diyor.
siz ısrarla Hocaefendi yi de diğer nur talebeleri sınıfına sokmaya çalışıyorsunuz.
lütfen biraz dikkatli olun.
ve lütfen biraz Hocaefendiyi tanıyın.
Hocefendi hedef ve maksadı nurların dışında olan bir insandır.
Bir nurcu veya nur talebesi değilidir.
O bir Hoca dır.
Bir hoca nasıl talebe olur?
saygılar
Alıntı sahibi ""rejume""
Üstadın bu dünyada vazifesi bitmiştir ve ebedi aleme intikal etmiştir. Kendisi bunu tüm risalelerde söylerken, ben bu saçma rüyaya nasıl inanacağım???
Kardeş üstad "bizim rüyalarla işimiz yok" demişken, "biz hakikatlarla uğraşırız" derken hocaefendi hangi hakla bu tarz bir açıklama yapıyor?
Üstadın bu dünyadaki vazifesi bitmiştir, artık vazife risale-i nurlarındır.
Alıntı sahibi ""ahmetsaid""
bu yakışıksız ifadelerinizi gençliğinize ve cemaat muhabbetinize veriyorum.
biz bu kadar hakereti hak edecek kadar yanlış bir şey demedik.
bundan öte bir şey demedik.
Alıntı sahibi ""ahmetsaid""
Alıntı
ya arkadaşlar hakkınızı helal edin.sadece konuya takviye olsun diye bir alıntı yollamıştın sanırım ortamın biraz gerilmesine vesile oldum..Yanlız şundan anlaşılıyorki zaman geçtikçe ihlas azalıyor,dışarıyla uğraşcak yerine içeriyle uğraşmak gibi bir vesveseye kapılmışız..birbirmizle kucaklaşmak yerine ve dışarda binlerce küfür içinde yüzen insana birşeyler anlatmak yerine Resmen ve alenen şeytan göz boyayıp bizi birbirmize düşürerek meşgul ediyor ve kazanılmış ihlas birikimlerinide hiççç çaktırmdan götürüyor...Daha önceden forumu sık takp eder fakat pek katılmıyordum geçenki alıntı dışında yani bir nevi dışardan bir gözlemci gibiydim; davayı değil genelde forumdaki münazaralarda nefsimizi besliyoruz..tarafgirlikle dönülmez bir yola giriyoruz...Kaynağımız Risale-i Nur olmalı..Nefis ve şeytan açıklarımızı çok iyi bilip ordan saldırıyor..Allah yardımcımız olsun..
Abilerim lütfen bir silkelenip düşünmemiz lazım hedefimiz ne !!! hedefimiz sen şusun ben buyummu ? yoksa iman ve kurturılacak binlerce imanmı ??
btokgoz kardeşim;
sizin iyiniyetinizden şüphem yok.
fakat şu forumdaki konulara dikkat ederseniz en çok tartışma Fetullah Hocaefendi ile ilgili konularda olmuş. Bu nedenle bir çok konuyu kilitlemek zorunda kaldık.
sizin yazınızda şikayet ettiğiniz konuya bizzat Hocaefendi yi seven kardeşler vesile oluyorlar. bu duruma dikkat etmek lazım
saygılar
Alıntı
ya seni anlamak için çaba sarfediyorum sen hala kısır döngü içindesin. bak şu yazıyıda sen yazdın. kendi kendini tekzib ediyorsun. önce "hadisleri farklı yöne çekerek mantıksız görüşler ortaya koyuyorsunuz"diyorsunuz sonra iyi niyetten bahsediyorsun.
Alıntı sahibi ""ahmetsaid""
Değerli alperdini kardeşim;
bizim kimsenin nur talebeliğini teşhis ve tespit etme hakımız yok.
ancak Hocaefendi kendisi olmadığını beyan ediyor.
biz de bu görüşü naklettik.
Biz Hocaefendiye saygı duyuyoruz.
büyük bir cemaati var.
kendi prensipleri doğrultusunda ıslami hizmet yapıyor.
Bu noktada Risale-i Nuru da okuduğu gözüküyor.
ama ilginçtir bizzat kendisi
"Ben Nurcu değilim" diyor.
şimdi biz ısrarla
"Hocam siz nurcusunuz" mu diyelim.
bu kişilik haklarına saygısızlık olur.
saygılar
Alıntı
Beşinci Desise-i şeytaniye: Ehl-i dalaletin tarafgirleri, enaniyetten istifade edip, kardeşlerimi benden çekmek istiyorlar. Hakikaten insanda en tehlikeli damar, enaniyettir ve en zaîf damarı da odur. Onu okşamakla, çok fena şeyleri yaptırabilirler. Ey kardeşlerim! Dikkat ediniz; sizi enaniyette vurmasınlar, onunla sizi avlamasınlar. Hem biliniz ki: şu asırda ehl-i dalalet eneye binmiş, dalalet vadilerinde koşuyor. Ehl-i hak, bilmecburiye eneyi terketmekle hakka hizmet edebilir. Ene'nin istimalinde haklı dahi olsa; mâdemki ötekilere benzer ve onlar da onları kendileri gibi nefisperest zannederler, hakkın hizmetine karşı bir haksızlıktır. Bununla beraber etrafına toplandığımız hizmet-i Kur'aniye, ene'yi kabul etmiyor. "Nahnü" istiyor. "Ben demeyiniz, biz deyiniz" diyor. Elbette kanaatınız gelmiş ki, bu fakir kardeşiniz ene ile meydana çıkmamış. Sizi enesine hâdim yapmıyor. Belki, enesiz bir hâdim-i Kur'anî olarak kendini size göstermiş. Ve kendini beğenmemeyi ve enesine tarafdar olmamayı meslek ittihaz etmiş. Bununla beraber, kat'î deliller ile sizlere isbat etmiştir ki: Meydan-ı istifadeye vaz'edilen eserler, mîrî malıdır; yani Kur'an-ı Hakîm'in tereşşuhatıdır. Hiç kimse, enesiyle onlara temellük edemez! Haydi farz-ı muhal olarak ben enemle o eserlere sahib çıkıyorum, benim bir kardeşimin dediği gibi: Mâdem bu Kur'anî hakikat kapısı açıldı, benim noksaniyetime ve ehemmiyetsizliğime bakılmayarak, ehl-i ilim ve kemal arkamda bulunmaktan çekinmemeli ve istiğna etmemelidirler. Selef-i sâlihînin ve muhakkikîn-i ulemanın âsârları, çendan her derde kâfi ve vâfi bir hazine-i azîmedir; fakat bazı zaman olur ki, bir anahtar bir hazineden ziyade ehemmiyetli olur. Çünki hazine kapalıdır; fakat bir anahtar, çok hazineleri açabilir. Zannederim ki, o enaniyet-i ilmiyeyi fazla taşıyan zâtlar da anladılar ki: Neşrolunan Sözler, hakaik-i Kur'aniyenin birer anahtarı ve o hakaiki inkâr etmeye çalışanların başlarına inen birer elmas kılınçtır. O ehl-i fazl ve kemal ve kuvvetli enaniyet-i ilmiyeyi taşıyan zâtlar bilsinler ki; bana değil, Kur'an-ı Hakîm'e talebe ve şakird oluyorlar. Ben de onların bir ders arkadaşıyım. Haydi farz-ı muhal olarak ben üstadlık dava etsem, mâdem şimdi ehl-i îmanın tabakatını, avamdan havassa kadar, maruz kaldıkları evham ve şübehattan kurtarmak çaresini bulduk; o ulema ya daha kolay bir çaresini bulsunlar veyahut bu çareyi iltizam edip ders versinler, tarafdar olsunlar. Ulema-üs sû' hakkında bir tehdid-i azîm var. Bu zamanda ehl-i ilim ziyade dikkat etmeli. Haydi farzetseniz ki, düşmanlarımızın zannı gibi ben, benlik hesabına böyle bir hizmette bulunuyorum. Acaba dünyevî ve millî bir maksad için, çok zâtlar enaniyeti terkedip, firavun-meşreb bir adamın kemâl-i sadakatla etrafına toplanıp, şiddetli bir tesanüdle iş gördükleri halde; acaba bu kardeşiniz, hakikat-ı Kur'aniye ve hakaik-i îmaniye etrafında, kendi enaniyetini setretmekle beraber, o dünyevî komitenin onbaşıları gibi, terk-i enaniyetle hakaik-i Kur'aniye etrafında bir tesanüdü sizden istemeye hakkı yok mudur? Sizin en büyük âlimleriniz de, ona "Lebbeyk" dememesinde haksız değil midirler?
Kardeşlerim, enaniyetin işimizde en tehlikeli ciheti, kıskançlıktır. Eğer sırf lillah için olmazsa, kıskançlık müdahale eder, bozar. Nasılki bir insanın bir eli, bir elini kıskanmaz ve gözü, kulağına hased etmez ve kalbi aklına rekabet etmez. Öyle de: Bu heyetimizin şahs-ı manevîsinde herbiriniz bir duygu, bir âza hükmündesiniz. Birbirinize karşı rekabet değil, bilakis birbirinizin meziyetiyle iftihar etmek, mütelezziz olmak bir vazife-i vicdaniyenizdir.
Bir şey daha kaldı, en tehlikesi odur ki: ıçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında, bir enaniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enaniyetlidir. Çabuk enaniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da; nefsi, o ilmî enaniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde; nefsi ise, enaniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adâvet besler gibi, Sözler'in kıymetlerinin tenzilini arzu eder tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın. Halbuki bilmecburiye bunu haber veriyorum ki:
"Bu dürûs-u Kur'aniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müçtehidler de olsalar; vazifeleri -ulûm-u îmaniye cihetinde- yalnız yazılan şu Sözler'in şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir. Çünki çok emarelerle anlamışız ki: Bu ulûm-u îmaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif edilmişiz. Eğer biri, dairemiz içinde nefsin enaniyet-i ilmiyeden aldığı bir his ile, şerh ve izah haricinde birşey yazsa; soğuk bir muaraza veya nâkıs bir taklidcilik hükmüne geçer. Çünki çok delillerle ve emarelerle tahakkuk etmiş ki: Risale-i Nur eczaları, Kur'anın tereşşuhatıdır; bizler, taksim-ül a'mal kaidesiyle, herbirimiz bir vazife deruhde edip, o âb-ı hayat tereşşuhatını muhtaç olanlara yetiştiriyoruz!.."
Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""
Alperdini kardeşim;
Kalp kırmaya muhabbet ediyorsan, benden yardım iste. Forumda tek adam bırakmayıncaya kadar yardım edeyim sana. ahmetsaid abi senin baban yaşında. Yazdıklarına üzüldüm. Sırf bu yüzden foruma geri döndüm, yoksa öss den sonrasını bekleyecektim.
Bizim (en azından benim) hoca efendi hakkında kısa ve net görüşümüz şu:
Kendisini cemaat lideri ve hizmet ehli görüyoruz. Nur talebesi görmüyoruz. Ama risalelerle alakasız da görmüyoruz. Hoca efendinin değişik bir konumu var. Yaptığı hizmetleri de inkâr etmiyoruz, ama siz hasenat ve seyyiat tartımına zorluyorsunuz bizi. Biz hoca efendiyle hizmet düsturları konusunda anlaşamıyoruz. Yaptığı bazı şeyleri beğenmiyoruz, beğenmeme hakkımız da var.
Vakit gazetesinden alıntı yapmıştım zamanında, orada sanırım Abdulkadir Badıllı abinin yazdıklarıydı, onları bir okuyun.
Umarım kimsenin kalbini kırmak zorunda kalmam...
Alıntı
"Ben, kendimi seyyid bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki âhir zamanın o büyük şahsı, Âl-i Beyt'ten olacaktır. Gerçi manen ben Hazret-i Ali'nin (R.A.) bir veled-i manevîsi hükmünde ondan hakikat dersini aldım ve Âl-i Muhammed Aleyhisselâm bir manada hakikî Nur şakirdlerine şamil olmasından, ben de Âl-i Beyt'ten sayılabilirim;"
Alıntı sahibi ""oNUR""
Yeni Asya veya Nesil veya başka eserlerde tamamen Risale-i Nur endeksli ifadeler bilgiler vardır. Fakat Sonsuz Nur Kırık Testi vb. kitaplarda Fethullah Gülen'in sohbeti vardır ve aleni şekilde Risale-i Nur'dan kendince bi biktar bahsetmiştir. Eğer hizmetimiz Rısale-i Nur hizmeti ise 100sayfada bir risaleden bahsetmek mi doğru olan?Üstad böyle mi olmasını tavsiye etmiş bize.
Bence sorunun sebebi farklı...O da bana kalsın.
sözü Mehdi yi tanımlar. Müceddit sıfatını değil.Alıntı
Halbuki âhir zamanın o büyük şahsı, Âl-i Beyt'ten olacaktır.