Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

20.10.2008, 15:47

Risale-i Nurda Sadakat.

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Sâir yerlere nisbeten en sıkıntılı ve en soğuk olan bu hapsin zahmet ve meşakkatini çeken, elbette bu hapsin sebebinde derecesine göre bir kaçınmak meyli olacak. Fakat onun zâhirî sebebi olan Risâle-i Nur’un o zahmet çekenlere kazandırdığı îman-ı tahkikî ve îman-ı tahkikî ile hüsn-ü hatime ve şirket-i ma’nevîye ile yüzer adam kadar a’mal-i sâliha o acı zahmeti tatlı bir rahmete çevirdiğinden, bu iki neticenin fiatı, sarsılmaz bir sadakat ve sebatkârlıktır. Onun için, pişman olmak ve vazgeçmek, büyük bir hasârâttır. şâkirdlerin dünya ile alâkası olmayan veya pek az bulunanları için bu hapis daha hayırlıdır, bir cihette hürriyet yeridir. Ve alâkası bulunan ve idaresi yerinde olanlara, sarfedilen paraları muzâaf sadakalara ve geçirilen ömür saatleri muzâaf ibâdetlere çevirmesinden, şekvâ yerine şükür etmeleri iktiza ediyor. Ve fakir ve zaîf kısmı ise; zâten hapsin hâricinde onlara faidesiz sevablar, mes’ûliyetli meşakkat verdiğinden, bu hayırlı, çok sevablı, mes’uliyetsiz ve arkadaşlarının mütekabil tesellileriyle hafifleşen meşakkat, onlar için medâr-ı şükrandır

şualar | OnÜçüncü şuâ | 348

2

20.10.2008, 15:48

Risâle-i Nur’un o zahmet çekenlere kazandırdığı îman-ı tahkikî

1-ve îman-ı tahkikî ile hüsn-ü hatime

2-ve şirket-i ma’nevîye ile yüzer adam kadar a’mal-i sâliha o acı zahmeti tatlı bir rahmete çevirdiğinden,

bu iki neticenin fiatı, sarsılmaz bir sadakat ve sebatkârlıktır.

3

20.10.2008, 15:49

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Sizdeki ihlas ve sadâkat ve metânet, şimdiki ağır sıkıntılarda birbirinizin kusuruna bakmamaya ve setretmeye kâfi bir sebebdir ve Risâle-i Nur zinciriyle kuvvetli uhuvvet öyle bir hasenedir ki, bin seyyieyi affettirir. Haşirde, adalet-i ılâhîyye, hasenelerin seyyielere râcih gelmesiyle affettiğine binâen, siz de hasenelerin rüchânına göre muhabbet ve afv muamelesini yapmak lâzımdır. Yoksa bir seyyie ile hiddet etmek, sıkıntıdan gelen bir titizlik, bir asabilik ile zararlı bir hiddet, iki cihetle zulüm olur. ınşâallah, birbirinize sürûrda ve tesellide yardım edip sıkıntıyı hiçe indirirsiniz.

şualar | OnÜçüncü şuâ | 366

4

20.10.2008, 15:52

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Bu dünyada husûsan bu zamanda, husûsan musîbete düşenlere ve bilhassa Nur şâkirdlerindeki dehşetli sıkıntılara ve me’yusiyetlere karşı en te’sirli çâre, birbirine teselli ve ferah vermek ve kuvve-i ma’nevîyesini takviye etmek ve fedâkâr hakîki kardeş gibi birbirinin gam ve hüzün ve sıkıntılarına merhem sürmek ve tam şefkatle kederli kalbini okşamaktır.

Mâbeynimizdeki hakîki ve uhrevî uhuvvet, gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz.

Mâdem ben size bütün kuvvetimle itimad edip bel bağlamışım ve sizin için, değil yalnız istirahatımı ve haysiyetimi ve şerefimi, belki sevinçle ruhumu da feda etmeğe karar verdiğimi bilirsiniz...belki de görüyorsunuz. Hatta kasemle te’min ederim ki: Sekiz gündür Nur’un iki rüknü zâhirî birbirine nazlanmak ve teselli yerine hüzün vermek olan ehemmiyetsiz hâdisenin, bu sırada benim kalbime verdiği azab cihetiyle, “Eyvah! eyvah! El’aman, El’aman! Ya Erhamerrâhimîn meded! Bizi muhafaza eyle, bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar, kardeşlerimin kalblerini birbirinetam sadâkat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur.” diye hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryad edip ağladılar.
Ey demir gibi sarsılmaz kardeşlerim! Bana yardım ediniz. Mes’elemiz çok nâziktir. Ben sizlere çok güveniyordum ki, bütün vazifelerimi şahs-ı ma’nevînize bırakmıştım. Siz de, bütün kuvvetinizle benim imdâdıma koşmanız lâzım geliyor. Gerçi hâdise pek cüz’î ve geçici ve küçük idi. Fakat saatimizin zenbereğine ve gözümüzün hadekasına gelen bir saç, bir zerrecik dahi incitir. Ve bu noktada ehemmiyetlidir ki, maddî üç patlak ve ma’nevî üç müşahedeler tam tamına haber verdiler.
Said Nursî

5

20.10.2008, 15:55

Yirmi seneden beri bir dâvamız ki, âsâyişe mümkün olduğu kadar Nur şâkirdleri dokunmuyorlar. Ve bize hücum edenlere, en başta emniyeti ve âsâyişi bozmak dâvalarına bir emâre ve dâvamızı cerhetmeğe bahâne olması kuvvetle muhtemel bulunan bu hapis hâdisesi, inâyet-i ılâhîye ile hârika bir tarzda, sizin sadâkat ve ihlâsınızın bir kerâmeti olarak yüzde bire indi. Kubbe habbe edildi. Yoksa hakkımızda habbeyi kubbe yapanlar bundan istifâde edip aleyhimizdeki iftiralarını çoklara inandıracaklardı...


şualar..13.şua

6

20.10.2008, 15:57

Herhangi bir iklimde zuhur eden bir ıslahatçının mâhiyet ve hakîkatını, sadakat ve samimiyetini gösteren en gerçek miyar, davâsını ilâna başladığı ilk günlerle, muzaffer olduğu son günler arasında ferdî ve içtimâî, uzvî ve ruhî hayatında vücûda gelen değişiklik farklarıdır, derler.
tarihçei hayat..önsöz

7

20.10.2008, 15:59

Dîn düşmanları tarafından hücumlar oldukça, Nur Talebelerinin Risâle-i Nur’a ve üstadlarına olan sadâkat ve sebat ve faaliyetleri ziyâdeleşir, perçinleşir. Bir talebesi üstadımıza şöyle yazmış :
“Ey benim aziz kahraman üstadım! Muarızlarımız arttıkça kuvvetimiz çoğalıyor.. Rabb-i Rahîmimize hadsiz şükürler olsun.”
Evet; o bir zamanlar ki, karanlıklı, zulümatlı ve eşedd-i zulüm ve istibdâd-ı mutlak devrinde herkes susturulmuş; fakat tek bir kimse susmamış ve susturulamamış. Bu yekta ve nâdir kimse olan Bediüzzamanın talebeleri de mağlûp edilememişlerdir...
Nur talebeleri, evvelâ kendi îmanlarını kurtarmak, bununla beraber dîn kardeşlerinin de îmanlarını kurtarmak için Kur’ân-ı Hakîmin yüksek ve parlak bir tefsiri olan Risâle-i Nur’u okumuşlar ve okutmuşlardır. Îmanlarını kurtarmaya çalıştıkları ve Rıza-yı ılâhî için Kur’âna ve îmana Risâle-i Nur’la hizmet ettikleri sırada ma’rûz kaldıkları hücum ve taarruzlara hiç ehemmiyet vermeyerek o gizli dîn düşmanlarının tasallutlarını, saldırışlarını kendileri için îman ve Kur’ân hesabına bir kamçı ve bir teşvikçi hükmüne geçtiğine kanaat getirmişlerdir. Otuz senelik bu nevi hâdisatın ve bu nevi te’siratın neticeleri, bu Millet-i ıslâmiye muvacehesinde meydandadır.
ışte Risâle-i Nur’un yeni ve müştak talebeleri olan kardeşlerimiz! Sizler de böyle bir Üstadın ve böyle bir eserin talebeleri olduğunuzdan sizlerin de bu semerelere ve meyvelere mazhar olup Nurlara daha ziyâde sarılarak, hararet ve iştiyakınız daha fazla ziyâdeleşmiş olarak Nurları sebat ve sadakatle okumak derecesine nail olacağınızdan, hem sizleri ruh u canımızla tebrik ediyoruz hem sizlere binler selâm ve duâlar edip duâlarınızı bekliyoruz.
sözler..konferas

8

20.10.2008, 16:00

Ben, hizmet-i Kur’aniyedeki tam Sadâkat ve gayret ve sebat ve metânetinizi gördükten sonra tam bir istirahat-ı kalb ile mevti ve eceli kabul eder, “Arkamda siz varsınız, yeter” diyerek dünyadan sürûrla vedaya hazırım.

9

20.10.2008, 16:01

Risâle-i Nur kendi sâdık ve sebatkâr şâkirdlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymetdar neticeye mukabil fiat olarak, o şâkirdlerden tam ve hâlis bir sadâkat ve dâimî ve sarsılmaz bir sebat ister. Evet, Risâle-i Nur on beş senede kazanılan kuvvetli îmân-ı tahkikîyi, onbeş haftada ve bazılara on beş günde kazandırdığına, yirmi senede yirmibin zât tecrübeleriyle şehâdet ederler. kastamonu lahikası..

10

20.10.2008, 16:02

Mâdem bu zamanda, her şeyin fevkinde hizmet-i îmaniye bir kudsi vazifedir; hem kemmiyet, keyfiyete nisbeten ehemmiyeti azdır; hem muvakkat ve mütehavvil siyaset dâireleri ebedî, dâimî, sabit hizmet-i îmaniyeye nisbeten ehemmiyetsizdir, mikyas olmaz. Risâle-i Nur’un talimatı dâiresinde bize bahşettiği feyizli makamlara kanaat etmeliyiz. Haddimden fazla fevkalâde hüsn-ü zan ile müfritane âli makam vermek yerine, fevkalâde sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlâs lâzımdır. Onda terakki etmeliyiz. Elhak, bunda tam terakki etmişsiniz.”
şualar..13.şua

11

20.10.2008, 16:04

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Gâyet ehemmiyetli bir mes’eleyi -bundan evvel size icmalen beyân ettiğim mes’eleyi- tekrar size söylememe kuvvetli ma’nevî bir ihtar aldım. şöyle ki:
Perde altındaki düşmanımız münafıklar, şimdiye kadar yaptıkları gibi, adliyeyi, siyaset-i idareyi, zâhirî dinsizliğe âlet edip, bize hücumları akîm kaldığı; ve Risâle-i Nur’un fütuhatına menfaati olan eski plânlarını bırakıp, daha münafıkane; ve şeytanı da hayrette bırakacak bir plân çevirdikleri, buralarda emareleri göründü. O plânların en mühim bir esası; has, sebatkâr kardeşlerimizi soğutmak, fütur vermek, mümkün ise Risâle-i Nur’dan vazgeçirmektir. Bu noktada o kadar acib yalanları, desiseleri isti’mal ediyorlar ki, Isparta ve havalisi, gül ve nur fabrikasının kahraman şâkirdleri gibi çelik ve demir gibi bir sebat ve sadakat ve metanet lâzım ki dayanabilsin. Ba’zı da dost sûretinde hulûl edip korkutmak; mümkünse, habbeyi kubbe edip evham veriyorlar. “Aman, aman Said’e yanaşmayınız, hükümet takib ediyor” diye zaifleri vazgeçiriyorlar. Hattâ ba’zı genç talebeleri, hevesatlarını tahrik için, ba’zı genç kızları musallat ediyorlar. Hatta Risâle-i Nur erkânlarına karşı da, benim şahsımın kusuratını, çürüklüğünü gösterip; zâhiren dindar ehl-i bid’adan ba’zı şöhretli zatları gösterip. “Biz de müslümanız, Din yalnız Said’in mesleğine mahsus değil.” deyip, bize karşı perde altında cephe alan zındıklara ve anarşilik hesabına o safdil ehl-i diyanet ve hocaları âlet edip isti’mal ediyorlar. ınşâallah bunların bu plânları da akîm kalacak.
Böyle heriflere karşı dersiniz: “Biz, Risâle-i Nur’un şâkirdleriyiz. Said de bizim gibi bir şâkirddir. Risâle-i Nur’un menbaı, mâdeni, esası da Kur’ândır. Yirmi senedir emsalsiz tedkikat ve takibatla beraber, kıymetini ve galebesini en muannid düşmana da isbat etmiştir. Onun tercümanı ve bir hizmetkârı olan Said ne halde olursa olsun, hattâ Said de Risâle-i Nur’un aleyhine dönse, bizim sadakatımızı ve alâkamızı inşâallah sarsmayacak.” deyip, o kapıyı kaparsınız. Fakat mümkün olduğu kadar Risâle-i Nur’la meşgul olmak, elinden gelirse yazmak ve mübalağalı propagandalara hiç ehemmiyet vermemek ve eskisi gibi tam ihtiyat etmek gerektir.
şualar..13.şua

12

20.10.2008, 16:05

Üstad zübeyir abiye demiş,

ben risalei nuru bıraksam,başka bir yol açsam,peşimden gelirmisin.

zübeyir abi demiş yok üstadım.ben risalei nuru bırakmam.

üstad bununla zübeyir abinin SADAKATINI ÖLÇMÜş..

ZÜBEYıR ABı ıÇıN DEMış,KAıNATA DEğışMEM.

13

20.10.2008, 16:06

Büyük bir üstadın eserlerinden müstefid olmağı lütuf buyuran Cenâb-ı Hakk’a hamd ü senâlar ederim... Îman, ıslâmiyet dersi alârak büyük faidelere nâiliyetime sebeb olan bir üstada, bütün ruh u cânımla medyûnum. Senelerden beri sıkıntılar içerisinde eser yazarak gençliğimizi komünizm yemi olmakla ebedî haps-i münferidliğe mahkûm edilmekten kurtaran bir müstakim üstad için senelerce dünya hapsinde kalmağa hazırım.
Yirmi seneden beri milyonlarla insana; din, îman, ıslâmiyet, fazilet dersi veren ve onları dinsizlikten muhafaza eden Kur’ân tefsiri Risâle-i Nur uğrunda i’dâm edileceksem, sehpaya “Allah Allah.. Ya Resûlallah” sedâları ile koşarak gideceğim. Komünizme kapılıp dininden çıkan, ebedî felâketlere yuvarlanan ve vatan hâini olarak kurşuna dizdirecek cürümlerden gençlerimizi koruyan Risâle-i Nur uğrunda kurşunla öldürüleceksem, o kurşunlara çekinmeden göğsümü gereceğim. Üstadım Bediüzzaman için hançerlerle parçalanırsam etrafa sıçrayacak kanlarımın “Risâle-i Nur! Risâle-i Nur!” yazmasını Rabbimden niyâz ediyorum.
zübeyir abinin müdafasından..14.şua

14

20.10.2008, 16:09

işte SADAKATI ANLAMAK ıÇıN OKUYALIM...ISPARTA KAHRAMANLARININ EN BÜYÜK ÖZELLığı SADAKAT..

Feyzi kardeşim,
Sen Isparta vilayetindeki kahramanlara benzemek istiyorsan, tam onlar gibi olmalısın. Hapishanede-Allah rahmet eylesin-mühim bir şeyh ve mürşid ve cazibedar bir Nakşî evliyasından bir zat, dört ay mütemadiyen Risale-i Nur'un elli altmış şakirtleri içinde celbkârâne sohbet ettiği halde, yalnız birtek şakirdi muvakkaten kendine çekebildi. Mütebakisi, o cazibedar şeyhe karşı müstağni kaldılar. Risale-i Nur'un yüksek, kıymettar hizmet-i imaniyesi onlara kâfi olarak kanaat veriyordu. O şakirtlerin gayet keskin kalb ve basireti şöyle bir hakikati anlamış ki: Risale-i Nur'a hizmet ise, imanı kurtarıyor; tarikat ve şeyhlik ise, velayet mertebeleri kazandırıyor. Bir adamın imanını kurtarmak ise, on mümini velayet derecesine çıkarmaktan daha mühim ve daha sevaplıdır. Çünkü iman, saadet-i ebediyeyi kazandırdığı için bir mümine, küre-i arz kadar bir saltanat-ı bakiyeyi temin eder. Velayet ise, müminin Cennetini genişlettirir, parlattırır. Bir adamı sultan yapmak, on neferi paşa yapmaktan ne kadar yüksek ise, bir adamın imanını kurtarmak, on adamı velî yapmaktan daha sevaplı bir hizmettir.
ışte bu dakik sırrı, senin Ispartalı kardeşlerin bir kısmının akılları görmese de umumunun keskin kalbleri görmüş ki, benim gibi biçare günahkâr bir adamın arkadaşlığını evliyalara, belki de eğer bulunsaydı müctehidlere dahi tercih ettiler.
Bu hakikata binaen, bu şehre bir kutup, bir gavs-ı âzam gelse, "Seni on günde velayet derecesine çıkaracağım" dese, sen Risale-i Nur'u bırakıp onun yanına gitsen, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın.

kastamonu lahikasından

15

20.10.2008, 16:10

BAYRAM ABıDEN BıR HATIRA

9- Üstad Hazretleri, "Evladlarım, evladlarım, Risale-i Nur dinsizlerin, Komünistlerin, Masonların belini kırmıştır., merak etmeyiniz! Risale-i Nur dâima galiptir. Yeter ki, siz Risale-i Nur!a sadık kalın!" diyordu.

16

20.10.2008, 16:11

-Üstad Hazretleri, "Eğer mümkün olsaydı, Risale-i Nur'un bir sahifesinin yazılması için on altın verecektim." dedi.
- Yine Üstad Hazretleri, "Acaba Risale-i Nur dâiresine girip de, bütün bütün dâireden atılan var mı?" diyor, sonra "Ben hiç hatırlamıyorum." diyordu.
- Üstad Hazretleri, birbirinize haksız yere seksen sopa vursanız buradaki netice-i azîme için burayı bırakıp bir yere gitmeyeceksiniz!" diyordu.
bayram abiden hatıralar ısparta net sitesinden alınmış

17

20.10.2008, 16:12

Bayram Ağabeyin kalbine birgün "Bir avuç Nur Talebeleri olan bizler yazıyoruz, bizler okuyoruz." diye geliyor. Üstad Hazretleri, birden "Bu Nurları bütün kâinata okutturacağım!" diye buyurdular.

18

20.10.2008, 16:14

Üstad Hazretleri, "Risale-i Nur'u bir yerden bir yere götürmek, on kâfiri öldürmekten daha ehemmiyetlidir." buyurmuştu.
O zaman Üstad Hazretleri," Benim mesleğim sahabe mesleği, yokluk var, eziyet var, hapis var, var var ..

Eğer Abdül Kadiri Geylani Hazretleri gelse, "Ya Said! şu mesleği terket, benim mesleğime gir! Sana günde bir milyon mürid ve her imkân sağlanacak ve bu tazyikatlardan kurtulacaksın!" dese, ben elini öpüp bu dersimi, bu mesleğimi Üstad-ı Hakikimden ders aldığımı söyleyip, bu mesleğimden geri dönmeyeceğim. Getirin Kur'anı! Benim mesleğimden geri dönmeyeceğinize yemin edin!" diyor ve Ağabeylere Kur'ana el bastırarak sabaha kadar, belki on def'adan fazla yemin ettiriyor.

19

20.10.2008, 16:15

Eğer Abdül Kadiri Geylani Hazretleri gelse, "Ya Said! şu mesleği terket, benim mesleğime gir! Sana günde bir milyon mürid ve her imkân sağlanacak ve bu tazyikatlardan kurtulacaksın!" dese, ben elini öpüp bu dersimi, bu mesleğimi Üstad-ı Hakikimden ders aldığımı söyleyip, bu mesleğimden geri dönmeyeceğim. Getirin Kur'anı! Benim mesleğimden geri dönmeyeceğinize yemin edin!" diyor ve Ağabeylere Kur'ana el bastırarak sabaha kadar, belki on def'adan fazla yemin ettiriyor.

20

20.10.2008, 16:17

"Soruyorum size! Yedi yüz milyon Çin'i ve yarı Avrupayı alan bir kuvvet niçin bize ilişemiyor? Halbuki bin yıllık bize hayfı var. En evvel bize ilişmesi lazımdı. Yemin ediyorum, Vallahi! şu Kur'ân hakkı için, Kur'an-ı Hakim perde olmuştur. Ve onun bu asrın fehmine bir dersi olan Risale-i Nur en büyük sed olmuştur. Mesela, Nur'un miralay bir talebesi (yanındaki talebesine hafif sesle Hulusi Bey diye söyler) Urfa'dan Kars'a kadar komünizme karşı bir set çizdi. Nur'larla, Nurdan çıkardığı mev'izelerle, komünizmi durdurdu' diye şarktaki mebdedeki hizmetinin ehemmiyetini yâd ederdi. Lillahil hamd sonradan başta Urfa olarak Diyarbakır, Erzurum ve Van gibi şarkın mühim merkezlerinde zuhur eden kahraman şakirtler, sıddık hocalar, bahadır zatlar ve daha binler talebeler, Nur'un fedakâr hadimleri şarkta, en mühim mevkide, Rus hududunda komünizme karşı büyük hizmetle ifâ ettiler. Sarsılmadılar, geri çekilmediler. "şimdi ise şarkın her vilayet ve kazasında, binler sadık fedakâr Nur talebeleri, Risale-i Nurun düsturları dairesinde birer Genç Said manasında hizmet-i Nuriyeye devam ediyorlar.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir