Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, bazı zatların başını ve yüzünü mübarek eliyle meshedip duâ ettikten sonra zâhir olan harikaların çok cüz’iyatından, iştihar bulmuş birkaçını numune olarak beyan ediyoruz.
Birincisi: Ömer ibni Sa’d’ın başına elini sürmüş, duâ etmiş. Seksen yaşında o adam, o duânın bereketiyle, öldüğü vakit başında beyaz yoktu.
ıkincisi: Kays ibni Zeyd’in başına elini koyup, meshedip duâ etmiş. O duânın bereketiyle, yüz yaşına girdiği vakit, meshin tesiriyle, bütün başı beyaz, yalnız Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın elini koyduğu yer simsiyah olarak kalmış.
Üçüncüsü: Abdurrahman ibni Zeyd ibni’l-Hattab, hem küçük, hem çirkindi. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm eliyle başını meshedip duâ etmiş. O duânın bereketiyle, kametçe en bâlâ kamet ve sûretçe en güzel bir sûrete girmiş.
Dördüncüsü: Âiz ibni Amr’ın gazve-i Huneyn’de yüzü yaralanmış. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, eliyle yüzündeki kanı silmiş. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın elinin temas ettiği yer, parlak bir nuraniyet vermiş ki, muhaddisler “Kegurreti’l-feres” tâbir etmişler. Yani, “doru atın alnındaki beyaz gibi,” temas yeri öyle parlıyordu.
Mektubat, s. 151
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"