Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

23.01.2011, 18:32

Yüz yıllık korku

Hür Adam filmi Said Nursî'nin farklı boyutlarıyla gündeme taşınmasına vesile oldu. Bediüzzaman'ın hayatı ile ilgili belgeler üzerinde çalışan Sosyolog Müfit Yüksel'e göre halen Said Nursî hakkında ciddî bir araştırma yapılamıyor.

31 MART BELGELERİNE GENELKURMAY ENGELİ
Kendisine ve dönemine ait bulguların test edilmesi açısından önemli bir yere sahip olan 31 Mart Vak'asına ait belgelere ulaşılması için arşivlere yapılan bütün araştırma başvuruları reddediliyor.

EMNİYET'TE DE FOTOĞRAF VE BELGELER VAR

Yeni Aktüel'e konuşan Yüksel şunları söyledi: "31 Mart’a ait belgeler tamamen askeriyenin elinde. Genelkurmay’da ATASA arşivinde. Fakat asker her ne pahasına olursa olsun 31 Mart belgelerinin araştırmacılara açılmasına imkân vermiyor. Gerekçe ise oldukça manidar: ‘Çok yüksek seviyede gizli bilgiler ihtiva etmesi.’ Said Nursî’yle ilgili Emniyet’in elinde de 170 kadar fotoğraf ve belge olduğu söyleniyor.."
“Hür Adam” dönüm noktası 23.01.2011

Yönetmen Mesut Uçakan, ‘’Hür Adam: Bediüzzaman Said Nursî’’ filminin birçok yönüyle başarılı bir çalışma olduğunu belirterek, ‘’Film, varlığıyla, söylenemeyeni söylemesiyle ve millî değerlerin anlatılması açısından bir dönüm noktasıdır’’ dedi.

YÖNETMEN Mesut Uçakan, ‘’Hür Adam: Bediüzzaman Said Nursi’’ filminin birçok yönüyle başarılı bir film olduğunu belirterek, ‘’Film, varlığıyla, söylenemeyeni söylemesiyle ve millî değerlerin anlatılması açısından bir dönüm noktasıdır’’ dedi. Uçakan, insanların bir filmi eleştirirken bunun hangi kriterlerle yapılması gerektiğini bilmediğini savundu. Uçakan, ‘’Hür Adam’’ filminde, söylenemeyecek pek çok şeyin büyük bir cesaretle ifade edildiğini belirtti. Sinema sektöründe çok sayıda filmin çekildiğini dile getiren Uçakan, ‘’Mehmet Tanrısever’in çıkıp da 4 milyon TL gibi bir rakamı gözü kapalı olarak bu alana yatırmış olması gerçekten son derece alkışlanması, örnek olması gereken bir olay. Diğer açıdan bakıldığında filmin akademik olarak ‘şu sahnesi böyle olmuş, oyunculuğu şöyle olmuş’ gibi eleştiriler doğrusu halkı, pek çok entelektüeli de ilgilendirmemesi gereken şeyler. Çünkü Mehmet Tanrısever, kendi gücü ve imkânlarıyla, kendi kapasitesiyle bir film yapmış. Üstelik de o filmi olay haline getirmiş, Türkiye’nin gündemine oturtmuş. Söylenemeyen, konuşulamayan pek çok şeyi konuşmaya, konuşturtmaya vesile olmuş’’ diye konuştu.
SÖYLENEMEYENİ SÖYLEDİ

Uçakan, filmin genelinde, Said Nursî’nin doğumundan vefatına kadar bütün olayları anlatma telâşının bazı şeylerin eksik kalmasına, bazı konuların atlanmasına sebep olduğunu ifade ederek, ‘’Bu filmden yüz tane film çıkartılabilir. Aynı eleştiri bana da geldi. Anka Kuşu filminde dediler ki ‘O kadar çok şey anlatıyorsun ki, biz senin bu filminden iki yüz film çıkarırız.’ Biz nesil olarak doluyuz, bağrımız yanıyor. Her şeyi birden anlatmak istiyoruz’’ şeklinde konuştu. Uçakan, ‘’Hür Adam’’ filmini takdir ettiğini belirterek, ‘’Hür Adam, çoğu yönleriyle çok başarılı olmuş bir film. Film, varlığıyla, söylenemeyeni söylemesiyle ve millî değerlerin anlatılması açısından bir dönüm noktasıdır’’ dedi.

Said Nursî’ye dair arşivler kimseye açılmıyor

SAİD Nursi’nin hayatını anlatan “Hür Adam” filmi pek çok tartışma doğurdu, ama onun hayatını belgelerle anlatan bir kitap hazırlamakta olan Müfit Yüksel’e göre mevcut durumda Said Nursi hakkında resmi evraklar üzerinden ciddi bir araştırma yapılamıyor, örneğin, ona ve dönemine ait tarihî bilgilerin, bulguların test edilmesi açısından 31 Mart Vakasına dair belgelere ulaşılması için arşivlere yapılan bütün araştırma başvuruları sürekli reddediliyor. 31 Mart’a ait belgeler tamamen askeriyenin elinde. Genelkurmay’da ATASA arşivinde. Fakat askeriye her ne pahasına olursa olsun 31 Mart belgelerinin araştırmacılara, okuyuculara açılmasına imkân vermiyor. Gerekçe ise oldukça manidar: “Çok yüksek seviyede gizli bilgiler ihtiva etmesi.” Said Nursi’yle ilgili Emniyet’in elinde de 170 kadar fotoğraf ve belge olduğu söyleniyor.
Şu sıralar Said Nursi’nin hayatına dair bir kitap üzerinde çalışan ve ailesinin Nursi’yle yakın teması bulunan araştırmacı-yazar Müfit Yüksel’in filme ve Said Nursi’ye dair bambaşka söyleyecekleri var.
Said Nursi’nin hayatı üzerine bir kitap hazırlığındasınız. “Hür Adam” filmi onu yansıtabiliyor mu?
Bediüzzaman’ın eserlerinde, “Tarihçe-i Hayat’ında birçok şey yazılmış ancak detaylar oldukça eksik. Birçok şey aydınlığa kavuşmuyor. Ben şu sıralar onun hayatıyla ilgili kapsamlı bir çalışma yürütüyorum. Ancak ailesinden, yakınlarından başlayarak çevresinden, hocalarından, hayatına giren insanların kim olduğuna, yaşadığı bölgenin şartlarına, bölgedeki aşiretlere, medreselere, ailelere kadar onun hayatı çerçevesine giren konularda yeterli bilgi yok. Oysa bende bunlarla ilgili oldukça bilgi ve belge mevcut... Gerek anne. gerekse baba tarafımın Said Nursi ile ailevî ve coğrafî yakınlığı sebebiyle onunla ilgili şeylerin birçoğunu biliyoruz. Bu belgelerin bir kısmını, örneğin (...) Mustafa Sungur aracılığıyla babama gönderdiği mektup gibi, kabriyle ilgili vasiyetnamesi gibi belgeleri kitabı beklemeden yayımladım. (...) Sadece bazı tanıkların ifadeleri üzerinden değil de bazı konularda arşiv belgeleri üzerinden gidilebilseydi, tartışmalı kılmadan daha net olarak film çekilebilirdi.
Türkiye’de farklı İslami kesimlerde bile birçok farklı Said Nursi algısı var gibi...
Bu algı bölgelere göre ayrılıyor. Bazı bölgelerde Kürtlerin tepkileri söz konusu. Resmî ideolojiyi benimseyen kesimlerde Said Nursi’yi kanun dışı görme eğilimi var. Onlar açısından Nursi, hakkında konuşulamaz, yazılamaz bir kişilik... İslamî kesimde de farklılaşan bir algı var ona karşı. Bir kısmı onu tarikat karşıtı olarak gördükleri için ona muhalif duruyorlar. Oysa ona danışan, konuşan, ondan istifade eden tarikat mensupları da vardı. Medineli Hacı Osman Efendi. Cizreli Şeyh Nurullah veya Gönenli Mehmed Efendi gibi... Hatta Abdülhakim Arvasi, Bediüzzaman’a çok karşı olmasına rağmen onun amcası Seyit Şefik Arvasi gibi onunla beraber hapiste yatanlar da vardı. Bu anlamda gruplar arasında Said Nursi’ye karşı farklı yaklaşımlar, farklılaşan Bediüzzaman algıları var. (...)
“31 Mart Vakası’na ilişkin
belgelere ulaşılamıyor”
Said Nursi kimliği son dönemlerde giderek geniş kitlelere yayılmaya başladı. Bu film de bunun şimdilik zirve noktasını teşkil ediyor. Ama gerçekte onun hayatıyla ilgili objektif araştırma yapılabildi mi?
Daha önceleri resmî ideolojinin baskısı vardı. Bunu o sürecin sona ermesinin bir işareti olarak görmek gerek, özellikle Şerif Mardin’in sosyolojik olarak Said Nursî'yi incelemesinden sonra Bediüzzaman’ın geniş kitlelere açılmasının yolu açılmaya başladı. Ama yine de engeller var. Mesela, ona ve dönemine ait tarihî bilgilerin bulguların test edilmesi açısından 31 Mart Vakası’na dair belgelere ulaşılması için arşivlere yapılan bütün araştırma başvurulan reddedildi. 31 Mart’a ait belgeler tamamen askeriyenin elinde, Genelkurmay’da ATASA arşivinde. Fakat askeriye her ne pahasına olursa olsun 31 Mart belgelerinin araştırmacılara, okuyuculara açılmasına imkân vermiyor. Dolayısıyla Said Nursi’nin o dönemlerine dair bilgiler karanlıkta kalıyor.
Şimdiye kadar hiçbir başvuruyu kabul etmediler mi?
Bugüne kadar bu konuda yapılan bütün talepler reddedildi. Said Nursi’ye dair resmi belgeler kimseye açılmıyor. Cumhuriyet öncesi bir dönem hakkında bu kadar ketum davranılması oldukça dikkat çekici. Bir ikinci olay... Barla Platformu’nun direktörü Sait Yüce 2007-2008’de Said Nursi’ye dair belge ve fotoğrafları incelemek üzere Emniyet Genel Müdürlüğüne başvurmuş ancak başvurusu reddedilmiş. Sebebi olarak “çok yüksek seviyede gizli bilgiler ihtiva etmesi” gösterilmiş. 2008’de bu redde itiraz edilmiş. Bilgi edinme kurulu bu itirazı incelemiş ve tekrar ret kararı vermiş. Yani mevcut durumda Said Nursi hakkında resmî evraklar üzerinden ciddi bir araştırma yapılamıyor.

Dolayısıyla “Hür Adam” da dâhil topluma tam anlamıyla yansıtılamıyor mu?
(...)Bediüzzaman’ın birçok yönüne dair bilgiler belgesel anlamda karanlıkta kalıyor. Said Nursi’yle ilgili Emniyet’in elinde 170 kadar fotoğraf ve belge olduğu söyleniyor. Bunların hiçbirisini vermiyorlar.(...)
Konuşan: Birol Biçer, Yeni Aktüel, Ocak 2011


Toplumun Said Nursî konusunda yanlış bilgilendirildiğini belirten gazeteci-yazar Oral Çalışlar "Said Nursî sembolik ve kilit figürlerden biri. Onun derdi ve meselesinin ne olduğu konusunda toplumu bilgilendirmek için yoğun çabalar gösteren bir çevrenin varlığına rağmen, hâlâ alınması gereken çok yol var" diye yazdı.

Said Nursi’nin sessiz direnişi...

GENÇLİĞİMİZİN ve çocukluğumuzun en korkutucu ‘karakter’lerinin başında ‘Nurcular’ geliyordu. Gün geçmezdi ki gazetelerde Nurculara ilişkin bir haber çıkmasın. 27 Mayıs askeri müdahalesi öncesinde, Başbakan Adnan Menderes’in Said Nursi’nin elini öptüğü iddiası, CHP’nin suçlamalarının başındaydı.
Said Nursi’nin yaşamını konu alan, onu bir anlamda yasak raflarından çıkarıp meşru zemine taşıyan ‘Hür Adam’ filmi, tarihin okutulmayan, öğretilmeyen, gösterilmeyen bir boyutunu ortaya koyuyor.
Said Nursi’nin sürgün edildiği Isparta’nın Barla kasabasında, inançları doğrultusunda bir çevre yaratış hikâyesini izlerken, ‘Nurculuk’ diye anılan ‘akım’ın ilk gelişim günlerine ve uğradığı baskılara tanık oluyoruz.
Said Nursi, (Şeyh Said’i desteklemediğini ilan ettiği halde) Şeyh Said isyanı gerekçe gösterilerek, kuş uçmaz kervan geçmez bir yere sürgün ediliyor.
Nurcular, ‘tek devlet’, ‘tek millet’, ‘tek bayrak’ diye kurulan yeni sistemin hedeflerinden biri oluyor. (...)
***
Sivil tarih yazımı
‘Sivil tarih yazımı’nda ilerliyoruz. Hrant ve Agos’la birlikte Ermenilerin, gayrimüslimlerin yaşadıklarını resmi tarihin dışında öğrenmeye ve tartışmaya b. Aleviler; Dersim’i, Koçgiri’yi gündeme getirerek yeni bir hesaplaşmayı günümüze taşıdı. Dindarlar, İskilipli Atıf Hoca’nın nasıl idam edildiği gibi bir çok tartışmayı önümüze koydu. Resmi tarih (Bu tarihte 29 Kürt İsyanının neden gerçekleştiğini göremezsiniz. Dersim’de binlerce Alevi’nin katledilmesini bir ‘uygarlaştırma’ projesi olarak okursunuz) artık toplumun hemen hemen hiçbir kesimini tatmin etmiyor.
Bu süreçte, Said Nursi sembolik ve kilit figürlerden biri. Onun derdi ve meselesinin ne olduğu konusunda toplumu bilgilendirmek için yoğun çabalar gösteren bir çevrenin varlığına rağmen, hâlâ alınması gereken çok yol var.
Bu yolun önemli bir yapıtaşı olan ‘Hür Adam’, üç saate yaklaşan süresine ve Said Nursi’nin uzun konuşmalarıyla yer yer ağırlaşmasına rağmen, kendini izleten bir film. Örneğin Said Nursi’yi canlandıran Mürşid Ağa Bağ çok başarılı.
Çok tartışılan ‘Atatürk’le buluşma sahnesi’, aslında o kadar da öne çıkmıyor. Sonuçta Mustafa Kemal’in onu Ankara’ya davet ettiğini ve desteğini istediğini biliyoruz. Ancak, Said Nursi’nin yeni devletin dinle olan ilişkisi konusundaki endişeleri nedeniyle işbirliğine yanaşmadığı görülüyor. Buluşma da bu anı resmediyor.
Filmde Said Nursi’nin ilk iki dönemi, yani ‘Eski Said’ ve ‘Yeni Said’ dönemleri ele alınıyor. “Üçüncü Said” dönemi (Yani DP’nin iktidara geldiği ve baskıların bir anlamda kalktığı dönem) yok. Tabii, 27 Mayıs’ın ardından mezarının yok edilme sürecini ve sonraki baskı dönemini de görmüyoruz.
***
Filmi geriye sarmak mümkün değil
Bu ülkede, insanlar,yıllarca acılarını içlerine atarak ve yalanları dinleyerek, güvensizlik duygusuyla yaşadı. Bu ülkenin yakın tarihinin net ve objektif bir görüntüsüne ulaşmak pek mümkün değil.Yakın tarihimizin geniş kesimlerin üzerinde birleşebileceği, gerçekleri tüm açıklığıyla ortaya koyan, objektif sayılabilecek bir haritasına olan ihtiyaç artıyor. Bunu oluşturamadığımız sürece, tarihimizle ve kimliğimizle barışamayacağız.
Her yeni arayış içinde yanlışları, eksikleri, haksızlıkları da taşıyabilir. Ancak gerçeklere ulaşmanın yolu yeni arayışlardan geçiyor.
Filmin sonunda Said Nursi çektiği acıları ifade ederken özetle şunları söylüyor: “Araştırdım bize bu zulmü yapanlar Türk değil. Türkler, böyle acımasızlık yapan bir millet değildir.”
Bir Kürt din alimi olan Said Nursi’nin böyle hoşgörülü bir tutum almasını, onun affediciliğine bağlamayı tercih ediyorum.
Oral Çalışlar, Radikal, 22 Ocak 2011

Bu konuyu değerlendir