Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Bunun üzerine Hazret-i Bedîüzzaman “Hayır Husrev! Hakk böyle ister! Melekü’l-Mevt beni alacak, sen hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet edeceksin!” demiş ve kendi ömründen sekiz seneyi Husrev Efendi’ye verdiğini ifâde etmiş ve kendisine hizmet eden sâir Nûr Talebelerini de “Bana hizmet ettiğiniz gibi Husrev’e de hizmet edeceksiniz!” diyerek her birisinden söz almıştı.
kendisine hizmet eden sâir Nûr Talebelerini de “Bana hizmet ettiğiniz gibi Husrev’e de hizmet edeceksiniz!” diyerek her birisinden söz almıştı.
kendisine hizmet eden sâir Nûr Talebelerini de “Bana hizmet ettiğiniz gibi Husrev’e de hizmet edeceksiniz!” diyerek her birisinden söz almıştı.
kendisine hizmet eden sâir Nûr Talebelerini de “Bana hizmet ettiğiniz gibi Husrev’e de hizmet edeceksiniz!” diyerek her birisinden söz almıştı.
kendisine hizmet eden sâir Nûr Talebelerini de “Bana hizmet ettiğiniz gibi Husrev’e de hizmet edeceksiniz!” diyerek her birisinden söz almıştı.
kendisine hizmet eden sâir Nûr Talebelerini de “Bana hizmet ettiğiniz gibi Husrev’e de hizmet edeceksiniz!” diyerek her birisinden söz almıştı.
söz almıştı. söz almıştı. söz almıştı.söz almıştı. söz almıştı.
Eee yani Hüsrev Abiyi "şeyh" mi ilan ediyorsunuz..?? Ne bu tarikat mı hakikat mesleği mi..?
Siz niye hiç imani bahislerde yazmıyorsunuz anlamadım gitti, hep bu "şeyh"lik meselesine takılmış kalmışsınız..
Bunun imanınıza faydası ne, hiç düşünmüyor musunuz..? Ölürken bunu mu soracaklar size..?
"Isparta'da Nur kahramanlarını görmek istiyorum"
"Birgün Safranbolu'da Köprülü Camiinin yanındaki odada, Mustafa Osman Ağabeyimizin Nur'lardan okuduğu,
´Risale-i Nur, sönmez ve söndürülemez. Bir âlem-i manâda İmam-ı Ali'nin (r.a.) ilminde sordum´
cümlesini dinlerken ve aynı günlerde Hasan Feyzi'nin,
´Ey Risale-i Nur!´diye başlayan uzun mektubunu dinlerken,
beklenilen zat-ı Nuranînin Hazret-i Üstad olduğu, içimde hep canlanıyordu.
Aynı sene Emirdağ'da Hazret-i Üstadı ziyaretimi müteakip Isparta'ya gitmiştim.
Hüsrev Ağabey ve diğer Nur kahramanlarını görmek istiyordum.
Hüsrev Ağabeyin evinde Tahiri Ağabeyi de gördüm.
Hüsrev ağabeyimiz, ´Kardeşim Sungur, 1400 seneden beri ehl-i imanın beklediği zat gelmiştir´ sözü ,
içimdeki manâyı teyid ediyordu.
"Isparta'da Nur kahramanlarını görmek istiyorum"
"Birgün Safranbolu'da Köprülü Camiinin yanındaki odada, Mustafa Osman Ağabeyimizin Nur'lardan okuduğu,
´Risale-i Nur, sönmez ve söndürülemez. Bir âlem-i manâda İmam-ı Ali'nin (r.a.) ilminde sordum´
cümlesini dinlerken ve aynı günlerde Hasan Feyzi'nin,
´Ey Risale-i Nur!´diye başlayan uzun mektubunu dinlerken,
beklenilen zat-ı Nuranînin Hazret-i Üstad olduğu, içimde hep canlanıyordu.
Aynı sene Emirdağ'da Hazret-i Üstadı ziyaretimi müteakip Isparta'ya gitmiştim.
Hüsrev Ağabey ve diğer Nur kahramanlarını görmek istiyordum.
Hüsrev Ağabeyin evinde Tahiri Ağabeyi de gördüm.
Hüsrev ağabeyimiz, ´Kardeşim Sungur, 1400 seneden beri ehl-i imanın beklediği zat gelmiştir´ sözü ,
içimdeki manâyı teyid ediyordu.
"Isparta'da Nur kahramanlarını görmek istiyorum"
"Birgün Safranbolu'da Köprülü Camiinin yanındaki odada, Mustafa Osman Ağabeyimizin Nur'lardan okuduğu,
´Risale-i Nur, sönmez ve söndürülemez. Bir âlem-i manâda İmam-ı Ali'nin (r.a.) ilminde sordum´
cümlesini dinlerken ve aynı günlerde Hasan Feyzi'nin,
´Ey Risale-i Nur!´diye başlayan uzun mektubunu dinlerken,
beklenilen zat-ı Nuranînin Hazret-i Üstad olduğu, içimde hep canlanıyordu.
Aynı sene Emirdağ'da Hazret-i Üstadı ziyaretimi müteakip Isparta'ya gitmiştim.
Hüsrev Ağabey ve diğer Nur kahramanlarını görmek istiyordum.
Hüsrev Ağabeyin evinde Tahiri Ağabeyi de gördüm.
Hüsrev ağabeyimiz, ´Kardeşim Sungur, 1400 seneden beri ehl-i imanın beklediği zat gelmiştir´ sözü ,
içimdeki manâyı teyid ediyordu.
"Isparta'da Nur kahramanlarını görmek istiyorum"
"Birgün Safranbolu'da Köprülü Camiinin yanındaki odada, Mustafa Osman Ağabeyimizin Nur'lardan okuduğu,
´Risale-i Nur, sönmez ve söndürülemez. Bir âlem-i manâda İmam-ı Ali'nin (r.a.) ilminde sordum´
cümlesini dinlerken ve aynı günlerde Hasan Feyzi'nin,
´Ey Risale-i Nur!´diye başlayan uzun mektubunu dinlerken,
beklenilen zat-ı Nuranînin Hazret-i Üstad olduğu, içimde hep canlanıyordu.
Aynı sene Emirdağ'da Hazret-i Üstadı ziyaretimi müteakip Isparta'ya gitmiştim.
Hüsrev Ağabey ve diğer Nur kahramanlarını görmek istiyordum.
Hüsrev Ağabeyin evinde Tahiri Ağabeyi de gördüm.
Hüsrev ağabeyimiz, ´Kardeşim Sungur, 1400 seneden beri ehl-i imanın beklediği zat gelmiştir´ sözü ,
içimdeki manâyı teyid ediyordu.
Ben size ilân ederim ki; Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünki şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir....
"Isparta'da Nur kahramanlarını görmek istiyorum"
"Birgün Safranbolu'da Köprülü Camiinin yanındaki odada, Mustafa Osman Ağabeyimizin Nur'lardan okuduğu,
´Risale-i Nur, sönmez ve söndürülemez. Bir âlem-i manâda İmam-ı Ali'nin (r.a.) ilminde sordum´
cümlesini dinlerken ve aynı günlerde Hasan Feyzi'nin,
´Ey Risale-i Nur!´diye başlayan uzun mektubunu dinlerken,
beklenilen zat-ı Nuranînin Hazret-i Üstad olduğu, içimde hep canlanıyordu.
Aynı sene Emirdağ'da Hazret-i Üstadı ziyaretimi müteakip Isparta'ya gitmiştim.
Hüsrev Ağabey ve diğer Nur kahramanlarını görmek istiyordum.
Hüsrev Ağabeyin evinde Tahiri Ağabeyi de gördüm.
Hüsrev ağabeyimiz, ´Kardeşim Sungur, 1400 seneden beri ehl-i imanın beklediği zat gelmiştir´ sözü ,
içimdeki manâyı teyid ediyordu.
''kanaatım geldi ki; Barlada bulunduğum zaman bütün yazanların tashihatını ve te’lif hizmetini yapmamda tahakkuk eden büyük inâyet ve harika muvaffakıyet, aynen Husrevde, yardımcılarında dahi nümunesi var.''emirdağı II
Haz. üstad risale-i nurların yazdırılmasındaki inayet,telif(yani eserleri yazdırılması)aynen HUSREV 'İN ÜZERİNDE GÖRÜNÜYOR DEMESİ AKILLARINIZI DÜŞÜNMEYE İNŞAALLAH SEVK EDER.
NEŞİR CİHETİNDE Kİ İNAYETİ İSE HAZ. ÜSTAD ONA CANINI VERMEKLE VE BU VATANA DİNSİZLİĞİN GİRMESİNİ TEK BAŞINA ENGEL OLMAKLA YAPTIĞINI AŞİKARE İZAH ETMİŞ.