Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

05.07.2010, 16:19

Van Mevlidi

TÜRKİYE, VAN MEVLİDİ'NDE KUCAKLAŞTI

Van Yeni Asya Temsilciliği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen
“Bediüzzaman Mevlidi” tarihî bir kaynaşmaya ve kucaklaşmaya vesile oldu.
Yurdun dört bir köşesinden yüzlerce, binlerce Nur Talebesi bu dâvete
icabet etti. Uçakla, otobüslerle, özel vasıtalarla Van’a akın etti.





04 Temmuz 2010 Pazar 17:24










NEJAT EREN
/ VAN




Mevlidden
fotoğraflar için tıklayınız






VAN’IN BEDİÜZZAMAN’IN HAYATINDAKİ YERİ




Van’ın, asrın büyük mütefekkiri ve müçtehidi Bediüzzaman Said Nursî
Hazretlerinin şerefli ve mücadele dolu hayatında büyük bir yeri ve önemi
var. Yirmi senesini burada Van’da samimî ve can dostlarıyla
geçirmiştir. Sadakat ve istikamet kahramanları, vefa, azim, fedakârlık
numuneleri olan “İlk talebelerden” Molla Resül’ün, Molla Abdülhamid’in,
Molla Münevver, Çaycı Emin, Ali Çavuş… vb kahramanların vatanı Van’dır.

Gençlik yıllarında Tahir Paşa Konağında ilim tahsili ve İngilizlerin
Kur’ân ve Müslümanlar aleyhindeki sinsi planlarına müttali olup,
“Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben
dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!” diye, kuvvetli bir niyetin,
ruhunda uyandığı saikle çalışmaya başladığı yer Van’dır.

İslâm âleminin düştüğü büyük çöküş ve duraklamayı giderecek plânları ve
projeleri hazırlayıp tatbikine geçmek üzere genç beyinleri eğitip talim
ettirme projelerinin yapıldığı yer Van’dır.

Rus ve Ermenilerin işgal hareketine karşı cihanbaha talebeleriyle,
Kur’ânî irşadın ve eğitiminin yanında, maddî cihad olan vatan
müdafaasında bulunup Ruslara esir düşmeye kadar giden o zorlu serüvenin
başladığı yer Van’dır.

Bu bakımdan Serhat şehrimiz Van’ın gerek Hazreti Bediüzzaman’ın mücadele
dolu şerefli hayatında; gerekse de Risâle-i Nur dâvâsının serencamında
çok önemli bir yeri vardır. Van, 1980 öncesi vefalı günlerini hatırlatan
bir şekilde üç yıldan beri Yeni Asya Temsilciliği atında bu hizmet
sürdürülüyor. Yeni Asya camiası da Edirne’den, İzmir’e, Antalya’dan
Samsun’a, Adana’dan, Erzincan’a kadar; doğu ve batıdaki il ve ilçelerden
bu dâvete icabet ediyorlar.

Van üç yıldır manevî bir hava ile Yeni Asya’nın gayret ve vefasıyla,
fedakâr temsilci ve müntesiplerinin gayretleriyle bu güzel kucaklaşma ve
birliktelik devam ediyor.

Bu güzelliğin ülkemizin bütün sathını kapsamasını, Cenâb-ı Hak’tan niyaz
ediyoruz.

Asrın başında Bediüzzaman tarafından konulmuş olan tesbit ve yazılmış
olan reçetenin tek çaresi bu reçeteye uygun hareket etmektir ki:
“İhtilâf, zururet, (fakirliğe) cehalet” in bu bölgede sebep olduğu başta
“Terör” belâsı olmak üzere cehalet ve fakirliğin giderilmesinin yolu
ittifak, eğitim ve maddî, manevî kalkınmadan geçmektedir Bunun için de
en iyi yol milletin fertlerinin doğu ve batısıyla kucaklaşması,
kardeşliği, kültürü, inancı, birlikte yaşamanın vazgeçilmez şartı olan
demokratik hakların hür bir şekilde kullanılmasından geçmektedir.

VAN CADDELERİ MEVLİDİ İLÂNLARIYLA SÜSLENMİŞ



Bediüzzaman Mevlidini halka duyurmak için Van Yeni Asya Temsilciliği
tarafından geniş çapta bir reklâm, ilân ve dâvet yapılmış. Bu meyanda;
büyük orta boy billboardlara, minübüs ve halk otobüslerine, iş
yerlerine, ilçelere, mahalli TV’lere ilânlar verilmişti. Binlerce el
ilânı bastırılıp dağıtılmış. Cumartesi gününden itibaren Van’a akın eden
Nur Talebeleri, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin bulunmuş olduğu
mekânları ziyaret ettiler. Yıllarca birbirini görmeyen Nur Talebeleri
kucaklaşıp bu vesile ile hasret giderdiler.

MEVLİTHANHANLAR HUŞU İLE DİNLENDİ



Van ilimizin Yukarı Nurşin Camiinde tertip edilen “Bediüzzaman
Mevlidini” Van Merkez Camii müezzinlerinden Abdurrahman, Osman, Ünver
ve Hocalar ile Van’ın meşhur Mevlithanlarından Hüsnü Mercan Hoca efendi
okudu.



MEVLİDE KATILANLARIN BİR KISMI



Mevlide Bediüzzaman’ın talebelerinden Selahaddin Akyıl, Hasan Okur, Yeni
Asya Yönetim kurulunun tamamına yakını ve kalabalık bir cemaat iştirak
etti.

Ayrıca çok dikkati çeken bir gelişme: Bu yıl Doğu Anadolu’daki
geleneksel “Medrese âlimlerinin” bir çoğu da Bediüzzaman mevlidine
iştirak etmişlerdir.

Bunlardan bazıları şunlardır:

Molla Esat (Erzurum)

Molla Muhammede Selim (Bulanık)

Molla Bedreddin (Muş)

Molla Burhan (Muş)

Molla Osman (Van Ulu Cami İmamı)

Molla Ahmet Yücel (Emekli İmam)

Molla Şaban (Gevaş)

Molla Mahmut (Nurşin Camii Emekli İmamı)

Molla Said (Erzurum)

Molla Hasan (Cizre)

Molla Zeki (Patnos)

Molla Muhammed Emin (Bahçesaray)

Molla İhsan (Gevaş)

Molla Ata (Van)











Haber Kaynağı: SentezHaber - Haber Merkezi

2

05.07.2010, 16:22

Maşallah, barekallah!
Allah, yar yar... (Cem Karaca'nın vefatından önce yazıp söylediği son şarkısı)

3

06.07.2010, 14:47

Bende bir Vanlı olarak Maşaallah Barekallah diyorum selamlarımı gönderiyorum oradaki kardeşlerime.


“Der tarîk-ı acz-mendi lâzım amed çâr çiz.Fakr-ı mutlak acz-i mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak ey aziz.”

4

06.07.2010, 14:51

bizde kahramanmaraş olarak bir büyük otobüs cemaat ve eşlerimizle iştirak ettik...gerçekten yaşanması gereken bir ortamdı..Rabbim emeği geçenlerden ebeden razı olsun.

5

06.07.2010, 19:28


Van Mevlidi’nden hatırda kalanlar


<img src="http://www.yeniasya.com.tr/2010/07/06/resim/van.jpg" align="left" />


Uzun zamandır umumî mevlitlere katılmayı ihmal etmiştim. Van
Mevlidi ilânını görünce, nice zamandır ruh âlemimde bu ihmalden oluşan
boşluğu giderme ihtiyacını benliğimde hissediyordum.

Hayat arkadaşımın özellikle “Horhor Medresesi” merakı eklenince,
Van Mevlidine iştirak etme konusu evde gündemimize oturmuştu. Batman’dan
beraber gelmeyi düşündüğümüz nur dostlarının günü birlik seyahat
kararları planımızı değiştirmeyi gerektiriyordu. “Acaba ailece gitmek
isteyen vasıta sahibi olabilir mi?” arayışımız da neticesiz kalmıştı.
Bir kardeşimizin birkaç gün önceden gitme planı, bizim de böyle
gidebileceğimizi tavsiye etmesi, ailece otobüsle gidebileceğimizi hatıra
getirdi.

Biletimizi almış hareket saatini beklerken, hayat arkadaşım kızı
Van’da evli olan bayan komşumuzu mevlide gitme planımızdan haberdar
etmişti. Haberdar olduğu her dinî programa katılan bu gayretli
komşumuzun yüreği, Bediüzzaman’ın mevlidine katılma arzusu ile
çırpınmaya başlamıştı.

Bu arzusunu evdekilerle paylaşınca umudu, aldığı “red” cevabıyla
kısa süreli hayal kırıklığına dönüşüyor. Ardından kimi çocuklarının
yardımıyla mevlide katılma iznine kavuşuyor. Hareket saatinden bir-iki
saat önce durumdan haberdar oluyoruz. Bilet aldığımız firmaya ulaşıyor,
ama bilet bulamıyoruz.

İnayet-i İlâhiye bu mübarek mevlide birlikte gitme arzusu içinde
olan bizlerin imdadına koşuyor. Yarım saat geçmeden ilgili firma bizleri
arayarak istediğimiz üçüncü biletin hazır olduğu müjdesini veriyor. Bu
müjdeyi, samimî, ihlâslı, gayretli komşumuzun kerametine yorumlayarak
tebessümle, sürurla seyahatimize başlıyoruz.

Üstad Bediüzzaman’ın kaldığı şehirler içinde en çok yaşadığı
Van’a, sabahın erken saatlerinde ulaşıyoruz. Van’ı tanıyıp meşhur
kahvaltı salonlarını duymayan yoktur her halde. Terminalden çarşıya
intikal edince Van’ın bu güzel, bir o kadar da kaliteli geleneğini
görmek niyetiyle bir kahvaltı salonuna yöneliyoruz. Gerçekten de
anlatıldığı kadar varmış.

Gelmeden önce irtibat kurduğum Van’ın fedakâr, vefakâr nur hadimi
Şehabettin Bey’i sabahın erken vaktinde rahatsız ediyoruz. Tatlı
uykusundan uyanan ağabeyimiz, Bediüzzaman Mevlidi için seferber olan
nurun fedakâr gençlerini bize yönlendiriyor. Bu gençler içinde birkaç
yıldan beri Batman’da görev yapan genç bir muallimi görünce kısa bir
şaşkınlık yaşıyorum. Van mezunu olduğunu, her yıl mevlitten birkaç gün
önce yardım niyetiyle geldiğini söyleyince şaşkınlığım takdire
dönüşüyor. Genç muallim kardeşimizin refakatiyle Yeni Asya Temsilciliği
için kullanılan daireye geçiyoruz.

Biraz dinlendikten sonra Van’da nur dostlarımızın yardımıyla
başta “Horhor Medresesi” olmak üzere nurun iz bıraktığı mekânları
dolaşma düşüncesi hayallerimizi süsledi.

Kahvaltı salonunda Üstadın hayatı, Van’daki safahatı konusundaki
sohbetimiz, hafızamdaki zaaflarımı açığa çıkarmıştı. Hanımlarımızın
saatleri bulan çalışmaları devam ederken, birazdan gezmeyi arzuladığımız
mekânlarla ilgili bölümleri gözden geçirme, ardından da yaşadıklarımı
ve duygularımı yazarak fiiliyata dökmeye başladım.

Öğlen namazını eda ettikten sonra gelen bir başka kardeşimizin
refakatinde, bayanlar kalacakları yere, biz de yerimize intikal
ediyoruz. Mevlitten hedeflenen Üstadı anma, anlama ile birlikte
müfritane irtibatın sağlanması, Türkiye’nin farklı yerlerinden
gelenlerin samimiyetle kucaklaşmasının ardından ihtiyaçların
karşılanması için Van ekibi büyük bir titizlikle görevini yerine
getiriyordu.

Nur medresesinin bahçesinde kurulan çadırda hasretli
kucaklaşmaları, istifadeli sohbetler takip ediyordu. Uzun zaman sonra
böyle bir mevlide katılmanın yabaniliği ile biraz da hayıflanarak bu
nuranî, candan tabloları takip ediyorum. Bu arada Yeni Asya Yönetim
Kurulu üyeleri Ali Vapurlu, Hamza Kara ve Nejat Eren gelerek
sevinçlerimize ve sohbetlerimize katkıda bulunuyorlar.

Vanlıların gündeminde vaizin, mevlit ilânını duyururken
Bediüzzaman’ın adını anmadan kürsüden yarım yamalak vermesi vardı. Haklı
olarak bir hayli kızgındılar. Bunun yanı sıra Van’daki mahalli ve
ulusal basında birinci sayfada mevlit ilânlarının verildiğini
söylemeleri, yüreğimize su serpiyordu.

İlerlemiş yaşına rağmen aramıza katılarak birkaç hatırasını
bizimle paylaşan M. Ali Aydoğdu’nun canlı anlatımları dinleyenlere ayrı
bir feyiz veriyordu. Özellikle Üstadın, Şeyh Said’in yardım talebine
verdiği cevabı heyecanla anlatması sohbet ortamında ayrı bir şevk ve
heyecana medar olmuştu.

Van, bir başka dikkat ve heyecan ile bu mevlide hazırlandıkları
her hallerinden belliydi. Mevlide biraz erken gelenlerin, Van’ın
muhtelif nuranî mekânları gezme düşüncelerini titizlikle takip ediyor,
araç ve rehber temin ederek yardımcı oluyorlardı. Onların gelenlere
yardım etme azmi ta Nurs’a kadar uzanmıştı. Doğrusu Van nur dostlarıyla,
uzun yıllar aradan sonra benim bu ilk yakın temasım olmuştu. Hakikaten
beklenenin çok üstünde bir performanstı bu. Bu gayretler, Van Mevlidini
eski haşmetine kısa zamanda kavuşturacağını ümit ediyoruz.

Üç kişilik biz Batman ekibine, aracıyla birlikte bir kardeşimiz
vazifelendirilmişti. Önce Van Kalesine yöneliyoruz. Kalenin etrafını
dolaşırken rehberimizin anlattıklarına dikkat kesiliyoruz. Bu arada
neden buraya “Horhor” dendiğini, kale duvarının dibinden çıkan suyun
çıkış sesine kulağımızı verince anlıyoruz. Üstadın, üst mağaradan alt
mağaraya düşünce “dâvâm” dediği mekânı bir başka hayretle izliyoruz.
Böylece, Bediüzzaman’ın bu ve benzeri hayat safhaları zihnimizde resm-i
geçit yapıyor. Bu arada Üstadın buradaki asıl medresesinin kalenin
güneyinde eski Van gibi yerle bir olan alanda yer aldığını öğreniyoruz.
Medrese alanını ziyaret ederek Üstadın talebelerine verdiği dersleri ve
silâhlı eğitimi zihnimizde canlandırmaya çalışıyoruz. Zaman zaman hayat
arkadaşımın dikkatli soruları, yeni şeyler öğrenmemizi, ya da
bilgilerimizin netleşmesini sağlıyordu. Erek Dağına çıkma arzumuz,
kalenin başına çıkmamıza zaman bırakmamıştı. Kalenin etrafından
dolaşarak kalenin güneyindeki eski şehri harabeleri içindeki yarı
yıkılmış minareleri görmek ve Üstadın bu manzarayı kaleden seyrederken
ağlamasını hatırlamak bizleri hüzünlendirmişti.

Bu arada Van’da ilk mevlidin, Hz. Üstad’la beş kere görüşme
bahtiyarlığına mazhar olan Selahattin Akyıl Ağabeyin gayretiyle 1968
yılında okunduğunu ve biraz kesintili de olsa günümüze kadar devam
ettiğini öğreniyoruz. İlerlemiş yaşına rağmen aramıza katılan Akyıl
Ağabeyin, Risâle-i Nur hizmetlerindeki fedakârlıklarını, birçok hizmet
merkezine katkılarını duymak, bizlerdeki takdir hislerini daha da
arttırıyordu. Akyıl Ağabeye sıhhatli bir hayat vermesi ve nice hizmetler
nasip etmesi duası gönüllerimizden arş-ı âlâya yükseliyordu.

Nur müellifinin yıllarca kaldığı Tahir Paşa konağının
harabelerinin önünden geçerek Erek Dağına doğru yol alıyoruz.
Rehberimize, neden Nur Talebelerinin Üstadla ilgili mekânlara sahip
çıkmadıklarını, restore etmediklerini soruyoruz. Hem Horhor Medresesini
de içine alan kale ve civarının hem de Tahir Paşa Konağının sit alanı
ilân edildiklerinden bir şey yapılamadığını öğreniyoruz. Ehl-i himmet
kardeşlerimizin defalarca yaptıkları başvurular ve bu konudaki çabalar
sonuçsuz kalmış. Ancak Van’daki nur kahramanları konuyu ısrarla takip
etmeye devam ettiklerini, kanunî engellerin aşılabilmesi halinde adı
geçen mekânları restore edeceklerini rehberimizden duymak bizleri
sevindiriyordu.

Van’a geldiğimizden beri birkaç defa mevlidin okunacağı Yukarı
Norşin Camii önünden tekrar geçiyoruz. “Neden Van’da daha büyük camiler
varken bu küçücük camide mevlit okunuyor?” sorusu zihnimi kurcalıyordu.
Üstadın, iki yıl boyunca buradaki medresede talebelerine ders verdiğini
ve burada kaldığını öğrenince zihnimdeki soru işaretleri kaybolmuştu.
Gerçekten Bediüzzaman’ın hatıralarını yaşatma azmindeki Vanlılar gibi
nur mirasçıları, yakın zamanda bu caminin yıkımıyla bir hicranı daha
yaşayacaklar. Yukarı Norşin Camii yanında yapılmakta olan yeni camiin
bitmesi halinde eski cami yıkılacak, alanı yeni camiye terk edilecek.
Van’ın nur kahramanları, bunu önleme çalışmalarına devam ediyor. Devamlı
müftülüğü ziyaret ediyor, buranın yaşatılması gerektiğini
hatırlatıyorlar. Umarız yakın zamanda bu çabalar dikkate alınır.

Erek Dağındayız. Orada Üstadın ikamet ettiği eski kilise
kalıntılarını, Barla’daki Çam ağacı gibi yüksek dallarında yerini
yaparak kaldığı ağaçları görüyoruz. Ancak uzaktan seyretmekle iktifa
ediyoruz. Buralarda rahatlıkla gezebileceğimiz ayakkabılarımızı
giymediğimize hayıflanıyoruz. Zernebad Suyundan içiyor ve teberrüken
abdest alıyorum. Bu arada Üstadın yıllar boyunca Erek Dağı’ndan Norşin
Camii’ne yürüyerek gelip Cuma namazlarını eda ettiği rehberimiz
tarafından vurgulanıyor.

Şehre dönerken Çavuş Ali kabrini ziyaret ediyoruz. Çavuş Ali,
Ruslarla yapılan savaşta Üstadla birlikte esir düşüyor, esir kampında
beraber kalıyorlar. Esaretten kurtulduktan sonra Üstada talebeliği devam
ediyor. Vefat edince Çoravanis Köyüne defnediliyor. Bunları dinlerken,
Bediüzzaman’ın gönüllü alay komutanı olarak talebeleriyle Ruslarla
kahramanca savaşması, İşarat’ü-l İ’caz’ı telif etmesi, esir düşmesi,
esarette Rus komutana karşı idamı pahasına izzet-i imaniyeyi muhafaza
etmesi ve harika bir surette esaretten kurtulması gibi safhalar
zihnimizde tekrar tekrar canlanıyor. Şehirdeki nur mekânlarımıza
dönüyoruz. Sürekli gelenlerle içinde bulunduğumuz misafir gurubu
artıyor. Vanlılar buna çoktan hazır. Her gelen kafile mevcutlara ayrı
bir şevk ve heyecan veriyor.

Akşam yemeği ve namazından sonra nur mekânı avlusunda kurulan
çadıra sığmıyoruz. Getirilen sandalyelere oturarak Ali Vapurlu Ağabeyin
“küçücük” dersini dinlemeye başlıyoruz. Dersin ilerleyen bölümlerde
Vapurlu Ağabey, “Her tarikatın bir virdi var, acaba Nur Talebelerinin
virdi nedir?” sorusunu sormuştu. Bu soru, gözü uykulu benim gibi birçok
insanın dikkatini toplamasına sebep oldu. Soruya dinleyenlerden birkaç
cümle alan Vapurlu, ilgili bahsi okuyarak cevap vermesi hepimiz için
istifadeye medar oldu. Evet, nur sevdalıları olarak virdimiz, sünnet-i
seniyyeye ittiba, namazı tadil-i erkân ile kılma, namaz sonundaki
tesbihatı yapma, içtinab-ı kebair olmalıydı. Bunlara, evlerimizi çoluk
çocuğumuzla okuyacağımız derslerle küçücük dershane-i nuriyeye
dönüştürmemizi ilâve etmeliydik. Bunları duymak, kendi âlemimde nefis
muhasebesi yapmama sebep oluyordu. Bu manadaki vazifemi lâyıkıyla
yapmamanın mahcubiyeti benliğimi sarmıştı.

Artık mevlit bir yandan okunurken bir yandan da Türkiye’nin her
tarafından gelen nurani dostların muhabbetle kucaklaşmalarının
gönüllerimizde meydana getirdiği tarifi imkânsız hazzı ve süruru
yaşıyoruz. Rabbimizden, bu manzaraları yaşamamıza vesile olan başta
Üstadımız ve talebelerine rahmetler diliyoruz. Hususan büyük bir
fedakârlıkla bu mevlidin icrasında vazife alan Van’ın gönüllü nur
kahramanlarına tebrikimizi, istikamet üzere nuranî hizmetlerine devam
duâlarımızı iletiyoruz. Mevlide katılan herkesin, kazasız belâsız hizmet
mahalline dönmesi duâsı ile…

BURHAN ZENGİN bzengin72@hotmail.com





06.07.2010


6

07.07.2010, 09:12

Hem caminin alt üst kısmı doluydu, hemde arkadaki inşaat halindeki caminin iki katı doluydu hemde sokak kısmı...bu sene Van mevlidine katılım çok yüksekti

7

07.07.2010, 13:08

Allah bizlerede katılmayı nasip etsin

Mevlitler konusunda YENİ ASYA CEMATİ yine farkını ortaya koydu.

Üstada ait ne varsa hepsini sahipleniyor. davasını kendine dava edinmiş

yeni asya cematini ve dostlarını tebrik ederim.

Düşmanlarınıda Allaha havale ediyorum. Islah olmaları için.
Ümirvâr olunuz: şu istikbal inkilâbı içinde en yüksek gür sadâ islâmın sadâsı olacaktır

:thumbsup:

8

09.07.2010, 09:36

Sami
CEBECİ




Van ilinde Bediüzzaman
coşkusu














A+ | A-




Kuruluş tarihi, insanlık tarihi kadar eski olduğu bilinen Van
ili, Van Gölü sahilinde kurulmuş güzel bir şehrimizdir.

Eski Van, Van Kalesi eteklerinde kurulu iken, 1. Cihan Harbinde
Ermeniler tarafından yakıldıktan sonra şimdiki yere kurulmuş ve dört yüz
binden fazla nüfusuyla devamlı büyümektedir. “Dünyada Van, âhirette
iman” sözü söylenecek kadar kendisine has güzelliklere sahiptir.

Van ilini ayrıca güzelleştiren bir başka faktör de, asrımızın
büyük İslâm âlimi olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini, uzun yıllar
bağrında misafir etmesidir. Yirmi seneden fazla kaldığı Van ilinde, sırf
on beş senesini, Van valisi İşkodralı Tahir Paşanın konağında
geçirmiştir. İlmî münâzaralarla şarkın ulemasını ilmen mağlûp eden ve
hiç kimseye soru sormadan her sorulan soruya duraklamadan doğru cevaplar
veren Bediüzzaman’a Tahir Paşa bir gazete haberi gösterir. İngiliz
sömürge bakanı Lord Gladstone parlamentoda “Bu kitap, Müslümanların
elinde kaldıkça biz onlara hakikî hâkim olamayız. Ya Kur’ân’ı ortadan
kaldırmalıyız ya da Müslümanları bu kitaptan soğutmalıyız.” diyerek
dehşetli bir plân ortaya atar. Yıl 1898 tarihidir. Bu haber üzerine
ruhundaki hamiyet-i İslâmiye feveran eden Bediüzzaman “Ben de Kur’ân’ın
sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş olduğunu bütün cihana ispat
edeceğim” diye müthiş bir irâde ortaya koyar. İşte, Risâle-i Nur
Külliyatı bu muazzam irâdenin mahsulüdür. Elliden fazla dünya diline
tercüme edilmiş ve bütün dünya ülkelerinde okunur hâle gelmiştir.

Vefatından altı yıl sonra, 1966 senesinde Van’da ilk Bediüzzaman
Mevlidi okutuldu. Hiç ara vermeden 1980 yılına kadar mevlitler devam
etti. Maalesef 12 Eylül 1980 İhtilâlinden sonra tam yirmi sekiz yıl Van
Mevlidi yapılamadı. Nihayet 2008 tarihi itibariyle tekrar başlatıldı.

Bu sene üçüncü mevlit için Esenboğa’dan havalandığımızda, yan
koltukta oturan gençle sohbete başladık. Adını sordum, “İsrafil” dedi.
“Aman, Azrail olmasın da” dedim. Gülüştük. Aslında, Azrail de insanı
korkutmamalı. Zira, en değer verdiğimiz ruhumuzun emin bir ele teslim
edilmesi, melâikeye iman rüknü içinde en önemli olanıdır. Yeni bir polis
memuruydu. Bir an evvel Şark hizmetini bitirmek için, Hakkâri’ye
tayinini istemiş. Sohbetin sonunda, önceleri namaz kılan sonra bırakıp
yeniden başlamak istediğini söyleyen bu gence Küçük Sözler ile Yirmi
Üçüncü Söz risâlelerini hediye ettim. Kartımı da vererek “Ara sıra
telefonlaşalım” dedim. Sohbetle yolculuğun nasıl bittiğini anlayamadık.
Arka koltukta oturan ve çocuklarıyla İngilizce konuşan bayana da
İngilizce Tabiat Risâlesini hediye ettim. Çok teşekkür etti. Mutlaka
okuyacağını söyledi.

Havaalanından bizleri alan Naci kardeşlerle hizmet merkezimize
giderken, geçtiğimiz yollardaki bilboardlarda hep mevlit ilânları vardı.
Her yere Bediüzzaman damgası vurulmuştu. Hizmet merkezimize
ulaştığımızda başta Kutlular Ağabey olmak üzere, iki eksiğiyle bütün
Yönetim Kurulu üyelerimizin hepsi oradaydı. Mevcut dostlarımızla
kucaklaşarak Yukarı Nurşin Camiine geçtik. Geçen seneki mevlidi ikiye
katlayan büyük bir kalabalık vardı. Türkiye’nin her tarafından gelen Nur
Kahramanlarıyla Şark ve Garp bir araya gelmişti ve mevlit potasında
erimişlerdi. Doğulusu Batılısı, Kuzeylisi Güneylisi, Türk’ü Kürt’ü,
Çerkezi Gürcüsüyle farklı yerlerden gelen Nur Talebeleri, din kardeşliği
ve dâvâ arkadaşlığı sevgisiyle kucaklaşıyor ve mele-i âlânın hadsiz
sakinlerini gıpta ile bakmaya sevk ediyorlardı. Bence devletin bu
tablodan alacağı çok dersler vardır. Cami girişine asılan Yeni Asya Van
Temsilciliğinin “Hoş geldiniz!” afişi ayrı bir güzelliğe vesile olmuştu.
Temsilciliğin hazırladığı program, mevlithanların seçimindeki isabet ve
camiin değerli hocasının yaptığı anlamlı duâ, mevlide ruhânî bir
atmosferin hâkim olmasına vesile oldu.

Mevlitten sonrası yapılan görüşmeleri müteâkip acele dönmem
gerekiyordu. Hareket saati on altıydı. Şahabettin kardeşin organizesiyle
öğretmen kardeşlerden Tahsin Bey bize yardımcı oldu. Havaalanına
giderken, “Senin yolculuk esnasında tanıştığın insanlarla yaptığın
sohbetleri merak ve ilgiyle okuyoruz. Eskiden biz de öyle yapardık.
Şimdi, her nedense biraz gevşedik” dedi. Van’a gelirken tanıştığımız
İsrafil adındaki gençle konuşmalarımızı aktardım. Böylece vedalaşarak
ayrıldık.

Bu sefer solumda otuz yaşlarında bir arkadaş, sağımda liseli bir
genç vardı. Her ikisiyle de tanıştık ve bir hayli sohbet ettik. Liseli
olan genç “Rüyamda kıyametin koptuğunu gördüm. O dehşet içinde
‘Hayatımın bundan sonrasını namaz kılarak geçirmeliyim’ diye
düşünmüştüm. İnşallah bu sohbet bir vesile oldu. Hemen namaza
başlayacağım” dedi. Solumdaki tekstil işi yapan İzmirli arkadaş da,
“Önceleri namaz kılıyordum. Sonra bıraktım. Ama vicdan azabı çekiyorum.
Gerçi kötü alışkanlıklarım yok. Fakat namaz kılmak bambaşka bir şey.
Zaten namaza başlamaya niyetim vardı” dedi. Her ikisine de Küçük Sözler
ile Yirmi Üçüncü Sözleri hediye ettim. Çok memnun oldular.

Günü birlik gittiğimiz Van Mevlidi böyle hizmetlere vesile olduğu
için Allah’a nihayetsiz hamd-ü sena ettim. İşte hizmet, böyle
güzelliklere mazhar olmak mânâlarını içinde barındırıyordu ve hiç
orijinalliğini kaybetmeyecek olan bir hizmet tarzımızdı.


09.07.2010


Benzer konular

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir