Bismillah, her hayrın başıdır. Şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcûdâtın lisan-ı haliyle vird-i zebanıdır.
(Ezan) İ’lâ-yı kelimetullahtır. Îmanın esasını günde beş defa dünyaya îlân etmektir. İslâmın şeâiridir. Bu şeâir, farzlar kadar ehemmiyetlidir.
Dinin ve Şeriatın ve Kur’ân’ın yüzden ziyade tılsımlarını, muammalarını hal ve keşfeden ve en müannid dinsizleri susturup ilzam eden ve Mîraç ve haşr-i cismanî gibi akıldan çok uzak zannedilen Kur’ân hakikatlerini en mütemerrid ve en muannid feylesoflara ve zındıkalara karşı güneş gibi ispat eden ve onların bir kısmını îmana getiren Risâle-i Nur eczaları, elbette küre-i arz ve küre-i havâiyeyi kendi ile alâkadar eder ve bu asrı ve istikbali kendi ile meşgul edecek bir hakikat-i Kur’âniyedir ve ehl-i îman elinde elmas bir kılınçtır.
Îman sıdktır, doğruluktur.
(Ümit) İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak; ve hâkim, hakaik-ı Kur’âniye ve îmaniye olacak.
Zaman, hatt-ı müstakim üzerine hareket etmiyor ki, mebde ve müntehâsı birbirinden uzaklaşsın. Belki küre-i arzın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. Bazen terakki içinde yaz ve bahar mevsimini gösterir. Bazen tedennî içinde kış ve fırtına mevsimini gösterir.
Zekât her şahıs için sebeb-i bereket ve dâfi-i beliyyattır.
Amelinizde rıza-yı İlâhi olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir. Onları da razı eder.
Hz. Mehdî’nin cemiyet-i nûrâniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’akârânesini tamir edecek; Sünnet-i Seniyyeyi ihya edecek.
Arz bütün müştemilâtıyla istifadesi için yaratılan ve bütün enva, itaat ve emrine verilen insan, netice-i hilkattir. Elbette ve elbette onun saadeti için Kıyamet kopacaktır.
(Nefsin) vücudunda adem, ademinde vücûdu vardır. Yani, kendini bilse, vücud verse, kâinat kadar bir adem içindedir. Yani vücûd-u şahsîsine güvenip Mevcûd-u Hakikîden gaflet etse, yıldız böceği gibi bir şahsî ziya-yı vücûdu, nihayetsiz zulümat-ı adem ve firaklar içinde bulunur, boğulur. Fakat enaniyeti bırakıp, bizzat nefsi hiç olduğunu gördüğü vakit, bütün mevcudâtı ve nihayetsiz bir vücudu kazanır. Zira bütün mevcudat esmâsının cilvelerine mahzar olan Zât-ı Vacibü’l Vücudu bulan bir kalb her şeyi bulur.
50.Vefat yılı anısına
Şahin TOKMAK