Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

05.02.2005, 13:52

Risale-i Nur hayalleri aştı

Mektubuna “Eski ve yeni tüm arkadaşlara selâmlar” diyerek başlayan Prof. Dr. Colin Turner, en son on yıl önce Uluslararası Bediüzzaman sempozyumuna katıldığını söyledikten sonra; yaşanan bu süre zarfında, özellikle Batı dünyasında Said Nursî ve Risale-i Nur’a olan ilgiyi anlatıyor.

Prof. Turner’e göre bundan on yıl önce Batılı akademik çevreler, Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur’u hiç tanımıyordu. şu an ise, Said Nursî’nin hayatı ve düşüncesi; Risale-i Nur’da muhafaza edilen öğretiler, hem Türkiye’de, hem tüm dünya genelinde en çok tanınan isim ve kaynak olmuş durumda. Pek çok üniversite ve araştırma merkezlerinde faaliyet gösteren akademisyenlerce hak ettiği bilimsel ilgiyi görmeye başladı.

Prof. Dr. Turner bu tesbitine delil olarak, yine son yıllarda, dünya çapında gerçekleştirilen bazı bilimsel aktiviteleri gösteriyor. Prof. ıbrahim Abu-Rabi’nin yayına hazırladığı ve Türkçe’ye “Yolların Ayrılış Noktasında ıslâm” olarak tercüme edilen “Islam At The Crossroads” isimli kitabın yayınlanması, Prof. Dr. Turner’e göre, Risale-i Nur’a ve Bediüzzaman’a olan uluslararası düzeyde giderek artan ilginin çok açık göstergelerinden birisi.

Prof. Dr. Colin Turner mektubunda, yine akademik bir gözlemci olarak yaptığı küresel yaklaşımların yanı sıra, yerel çapta da çok önemli örnekler gösteriyor. “Risale-i Nur’a olan ilgi on yıl önce hayal bile edilemeyecek seviyelere ulaştı. Hemen her yerde hem akademik kurallara uygun, hem de akademik olmayan tarzlarda çalışılıyor” diyen Prof. Turner, yaşadığı ve görev yaptığı küçük bir kasabada, Durham’da yaşanan tabloyu şöyle aktarıyor: “Bir üniversite ve katedrale sahip olmakla övünen; fakat onlardan başka bir şeyi de olmayan küçük bir ıngiliz kasabası Durham’da bile, en azından iki veya üç haftada bir Risale dersleri oluyor. Ayrıca, Ortadoğu ve ıslâm Araştırmaları Enstitüsü, üçüncü defa Risale üzerine araştırma yapmak isteyen bir doktora öğrencisini kabul etmek üzere.”


DÜNYA SıYAH

BEYAZ DEğıL

“Dünya, artık siyah ve beyaz dünyası değil” diyen Prof. Dr. Turner, kendisine gelip Batılılarca yöneltilen ağır eleştirilerin şiddetli hücumu karşısında ıslâmı en iyi nasıl savunabileceklerine dair yönelttikleri soruları şöyle cevapladığını söylüyor: “ıslâm savunulmaya ihtiyacı olan bir şey değil. Çünkü ıslâm bir saldırıya maruz değil. Sorunları ortaya çıkaran ıslâmın çeşitli berbat taklitleridir. ıyi niyetli ve biçare olan bu insanların savunmaya çalıştıkları ‘gerçek ıslâm’, Batı’da olduğu gibi, muhtemelen Müslümanların çoğunluğunca da bilinmiyordur.”

Prof. Dr. Turner, Risale-i Nur’la bağlantı kurmak üzere, on yıl önce sunduğu tebliğindeki bir tesbitini, mektubunda tekrar şöyle dile getiriyor: “Risale-i Nur, Kur’an’ın aslî mesajını yansıtan bir özellik taşır. Fakat, bence, diğerlerine oranla günümüz insanının sorunlarıyla daha bütüncül ve daha etkin bir şekilde meşgul olan bir tutumdur. Bana göre; Risale-i Nur, sahip olduklarımız arasında, ıslâm ilminin kendi kendine yeten eşsiz bir eseridir. Yaşanan sorunlara cevap verirken Kur’ân’a karşı tutulmuş bir ayna veya bir filtre işlevi görür. O, Kur’ân’ı yansıtır ve onun küçültülmüş bir örneğidir. Risalelere karşı olan ilgim, sırf akademik ilgiyle sınırlı değildir. Risale-i Nur’un, Kur’ân’ı kolayca anlaşılabilir bir dille yorumladığına; diğer çağdaş öğretiler yapamadıkları halde, insanın varoluşsal ikileminin bir şekilde üstesinden geldiğine; tüm insanların kendi kendilerine dünyaları, vazifeleri ve akıbetleri hakkında sordukları büyük sorulara cevap vermeye çalıştığına inanıyorum.”


RıSÂLE-ı NURLAR

KUR’ÂN’IN AYNASI

Risale-i Nur’un, aynası olduğu Kur’an gibi, herkesin her ihtiyacını giderdiğini, kim ne istemişse ona göre bir şeyler bulabildiğini, çok farklı ihtiyaçlara cevap verdiğini ifade ettikten sonra, Prof. Dr. Turner, Risaleleri idrak ediş tarzını maddeler halinde sıralıyor. “Risale-i Nur, zihnimde, her biri diğerlerine destek olan ve hep birlikte bütüne güç veren altı temel sütun üzerine inşa edilmiş; hem geçmişe ve geleceğe hem de dört yöne baktığı gerçeğini yansıtan bir altıgen şeklinde; çok odalı, çok katlı, muazzam bir yapı olarak canlanır” dedikten sonra, bu temel sütunları ve açıklamalarını sıralıyor. Mektubunun sonunda, sıraladığı bu maddelerin Risale-i Nur’un merkezi sütunları olduğunu tekrar vurgulayan Prof. Dr. Turner, bu temel yaklaşımların, pek çok ıslam toplumunda sürekli dile getirilen siyasal çözümlerin çok ötesinde bir etkiye sahip olduğunu vurguluyor ve mektubunu şu soruyla tamamlıyor: “ıslâmın basit tanımlarının bile şüpheli hale geldiği, doğru ve yanlışın—içini bilmediğimiz—yüzeysel anlamlara sahip olduğu böylesi belirsizlikler dünyasında, daha fazla soru sormaya cesaret edebilir miyiz?”


Colin Turner kimdir?


Prof. Dr. Colin Turner 1955 yılında ıngiltere’nin Birmingham şehrinde dünyaya geldi. 1975 yılında, Müslüman oldu. Yüksek tahsilini ıngiltere’deki Durham Üniversitesinde tamamlayan ve ıran’da Safevîler döneminde yaşanan siyasî ve dinî hareketler konusunda doktora çalışması yapan Prof. Turner’ın Yeni Asya Vakfı tarafından yayınlanan Bir ıman ınkılabı: Risale-i Nur başlıklı bir kitapçığı bulunuyor. Turner 1992 yılında, ıstanbul’da ıstanbul ılim ve Kültür Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunda “Mücedditlik ve Bediüzzaman” başlıklı bir de tebliğ sunmuştu.


05.02.2005(yeniasya gazetesi)

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir