Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.09.2008, 13:40

İnciler ve Mercanlar çıkaran bir gavvasdan İnci ve Mercanlar


şener Ağabey' den Notlar I
Prof.Dr. şener Dilek

Risale-i Nur hizmeti sohbet üzerine kurulmuştur.

Bir Nur Talebesinin asıl vazifesi, Risale-i Nur'u okumak, anlamak, anlatmak, tezekkür ve tefekkür etmek ve yaşamaktır. Nur Talebesi bu mihverden çıkarsa, daha önce elli sene hizmet etmiş de olsa, derhal kabuk bağlamaya başlar...

Bir Nur Talebesi manen hidayetin matiyyesi, taşıyıcısıdır ve zerrat-ı kâinat kadar mes'uldür. Çünkü bu hakikatleri biliyor. Madem talebedir, alâ külli hal imtihan olacak. Hz. Ömer cennetle müjdelendiği halde endişeli. Hiç kimse sigortalı değil. Elek eliyor, evet belki Nur Talebesi olduk ama ona layık olmak bunu devam ettirmek çok daha önemli... Allah (cc) bize vereceğini vermiş. Bize düşen, Risale-i Nur'a sahip çıkmak ve layık olmaktır. Bir Nur Talebesi şahsi taharetini muhafaza edecek, bulandırmayacak ve Allah'ın (cc) huzuruna pâk bir şekilde çıkacak. Bu matluptur. Amma illâ günah işliyoruz. Tevbe ve istiğfar o bulanıklığı ve günahları temizliyor. Bir Nur Talebesi ahlakî taharetini ne derece muhafaza ederse, Risale-i Nura o nisbette ayine olur...[/u]
Sırr-ı ihlasla üç talebe bir araya gelse Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsi orada tezahür eder.[u] Bizim hizmetimizde kemiyetin ehemmiyeti yoktur; keyfiyet önemlidir. Öyle Nur Talebesi var ki; kendisi bile kendini bilmez, fakat Risale-i Nur'un manevî kayyûmudur.


Bir Nur Talebesi manen cemiyetin üstüne, yani cemiyetin geleneklerinin ve örfünün üstüne çıkacak. Bu ancak idealist bir düşünce ile mümkün olur. Dava ruhu, ruha ruh olacak. Sokağa zevk ve sefa prensibi ile baksan helak olursun. şehvet nazarıyla baksan erirsin. Nur Talebesi dava ruhu ve idealist dünya gözü ile bakacak. ışte o zaman bütün dünya nazarında zibil gibi olur. La itibareleh.

Bir Nur Talebesi kasden bizzat cemaatin ruhu olan tesanüdü bozsa, melekût aleminden manen tard edilir. Onun cürmü dünyaya sığmaz, seyyiesini ancak mizan-ı kübra tartar. Bir Nur Talebesinin şahsi kusuru olabilir, bu onun şahsını ilgilendirir ve affa mazhar olabilir. Bundan daha dehşetlisi şahs-ı maneviye karşı olanıdır ki, bu ise cinayet-i azimedir. Cenabı Hak bu tür kusurlardan bizleri muhafaza etsin. Amin...

Nur Talebesinin; çapası şefkat, makası hikmet, gıdası hakaik, güneşi ise hilm ve mülayemet olacak. Nur Talebesi çerağ-ı hakaik olacak, hakikat meş'alesi... Bir Nur Talebesi nefsini kabza-i kahrına almadıkça, tebliğatta müessir olamaz. Tenvir edenin nurani olması lazımdır. Nur, zulmeti mekan ittihaz etmez.
Avam-ı nasın imanını kurtarma vazifesini şefkatkarane yükleneceğiz. Risale-i Nurla ilgili herşeye (eserlere, dershanelere ve kardeşlere) sahip çıkacağız. Nur Talebesinin bu zamanda şefkatinin hikmetinden fazla olması lazım gelir.
Ben yanmayacağım, sen yanmayacaksın, o yanmayacak. Peki kim aydınlatacak?
Nur Talebesi hakaiki talim ettiği gibi ruhları ateşlendirmesini de bilmelidir. Bir Nur Talebesi ısm-i Nur'a mazhar olsa, hakikat aleminde hem yanar, hem de yakar.
Bir Nur Talebesinin, marifete erişmiş bir Kur'an şakirdinin menhiyata düşmesi arş-ı azamı titretiyor. Kıyametin kopması bir Nur Talebesinin kayması kadar bana korku, dehşet ve haybet vermiyor.
Risale-i Nura sadık, halis ve hakiki bir Nur Talebesinin ind-i ilahideki makbuliyeti, kutbiyyet ve gavsiyyetten üstündür. Çünkü bunlar kuldan Allah'a kurbiyyettir. Velayet-i Kübra ise Allah'dan bize akrebiyet, ezeli atâ ve nusrettir.

Bir Nur Talebesinin kalbi celâli, ruhu inşirah içinde cemâli olur ise, yani onun mahiyeti hem celâli hem de cemâli isimlerin tecellilerine birlikte mazhar olursa, perdesiz, hicapsız doğrudan doğruya Hz.Hızır'dan ders alabilir.
Bir Nur Talebesinin en mümeyyiz vasfı, etrafını aydınlatmasıdır. Zerreyiz, ama arşa gebeyiz Bir Nur Talebesi, Risale-i Nur'un kıymetini bilemeden ölürse, indallah mes'uldür.

Bir Nur Talebesinin ömrünün sonuna kadar taşıyacağı en büyük endişesi, "Acaba ben Risale-i Nurun şahs-ı manevisine layık olabildim mi?" olmalıdır. Risale-i Nuru okuyup anlamasak ibadettir, zikirdir. Birde anlasak ilimdir. ışte, Risale-i Nuru anlamasak da yine okuyacağız, çünkü zikirdir.
Bir Nur Talebesinin idrakı ve hali Nurcu olacağı gibi, tabı yani mizacı da Nurcu olacak. Mizaç, Nurcu olunca sırr-ı ihlasa vasıl olunur. Risale-i Nurun kudsiyyet manası tab'a nüfuz etmezse, o Risale-i Nuru kendi mizacına uydurur. Fakat mizaca Risale-i Nur müessir olursa o vakit mizacı Risale-i Nurda esir olur. Makam-ı rızaya vusül, mizacını da Risale-i Nur'da eritmekle olur.
Bir Nur Talebesinde ihlas olmazsa, manen helâk olur. ınsan dünyada hatasını setredebilir, bâtılı hak gösterebilir. Fakat ahiret, daire-i fâştır, her şey apaçık tebarüz edecektir. Bir müminin hayatında en büyük afat, riyadır. Bir Nur Talebesinde riya olsa, onun, kabuliyet ve makbuliyete çıkması mümkün olamaz. Riya nefsin ve şeytanın şe'ni bir desisesidir. Riyanın gizli bir cephesine salahat ile giriliyor. şeytan, dalaletten çekiyor, zahiren salahat mertebelerine çıkarıyor, ta ki nefsine itimat edip, ucbe girsin. Bir mürşid-i kâmilin en mümeyyiz vasıflarından birisi, riyadan tecerrüttür.

Nur Talebesinin iki kanadı var : biri mücahede, diğeri ubudiyet. Matlup olanı, ikisini denk tutmaktır.

Enaniyetini tam eritmeyende çeşm-i basiret açılmaz, sadr-ı şifa hasıl olmaz. Gönül ikliminde ebedi inşirah ve ferah hasıl olmaz.
Nur Talebesinin meşrebi Hz.ıbrahimin meşrebi gibi olmak gerektir. Putları kırmak... Nur Talebesinin elinde balta olacak. Ne ki seni Allan'dan alıkoyuyor, vur başına, kır.

Her sadık Nur Talebesi asr-ı saadetteki bir sahabinin meşrebini taşır. Risale-i Nurun meşrebi, meşreb-i sahabedir. Bir Nur Talebesi davasına sâdıkane bağlansa, makam-ı rızaya çıkar. Risale-i Nur'a sadıkane bağlanan bir Nur Talebesine sedd-i inkıbaz perde olamaz. Bir dava adamının en mümeyyiz vasfı, davanın kudsiyetini kavramasıdır. Her şey bununla başlıyor, herşey bununla bitiyor.

Bir Nur Talebesi şahs-ı manevî namına Risale-i Nur'dan konuşsa, kabiliyeti miktarınca inbisat ve inkişafata mazhar olur. Bu inbisat gayri şuurîdir. Bu inkişaf iki koldan nebean eder; biri Peygamber efendimizden (asm), ikincisi ise üstaddan. Kişinin hiç haberi olmadan feyzi artar.
2004-05-31

2

27.09.2008, 13:47

Bir Nur Talebesi kasden bizzat cemaatin ruhu olan tesanüdü bozsa, melekût aleminden manen tard edilir.
Onun cürmü dünyaya sığmaz, seyyiesini ancak mizan-ı kübra tartar.

Bir Nur Talebesinin şahsi kusuru olabilir, bu onun şahsını ilgilendirir ve affa mazhar olabilir.
Bundan daha dehşetlisi şahs-ı maneviye karşı olanıdır ki, bu ise cinayet-i azimedir.


Cenabı Hak bu tür kusurlardan bizleri muhafaza etsin. Amin...


Amiin..elfü elfi amin..

Ne dehşetli haller..Rabbim istikametimizi muhafaza etsin ebeden..

Allah razı olsun Abimiz..

3

27.09.2008, 14:06

şener Ağabey' den Notlar II
Prof.Dr. şener Dilek

Dört tip Nur Talebesi vardır :

Birincisi; Risale-i Nurdaki hakikatlerle anlaşır, cemaatle anlaşamaz.

ıkincisi; Cemaatle anlaşır, hakikatlerle anlaşamaz.

Üçüncüsü; Hem cemaatle, hem de hakikatlerle anlaşır.

Dördüncüsü; Ne cemaatle, ne de hakikatlerle anlaşır.



Bir Nur Talebesinde mukavemet ve kayyumiyet felsefesi hükmetmelidir. Bunların çeşitli göstergeleri vardır. Mesala, bir Nur Talebesi yalnız kaldığı zaman mukavemetini devam ettirebiliyorsa mukavimdir. Kayyumiyet ise hizmetteki sebat ve devamdır. "Buranın hizmeti benimle kaim ve daim, ben hizmete gitmezsem hizmet çatlar, derse gitmezsem hizmet yıkılır" tarzında bir halet-i ruhiyedir.
Bir Nur Talebesinin iki türlü düşüşü vardır. Biri ani ve def'i. Bu tür düşüşde ayılma çabuk olabilir. ıkincisi tedrici düşüş. Bu birinciden daha tehlikeli. Hayattaki tavizler ile insan tedricen yıkılır ama farkında bile olmaz.
Bir Nur Talebesi kardeşini kıskansa, rahmet ve taksimat-ı ilahiyeyi ittiham etmiş olur. Kardeşini kıskanan bir Nur Talebesi yerinde sayar bir adım dahi atamaz. Bir Nur Talebesi kendisini uhuvvet ve tesanüde mecbur bilecek. Meselemiz ferdi ve şahsi bir mesele değil. Mesele Kur'anın hakkaniyeti bütün kalplere çakılsın. Cemaatin en büyük kuvveti tesanüddür. Samimi muhabbet karşılıksız ivazsız bir kardeşlik olsa o cemaat dağlardan daha rasihdir.
Bir Nur Talebesi için en acı olan Risale-i Nura karşı mahcubiyettir. Kitaplar rafta, okumuyor. Bir Nur Talebesi bir gün, bir hafta, bir ay, bir yıl okumazsa ne olur? Bu dehşetli zamanda okumadan kendini muhafaza etmek mümkün değildir...

Nur Talebesi, din-i ıslamın meddahıdır. Bütün dünya beni medhü sena etse inandıramazlar ki ben iyiyim. Eğer bir Nur Talebesinde hayat ve yaşamak hissi din hissine galebe çalarsa o zat manen semavi tokada müstehak olmuş olur. Bir Nur Talebesinde dava ruhu istihsana çıkmazsa nakıstır. Bir şeyi ziyade beğenmek, ziyade sevmek, ziyade o şeyde fani olmak. Herşeyi bilmez bir şeyi bilir. ıstihsanın esası kesretten kopuş ve hırz-ı can etmektir. Vahdete takarrup için, kesretten kopuş. Seninle olayım, isterse aç kalayım.
Risale-i Nur'a hizmet edenler üç guruptur.

Birincisi; nefis ve enaniyetini yenmeden hizmet edenler, bunlar şahs-ı manevinin kiridir.

ıkincisi; iddiasızlardır. Bunlar itaatkar olmakla beraber aksiyondan uzaktırlar.

Üçüncüsü; hakiki Nur Talebeleridirler. Bunlar cemaatin hem önünde, hem ortasında, hem de arkasında olabilirler. Öndekilerin vazifesi şahs-ı maneviye kuvvet vermektir. Bunlar aynı zamanda Risale-i Nur'un kudsiyetini terennüm ederler. Ortadakiler hali muhafaza ederken, arkadakiler de dua ve iltica ile manevi destek verirler.

Meşreb ve mesleği ne olursa olsun dava-yı Kur'aniyeye hizmet edenin ben ebediyyen minnettarıyım. Böyle bir ruh Hz.Mus'ab'ın meşrebi... Meselelere şahsiyet alemi ile değil, hizmet alemiyle bakıyor. Hizmet edeni, hizmet namına kucaklıyor.

Üstadın hizmet rehberinde çizdiği modele, ihlas, sadakat, uhuvvet, tevazu ve mahviyet şartlarına uymayan bir Nur Talebesi medreseye yüz tane adam getirir, ileride belki bin tane götürür. Hizmet düsturları Risale-i Nurun rayıdır. Bunlar olmazsa sen makam-ı rızaya, makam-ı mahbubiyete, makam-ı sıddıkiyete çıkamazsın. Onların esası da sırr-ı ihlas ile sırr-ı uhuvvettir.
Risale-i Nurun çok okunması meslek ve meşrebin şahsiyete yerleşmesini kolaylaştırır. Risale-i Nuru on defadan fazla oku devret, ondan sonra istediğin kitabı oku. Bu hakikatler tam meşrebine yerleşmeden, başka kitapların okuması, şahsiyetde bozukluklar meydana getirir.


Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsi makam-ı Mehdiyete mazhardır. Makam-ı Mehdiyyet umumun hidayetine, beşerin diriltilmesine çalışıyor. Bu şahs-ı manevînin en zahir ölçüsü ise, ekser ağabeylerin toplandığı heyettir. Bu hizmeti bir dest-i inayet tanzim ediyor. Başta üstadın hayatı buna şahittir. Risale-i Nur'un bayramı geliyor. Cenab-ı Hak tasfiye ediyor. Kabuk kalkıyor, lüb ortaya çıkıyor. Aptal kargaların eliyle ormanlar meydana geliyor. Allah (cc) isterse fâsıkların eliyle de ıslamiyeti inkişaf ettirir.
Risale-i Nur'un faidesi iki türlüdür: Biri istifade, diğeri istifaza... ıstifade idrake, istifaza ise kalbe bakar. Kalp ne derece sade ve berrak olursa, o derece feyze mazhariyet artar. ınsan ne nisbette masumlaşırsa o derece feyz-i ilahiye mazhar olur. En büyük feyze peygamberler mazhar olmuşlardır. ıstifaze, istifadeden daha önemlidir. Çünkü malumat bir adamı yalnız başına davada tutamaz. Hizmet ettiren istifazadır, füyüzat ve kudsiyettir. Füyüzat ve kudsiyete ulaşmak ise göze hakim olmaktan geçer. ınsan manen öyle bir hazinedir ki, nihayetsiz istidatlar taşır. Birisi iştiha ile bir harama baksa, belki bin istidadını birden köreltir.
Fitne insana dört kapıdan girer: Göz, kulak, burun, ağız. Ağızdan illa helal lokma girmesi lazım. Bu noktada bizim için beşaret var. Medresede yenilen yemek kirli de olsa temizdir. Bu asırda en büyük fitne gözden içeri giriyor. Çeşm-i basiret göze hakimiyetten sonra açılır. Gözüne hakim olmayan şifa-i sadr bulamaz. Bir insana füyüzat gelmezse o insanın malumatı kabuk olur, dilde kalır. Risale-i Nur bu demek değildir. Risale-i Nur hayattır, tatbikattır. Risale-i Nur hizmeti görünmek değil, olmaktır. Görünmek ile olmak arasında çok büyük bir uçurum vardır.
Bir Nur Talebesinin bu hakikatlerden tam istifade etmesi için gözüne hakim olması lazımdır. Can çekişen bir adama en güzel huriler musallat olsa, onlara şehvet damarı uyanır mı? Elbette hayır. Bu manada bir Nur Talebesi can çekişiyor. Çünkü hidayet-i amme yükünü omuzlamış. Bu halde iken taife-i nisaya nasıl nazar eder. Bir Nur Talebesinde gabavet olsa dahi, tam müttaki olduktan sonra Risale-i Nur'dan fevkalede istifade edebilir. Risale-i Nur'daki bazı esrarların açılmasında aslan payı, ittika'nındır. Bir Nur Talebesinde ittika kırılırsa, Risale-i Nur'la alakadarlığı fikir ve dil seviyesinde kalır. Kudsiyet, nuraniyet ve tesirat hasıl olmaz. Malumat kabilinden bilgi olur.
Risale-i Nur hizmetinde veraset, hususiyet, kabuliyet, makbuliyet ve mazhariyet vardır : Veraset: Zengin bir baba öldüğü zaman malı bir çocuğuna kalmaz. Miras bütün çocuklarına aittir. Demek bütün çocukları manen o malı korumakta mes'uldür. Bu açıdan Nur Talebelerinin hepsi mes'uldür. Her Nur Talebesi vâristir. Risale-i Nur'u anlayan bir Nur Talebesi zerrat-ı mevcudat kadar mes'uldür. Çünkü Nur hizmeti hidayet-i ammeye mazhardır.
Mes'ulsün, mes'ul! ındallah ve inderresul!

2004-05-31


4

27.09.2008, 14:10

Hakkınızı helal edin kendi nefsime çalışırken altlarını çizip renklerle dikkate verdim. Allah hepimize istifade nasip eder, ınşaallah.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun.

5

27.09.2008, 14:33

Allah razı olsun kardeşim. Baştan sona kadar okudum. Kayıt yapıp bilgisayarımın masa üstünde daima bir uyarıcı olarak tutacağım.

Lakin, yazıyı okuyunca kendim adına çok üzüldüm ve endişe ettim. ınşaallah itici bir güç olur. Yoksa halim harap.

Yazının tüm Risale-i Nur'a gönül verenler tarafından -muhakkak- okunmasını tavsiye ederim. Bu kadar hoş ve tamamı bu kadar isabetli ve beliğ, sarih , fasih, berrak, selaseti düzgün bir yazı -Risale-i Nur dışında- ender gördüm..
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

6

27.09.2008, 14:50

Sadakte..Süzülmüş bal gibi olmuş..

Maşaallah şener Abimize..

Her cümlesinin Nurlarda karşılığı var..

7

27.09.2008, 14:56

şener Abi kimdir?
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

9

27.09.2008, 15:05

:oops:
Pardon!
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

10

27.09.2008, 16:49

Alıntı sahibi ""Ceka""

:oops:
Pardon!


Aziz kardeşim bunda üzülecek, sıkılacak birşey yok, herşeyi bilip, herkesi tanımamız zaten imkansız olduğu gibi, sizin gibi Risalei Nura sadık ,ondan başka neşriyata ve esere gözünde, gönlünde yer açmayan ,kardeşlerimizin yine bu camiadada olsa, Elhamdulillahi Rabbil Alemin, camiamızın büyüklüğü ve sayısı göze alındığında, biri birinizden haberi olmaması kadar, doğal birşey yoktur.Asıl önemli olan, Allahın sonunda nasip etmesidir.Hamdolsun memnuniyetinizden anlaşılmıştırki, nasib olmuştur.Risalei Nurun bu büyük kahramanından, Malikül Mülkün mülkü, gerçek bir abdi olan, bu mübarek Asfiyadan istifadeyi bütün Nur camiasındaki kardeşlerine Allah nasip eylesin ınşaallah.Allah sayılarını sizleride onların hal ve makam kervanına katarak çoğaltsın ve başımızdan eksik etmesin ınşaallah.

11

27.09.2008, 17:21

Haklısın kardeşim, pardon demem böyle muhterem ve alim bir Abiyi tanımamayı ona hakaret kabul etmekten geldi. Gerçekten utandım.
Neyse.

Dün Emirdağ'da şu kısımı okumuş ve bir kişinin hayatının nasıl ve niye Risale-i Nur'a ait olduğunu düşünmüştüm. Senin şu derc ettiğin yazın tam cevap oldu.

Salahaddin, hususi, kendine ait bir meseleyi soruyor. Dünya, hayat-ı içtimaiyeye bağlanmak istiyor. Madem o haslar içindedir, katiyen Risale-i Nur'un hizmetine zararı varsa, girmeyecek. Eğer bilse ki, o refika-i hayatını bazı has kardeşlerimiz gibi Risale-i Nur'un hizmetinde yardımcı olarak çalıştırsa, o hayata girebilir. Çünkü hasların hayatı, Risale-i Nur a aittir ve şahs-ı manevisini temsil eden şakirtlerinin tensibiyle kayıt altına girebilir. Peder ve validesinin reyleri de varsa, inşaallah zararı olmaz.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

12

27.09.2008, 18:11

Ben yanmayacağım, sen yanmayacaksın, o yanmayacak. Peki kim aydınlatacak?

Yazinin tamami harika ama özellikle yukardaki cümle yakti beni :cry:

altini cizdiginiz ve renklendirdiginiz yerler cok güzel, öyle yapmaniz isabetli olmus.. cok istifade ettim..Paylasim icin Allah razi olsun kjviespe abi..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir