Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

20.08.2008, 08:47

Bir Defa Okumak Kafi Değil!

şu fıkra Refet Beyin mektubudur.
Sözleriniz mürşidâne ve çok yüksek olduğundan, gayet dikkatli ve tahlil ederek okunmak icap ediyor.

Serd eylediğiniz delâil-i akliye ve mantıkiye o kadar tatlı ve hayret-bahştır ki, insan okudukça okuyor ve nâmütenahi bir zevk-i mânevî hissederek hiç elinden bırakmak istemiyor. Bu sebeple, bir defa okumak kâfi değil. Hepsi yanında bulunup daima okumalıdır. [/u]Refet
Barla Lâhikası | Yirmi Yedinci Mektubun Zeyli ve ıkinci Kısmı | 43

2

20.08.2008, 08:51

şu fıkra Doktorundur.



Hocam, emaneten bendenizde bulunan iki kitabı emrediyorsunuz. Bendeniz de yalvarıyorum ki, gelecek hafta takdim edeceğim. Çünkü, kücüğünü iki defa, büyüğünü bir defa okuyabildim. ıhâtamın darlığı veya aczim dolayısıyla idrâkim de kıttır.

Binaenaleyh, sizin o muhteşem temsillerinizi defalarca daha okumak istiyorum ki, cüz'î-küllî bir alâka hasıl olsun.

Yâ Rab, o ne büyük mantık, o ne büyük müskit beyan ve tarz-ı telâkki! Ah, Üstadım, bu mübarek dinin mübecceliyetini idrak ve ihata ve takdirde size ve ancak size medyûn-u şükranım ve minnettarım. dinî akidelerimin azîm bir inkılâbı var. Nur Risalelerinden aldığım dinî ve insanî ve vicdanî ve iktisadî ve ilmî dersler bana hayatta muvaffakıyet verecektir.

Doktor Yusuf Kemal


Doktorundur.



Tam mânâlarıyla mefhumlarını kavramak iktidarında olmadığım o yüksek eserlerinizi fırsat buldukça okuyorum. ırşâd-ı âliyeleri unutulmaz ve şâheser hâtıradır. Mezarıma kadar dinî akidelerinizin esîri ve kurbanıyım. Üstadım, sizin Sözler'iniz benim dinî muhayyelemi cidden değiştirdi. Ve daha sevimli bir mecrâya sevk etti. şimdi bendeniz, doktorların düşündüğü gibi düşünmüyorum.



Doktor Yusuf Kemal

Barla Lâhikası | ıkinci Zeyl | 48

3

20.08.2008, 08:54

Sabri Efendi kardeşimiz ne güzel takdir etmiş; mâşâallah, mâşâallah! Kimin haddidir ki, bu Nurlarda yanlışlık bulsun. Evet, bazı ibareler belki edebiyat denilen şeye tam muvafık düşmüyormuş. Bunda da isabet var. Çünkü edebiyat satılmıyor, Kur'ân'dan nurlar gösteriliyor. Bu fakir kardeşiniz bu Sözler'i okuduğum zaman Üstadımı temsil eder bir hal alıyorum. Tâbiratınızla, şivenizle okumak bana o kadar zevkli, lezzetli geliyor ki, tarif edemem. Onun için bir harfe dokunmayı azîm bir günah işliyor telâkki ediyorum. Bazan verdiğiniz salâhiyetin manevî kuvvetiyle namınıza olarak bir harfin yerini değiştiriyor veya kaldırabiliyorum. ışte bendeki telâkki ve tesir bu mahiyettedir.


Barla Lâhikası | ıkinci Zeyl | 51

4

20.08.2008, 08:58

Altıncı Mektuba kadar yazılar Sözler'i bir taraftan yazıyor, diğer taraftan da yazının geçce yazılışından sıkılarak[b] okumaya başlıyordum. Pek çok sürur beni kaplıyordu.[/b]

Altıncı Mektuba gelince, şu gurbetteki firkatinizin en hazin kısmını tayyettiğinizi ve bir kısmının da hikâye edildiğini okudum. Okudukça sizinle beraber kalbim hazin hazin ağlamaktan kendimi alamamakta idim. Hattâ yanımda bulunan valideme dahi okudum. Okurken validem ağlıyor, gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Ben de ağlamamak için nefsime cebrediyordum. Diğer taraftan da, acaba tayyedilen kısmından da biraz yazılsa idi...
Hüsrev

5

20.08.2008, 09:01

Ey Üstad,
Kur'ân'ın bir mâkesi olan yazdığım risaleler, senin ne büyük üstad olduğunu kabul ve teslime kâfidir. Sen ki, ey aziz Üstad, ıslâmiyet üzerine çöken zulmet ve gaflet perdelerini risalelerinle yırttın. O mülevves perdeler altındaki en nurlu hakikatleri meydana çıkardın. Senin sarsılmaz azmin, kahraman metanetin, ârâmsız sa'yin semeresiz kalmadı. Anadolu'nun ortasına öyle bir âb-ı hayat çeşmesi açtın ki, bu çeşmenin muslukları yazdığınız Risalelerin, neşrettiğiniz eserlerin hakâikıdır. Menba' ve mâdeni, bâkî olan Kur'ân-ı Hakîm'in bahridir. Birgün olup bu dâr-ı imtihandan saadet âlemlerine göçtüğün zaman, kıymetdar eserlerin seni nâmınla beraber yaşatacaktır. Ne mutlu, senin açtığın çeşmenin kıymetini takdirle ona muhafız ve müdâfi olan ve icabında eserlerinin ahkâmını ilân ve telkin uğrunda bin canla hayatını fedâya müheyyâ olan, candan sevdiğin talebelerin var. Uhrevîler diyarında olduğunuz zamanlarda dahi sizin ruhunuzu muazzeb edecek hareketlerde bulunmayacaklarına emin olunuz. Birçok esrar-ı Kur'âniyenin anahtarlarını şimdiden talebenize tevdi ettiğinize, onlar canla başla size minnettar ve müteşekkirdirler. Bugün saçmakta olduğunuz feyizli nurlar, beşeriyetin hakikî insan olanlarını pâyansız sürurlara istiğrak ederek, mükellef oldukları vezâifi bildiriyor. Hizmetiniz inkâr edilmez ve senin fedakârlığın azîmdir, azîmdir.


Barla Lâhikası | Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Zeyli | 63

6

20.08.2008, 09:04

Ben hiçbir Arabiyat görmeden, medresede beş-on sene okumadığım halde, yalnız risaleleri yazıp ciddiyetle okudum. Kendimi yirmi sene medresede okumuş gibi tahayyül ediyorum. Sebebi ise, bu âcizin, bu fakirin, bu miskinin nezdine çok Arabiyat hocaları geliyor ve benim okuduğuma hayret ediyorlar. Evvelden mürşid-i kâmil terbiyesi görmüş insanlar geliyorlar, benden işittikleri kelimelere meftun oluyorlar. Çok hocalar, iki diz üzerine gelip, "Risale okuyuver" diyorlar.

Eğer sesim erişseydi olanca kuvvetimle bağırarak, küre-i arzdaki gençlere diyecektim: "Risaleleri ciddî okumak ve yazmak, yirmi sene medresede okumaktan fâiktir ve daha menfaatlidir." Medresede okumaktaki maksat, evvelâ kendini kurtarıp, saniyen ümmet-i Muhammed'i (a.s.m.) kurtarmaya çalışmak değil mi? Risaletü'n-Nur ve Mektubatü'n-Nur, yirmi senelik medrese ilmini veriyor itikadındayım.

Barla Lâhikası | Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Kısmı ve Üçüncü Zeylinin Nihayetid | 101

7

20.08.2008, 09:06

Ve herbir risale, tek başıyla bir mürşid-i ekmeldir. Kalbi bozulmamış herhangi genç, bir risaleyi alıp dikkatle ve teslimiyetle okusa, daire-i inkıyâda geliyor, ıslah oluyor. Herhangi bir maddiyun bir risaleyi alıp okursa, ımân etmezse de hiçbir bahane bulamıyor. Herhangi bir dinsiz okusa ve tamam mânâsıyla anlasa, imana geliyor. Herhangi bir filozof okusa, "Bundan daha yüksek akıl olamaz ve akıllar toplansa bunun fevkine çıkamaz, akıl buna yol bulamaz" diyor. Risale-i Nur, lisan-ı hal ile Avrupa meftunu bulunan tek gözlü deccâla "Ya ımân et, yahut bütün dünyanın maskarası olacaksın" diyor.



Barla Lâhikası | Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Kısmı ve Üçüncü Zeylinin Nihayetid | 101

8

20.08.2008, 09:10

Fakat bu şuhûr-u selâse çok kıymettardır; leyle-i Kadrin sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım geliyor. ınşaallah, Kur'ân'a ait mesâille iştigal, bir nevi mânevî mütefekkirane Kur'ân okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem kıraat-i Kur'ân mânâları risalelerin istinsah ve mütalâalarında vardır itikadındayız. Zaten bu ciheti siz takdir etmişsiniz.

Barla Lâhikası | Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi | 176

9

20.08.2008, 09:12

Evvelâ: Mektubunuzda Risale-i Nur'un mizanlarını her okudukça daha ziya istifade ettiğinizi yazıyorsunuz. Evet, kardeşim, o risaleler Kur'ân'dan alındığı için kut ve gıda hükmündedir.

Hergün ihtiyaç gıdaya hissedildiği gibi, her vakit bu gıdâ-yı ruhânîye ihtiyaç hissedilir. Senin gibi ruhu inkişaf edip kalbi intibaha gelen zatlar okumaktan usanmaz. Bu Kur'ânî risaleler, sair risaleler gibi tefekküh nev'inden değil ki, usanç versin. Belki tagaddîdir.

Barla Lâhikası | Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi | 180

10

20.08.2008, 09:15

On Altıncı Mektubu serâpâ okudum. Her türlü mezâhim ve meşakkate karşı gösterdiğiniz sabır ve tevekküle meftun oldum. O Sözler'i okudukça, bütün mevcudiyetim bir ıssızlık içinde parlayacak zannettim. Tehâcüm-ü ıztırap için hep güler yüzlü, güzel yüzlü sabırlar temenni ettim.

Yirmi Üçüncü Söz, derinden gelen bir sayha gibi insaniyete bağıran ve insanlara insanlıklarını ihtar eden ve en âli makamlara sahip olmak yollarını gösteren ve karilerini tekâmüle sevk eden ve meşru aşklar doğuran ölmez bir tesellî hatırasıdır. Sözü uzatmaya başladım. Yirmi Üçüncü Sözü lâyıkıyla takdirden âcizim. Çünkü o, bir tesellî ve sâadet mayasıdır.
Ahmed Zekâi


Barla Lâhikası | Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Zeyli | 59

11

20.08.2008, 09:17

Risale-i şerifelerin cümlesi, birer hakikat nuru fışkıran birer gülistan-ı cinândır. Hele Otuz Birinci Mektubun Lem'aları ki, Minhâcü's-Sünne ve gerekse Tiryâk-ı Marazi'l-Bid'a olan Mirkatü's-Sünne okunmaya doyulmaz. Okudukça hissedilen manevî sürur ve füyûzatın had ve hududu bulunmaz bir umman-ı feyizdir. Bazı cümleler oluyor ki, namazdan evvel ve sonra fakirhaneye gelen ihvana müteaddit defalar okuyup feyizleniyoruz. Hele Giritli Hasan Efendi, gözyaşlarından kendisini alamıyor.


Barla Lâhikası | Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Kısmı ve Üçüncü Zeylinin Nihayetid | 71

12

20.08.2008, 09:21

Risaleleri okudukça, şeytan-ı lâîn ve nefsin hilelerini ve evhamlarını Cehennemin dibine atıyordu. Risaleleri okurken, çok arkadaşlar çok hayrette kalırlardı. "Bu koca Bedi', bu lü'lü-misâl bu sözleri, bu kelimeleri nereden buluyor?" diye birbirimize çok defa diyorduk. Lisanına baksan, birşey istifade edilmez gibi görünüyor. Halbuki, söyledikleri hep hikmettir. Nazarımıza dehşet veriyor, nur serpiyor diye, tekrar tekrar iştiyakla okuyorduk. Bunun üzerine, "Risaletü'n-Nur ve Mektubatü'n-Nur, okuyanlara bir iksir-i âzamdır" diye hükmettik.


Barla Lâhikası | Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Kısmı ve Üçüncü Zeylinin Nihayetid | 100

13

20.08.2008, 09:22

Ey ehl-i tarikat kardeşlerim, bilhassa sizlere çok rica ediyorum, risaleleri bir defa okuyunuz. Risaletü'n-Nur ve Mektubatü'n-Nur'un herbir satırında, bir kitabın tesirini bulamazsanız, bana ne derseniz deyiniz, kabul ediyorum.

Tekrar çok tavsiye ediyorum, okuyun, okuyun. Okudukça, risaleler feyzâver nurları saçıyorlar. Okudukça iştiyak getiriyorlar, usanç vermiyorlar. Başka kitapları bir-iki defa okusan, insana usanç veriyor. Halbuki risaleler öyle değil, okudukça başka başka ımân halleri telkin ediyorlar.
Barla Lâhikası | Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Kısmı ve Üçüncü Zeylinin Nihayetid | 102

14

20.08.2008, 09:24

Aziz büyük Üstadım, bu risaleleri okudukça ruhum güller gibi açılıyor, hayat-ı fâniyeden gelen âlâm ve meşakkati kaldırıp atıyor. Yerine, kanaat gibi bir kenz-i mahfîyi iddihar ediyor. Ve diyorum:
"Ey ruh! şimdiye kadar mânevî talep ve arzularını temin eden Nur fabrikasının elmas ve cevherlerinden her birerlerinin ayrı ayrı kıymet ve zarafetlerini görünce, bundan daha kıymettar bir eser olamaz deyip, sen hâlen, ben kalen hükmediyorduk. Envâr-ı Kur'âniye ve reşehât-ı Furkaniye ve lemeât-ı bekaiyenin işte nihayeti yokmuş. Elhamdü lillâh hakaik-i Kur'âniyeden yevmen feyevmen nasîbedar oluyoruz ve olacağız inşaallah. Hemen Cenab-ı Kibriya, şu enhâr-ı kevseri hayat-ı bâkiye harmanı olan mahşere kadar akıtsın... Âmin.
Barla Lâhikası | Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Kısmı ve Üçüncü Zeylinin Nihayetid | 128

15

20.10.2008, 16:23

Evet, ıslâmiyet gibi bir âli tarikatım, acz ve fakrı Allah'a karşı bilmek gibi bir meşrebim, Seyyidü'l-Mürselîn gibi bir rehberim, Kur'ân-ı Azîmüşşan gibi bir mürşidim, bir dakikada mertebe-i velâyete erişmek gibi ulvî bir netice almak mümkün olan askerlik gibi bir mesleğim var.
Üstadım bana ve dinleyen her zevi'l-ukule, "Tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır. Beş vakit namazını hakkıyla edâ et; namazın nihayetindeki tesbihleri yap; ittibâ-ı sünnet et; yedi kebâiri işleme" dersini vermiştir

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3046

16

20.10.2008, 16:24

Ve madem hakkalyakîn derecesinde yakînî bir katî kanaatımız var ki, biz öyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve Cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir. Elbette biz bu sıkıntılı hallerle müftehirâne, müteşekkirâne bir mücahede-i mâneviye yapıyoruz diye, şekvâ etmemek lâzımdır.
şualar | On Üçüncü şuâ | 277



ıki üç gün evvel, Yirmi ıkinci Söz tashih edilirken dinledim.

Gördüm ki, içinde hem küllî zikir, hem geniş fikir, hem kesretli tehlil, hem kuvvetli ımân dersi, hem gafletsiz huzur, hem kudsi hikmet, hem yüksek bir ibadet-i tefekküriye gibi nurlar var.

kastamonu lahikası-194

17

20.10.2008, 16:25

"Herbir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük medrese-i Nuriyeye çevirsin.

Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç-dört zat birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nuriye ittihaz etsin.

Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde,

beş on dakika dahi olsa Risale-i Nur'u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir miktar meşgul olsalar,

hakikî talebe-i ulûmun sevaplarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi,

ıhlâs Risalesinde yazılan beş nevi ibadete de mazhar olurlar.

Hakikî ilim talebeleri gibi, onların maişetlerini temin hususundaki âdi muameleleri de bir nevi ibadet hükmüne geçebilir"

diye kalbe ihtar edildi. Ben de kardeşlerime beyan ediyorum.


http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3760&a=okumak

18

20.10.2008, 16:26

ırsâlâtınız ve bilhassa Onuncu Söz buraya o derece fayda verdi ki, herbir sayfasına mukabil, elimden gelseydi büyük bir hediye verirdim. Çoktan beri görmediğim için, ben hangisini okursam "En birinci budur" derdim. Ötekine bakardım, "Bu birincidir." Daha öbürüsüne baktıkça hayret ederek kat'î kanaatim geldi ki, Risaletü'n-Nur'un kitapları birbirine tercih edilmez. Herbirinin kendi makamında riyaseti var. Ve bu zamanı tenvir eden bir mucize-i maneviye-i Kur'aniyedir. Kastamonu Lâhikası | Aziz Sıddık Kardeşlerim | 11

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir