Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

01.03.2009, 11:27

Samimî tesânüdün kerâmeti: YENı ASYA

Samimî tesânüdün kerâmeti: YENı ASYA


Kırk yıl boyunca müthiş bir serancamın onurlu bir simgesi olmak…

ışte bütün mesele bu… Katettiğiniz bunca yolun bütün zorluklarının üstesinden gelebilmek ve dimdik ayakta kalabilmek… Aslında, bu sizin kalitenizin de tescilidir aynı zamanda. ışte simge olabilmenin ön şartı da bu değil midir?

Misyonunuzun haysiyetini ve izzetini nasıl temsil ediyorsunuz? Duruşunuzun şekli ve şemâli nasıldır?

ışte bu temsil haysiyetidir ki, ayakta kalışımızın yegâne ana unsurudur. “Tavizsiz istikrar çizgisini” sapmalara uğratmadan, asrın aldatmacalarına kanmadan bugünlere kadar getirebilmişsek, bu temsildeki rolümüzün hakkını vermişiz demektir.

Meşveret ve şûrâ hamurunda yoğrularak atılan her adımın, verilen her kararın sağlamlığından, muhkemliğinden şüphe var mı ki? Bu Kur’ânî emrin idrakine erenlerin, bunu kendilerine düstur edinenlerin bir aynasıdır Yeni Asya.

Üstad’ın “Benim maddî ve mânevî her şeyden feragat mesleğimden ayrılmayacaklar. Yalnız ve yalnız Allah rızası için çalışacaklardır” dediği “Nur mekteb-i irfanının yüzbinlerce, belki de milyonlarca talebeleri”nin ihlâs, uhuvvet, tesanüd, sadakat, fedakârlık gibi yüksek duygularla mecz olmalarının bir tezahürüdür Yeni Asya…

“Evet, velâyetin kerâmeti olduğu gibi, niyet-i halisenin dahi kerâmeti vardır. Samimiyetin dahi kerâmeti vardır. Bahusus lillah için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samimî tesanüdün çok kerâmetleri olabilir. Hatta, şöyle bir cemaatin şahs-ı manevisi bir velî-i kâmil hükmüne geçebilir; inâyâta mazhar olur.” (Barla Lâhikası, s. 15)

Kuruluş aşamasından bu ana kadarki safhalar incelendiğinde, Üstad’ın yukarıda bahsettiği inâyetlerin tecellileri elbette ki görülecektir. Evet, Yeni Asya, “lillah için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samimî tesanüd”lerinin bir kerâmetidir. Bunun başka türlü açıklaması yoktur. Değerli yazar, ıslam Yaşar’ın “Muhabbet Fedaileri”nde dediği gibi “Herkesin, girdaplaşan hadiselerin arasında akıntıya kürek çekerek hayatta kalma mücadelesi verdiği bir zamanda, Ebedî Ferman’a dayanan ve onun ebedî tefsirinden kuvvet alan Yeni Asya, artık şairin haykırdığı hakikati hayata geçirip yaşamaya ve yaşatmaya hazırdı:

“Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz,

Bu yol ki Hak yoludur, dönmek bilmeyiz yürürüz.”

“Herkesi hizaya getirdik, bir tek Yeni Asya’ya boyun eğdiremedik” diyenlere inat, boynumuzu eğmeden yola devam ınşaallah.

Daha nice 40 yıllara…

HASAN BULUT

01.03.2009

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir