Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

08.01.2005, 23:42

"Bediüzzaman Risâle-i Nurla neyi hedef...

“Bediüzzaman Risâle-i Nur’la neyi hedeflemiştir?”
Almanya’nın Feirburg üniversitesinden Orientalisches Dr. Martin Riexinger, Seminar Werthmannplatz 3 bölümünde, bir profesörün gözetiminde Risâle-i Nur hareketini araştıran öğretim üyesi. Geçtiğimiz Çarşamba günü, benim misafirimdi. Bediüzzaman Said Nursî, Risâle-i Nur, Yeni Asya ekolü ve Nur hareketinin ileri geleni gibi lânse edilenlerle ilgili çok sorular sordu. Onları zaman zaman size aktaracağız.

Biz de bu arada kendisine sorular sorduk ve asıl gayelerini anlamaya, Risâle-i Nur’a ve Nur hareketine objektif yaklaşıp yaklaşmadığını öğrenmeye çalıştık. Bizim Risâle-i Nur’a intisabımız ve çalışmalarımızla alâkalı sorulardan sonra, ilk sorusu “Bediüzzaman Said Nursî Risâle-i Nur’la neyi hedeflemiştir?” şeklindeydi. Cevabımı özetleyerek takdim ediyorum:

“Bediüzzaman Said Nursî ve Risâle-i Nur, Kur’ân ve Sünneti (Hz. Muhammed’in sözlerini, davranışlarını ve Kur’ân anlayışını) günümüz şartlarında; modern ilimlerle mânevî ilimleri harmanlayarak sadece Müslümanların değil, insanlığın bütün problemlerine çareler üretecek harika ve çağdaş bir tefsir, bir yorum kaleme almıştır.

“Yüzlerce filozof terazinin bir kefesine, Said Nursî diğer kefesine konsa ağır basan dünya çapında bir mütefekkir, bir ıslâm âlimidir. En belirgin özelliği de, çağımızın müceddidi olmasıdır. Yâni, diğer din ve kültürlerden ıslâmiyete sokulmuş veya karışmış yanlışları, hurafeleri temizlemiş; ıslâmın özünü ortaya çıkarmış; inanç esaslarını izâh etmiştir. Özellikle fen ve felsefeden yapılan haksız ve yersiz hücumları yine fen ve sosyal ilimlerin verileriyle aklî ve mantıkî bir şekilde ispat ve izâh ederek durdurmuş; ruhsuz teknolojinin ve sefih felsefenin insanlığı yuvarladığı uçurumdan kurtarmanın formüllerini üretmiştir.

O, öncelikle imân şartlarını, Allah’ın varlığını, birliğini, sonsuz kudret ve ilmini, yâni, ıslâm dininin inanç ve düşünce sistemini, temel prensiplerini, ıslâmın şartlarını, namaz, oruç, hac, zekât vs. gibi ibâdetleri, sonra ıslâm ve genel ahlâkın esaslarını ele almış; semâvî dinlerden gelen diğer bütün güzellikleri ortaya çıkarmıştır.

“Bunun yanında, bir mütefekkir ve özellikle bir Müceddid olarak sosyal ve siyâsî anlayış ve hizmet stratejilerini de çizmiştir. Yâni, Müslümanların (hangi mezhep, cemaat ve gruptan olursa olsun) biribirileriyle olan münâsebetleri yanında; Müslüman, Hıristiyan, Mûsevî ve sâir din mensupları veya ateistlerle bir arada barış içinde yaşamanın prensiplerini; herkesi ikna edecek ilmî verilerle destekleyerek sıralamıştır.

“Bediüzzaman; insanın psiko-sosyal yapısını tahlil ederek bütün problemlerine çözümler üreterek huzûr ve mutluluğun reçetelerini yazan büyük bir ilim adamı ve mütefekkirdir.

ınsanlık onun Kur’ân ve Sünnet yorumlarına muhtaçtır. Zaten sizin gibi; bütün dünyada pek çok ilim adamı bunun farkına varmış ve çalışmalarını sürdürmektedir.”
Ali FERşADOğLU

Yeniasya
08.01.2005

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir