Eksik Anlaşılan Besmele
(Birinci sözden öğrendiklerim) (2)
Risaleleri yüzeysel okuyanların bir çoğu birinci sözde kastedilen besmeleyi eksik anlarlar. Dikkat ederseniz yanlış anlıyorlar demedim. Anladıkları doğru ama doğrunun tamamı olmadığı için eksik.
Burada kastedilen besmele bizim lafız olarak kullandığımız"besmele" değil. Zaten öyle olmadığını şu ifadelerden anlıyoruz. "şu mübarek kelime, ıslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisan-ı haliyle vird-i zebânıdır."
Kastedilen ıslam'ın nişanı/sembolü/alameti farikası olan besmele.
"Bismillâh ne büyük, tükenmez bir kuvvet, ne çok, bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen," diye başlayan bölüm, okuyanlara sanki “güç” kelimede imiş gibi bir anlayış veriyor. Bunun böyle olmadığını besmele çekip 1 (bir) ton ağırlığında bir şeyi kaldıramadığımızda rahatlıkla anlarız. Evet kastedilen güç fiziki bir güç değil, fiziki güçe tesir eden manevi bir güçtür. Bu ifadeleri biraz açarsak şunları deriz:
ınsana o gücü veren ıslam dinidir. ıslam dininin hayata getirdiği prensipler, hayata getirdiği bakış açılarıdır.
Her şeyden önce sonsuz güç sahibi Allah cc. müminin vekilidir. Herkesi korkutan ölüm, onun için ebedi aleme, ebedi cennete onu götüren bir araçtır. Gençlikten ihtiyarlığa giden yol, cennete yaklaşmanın, o yolda hastalıklar ise hasretinin bitmesine az kaldığını haber veren müjdecilerdir.
ıkinci sözde de işaret edeceğimiz gibi, dünyada hiçbir şey küfür dışında mümine gam keder veremez.
Sonsuz güç sahibi olan Allah’ın dinine giren güçlenir. Ona intisap eden en aciz en kuvvetlilerin yapamadıklarına muvaffak olur. Aynen tohumların, çekirdeklerin yaptığı gibi.
Evet beslemede ki güç iyi inanmanın sonucunda verilen bir lütuftur. "Hakiki imanı elde eden bir mümin kainata meydan okur" ifadesi de bu gerçeği ifade ediyor.
Birinci sözdeki beslemenin bu anlayışla okunmasının, daha güzel olacağı kanısındayım.
Tahir Çiğdem