Esselamun aleyküm ve rahmatullah....Bir sualim var....Nedir üstadla mustafa kemal arasındaki husumet? Kuranı azimüşanı küffarın ayakları altında ezilmekten kurtaran biiznillah mustafa kemalin kurduğu meclis değilmidir?....
Ve aleykümselam..Mustafa kemalin Bediüzzamanla husumetinin tek sebebi Dindir..Mustafa kemal Bediüzzamanı ladini icraatlerini uygulamada hep engel olarak görmüştür.Ve o devrin bütün alim ve hocalarını kendine boyun eğdirdiği halde Bediüzzamana boyun eğdirememiştir.O dediğiniz mecliste hocalarla,hacılarla kurulan ilk meclistir.Bu meclis daha sonra feshedilimiş, bilahare kurulan ikinci mecliste bu hacılar ve hocalardan tamamen temizlenmiştir..Bunu teyit eden bir hatıra:
“Üstad Hazretleri’nin Ankara’dan ayrılacağı yakın günlerde, bir gece rüyamda gördüm ki: ‘Peygamber Efendimiz (asm) sahabe ve yârânı ile birlikte, tam Meclis’in üstünden göğe doğru uçarak yükselip gittiler! Tâ, kayboluncaya kadar gittiler. Ben sabahleyin rüyamı Üstâd Hazretlerine hikâye ettim. Çok üzüldü, müteessir oldu. Epey düşündü, sonra bana dedi: ‘Ey Ensari! Bu rüya işaret ediyor ki; artık sizin meclisinizde iman nuru, maneviyat ve ruhaniyyat tesiri uçtu gitti…’”3
Abdülgani Ensari
O dönemin Siverek Milletvekili
3-Bediüzzaman Said Nursî Mufassal Tarihçe-i Hayatı, s. 572-573
Mustafa kemalin Kuranı ayaklar altında kalmaktan kurtarma gibi bir derdi olsaydı Üstadın mecliste namaz hakkında dağıttığı beyannameye bu kadar öfkelenmezdi değilmi kardeşim...
9 Teşrinisani 1338 (9 Kasım 1922) Meclis Said Nursi'ye resmi Hoşamedi (Hoşgeldin) merasimi yapar.
19 Ocak 1923: Said Nursi namazın önemi hakkında 10 maddelik bir beyanname hazırlayıp, Mecliste mebuslara dağıtır. Namazda tembellik eden milletvekillerinde 5-60 kadarı daha namaz kılmaya başlar, ve mescit küçük bir odadan büyük bir odaya alınır.
gerisini Tarihçe-i Hayat kitabından takip edelim:
"Bu mebusana hitap, namaz kılanlara altmış mebus daha ilave eder. Namazgah olan küçücük odayı, büyük bir odaya tebdil ettirir. Bu parça, mebuslara ve umum kumandanlara ve ulemalara okutturulmakla, reisle şiddetli bir münakaşaya sebebiyet verir. "
"Birgün divan-ı riyasette, elli-altmış mebus içinde, karşılıklı fikir teatisinde, M. Kemal Paşa, "Sizin gibi kahraman bir hoca bize lazımdır. Sizi, yüksek fıkirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık. Geldiniz, en evvel namaza dair şeyleri yazdınız, aramıza ihtilaf verdiniz" der. "
"Bu söz üzerine, Bediüzzaman, birkaç makul cevabı verdikten sonra, şiddetle ve hiddetle iki parmağını ileri uzatarak, "Paşa, Paşa! İslamiyette, îmandan sonra en yüksek hakîkat namazdır. Namaz kılmayan haindir; hainin hükmü merduddur" der. Fakat Paşa tarziye verir [özür diler], ilişemez."
“Hem Ankara’ da divan-ı riyâsetinde pekçok mebuslar varken Mustafa Kemâl, şiddetli bir hiddet ile divan-ı riyasetine girip, bana karşı bağırarak, "Seni buraya çağırdık ki, bize yüksek fikir beyan edesin. Sen geldin, namaza dair şeyler yazıp içimize ihtilâf verdin." Ben de onun hiddetine karşı dedim: Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur." Dehşetli bir put kırdım. Hâzır mebus dostlanm telâş ettikleri ve herhalde beni ezeceklerini tahmin ettikleri sırada, bana karşı bir nevi tarziye verip o mecliste hiddetini geri alması, âdeta dehşetli bir kuvveti ve hakikatı hissedip geri çekinmesi; ikinci gün hususî riyaset odasında, Hücumat-ı Siıte’nin "Birinci Desise" içinde bulunan "Meselâ: Ayasofya Camii ehl-i fazl ve kemâlden ilâ âhir..." cümlesinden başlayan, tâ "İkinci Desise" ye kadar, bir saat tamamen ona söyledim. Bütün hissiyatını ve prensibini rencide ettiğim halde bana ilişmemesi, hattâ taltifime çok çalışması,
. . .”
Hutuvat-ı Sitte, Sayfa 93
Mustafa Kemal, Bediüzzaman Said Nursi'ye çok cazip teklifler yapar. Bediüzzaman'a vereceği şeyler şunlardır:
1- 300 lira maaş (60 Cumhuriyet altını alınıyor bu parayla)
2- Bir Köşk
3- Milletvekilliği
4- Şark vilayetleri umumi vaizliği
Bediüzzaman bunları kabul etmez.
Said Nursi Ankaradan ayrılacağı sırada, uğurlamaya gelenler
arasında Mustafa Kemal de vardır. Mustafa Kemal Said Nursi'ye şöyle sorar:
"Heykellerimi yaptırmayı düşünüyorum, ne dersiniz?"
Said Nursi de cevaben: "İslamın heykelleri camiler, hastaneler, köprüler, yollar olmalıdır."
Abdülgani Ensari başka bir hatırasını da şöyle anlatmıştı:
“M.Kemal Paşa, heykelini yaptırmaya ilk teşebbüs ettiği sıralarda, Üstad Hazretleri ona hitaben uzun bir mektup yazdı ve Paşa’nın yâverineverdi, M. Kemal Paşa’ya vermesini söyledi. O mektubu ben de görmüş veçok korkmuştum. Hatırımda kalan birkaç cümlesi şöyle idi:
‘Nasıl ki mestûr olduğu zaman, sair insan ve mahlûkat görmezler. Amma eğer insan avret yerini açar, dolaşırsa; o zaman herkese maskara olur. Aynen öyle de, bu sanem ve heykel dahi, âlem-i İslâm’ın bin seneden beri bayraktarlığını yapmış bu milleti temsil etmediği gibi, gayet ahmak ve divane birisinin avret yerini açarak halka teşhir eder misüllü bir hamakat ve maskaralıktır. Bu millet için yapılacak heykel; yol, köprü, mektep vesâire gibi hizmetlerdir.’”