Abdurrahman Taştan ile Röportaj
Kendinizi tanıtır mısınız?
1926 doğumluyum. Bağpınar köyüne bağlı Çençen köyünde Meryem den doğma, beş çocuk babasıyım.
*Risale-i Nuru nasıl,nerede ve kimin vesilesiyle tanıdınız?
Yıl 1952..bir yaz mevsiminde köyde bir ağacın altında otururken içimden manevi bir haz,bir halet hissettim.Sonra nurları okuyup anlayınca bu hazzın başlangıcının o olduğunu anladım.
Malatyalı Abdullah isminde bir arkadaş bana Üstadın Küçük Tarihçe-i Hayatını verdi. O beni çok etkiledi. Bilahare -Allah razı olsun- asker arkadaşım Dursun Kutlu, Rahmetli Hacı Mahmut Allahverdi’nin verdikleri kitaplarla ve açtıkları dershanelere giderek,-çok şükür- Risale-i Nuru az da olsa tanımaya çalıştık.
*Risale-i Nur size ne kazandırdı? Hayatınızda ne gibi değişiklik oldu?
Risale-i Nur bana cesaret, hak ve hukukumu aratmayı öğretti.
Ben Risale-i Okumadan evvel ehli tarik bir kişiydim.Aslında o zaman zaten ayrılık gayrılığımız yoktu.Onlar bize gelir,bizde onlara gider,birbirimize çok saygı gösterirdik.
Ben Risale-i Nuru okuyunca,nahiyede bir baş çavuşumuz vardı.Bir gün Üstaddan bahsedince,başçavuş haddini aşıp Üstada hakaret etti.-Haşa-o gerici,yobaz dedi.Ben de karşı çıkınca bana bir tokat attı.
Bende onu alaya gidip binbaşıya şikayet ettim.
Risale-i Nurun bana verdiği o mukaddes iman sayesinde olmuştu.
Sonra binbaşı bizi barıştırdı..benden özür diledi.
Mahkemeye ise o zaman yine nurların bir kerameti olarak Av.Arif Emre ücret almadan girdi.
*Risale-i Nurla alakalı unutamadığınız bir hadiseyi anlatır mısınız?
Nahiyemiz olan Bağpınar’a bir genç ve Rizeli bir müdür gelmişti. Risale-i Nuru onlara anlatmaya çalıştım. İlk önceleri çok aleyhinde olduğu halde –Allaha şükür- Risale-i Nurları okuyunca namaza başladı ve hatta bizleri solladı. Allah razı olsun.
1960 ihtilali’nde yapılan haksızlık ve zulümleri unutamıyorum.
Diyarbakır-dan gelen bir yüzbaşı köylere gelip muhtarlara hakaret ve küfrediyor, silahları topluyor,rahmetli Menderesin aleyhinde daima konuşuyordu.
*Risale-i Nurdan en çok okuyup istifade ettiğiniz yer ve cümle nedir? Bu meseleyi açar mısınız?
Risale-i Nurda Üstadın 26.Lem’ası benim çok hem de çok çok hoşuma gidiyor.
Eskiden okuduğum Niyazi Mısri-nin:
Dil bekası, Hak fenâsı istedi mülk-ü tenim, / Bir devâsız derde düştüm, ah ki Lokman bîhaber.” ile başlayan ve o güzelim tasvirler adeta Üstadın fıtratımı okuduğuna kanaat getiriyor.
Babamdan daha çok Üstadımı seviyorum.
*Sizin bakışınızda Adıyaman-da (veya Türkiye ve dünyada) Risale-i Nur –Başlangıcından günümüze- nasıl görülüyor?
Allah’a çok şükür.. şimdi hizmetler hayli iyi ancak istenilen seviyede olduğunu da söyleyemem.
Rahmetli Bekir Berk abi o zaman birkaç defa Adıyaman’a Risale-i Nur davası için gelmişti.
Bir defasında komşu il ve ilçeler hep mahkemeden mahkemeye izlemek için büyük bir katılım vardı.
Mahkeme reisi:”Bu ne kalabalık yoksa tekel mi açılıyor?”demişti.
Hakikaten fevkalade bir katılım olmuştu. O manzaralar insana şevk, gayret ve cesaret veriyordu. Çok şükür.
*Gençlere ve gelecek nesillere bu konuda nasıl bir mesaj verirsiniz?
Ben gençliğimde o kadar Risale-i Nur okuyordum ki, adeta bana deli olmuş diyorlardı.
Bazıları:”Bağpınar da bir kâtib var, herkese vaaz ve nasihat ediyor.-diye her tarafta adeta duyulmuştum.
Gençlerin benden çok çok ileri olmalarını ve bu milletin birlik ve beraberliğini koruması ve yaşanması için Risale-i Nurları okusunlar, anlatsınlar ve yaşasınlar, vesselam…
MEHMET ÖZÇELİK / NUREDDİN GÜRSOY
Haber Kaynağı: SentezHaber - Haber Merkezi