Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

25.02.2009, 08:51

Nice 40 yıllara...

25.02.2009

Nice 40 yıllara...

1969 yılları sonu radyomuzdan dinliyoruz: “Risâle-i Nur Talebelerine baskın; ayin yaparken yakalandılar.

Suç unsurları: Kur’ân-ı Kerim, Risâle-i Nur, tesbih, tekke, sarık, cübbe...”

Babama soruyorum, “Ayin var mı dinimizde?” Cevap veriyor: “Yok oğlum. Bu Nurcular hakikî Müslümandır, iftira ediyorlar.”

Babam dine çok ehemmiyet verirdi, altı kardeştik, ben babama derdim: “Baba, ben Kur’ân’a ve ıslâmiyete hizmet etmek için Allah’a duâ ediyorum.” O da “ınşallah evlât” derdi. Köyden lise için Kastamonu’ya geldik ve okula başladık. Beni arkadaşlar çeşitli dinî gruplara götürdüler, tatmin olamadım. Nihayet 1970 yılı başlarında Risâle-i Nur sohbetine gitmek nasip oldu, aradığımı bulmuştum. Dinsizlik moda idi, Allah’ın varlığını ispatlamaya âciz kalıyorduk. Risâle-i Nurları tanıdıktan sonra artık dinsizleri arıyorduk. Hiç unutmam, ilk medreseye yerleştiğim ahşap bir bina idi. Ümit Gültekin Ağabeyle beraber kalıyorduk. Cumartesi günleri sabahtan öğleye kadar 40 kişi, öğleden sonra 40 kişiyi derse getiriyoruz, çok inançsız insanların imana gelmesine vesile olduk elhamdülillah.

Gazetemizi bayiden almaya başladık, bayideki satıcı, gazetemizi almaya gittiğimizde ‘Yeni Asya haaaa’ diye bize acayip bağırarak verirdi, selâm bile almazdı. Yeni Asya bizim için ayrılmaz bir parça olmuştu. Nasrullah Camii önünde vecizeli poster ile gazete satardık. Risâle-i Nurları bir depoya koyar, oradan her tarafa satardık, bugüne kadar binlerce Risâle-i Nur Külliyatı sattık.

Yeni Asya’yı tanıdıktan sonra hiç istikametimizi bozmadan hizmetimize devam ettik. 15 yıla yakın öğretmenliğimizden sırf hizmet için istifa ettik. Yüzden fazla fuara katıldık. Binlerce sergiler açtık, gazetemizi kendi bölgemizde tanımayan bırakmadık ve şu an da devam ediyoruz. Gazetemiz Risâle-i Nurların ilânâtını yapan, her insana ulaştırabileceğimiz bir vasıtadır. Günlük yayınlanan lâhikadır.

Sabah namazından sonra gazetemizi dağıtır, montumuzu çıkartır, elbisemizi giyer, abonelerimizi ziyaret ederiz. Gazetemizin gelip gelmediğini sorar, müşterinin memnun olduğunu görür, okunması gereken yerleri tavsiye ederiz ve Risâle-i Nurlara giden yolu gösteririz. Hatta hacca gitmiş birisi var, o kadar bize ve Yeni Asya’ya duâ etmiş ki, bize hacı arkadaşı nakletti. ‘Sizlere çok duâ etti, çok ağladığını’ söyledi.

Yeni Asya tanıtımında ve insanlara ulaşmasında bütün mesaimizi sarfediyoruz, vebalden kurtulmanın yegâne çaresi budur. Ateist bir ilim evlâdı gazetemizin bir parçasına sarılı çekirdek alıyor, o gazete parçasını okuyor ve çok etkileniyor. Yeni Asya’nın bir parçasından gazetemizi temin ediyor ve Risâle-i Nurlara kavuşuyor. ımanının kurtulmasına vesile oluyoruz. Bundan daha güzel ne olabilir ki?

Bir dâvâ uğruna ölmek, ancak yaşamakla olur. ınsanın önüne çok engeller çıkar. Bu engeller en yakınımızdan da olabilir. Her şeye yeniden başlamak fedakârlık ister. Biz kırk yıldır istikametimizi bozmadık Allah’a şükür. Bizi birileri kösteklemek istemiş, ne ehemmiyeti var? Biz kendi hizmetimize devam ediyoruz.

Yeni Asya’nın görüşlerini benimsemeyenler, dara düştüklerinde hep bizi aramışlardır. Çünkü biz Üstadımızdan aldığımız ictimâî prensipler doğrultusunda hareket ediyoruz. Benim Üstadım asrın müceddidi ise, bize yolumuzu göstermiştir. Basiret sahibi olan herkes anlar. Biz de Üstadımızın ölçüleri dâhilinde dün ne dediysek bugün aynısını söylemekten çekinmeyeceğiz. Çünkü Yeni Asya doğruları yazmayı şiâr edinmiştir.

Bu kırk yıl, anlatmakla bitmez. Bu vesile ile gazetemizin kırkıncı yılını tebrik eder, emeği geçen, bize hizmet dolu günlerimizi geçirmemizde vesile olan herkese sağlık, âfiyet, birlik ve beraberliği diler, daha nice yıllarda istihdam olunmamızı Yüce Rabbimden niyaz ederim. Allah’a emanet olun.



ıBRAHıM VAPUR


Yeni Asya Temsilcisi/ Kastamonu


25.02.2009

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir