Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

41

31.10.2006, 17:56

Ben eve bilgisayar alınacak demedim, sadece kafeye gitmem lazım 2 saat dedim, ona da izin vermemişlerdi.

42

01.11.2006, 08:11

ıstanbul, Ankara ve ızmir gibi metropol şehirlerde bilgisayar ve internete müsade ediliyor. Ayrıca taşradaki dersanelerde, kişilerin teknoloji konusundaki cehaleti ve yersiz evhamları yüzünden bu tür saçmalıklar yaşanabiliyor.

Abdulkadir Said kardeş. O tür yerlerde çok fazla açıklama yapmıycaksın. ışim var diye çıkıp internet cafeye gitsen yalan olmazdı mesela. Hem de sen bu duruma düşmezdin.

44

01.11.2006, 13:37

evet talha ve esine katılıyorum.
kanatımca öyle.

45

01.11.2006, 20:37

Re: Maneviyatımdaki gelgitler...

Alıntı sahibi ""btokgoz""

Selamün Aleyküm.. Maneviyatımda ve ruh halimde sık sık gelip gitmeler oluyor..Bazen kendimi çok inançlı ve hevesli hissediyorum birkaç gün sonra tamamen karamsar ve dinden imanda soğuk,vesveseli halde,ruhumun sabitleştiği oluyor,tüm ibadetlerden ve dini şeylerden bir usanç duyar hale gelip nefsimin vesveselerine kapılma meyili doğuyor...ve ben bunu hiç ama hiç istemiyorum...

bu konuda bana tavsiye ve maneviyatımı ne şekilde takviye yapabileceğim konusunda tavsiye istiyorum,bana yardımcı olun lütfen.....

ılk tavsiyem Risale-i Nur'u çok dikkatli ve devamlı okumandır.Hatta okumamızdır diyeyim.Bu bahsettiğin gelgitler dahil olmak üzere türlü türlü manevi hastalıklarla âlûdeyiz.En azından şimdilik gelgit zamanlarından 'gel' zamanlarında çok dikkatli oku.Bir de alıntı yapmak istiyorum risaleden,belki faydalı olur derdine:

Alıntı sahibi ""Üstad Bediüzzaman Said Nursi Kastamonu Lahikasının başlarında""

Sabırlı ol; ehemmiyetsiz ve zararsız olan vehmî ve asabî hastalığına ehemmiyet verme. şifaya dua edilmekle beraber, zararsız, hatarsızdır. Çünkü, eğer hatarat, seyyie ise, nasıl ki aynada temessül eden pislik, pis değil ve aynadaki yılan sureti ısırmaz ve ateşin timsali yakmaz. Öyle de, kalbin ve hayalin aynalarında rızasız, ihtiyarsız gelen pis ve çirkin ve küfrî hatıralar zarar vermezler. Çünkü ilm-i usulde tasavvur-u küfür, küfür değil ve tahayyül-ü şetm, şetm olmaz. Hasene ise nuranî olduğundan, tasavvur ve tahayyülü dahi hasenedir. Çünkü aynada nuranînin timsali ziya verir, hâsiyeti var; kesifin misali ölüdür, hayatsızdır, tesiri yoktur. Eğer sair teellümât-ı ruhaniye ise, sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbanî bir kamçıdır. Çünkü, emn ve ye'sin vartasına düşmemek hikmetiyle, havf ve reca muvazenesinde sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast hâletleri celâl ve cemal tecellîsinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatçe medâr-ı terakki bir düstur-u meşhurdur.

Altına çizdiğim kabz-bast halleri dikkatinizi çekti mi? Üstad yaptığım alıntıya Sabri Kardeş diye başlıyor bu arada.Bir de bir yer daha var alıntı yapmak istediğim:

Alıntı sahibi ""Mesnevi-i Nuriye/Zühre'de""

ÜÇÜNCÜ REMıZ: Ey insan! Fâtır-ı Hakîmin senin mahiyetine koyduğu en garip bir hâlet şudur ki:

Bazan dünyaya yerleşemiyorsun, zindanda boğazı sıkılmış adam gibi "of, of" deyip dünyadan daha geniş bir yer istediğin halde; bir zerrecik, bir iş, bir hatıra, bir dakika içine girip yerleşiyorsun. Koca dünyaya yerleşemeyen kalb ve fikrin o zerrecikte yerleşir. En şiddetli hissiyatınla o dakikacık, o hatıracıkta dolaşıyorsun.

Hem senin mahiyetine öyle mânevî cihazat ve lâtifeler vermiş ki, bazıları dünyayı yutsa tok olmaz; bazıları bir zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş bir batman taşı kaldırdığı halde, göz bir saçı kaldıramadığı gibi; o lâtife, bir saç kadar bir sıkleti, yani, gaflet ve dalâletten gelen küçük bir hâlete dayanamıyor. Hattâ bazan söner ve ölür.

Madem öyledir, hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma. Çünkü çok küçük şeyler var, çok büyükleri bir cihette yutar. Nasıl küçük bir cam parçasında gök, yıldızlarıyla beraber içine girip gark oluyor. Hardal gibi küçük kuvve-i hafızanda, senin sahife-i a'mâlin ekseri ve sahaif-i ömrün ağlebi içine girdiği gibi, çok cüz'î küçük şeyler var, öyle büyük eşyayı bir cihette yutar, istiab eder.

46

02.11.2006, 08:32

Elbette teknolojiden geri kalmayacagız.bulunulmaz bir nimet dogru ve yerinde kullanılırsa.
Cemaat evlerinin bazılarında hatta büyük bi kısmında internet mevcut.olmayan yerlerde alınması bence gerekli.Çünkü hepimize internet biçok konuda yardımcı oluyo.bence kızlarımızın yada oğullarımızın internet cafeye gitmesinden se evde bulunması daha eftal diye düşünüyorum.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir