Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

20.12.2008, 00:41

Risale-i Nur'dan bugünkü istifâdemiz (?)

Nur-u akıl kalbden gelir


Zulmetli münevverler bu sözü bilmeliler: Ziyâ-i kalbsiz olmaz nur-u fikir münevver.

O nur ile bu ziyâ mezc olmazsa zulmettir; zulüm ve cehli fışkırır. Nurun libasını giymiş bir zulmet-i müzevver.

Gözünde bir nehâr var; lâkin ebyaz ve muzlim. ıçinde bir sevad var ki, bir leyl-i münevver.

O içinde bulunmazsa, o şahmpâre göz olmaz, sende birşey göremez. Basîretsiz basar da para etmez.

Ger fikret-i beyzâda süveydâ-i kalb olmazsa, halita-i dimağî ilim ve basîret olmaz. Kalbsiz akıl olamaz.


Lemeât | 646

2

20.12.2008, 00:44

Sakın o makalenin iğlâk-ı uslûbu ve içinde cilveger olan

mesailin elbiselerinin perişaniyeti seni temâşasından müteneffir etmesin.

Zira iğlâk eden, mânâsındaki dikkat ve kıymettir.

Ve perişan eden ve ziynet-i zahiriyeden müstağnî eden, mânâsındaki cemal-i zâtiyesidir.

Evet, nazlanan ve istiğna gösteren nazeninlerin mehirleri dikkattir.

Ve menzilleri dahi kalbin süveydâsıdır.


Muhakemat | Sekizinci Mesele | 74

3

25.12.2008, 13:22

ı'lem eyyühe'l-aziz! şu görünen umumî âlemde her insanın hususî bir âlemi vardır. Bu hususî âlemler, umumî âlemin aynıdır. Yalnız umumî âlemin merkezi şemstir. Hususî âlemlerin merkezi ise şahıstır. Her hususî âlemin anahtarları o âlemin sâhibinde olup letâifiyle bağlıdır. O şahsî âlemlerin safveti, hüsnü ve kubhu, ziyası ve zulmeti, merkezleri olan eşhasa tâbidir. Evet, aynada irtisam eden bir bahçe, hareket, tegayyür ve sair ahvalinde aynaya tâbi olduğu gibi, her şahsın âlemi de, merkezi olan o şahsa tâbidir: Gölge ve misal gibi.
Binaenaleyh, cisminin küçüklüğüne bakıp da günahlarını küçük zannetme. Çünkü, kalbin kasâvetinden bir zerre, senin şahsî âleminin bütün yıldızlarını küsufa tutturur.

(Mesnevî-i Nuriye - Habbe )
''Ey gönül!Canına üflenen nefhayla yan da kavrul!Amma lale gibi ol ki;halinden sadece ''yar'' haberdar olsun.''

4

25.12.2008, 18:23

Ey insan ve ey nefsim, muhakkak bil ki:

Cenab-ı Hakkın sana in'âm ettiği

vücudun, cismin, âzaların, malın ve hayvânâtın

ibâhadır, temlik değildir.

Yani, istifaden için kendi mülkünü senin eline vermiş,

istifade et diye ibâha etmiş.

Senin gibi,

idare etmekten hakikaten âciz

ve tedbirden cidden câhil bir şahsa temlik etmemiş.

Çünkü, mülk olarak verseydi,

idaresini sana bırakmak lâzım gelirdi.


Acaba en kolay, en zahir ve daire-i ihtiyar ve şuurda dahil olan

bir midenin idaresini yapamadığın halde,

nasıl göz ve kulak gibi

daire-i ihtiyar ve şuurun haricinde idare isteyen şeylere mâlik olabilirsin?


Barla Lâhikası - 194

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir