Evet doğru metodları bilmek Mü'minin ve Müslümanın vasfıdır. Zira, Asr Suresi emrediyor "Onlar hakkı ve sabırı tavsiye ederler". Çünkü, hakikat hak ile iktiran eder. Hak üzere olmadan hakikat verilmez.
Mesela, özel hayatındaki sansasyonlarla şöhret bulmuş bir kişiye sanatçı demek metodik olarak doğru değildir. Ancak, medya halkın eline yanlış metre aletleri verdiği için elbette o metre ile ölçen o kişi sanattan bihaber o zevata sanatçı nazarı ile bakıp hayran olur. ıdolü dahi yapar.
ışte Risale-i Nur doğru ölçü aleti verir. Risale-i nur'dan ders alan bir zat, mesela; Nazım Hikmet'e iki nazarla bakar; biri dünyevi biri uhrevi. Elbette sanatını takdir eder, elbette Allah adına dine zarar veren ideolojisine buğz eder. Biri birine karıştırmaz.
ışte Mü'min bir Müslümanın birinci vazifesi halkın hakikate ulaşma arzusu ile istimal ettiği, ancak; onu yalana ve yanlışa götüren kendi cebinden çıkan veyahut, medya gibi cahil veyahut ard niyetli cenahların verdiği ölçü aletlerine bedel Kur'an'ın hak metodlarını vermektir. Önce kendi istimal eder ki lisan-ı hal lisan-ı kalden daha tesirlidir.
ışte ortaya çıktı ki dalalet fırkalarının zuhur mukademelerine baktığımızda imamlarının hak metodtan uzaklaşmalarını görürüz. Elbette hak metodu istimal etmeyen -mesela- der; "Kader yoktur". Zaten aksi düşünülemez. Yani, Adetullah'a binaen hak metodları kullanana muhakkak hak metodu istimal kabiliyetine veya aklının kabiliyeti nisbetince hakikat verilir. O kişi asla dall olmaz..
ışte bu bakış açısı ile Risale-i Nur avamdan en büyük bir alimi dahi muhattab alır. Her birinin kabiliyeti nisbetince nasibi olur.
Risale-i Nur'un muhattabı kimdir sorsuna bir de bu kombinasyonu deneyerek cevap vermek istedim.
Muhabbetle