Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

14.07.2008, 12:57

5. Hüccet-i imaniye



Ism-i Hakemin tecellî-i âzamı şu kâinatı öyle bir kitap hükmüne getirmiş ki,

her sayfasında yüzer kitap yazılmış; ve her satırında yüzer sayfa derc edilmiş;

ve her kelimesinde yüzer satır mevcuttur; ve her harfinde yüzer kelime var;

ve her noktasında kitabın muhtasar bir fihristeciği bulunur bir tarza getirmiştir.


O kitabın sayfaları, satırları, tâ noktalarına kadar yüzer cihette Nakkaşını,

Kâtibini öyle vuzuhla gösteriyor ki, o kitab-ı kâinatın müşahedesi,

kendi vücudundan yüz derece daha ziyade Kâtibinin vücudunu ve vahdetini ispat eder.

Çünkü bir harf kendi vücudunu bir harf kadar ifade ettiği halde, kâtibini bir satır kadar ifade ediyor.


Evet, bu kitab-ı kebîrin bir sayfası, zemin yüzüdür.

O sayfada nebâtat, hayvânat taifeleri adedince kitaplar birbiri içinde, beraber, bir vakitte, yanlışsız, gayet mükemmel bir surette, bahar mevsiminde yazıldığı gözle görünüyor.

Bu sayfanın bir satırı, bir bahçedir. O bahçede bulunan çiçekler, ağaçlar, nebatlar adedince manzum kasideler beraber, birbiri içinde, yanlışsız yazıldığını gözümüzle görüyoruz.

O satırın bir kelimesi, çiçek açmış, meyve vermek üzere yaprağını vermiş bir ağaçtır.

ışte bu kelime, muntazam, mevzun, süslü yaprak, çiçek ve meyveleri adedince,

Hakem-i Zülcelâlin medh ü senâsına dair mânidar fıkralardır.


Güya çiçek açmış her ağaç gibi, o ağaç dahi, Nakkaşının medîhelerini tegannî eden manzum bir kasidedir.

Hem güya Hakem-i Zülcelâl, zeminin meşherinde teşhir ettiği antika ve acip eserlerine binler gözle bakmak istiyor.


Hem güya o Sultan-ı Ezelinin o ağaca verdiği murassâ hediye ve nişanları ve formaları,

hususî bayramı ve resm-i küşâdı olan baharda, padişahın nazarına arz etmek için,

öyle müzeyyen, mevzun, muntazam, mânidar bir şekil almış ve öyle hikmetli bir şekil verilmiştir ki,

herbir çiçeğinde, herbir meyvesinde, birbiri içinde çok vecihler ve delillerle Nakkaşının vücuduna ve esmâsına şehadet ederler.


Meselâ, herbir çiçekte, herbir meyvede bir mizan var. Ve o mizan, bir intizam içinde;

ve o intizam, tazelenen bir tanzim ve tevzin içinde;

ve o tevzin ve tanzim, bir ziynet ve san'at içinde;

ve o ziynet ve san'at, mânidar kokular ve hikmetli tatlar içinde bulunduğundan;

herbir çiçek, o ağacın çiçekleri adedince, Hakem-i Zülcelâle işaretler ediyor.


Ve bu bir kelime olan bu ağaçta, bir harf hükmünde olan bir meyvede bulunan bir çekirdek noktası,

bütün ağacın fihristesini, programını taşıyan küçük bir sandukçadır.


Ve hâkezâ, buna kıyasen, kâinat kitabının bütün satırları, sayfaları, böyle,

ism-i Hakem ve Hakîmin cilvesiyle, yalnız herbir sayfası değil,

belki herbir satırı ve herbir kelimesi ve herbir harfi ve herbir noktası,

birer mucize hükmüne getirilmiştir ki, bütün esbab toplansa,

bir noktasının nazîrini getiremezler, muaraza edemezler.

Evet bu Kur'an-ı azîm-i kâinatın herbir âyet-i tekvîniyesi, o âyetin noktaları ve hurûfu adedince mu'cizeler gösterdiklerinden, elbette serseri tesadüf, kör kuvvet; gayesiz, mîzansız şuursuz tabiat hiçbir cihetle o hakîmane, basîrane olan has mîzana ve gayet ince intizama karışamazlar.

Eğer karışsaydılar, elbette karışık eseri görünecekti. Halbuki hiçbir cihetle intizamsızlık müşahede olunmuyor.


Asa-yı Musa 5. hüccet-i imaniye
Üçüncü Nüktenin ıkinci Noktası
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir