Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

41

29.09.2008, 17:59

ıttihad, amaç ve neticede tesannüd ve birliktir. Kimsenin meşrebinden vazgeçmesi lazım değil.

Ben şunu kesin olarak söyleyebilirim, kim ittihada muhallifse dünyevi bir gayesi vardır. Zira, uhrevi mesleklerde muhalefet olmaz. Hem herkez aynı meşrebte olmaz, olması lazım değildir.

Bir noktaya, bir makama ikimiz bu dünyada gözümüzü dikmişiz. Oraya çıkmak için basamaklarımız da kuvvet ve cesaret gibi şeylerdir. Onun için kıskandım. Âhiret makamâtı hadsizdir. O, burada benim düşmanım iken, orada benim samimî ve sevgili kardeşim olabilir." ıhlas Risalesi

ışte eğer meşrebler arasında bir husumet, çekişme, kıskançlık varsa dünyevi bir rütbe içindir. Yoksa Risale-i Nur dersi almış herkez Risale-i nur'u uhrevi makamlara basamak yapmayacağını bilir.

Ey ehl-i hakikat ve tarikat! Hakka hizmet, büyük ve ağır bir defineyi taşımak ve muhafaza etmek gibidir. O defineyi omuzunda taşıyanlara ne kadar kuvvetli eller yardıma koşsalar daha ziyade sevinir, memnun olurlar. Kıskanmak şöyle dursun, gayet samimî bir muhabbetle o gelenlerin kendilerinden daha ziyade olan kuvvetlerini ve daha ziyade tesirlerini ve yardımlarını müftehirâne alkışlamak lâzım gelirken, nedendir ki rekabetkârâne o hakikî kardeşlere ve fedakâr yardımcılara bakılıyor ve o hal ile ihlâs kaçıyor? Vazifenizde müttehem olup, ehl-i dalâletin nazarında, sizden ve sizin mesleğinizden yüz derece aşağı olan, "din ile dünyayı kazanmak ve ilm-i hakikatle maişeti temin etmek, tamah ve hırs yolunda rekabet etmek" gibi müthiş ithamlara mâruz kalıyorsunuz?

Bu marazın çare-i yegânesi: Nefsini itham etmek ve nefsine değil, daima karşısındaki meslektaşına taraftar olmak...



ışte koyu yerde yazılanlar, Nurcuların ittihadının tüm alem-i ıslam ve beşere numune-i emsal ve imtisal olacağına bir delil hükümdedir. Zira, eğer ittihad etmez ise dünyevi çıkar sağlamak veya mertebelere ulaşmak gayesi ile itham edilecekler.
Böylece değersizliğe sukut edecekler. Değersiz adamın elinde elmas olsa kimse dönüp bakmayacak.


ışte "Fabrika sahibi de o fabrikayı bütün bütün kırıp dağıtacak." tehdidinin bir kapısı gözüktü.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

42

01.10.2008, 00:39

Bu cümle kafidir diye düsünmekteyim. Zira akla sual olarak gelebilecek bütün sorulara cevap vermektedir.


2. Belki, daire-i ıslâmiyet içinde, hangi meşrepte olursa olsun, medar-ı muhabbet ve uhuvvet ve ittifak olacak çok rabıta-i vahdet bulunduğunu düşünüp ittifak ederek,


http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=Lemalar& Page=155
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

43

02.10.2008, 10:59

Çok istifadeli ve bir o kadar da ihtiyaç olan bir konu olmuş.şahsım adına çok istifade ettim.Allah vesile olan ceka kardeşimden razı olsun.ızahları ve Risale-i nurlardan alıntıları da konunun mas edilmesine yararlı olmuş.ınşallah bu tür konulara çok tahşidat yapalım ve bu müzakereleri buralarda bırakmayalım.Mutlaka sosyal hayata hatta derslerimize bu konuları Risale-i Nurlar çerçevesinde taşımaya gayret edelim derim.Çünkü Risale-i Nurlar bizim bütün ihtiyaçlarımızı halletmiş.

ınşallah çok uzun olmasa da konu ile ilgili düşüncelerimizi müsait zamanlarımızda yazmaya gayret ederiz inşallah.şimdilik bir yer eklemek istiyorum.

"emvâl-i uhreviyede sırr-ı ihlâs ile iştirak ve sırr-ı uhuvvet ile tesanüd ve sırr-ı ittihad ile teşrikü'l-mesâi, o iştirak-i a'mâlden hâsıl olan umum yekûn ve umum nur herbirinin defter-i a'mâline bitamâmihâ gireceği, "(Yirmi Birinci Lem'a )

"ışte, ey kardeşlerim! Sizleri inşaallah menfaat-i maddiye rekabete sevk etmeyecek. Fakat menfaat-i uhreviye noktasında bir kısım ehl-i tarikat aldandıkları gibi, sizin de aldanmanız mümkündür. Fakat şahsî, cüz'î bir sevap nerede, mezkûr misal hükmündeki iştirak-i a'mâl noktasında tezahür eden sevap ve nur nerede?"(Yirmi Birinci Lem'a )

Yukarıdaki alıntılardan şu kavramlar üzerine yoğunlaşmaya çalışırsak inanıyorum ki güzel hakikatler inkişaf edecektir.

"sırr-ı ihlâs ile iştirak ve
sırr-ı uhuvvet ile tesanüd ve
sırr-ı ittihad ile teşrikü'l-mesâi"

Ayrıca şu gelen cümleler de değerlendirmeye elyaktır diye düşünüyorum.

"Sizleri inşaallah menfaat-i maddiye rekabete sevk etmeyecek.
Fakat menfaat-i uhreviye noktasında bir kısım ehl-i tarikat aldandıkları gibi, sizin de aldanmanız mümkündür."

Muhabbetlerimle.

44

03.10.2008, 10:38

Alıntı

sırr-ı ihlâs ile iştirak ve
sırr-ı uhuvvet ile tesanüd ve
sırr-ı ittihad ile teşrikü'l-mesâi"
Âhirete ait mal ve servetlerde hizmet etmek için öncelikle ıhlâsın sır ve hakikati yani sadece Allah rızasını esas alma sırrı ile o işe iştirak etmek esastır.Çünkü uhrevi hizmetlerde sırr-ı ihlas olmazsa fayda vermez.Bu nedenle de bu hizmetlerde öncelikle hiçbir beklenti olmadan Allah rızası için iştirak gerekir.

Daha sonra ise sırr-ı uhuvvet ile yani hakiki kardeşlik sırrı ile dayanışma, birbirine dayanma, birbirinden destek alma, birbirinden kuvvet alma ve birbirine kuvvet katma ile tesanüd gerekiyor. Bir fabrikanın birbirine kuvvet veren çarkları misüllü.

Emval-i uhreviyede üçüncü sır ise sırr-ı ittihad ile teşrikü’l mesai.Sırr-ı ittihat; kâinattaki birlik hakikati, her şeyin birbirine bağlılık sırrı olarak müthiş bir işleyişin sahibini bizlere göstermektedir.Öyleyse bu işleyiş ve birlik sırrı ile bizler de ortak akıl birliği sırrıyla beraber ve birlikte çalışmak ruhu ile çalışma mesailerimizi birleştirmemiz gerekiyor.

Bütün kainat bizlere zerreden kürelere kadar "sırr-ı ihlâs ile iştirak ve sırr-ı uhuvvet ile tesanüd ve sırr-ı ittihad ile teşrikü'l-mesâi" işleyişini ders vermektedir. Risale-i Nurlar ise kâinattaki bu sırları birer rehber olarak bizlere bir terkip olarak sunmaktadır.Sanırım bizler bu imtihandan daha şiddetli geçiyoruz.Bu kavramlar Risale-i Nurların sayfalarından öncelikle ekvalimize sonra ahvalimize ve daha sonra da etvarımıza in'ikas etmesi gerekiyor.Bence sır-ı ihlas burada başlıyor.

Bu asrın hususiyetleri Risale-i Nurlarda deşifre edilmiştir.ıki dinsizlik cereyanı özellikle ehl-i imanının itikat cihetine hücum emiş ve imanlar zafiyete bürünürken eneler kuvvet bulmuştur.

Burada çok farklı bir noktaya değinmek istiyorum. Bilmiyorum katılır mısınız? Ben biraz da problemi cemaat enelerinde arıyorum. Risale-i Nurları okuduğumuz zaman belki enemizi tam eritip Kevser-i Kur’aniyeye dahil edemiyoruz. Bu eneler kendi meşrepleri içersinde birleşip bir nevi o meşrebin taassup sayılabilecek enesini oluşturuyor diye düşünüyorum.

Çözüm için ise acilen Risale-i Nurlarla yüzleşmek,bir murakaba ve muhasebe ile arınmak ve Risale-i Nurlardaki sırr-ı ihlas ile keveser-i Kur'aniye havuzunda tam havuzu elde etmek için erimek ve ondan sonra diğer hizmet cihetlerine hamletmek gerekiyor diye düşünüyorum.Çünkü mesele çok net ve açık olarak gözüküyor.Öncelikle sırr-ı ihlâs ile iştirak gerekmiyor muydu?

45

03.10.2008, 11:34

Bu asrın hususiyetleri Risale-i Nurlarda deşifre edilmiştir.ıki dinsizlik cereyanı özellikle ehl-i imanının itikat cihetine hücum emiş ve imanlar zafiyete bürünürken eneler kuvvet bulmuştur.
Burada çok farklı bir noktaya değinmek istiyorum. Bilmiyorum katılır mısınız? Ben biraz da problemi cemaat enelerinde arıyorum. Risale-i Nurları okuduğumuz zaman belki enemizi tam eritip Kevser-i Kur’aniyeye dahil edemiyoruz. Bu eneler kendi meşrepleri içersinde birleşip bir nevi o meşrebin taassup sayılabilecek enesini oluşturuyor diye düşünüyorum.

Çözüm için ise acilen Risale-i Nurlarla yüzleşmek,bir murakaba ve muhasebe ile arınmak ve Risale-i Nurlardaki sırr-ı ihlas ile keveser-i Kur'aniye havuzunda tam havuzu elde etmek için erimek ve ondan sonra diğer hizmet cihetlerine hamletmek gerekiyor diye düşünüyorum.Çünkü mesele çok net ve açık olarak gözüküyor.Öncelikle sırr-ı ihlâs ile iştirak gerekmiyor muydu?


Allah hepinizden razı olsun.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun

46

03.10.2008, 22:11

Alıntı sahibi ""Abdulbaki""

Bütün kainat bizlere zerreden kürelere kadar "sırr-ı ihlâs ile iştirak ve sırr-ı uhuvvet ile tesanüd ve sırr-ı ittihad ile teşrikü'l-mesâi" işleyişini ders vermektedir. Risale-i Nurlar ise kâinattaki bu sırları birer rehber olarak bizlere bir terkip olarak sunmaktadır.

Bu konuya Risale-i Nurlardan iki yer eklemek istiyorum.

"Ferdiyet cilvesi, kâinat yüzünde öyle bir sikke-i vahdet koymuştur ki, kâinatı tecezzî kabul etmez bir küll hükmüne getirmiştir. Bütün kâinata tasarruf edemeyen bir zat, hiçbir cüz'üne hakikî mâlik olamaz. O sikke de şudur:
Kâinatın mevcudatı, envâları en muntazam bir fabrika çarkları gibi birbirine muavenet eder, birbirinin vazifesini tekmile çalışır. Öyle bir tesanüd, öyle birbirine muavenet, öyle birbirinin sualine cevap vermek ve birbirinin imdadına koşmak ve birbirine sarılmak, birbiri içine girmek suretiyle öyle bir vahdet-i vücut teşkil ediyorlar ki, bir insanın cesedindeki unsurlar gibi, birbirinden kabil-i tefrik olmaz. Bir unsurun dizginini tutan, umumun dizginlerini tutamazsa, o tek unsurun dizginini zaptedemez.

ışte, kâinatın simasındaki bu teavün, tesanüd, tecavüb, teanuk, pek parlak bir sikke-i kübrâ-yı vahdettir. (Otuzuncu Lem'a)

Evet, nasıl ki sahife-i arz üstünde Ehad ve Samedin hâtemlerini görebiliyorsun. Bak, kitab-ı kâinat üstünde de, büyüklüğü nispetinde bir vuzuh ile hâtem-i vahdet okunuyor.

Çünkü, şu mevcudat, bir fabrikanın ve bir kasrın ve bir muntazam şehrin eczaları gibi birbirine karşı muavenet ellerini uzatmış, birbirinin sual-i hâcetlerine lebbeyk derler. El ele verip, bir intizamla çalışırlar. Baş başa verip, zevilhayata hizmet ederler. Omuz omuza verip, bir gayeye müteveccihen, bir Müdebbire itaat ederler.

Evet, şems ve kamerden, gece ve gündüzden, kış ve yazdan tut, tâ nebatat hayvanların imdadına, hayvanlar insanların imdadına, zerrat-ı gıdaiye semeratın imdadına, mevadd-ı taamiye, hüceyrat-ı bedenin imdadına koşup gelmelerine kadar câri olan düstur-u teavünle bütün mevcudat, Kerîm bir Mürebbinin emriyle hareket ettiklerini gösteriyorlar.

ışte, şu kâinat içinde câri olan bu tesanüd, bu teavün, bu tecavüb, bu teânuk, bu musahhariyet, bu intizam, birtek Müdebbirin terbiyesiyle idare ve birtek Mürebbînin tedbiriyle sevk edildiğine kat'iyen şehadet eden bu meşhudumuz hikmet-i âmme içindeki inayet-i tâmme ve o inayet içindeki rahmet-i vasia ve o rahmet içindeki rızk-ı âmm ve her müterezzika lâyık bir tarzda rızık vermek, öyle parlak bir hâtem-i tevhiddir ki, bütün bütün kör olmayan görür. (Mesnevî-i Nuriye - Nur'un ılk Kapısı)

47

14.10.2008, 19:07

Değerli Abilerim ve kardeşlerim;

ıttifak ve ıttihad ne demektir? Aralarındaki ince fark nedir?

Bence bu kelimelerin tarifi iyi yapılsa bir ipin ucu olarak karışmış topağı çözebilir, kanaatindeyim.

Rica ediyorum, bilgisi ve-veya fikri olan yazabilir mi?

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

48

15.10.2008, 08:13

ıTTıFÂK : Birleşme. Söz birliği etme.

ıTTıHAD : Birleşmek, birlik, aynı fikirde olmak.

***

Acib..Ben bunları farklı şeyler olabilir diye düşünmüştüm..

49

15.10.2008, 18:30

Geçen sene sınıflar arası futbol müsabakasında benim sınıfı A şubesi yenerek elemişti.Bunu sindiremeyen ve gurur meselesi yapan sınıfın tüm öğrencileri C sınıfı ile ittifaka başladılar ve A sınıfını elemek için B sınıfı olan benim öğrencilerim bütün kuvveti ile C sınıfını desteklemeye ve onlara moral,motivasyon kuvveti vermeye başladılar.A şubesini ise tezahuratlarla ve moral bozucu sloganlarla yıpratmaya başladılar.Sonuç:Bu ittifak muvaffak oldu ve C şubesi kupayı aldı.ınanın benim öğrencilerim maçı kazanan C şubesinden daha çok sevindiler.ışte müthiş bir ittifak numunesi dedim.

ıttihad ise her şubenin öncelikle kendi şubelerindeki arkadaşları ile dayanışma olarak anlıyorum.Hani askeriyede her tabur aynı maksat için omuz omuza dayanışarak büyük ve güçlü bir kuvvet oluşturuyorlar.ışte bu misal gibi ittihad aynı maksada ve aynı hedefe rap rap omuz omuza yürümek olarak anlasam nasıl olur?

50

15.10.2008, 18:34

Yani, 15. Mektubta geçen ittihad da o manada mı?
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

51

15.10.2008, 18:43

Alıntı sahibi ""Ceka""

Yani, 15. Mektubta geçen ittihad da o manada mı?

şöyle düşünüyorum.ıttihad ittifakı metice vermelidir ve verecektir.Her meşrep öncelikle kendi arasında ittihad ettikten sonra diğer meşreplerle ittifak ve maksatta ittihad yapmak zorundadır.15.Mektup buraya bakıyor.

Mesela:Benim sınıf kendi arasında ittihad yapmamış olsaydı C şubesi ile ittifak yapabilir miydi?Münferid olurdu.Bu da aynı maksada hizmet etmekte yeterli olmazdı.Aynen yaşadımız sosyal hayattaki Risalei Nur meşreplerinin durumu gibi.

Sanırım şahs-ı maneviyeyi anlamakta ve hayata tatbik etmekte zorlanıyoruz.En büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi de bu diye düşünüyorum.halen geleneksek şahıs endeksli yapılanmalardan kurtulup şahs-ı maneveye runuha geçemiyoruz.Ferdiyetçiliğe devam ediyoruz.Buradan da maraz çıkıyor.Çünkü asrın mukteziyatına uygun hareket edemiyoruz.

52

15.10.2008, 21:54

Alıntı sahibi ""Abdulbaki""

Alıntı sahibi ""Ceka""

Yani, 15. Mektubta geçen ittihad da o manada mı?

şöyle düşünüyorum.ıttihad ittifakı metice vermelidir ve verecektir.Her meşrep öncelikle kendi arasında ittihad ettikten sonra diğer meşreplerle ittifak ve maksatta ittihad yapmak zorundadır.15.Mektup buraya bakıyor.

Mesela:Benim sınıf kendi arasında ittihad yapmamış olsaydı C şubesi ile ittifak yapabilir miydi?Münferid olurdu.Bu da aynı maksada hizmet etmekte yeterli olmazdı.Aynen yaşadımız sosyal hayattaki Risalei Nur meşreplerinin durumu gibi.

Sanırım şahs-ı maneviyeyi anlamakta ve hayata tatbik etmekte zorlanıyoruz.En büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi de bu diye düşünüyorum.halen geleneksek şahıs endeksli yapılanmalardan kurtulup şahs-ı maneveye runuha geçemiyoruz.Ferdiyetçiliğe devam ediyoruz.Buradan da maraz çıkıyor.Çünkü asrın mukteziyatına uygun hareket edemiyoruz.


Çok güzel ,çok samimi tespitler ve yorumlar. Allah razı olsun.Siz ve sizin gibi mübareklerle her yolun başlangıcınada başlanır, her yolun sonunada varılır,ınşaallah.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun.

53

16.10.2008, 08:10

Abdülbaki Abi, benim ittihad ve ittifaktan anladığım manalara göre sizin sınıfınız ittihad etmiş. Sanki galat nevinden ittihada ittifak denmiş. (Tabi benim fikrim)

ıhlas Risalesinde Üstad ittifak edilecek birleri yazmış. Mesela, Allah'ın bir olmasında ittifak var. Kitab'ın bir olması, Vatan'ın bir olması, Mesleğin bir olması. Yani, ittifak sözde,amaçta ve neticede birlik -anlıyorum.

ıttihad ise daha çok farklı sözlerin aynı amaç ve neticesi için kullanılıyor.
Birinci temsil;
Mesela, ben su bulmak için kuyu kazsam, biri o kuyuyu kazmama saklanmak için yardım etse, bu ittifak değil ittihad olur. Nihayetinde benim kuyuyu su için kazma amacım onun niyetine(sözüne) zarar vermez. O yine saklanır. Onun amacı benim niyetime(sözüme) zarar vermez. Sizin sınıflar arası ittifak adının verdiğiniz durum -bence- budur.
ikinci temsil;
Hem, her ikimizde kuyuyu su bulmak için kazsak, ama fayda farklı olsa sanki yine ittihad olurdu.
Aslında itiraf etmek gerekirse; ben toprağı sulamak için kazsam, sen yangını söndürmek için kazsan ittifak mı olur, ittihad mı tespit edemedim. (üçüncü temsil) Ama ikimizde su için kuyu kazsak ve topraklarımızı sulasak kesin bir birleşme;ittifak olur.

Abim, 15. Mektubta bahsettiğim husus şudur: "Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlûp olan ısevîlik ve ıslâmiyet, ittihad neticesinde dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken, "

ıttifak söz'de beraberlik ve birleşme, ittihad ise fikirde birliktir,dedik. Demek ısevilik ve ıslamiyet fikirde birlik edecek. Aynı birinci veya ikinci temsildeki gibi.

15. Mekktubta -derc ettiğim o cümlenin- üstünde şöyle diyor ; "halihazır Hıristiyanlık dini o hakikate karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i ıslâmiye ile birleşecek, mânen Hıristiyanlık bir nevi ıslâmiyete inkılâp edecektir."

Ama Emirdağ Lahikasındaki cümle kafamı tam karıştırıyor. Ters mana var gibi geldi. Yada sanki ittifak içindeki ittihadın içinde bir ittifak var anladım.
alem-i ıslamın tam intibahiyle ve yeni dünyanın, Hıristiyanlığın hakiki dinini düstur-u hareket ittihaz etmesiyle ve alem-i ıslamla ittifak etmesi ve ıncil, Kur'ân a ittihad edip tabi olması, o dehşetli gelecek iki cereyana karşı semavi bir muavenetle dayanıp inşaallah galebe eder.



Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

54

16.10.2008, 08:14

Abim, zihnimdeki karmaşayı yazdım.Hoşgör. Yazmam lazımdı, taki hakiki manalar berraklaşsın. Zira, hata çıplaklaşsa tamiri daha kolay olur. Berraklaşır.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

55

16.10.2008, 10:58

Alıntı sahibi ""Ceka""

Abim, zihnimdeki karmaşayı yazdım.Hoşgör. Yazmam lazımdı, taki hakiki manalar berraklaşsın. Zira, hata çıplaklaşsa tamiri daha kolay olur. Berraklaşır.

Muhabbetle
Ceka kardeşim,bu konu üzerine yoğunlaşalım.ınanıyorum ki güzel hakikatler inkişaf edecek.Ben de çok istiyorum Risale-i Nurların bu tür kavramlarının açılmasını ve anlaşılmasını.Farklı açılardan değerlendirelim ve sonunda inşallah Risale-i Nurlarda geçen bu kavramları temel taşı mesabesinde yerli yerine oturtturalım.ışte o zaman diğer meseleleri bu temellerin üzerine daha kolay inşa etdebiliriz.Sanırım bu kavramlarda genel manada bir kavram kargaşası var.ınşallah bu çalışmalar bu kargaşanın netleşmesine hizmet eder ümidindeyim.

Devam edeceğiz inşallah.Çalışmamız gerekecek.
Selametle kalınız.

56

16.10.2008, 11:44

Yine Emirdağ Lahikasında çarpıcı ve ilginç bir ifade var


işte, bu günde meydana çıkan bu dehşetli cereyanı, ancak ve ancak Hıristiyanlık aleminin Müslümanlıkla ittihadı, yani ıncil, Kur'ân ile ittihad ederek ve Kur'ân a tabi olması neticesi elde edilecek semavi bir kuvvetle mağlup edileceği iş ar buyuruluyor ki, Hazret-i ısa Aleyhisselamın da vüruduna intizar etmek zamanının geldiğini mana-yı işari ile ihtar ediyor.


Dikkat edilirse diğer ifadede "Hıristiyanlığın hakiki dinini düstur-u hareket ittihaz etmesiyle ve alem-i ıslamla ittifak etmesi" denilmiş.
Oysa üstte, Hristiyanlık alemi ile ittihad ,denilmiş.


Burdan ittihadı daha iyi anladım gibi geldi.

Hristiyanlık alemini temsil eden kurumlarla ittihad edilecek. Mesela Avrupa Birliği. Rahiplerle değil.

Ama Hristiyanlığın hakiki dini ise Allah birdir der, Peygamber ve Kitablara iman eder, haşire inanır, zulm etmez, adaleti öne çıkarır, kuvveti kanuna verir ve hakeza. Bir ittifak mümkün olur. Bu ittifak Hrisatiyan alemi ile değil, hakiki ısevi dinine dahil olan Hristiyanlarla mümkün olacaktır.

Eğerdediklerim doğru ise dialog konusunu oturup yeniden konuşmak gerekecek.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

57

16.10.2008, 11:52

Geçen akşam ıncil okudum. Risale-i Nur'u okuyan biri çok açık bir şekilde mevcut tahrif olmuş ıncil'in dahi Kur'an'a nasıl ittihad edebileceğini görebilir.

Sözüm yanlış anlaşılmasın, bazı ıncil ayetleri okuduğumda adeta Kur'an'ın bazı ayetlerinin tefsiri olduğunu anladım. O ayetlerin öyle bir tarzı var ki, sanki Risale-i Nur.

Demek o ittihadta Risale-i Nur nokta-i nazar, nokta-i istimdat olmalıdır.

Muhabbetle

Sakıncası varsa Modlar silsin.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

58

16.10.2008, 14:10

Allahu a'lem, bu rüyanın bir tabiri şudur ki: Üstadımızın Kur'ân-ı Hakîmden aldığı ve neşrettiği Risale-i Nur vasıtasıyla Nasârânın bir kısmı ıslâmiyeti kabul edecek ve Nasârâ Müslümanları veya Hıristiyan mü'minleri hükmüne geçip Üstadımızın sözlerini ısâ Aleyhisselâmın sözleri nev'inden hüsn-ü kabul edeceklerine işârettir.

Evet, Risale-i Nur'da öyle bir kuvvet vardır ki, Avrupa'nın en müannid filozoflarını dahi teslime mecbur eder. Her ruhun bir ihtiyac-ı hakikîsi olan hakikî iman nurunu arayan Hıristiyan muvahhidler, elbette Risale-i Nur'u görseler, Hazret-i ısa Aleyhisselâmın vesâyâsı nev'inden kabul edip sarılacaklardır...(Barla Lâhikası - Mektup No: 136)

59

16.10.2008, 14:16

Bir yer ekliyorum,üzerinde önemle durmamız gerekiyor.

Yedinci vehim: ıttihad-ı ıslâm cemaati, sair cemiyet-i diniye ile şakku'l-âsâdır. Rekabet ve münaferatı intaç eder.

Elcevap: Evvelâ umur-u uhreviyede haset ve müzahemet ve münakaşa olmadığından, bu cemiyetlerden hangisi münakaşaya, rekabete kalkışsa, ibadette riya ve nifak etmiş gibidir.

Saniyen: Muhabbet-i din saikasıyla teşekkül eden cemaatlerin iki şartla umumunu tebrik ve onlarla ittihad ederiz.
Birinci şart: Hürriyet-i şer'iyeyi ve âsâyişi muhafaza etmektir.

ıkinci şart: Muhabbet üzerinde hareket etmek, başka cemiyete leke sürmekle kendisine kıymet vermeye çalışmamak; birinde hatâ bulunsa, müfti-i ümmet olan cemiyet-i ulemâya havale etmektir.

Salisen: ı'lâ-yı kelimetullahı hedef-i maksat eden cemaat, hiçbir garaza vasıta olamaz. ısterse de muvaffak olamaz. Zira nifaktır. Hakkın hatırı âlidir, hiçbir şeye feda olunmaz. Nasıl Süreyya yıldızları süpürge olur veya üzüm salkımı gibi yenilir? şems-i hakikate "püf, üf" eden, divaneliğini ilân eder.

Ey dinî cemiyetler! Maksadımız, dinî cemaatlar maksatta ittihad etmelidirler. Mesalikte ve meşreplerde ittihad mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir. Zira taklit yolunu açar ve "Neme lâzım, başkası düşünsün" sözünü de söylettirir.Sekizinci vehim: Ehl-i ıttihad-ı ıslâm olan buradaki cemiyete, mânen gibi sureten de intisap edenlerin ekserisi avâm, bir kısmı da meçhulü'l-hal olduğundan, fitne ve ihtilâfı imâ ediyor.

Elcevap: Belki, ağraza adem-i müsaadesine binaendir. Hem de, madem maksadı ittihad ve ilâ-yı kelimetullahtır; teşebbüsat ve harekâtı da ibadettir. ıbadet camiinde şah ve gedâ birdir. Müsavat hakikî düsturdur. ımtiyaz yoktur. Zira en ekrem, en müttakîdir. Ve en müttakî, en mütevâzidir. Binaenaleyh, mânen asıl hakikat, ittihada intisap ile beraber sureten onun nümunesi olan bu uhrevî ve sırf dinî cemaate intisap ile teşerrüf edecek. Yoksa şeref vermeyecektir. Bir katre, bahr-ı ummanı tezyid edemez. Hem de, bir günah-ı kebire ile imandan çıkmadığı gibi; şems garptan tulû etmediğinden, tevbenin kapısı da açıktır. Bir desti müteneccis su, bir denizi tencis etmediği gibi, kendi de temizlendiğinden, şimdi bu nümune-i ittihada intisap eden adama şartımız olan sünnet-i Nebeviyeyi (aleyhissalâtü vesselâm) ihyâ ve evâmirine imtisal ve nevâhîden içtinap ve asâyişe ilişmemek, elinden gelse azm-i kat'î ile dahil olan bazı meçhulü'l-hal olanlar, bu hakikat-i âliyeyi lekedar etmez. Zira kendi lekedar olsa da, imanı mukaddestir. Rabıta da imandır. Bu ünvan-ı mukaddese böyle bahaneyle leke sürmek ıslâmiyetin kıymet ve ulviyetini bilmemekle beraber, kendini ahmaku'n-nas ilân etmektir. Nümune-i ittihad olan cemaatimize-sair cem'iyât-ı dünyeviyeye kıyasen-leke sürmeyi, târiz etmeyi cemî kuvvetimizle reddederiz. ıstifsar tarikiyle bir itirazları olursa, cevaba hazırız. ışte meydan!

Benim dahil olduğum cemaat, burada tafsil ettiğim ıttihad-ı ıslâmdır. Yoksa muterizlerin bâtıl tevehhüm ettikleri cemiyet-i mütehayyile değildir. Bu dinî heyet efradı, şarkta olsa, garpta olsa, cenupta olsa, şimalde olsa beraberiz.

Dokuzuncu vehim: Cemiyetlerde teşebbüsât-ı hafiyye olduğu halde, ıttihad-ı Muhammedînin izhâr-ı serâiri neden lüzum görülmüş?

Elcevap: ıslâmiyet âşikâredir. Hem de kuvve-i ittisâiyesi tazyik olunsa âleme zelzele verecek. Hem de ihfâ, hîle ve şüpheyi dâvet ettiğinden, hile ve şüpheden münezzeh olan hakikat, hafâdan da müstağnidir. Hem de hile, terk-i hile ve doğruluktur. Hem de başka cemiyete kıyas olunmaz. Zira onlar teessüse başlıyorlar, bu ise müesses iken bazı köşelerden tecellî ediyor. Hem de bidayet-i ıslâmda kırk oldu, saklanmadı; nasıl üç yüz milyondan sonra gizlenecek? Hem de bir şeyi akıl görür, kabul eder. Fikir uğraşır, teslim eder. Bir hakikat hafâ perdesini kabul etmez.

Yüz bin defa cemî mü'minlerin lisanıyla deriz:

Yaşasın şeriat-ı Garrâ!

(Hutbe-i şâmiye)

60

16.10.2008, 14:22

Abi, şu derc ettiklerin anladım zannettiklerimi gözden geçirmeme sebep veriyor.

Meslekte ittihad mümkün olmadığını gömüştüm de meşrebte niye mümkün değil, anlamadım. ızahını izah lazım.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir