Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

18.03.2010, 19:55

ZAMANIN SESİ (Vecizelerle)

Zaman, hatt-ı müstakim üzerine hareket etmiyor ki, mebde ve müntehâsı birbirinden uzaklaşsın. Belki küre-i arzın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. Bazen terakki içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir. Bazen tedennî içinde kış ve fırtına mevsimini gösterir.

Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir. Onları da razı eder.

Me’yûs ve ümitsiz bir hastaya mânevî bir tesellî, bin ilaçtan daha ziyade nâfîdir.

Allah’ın sun’una, ef’âline, kelâmına, temsilatına, üsluplarına; inayet ve Rubûbiyetini mülahaza etmekle beraber, Allah’ın cânibinden bakmak lâzımdır. Bu bakış da, ancak nur-u îmanla olur.

Netice-i hilkat-i âlemin en mühimmi şükürdür. Gûyâ şu şecere-i hilkatin en mühim meyvesi şükürdür. Ve şu kâinat fabrikasının çıkardığı mahsûlâtın en âlâsı şükürdür.

Irkçılık bütün bütün bir tehlike-i azîmdir.

Nimet-i İlâhiye şükür ister ki devam etsin. Yoksa nimet böyle şükrü görmezse gider.

Sırr-ı vahdet ile insan, bütün mahlûkat içinde büyük bir kemâl sahibi ve kâinatın en kıymettar meyvesi ve mahlûkatın en nazenini ve en mükemmeli ve zîhayatın en bahtiyarı ve en mes’ûdu ve Halık-ı âlemin muhatabı ve dostu olabilir.

Eğer insan, enaniyetine istinad edip hayat-ı dünyeviyeyi gâye-i hayal ederek derd-i maişet içinde muvakkat bazı lezzetler için çalışsa, gâyet dar bir daire içinde boğulur gider. Ona verilen bütün cihâzât ve âlât ve letâif, ondan şikayet ederek haşirde onun aleyhinde şehadet edeceklerdir. Ve dâvâcı olacaklardır. Eğer kendini misafir bilse, misafir olduğu Zât-ı Kerîmin izni dairesinde sermaye-i ömrünü sarfetse, öyle bir geniş daire içinde uzun bir hayat-ı ebediye için güzel çalışır ve teneffüs edip istirahat eder. Sonra âlâ-yı illiyyîne kadar gidebilir.

Sen çendan, nefsin ve sûretin itibariyle hiç hükmündesin. Fakat vazife ve mertebe noktasında, sen şu haşmetli kâinatın dikkatli bir seyircisi, şu hikmetli mevcûdâtın belağatlı bir lisan-ı nâtıkı ve şu kitab-ı âlemin anlayışlı bir mütalaacısı ve şu tesbih eden mâhlukatın hayretli bir nâzırı ve şu ibadet eden masnûâtın hürmetli bir ustabaşısı hükmündesin.

İnsan ahsen-i takvimde yaratıldığı ve ona gayet câmi bir istidat verildiği; esfel-i safilinden ta âlâ-yı illiyyine, ferşten tâ Arşa, zerreden tâ şemse kadar dizilmiş olan makamâta, merâtibe, derecâta, derekâta girebilir ve düşünebilir bir meydan-ı imtihana atılmış, nihayetsiz sükût ve suûda giden iki yol onun önünde açılmış bir mûcize-i kudret ve netice-i hilkat ve acûbe-i sanat olarak şu dünyaya gönderilmiştir.



Şahin TOKMAK

sahin_tokmak@mynet.com

2

19.03.2010, 08:14

Allah razı olsun Maşallah...Ellerine sağlık Şahin Kardeş..Nurlar'la hemhal olmak bu işte..

Bu konuyu değerlendir