Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

10.12.2010, 09:03

Gençlik damarı


Hadis-i Şerif Meâli

Siz iman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe
de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz
bir şeyi size haber vereyim mi? Aranızda selâmı yayınız.

Câmiü's-Sağîr, No: 2156





10.12.2010










Gençlik damarı


Gençlik damarı akıldan ziyâde hissiyâtı dinler. His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez.

(Risâle-i Nur mîzanlarından On Üçüncü Sözün İkinci Makamının Hâşiyesidir) Bismihî Sübhânehû

Risâle-i Nur’daki hakikî teselliye mahpuslar çok muhtaçtırlar.
Hususan, gençlik darbesini yiyip taze ve şirin ömrünü hapiste
geçirenlerin, Nurlara ekmek kadar ihtiyaçları var.

Evet, gençlik damarı akıldan ziyâde hissiyâtı dinler. His ve
heves ise kördür, âkıbeti görmez; bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir
batman lezzete tercih eder; bir dakika intikam lezzeti ile katleder,
seksen bin saat hapis elemlerini çeker; ve bir saat sefâhet keyfiyle,
bir nâmus meselesinde, binler gün hem hapsin, hem düşmanın endişesinden
sıkıntılarla ömrünün saadeti mahvolur.

Bunlara kıyasen, bîçare gençlerin çok vartaları var ki, en tatlı
hayatını, en acı ve acınacak bir hayata çeviriyorlar. Ve bilhassa
şimâlde koca bir devlet, gençlik hevesâtını elde ederek, bu asrı
fırtınalarıyla sarsıyor. Çünkü, âkıbeti görmeyen kör hissiyâtla hareket
eden gençlere ehl-i nâmusun güzel kızlarını ve karılarını ibâhe eder.
Belki, hamamlarında erkek, kadın beraber çıplak olarak girmelerine izin
vermeleri cihetinde, bu fuhşiyâtı teşvik eder. Hem, serseri ve fakir
olanlara zenginlerin mallarını helâl eder ki, bütün beşer bu musîbete
karşı titriyor.

İşte bu asırda, İslâm ve Türk gençleri, kahramanâne davranıp, iki
cihetten hücum eden bu tehlikeye karşı, Risâle-i Nur’un Meyve ve
Gençlik Rehberi gibi keskin kılınçlarıyla mukabele etmeleri elzemdir.
Yoksa, o bîçare genç, hem dünya istikbâlini, hem mesud hayatını, hem
âhiretteki saadetini ve hayat-ı bâkiyesini azablara, elemlere çevirip
mahveder. Ve sû-i istimâl ve sefâhetle hastahânelere ve hayatın
taşkınlıkları ile hapishânelere düşer. Eyvahlar, esefler ile,
ihtiyarlığında çok ağlayacak. Eğer terbiye-i Kur’âniye ve Nurun
hakikatleriyle kendini muhâfaza eylese, tam bir kahraman genç ve
mükemmel bir insan ve mesud bir Müslüman ve sâir zîhayatlara, hayvanlara
bir nevî sultan olur.

Evet, bir genç, hapiste, yirmi dört saat her günkü ömründen tek
bir saatini beş farz namaza sarf etse ve ekser günahlardan hapis mâni
olduğu gibi, o musîbete sebebiyet veren hatâdan dahi tevbe edip sâir
zararlı, elemli günahlardan çekilse, hem hayatına, hem istikbâline, hem
vatanına, hem milletine, hem akrabâsına büyük bir faydası olması gibi; o
on, on beş senelik fânî gençlikle, ebedî parlak bir gençliği
kazanacağını, başta Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân, bütün kütüb ve suhuf-u
semâviye katî haber verip müjde ediyorlar.

Evet, o şirin, güzel gençlik nimetine istikametle, tâatle
şükretse, hem ziyâdeleşir, hem bâkîleşir, hem lezzetlenir. Yoksa hem
belâlı olur, hem elemli, gamlı, kâbuslu olur gider; hem akrabâsına, hem
vatanına, hem milletine muzır bir serseri hükmüne geçirmeye sebebiyet
verir. (...)

Ey zevk ve lezzete mübtelâ insan! Ben yetmiş beş yaşımda, binler
tecrübelerle ve hüccetlerle ve hâdiselerle aynelyakîn bildim ki, hakikî
zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız
imândadır ve imân hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa, dünyevî bir
lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur
gibi, hayatın lezzetini kaçırır.

Sözler, s. 241
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir