zaten onun icin yeise düsülmesin diye de Bediüzzaman söyle der:
Bediüzzaman, niyetin bir yönden kalbî bir şükür ifade ettiğini söyler.
“şu küllî, hadsiz nimetlere karşı nasıl şu mahdut (sınırlı) cüz’î şükürle mukabele edilir?” şeklindeki soruya şöyle cevap verir:
“Küllî (umumi) bir niyetle, hadsiz bir itikatla karşılık verilebilir. Meselâ bir adam basit bir hediye ile bir padişahın huzuruna gider. Kendi hediyesinden çok değerli hediyelerin padişaha takdim edildiğini görür. Kendi kendine, ‘Benim hediyem hiçtir, ne yapayım?’ diye düşünür. Sonra padişaha şöyle der: Ey seyyidim! Bütün bu kıymetli hediyeleri kendi namıma sana takdim ediyorum. Çünkü sen onlara lâyıksın. Eğer gücüm olsaydı, bunların bin mislini sana hediye ederdim. ıhtiyacı olmayan padişah, o adamın büyük ve küllî niyetini, güzel ve yüksek îtikad liyâkatını, büyük bir hediye gibi kabul eder.
“Aynen bunun gibi aciz bir kul namazda, Ettehıyyâtu lillâh, yani ‘Varlıkların hayatları ile sana takdim ettikleri kulluk hediyelerini, ben kendi hesabıma hepsini sana takdim ediyorum. Eğer elimden gelse, onlar kadar tahiyyeleri sana takdim ederdim. Sen daha fazlasına lâyıksın’ demesi, geniş ve küllî bir şükürdür.”Sözler, s. 324-325
Hüsnü niyeti ögrenmek ve tutmak duasiyla...