Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

01.03.2009, 11:26

Benim dünyamda Yeni Asya

Benim dünyamda Yeni Asya



80'li yılların başında dünya denen misafirhaneye gelmiş bir insanım. Çocukluğumun bir kısmı 12 Eylül diye bir askerî müdahalenin etkili olduğu bir dönemde, diğer kısmı ise 90’lı yılların keşmekeşi içerisinde geçmiş. Ama şükür ki ne 12 Eylül’ün zihniyeti, ne de 90’ların karmaşıklığı yer etmiş benim dünyamda.

Çünkü asla şükrünü tam mânâsıyla eda edemeyeceğim bir nimet olarak ben Risâle-i Nurlarla büyümüşüm. Daha doğrusu hayatımın daha ilk yıllarından beri etrafımda Risâle-i Nurları okuyan insanlarla birlikteydim. Sadece okuduklarıyla kalmıyorlar, aynı zamanda hayatlarına da yansıtıyorlardı.

Bu insanların bir de gazeteleri vardı: Yeni Asya! (Aslında ilk hatırladığım yıllarda Yeni Nesil adıyla evimize geliyordu. Soluk bir fotoğraf gibi ve hayal meyal hatırlayabildiğim kadarıyla maviyle yeşil arası bir rengi vardı bu Yeni Nesil yazısının, gazetenin üzerinde… Neden rengini hatırlıyorum acaba? Galiba okuma bilmediğim halde çocukluğun renklerle içli dışlı dünyasıyla ilgili olsa gerek… Neyse.)

Daha henüz o çocuksu zihnimde bile Yeni Asya’yı Risâle-i Nurla meşgul olan insanlardan ayrı görmüyordum. Çok sonraları daha iyi kavrayacaktım ki, bu hâl aslında Yeni Asya’yı Yeni Asya yapan, onu bir gazetenin çok ötesine geçiren en mühim özelliği idi: Yeni Asya’nın Risâle-i Nur ve talebeleriyle olan manevî bağları. Sadede dönelim. 12 Eylül’ün getirdiği birçok şeyin etkili olduğu yıllardı. Hâliyle ben sonradan hem okuduklarımdan hem de duyduklarımdan anlıyordum 12 Eylül’ün etkisi olduğunu… (Hatta şimdi bile 12 Eylül’ün Risâle-i Nur Talebeleri üzerindeki en yıkıcı etkiyi yaptığını iddiâ ediyorum) Genel anlamda ben hiç etkilenmedim desem yeridir. Meselâ daha ilkokulda sistemli bir şekilde anlatılan Kemalizm bende hiç yer etmedi. Bunda gazetemizin payı çok büyüktü…

Çocukluğumun en zevkli dakikalarından bir kısmını meselâ Can Kardeş dergisinin sayfaları arasında geçirdim. Keza, Yeni Asya okuyucusu olan ağabeylerimin, ailelerin arasında idim. Bütün bunların ve gazetemizin bana kazandırdığı en büyük güzellik ise Risâle-i Nur’a olan muhatabiyetimi hem arttırması, hem de yükseltmesi oldu. Böylece diğer insanların yaşantılarına–maalesef—nüfûz edebilen düşünceler, imanî ve ıslâmî olmayan pekçok şey benim dünyamda yer bulamadı. Aynı zamanda 90’lı yıllarda her şeye bir karmaşa hâkimdi. O yıllarda artan ve yaşımın da müsait olması sebebiyle etkilenebileceğim ahlâkî dejenerasyondan diğer arkadaşlarıma nazaran çok az etkilendim. Bunda da okuduğum Nur Risâlelerinin ve Yeni Asya’nın etkisi vardı. Risâle-i Nurların toplumsal hayatta izdüşümü gibiydi benim gazetem. Gençlik yıllarıma girdiğim senelerde bir de 28 şubat badiresini gördük. Her ne kadar diğerleri kadar doğrudan etkili olmasa da bir darbenin ne olduğunu yada ne olmadığını Yeni Asya’nın yardımıyla daha iyi anlamıştım. Yine selefleri olan 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül kadar şiddetli olmasa da bir bedel ödemenin ne olduğunu Yeni Asya’nın ve yazarlarının şahsında görmüş olduk. şim- di ise…

şimdi yıllar önce Yeni Asya’nın severek okuduğum, gıptayla baktığım yazarlarının yanında veya yerinde yazıyorum. ıçimi tuhaf bir his kaplıyor… Tuhaf ama güzel bir his… şükrediyorum…

Sonra Yeni Asya’nın bir diğer özelliği de bu olmalı diyorum kendi kendime. Okuyucusuna hep bir şeyler katan, okuyucusunu kendisine katan bir gazete. Nice yazarlar yetiştirmiş bir okul. Nice okuyucuları yazar yapmış bir ekol. Nice insanları okuyucu yapmış bir nevî Risâle-i Nur dershanesi…

ışte bu noktada düşüncelerim tekrar başa dönüyor. Yeni Asya’yı ve Risâle-i Nurları ve de Nur Talebelerini tekrar düşünüyorum. Anlıyorum ki Yeni Asya’yı değerlendirirken onun ilhamını aldığı, onun temellerini üzerine attığı, onun anlattığı Risâle-i Nurları ve azîz Müellifini düşünmeden değerlendirmek mümkün değil! Anlıyorum ki bana kazandırdıkları bir tarafa Risâleleri ve Üstadımı anlatmaya devam ettiği sürece ödeyemeyeceğim bir vefa borcum olacak Yeni Asya’ya… Risâle-i Nur’dan başka hiçbirşey yazmasa bile, başka kimse kalmasa bile bu vefayı ona göstermek de benim boynumun borcu olacak… Anlıyorum ki Yeni Asya’yı değerli kılan bizim gibi hatalı olabilen, günahkâr olabilen yazarları değil. (kendi adıma söylüyorum bunları) Yeni Asya’yı değerli kılan onun arkasında manevî olarak duran, duâlarıyla destek olan okuyucuları, Nur’un peşinde pervane olanlar yani Nur Talebeleri…

Anlıyorum ki Yeni Asya, Risâle-i Nurları ve Üstad Bediüzzaman Said Nursî’yi anlattığı sürece, onları insanlara aktardığı sürece o Nur’un yansımalarıyla nurlu kalacak ve değerinden bir şey yitirmeyecek ınşaallah.

Not: Bu yazıyı yaşantılarıyla beni hiç sıkılmadan ama hiç kopmayacak biçimde Risâle-i Nur’a ve dolayısıyla Yeni Asya’ya bağlayan insanlara, aileme, ağabeylerime, ızmit Yeni Asya okuyucularına ithaf ediyorum. ıhlâsınız ve uhuvvetiniz hiç bozulmasın!

AHMET TAHıR UÇKUN

01.03.2009

2

23.06.2009, 16:50

Alıntı

Çocukluğumun en zevkli dakikalarından bir kısmını meselâ Can Kardeş dergisinin sayfaları arasında geçirdim.


"Can Kardeş" nesli, her yerde farkedilir..Onlar farklıdır..

3

24.06.2009, 08:48

benim dünyamda yeni asya

eminim bir gün gelecek; bu memleketin ve başka devletlerin üniversitelerinde can kardeşiyle..bizim ailesiyle köprüsüyle YENı ASYA EKOLÜ gazete olarakta misyon olarakta doktora tezlerine konu olacak ve hakkında ciltler dolusu kitaplar yazılacak..işte diyecekler adaleti mahzayı savunan hz.ali nin mesleğinde ki..hz.bediüzzaman ın arkasında duran saf bağlayan tabiilerinin eserleri hizmetleri..himmetleri diyecekler..ne mutlu sizlere..ne mutlu bizlere....

4

24.06.2009, 09:08

Atilla abinin yazdıklarına aynen imzamı atıyorum. Birde ahirzamanda süfyana karşı mehdinin yanında, davalarından taviz vermeden hem ülkelerine hem insanlığa faydalı hizmetler yaptılar denecek.

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

5

25.06.2009, 10:02

çocukluğumu hatırlıyorum da, o zamanlar gazetemiz bel ki daha az sayfalıydı ama çocuklar için karikatürlerde vardı. ben o karikatürleri, biriktirirdim daha sonra can kjardeş çıkar ondaki karikarikatürlere bakar fıkraları okurdum. aslında hala en fazla sevdiğim dergim can kardeştir lakin pek çaktırmam. karikatürler daha mı zevkli ne:))

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir