Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

25.11.2010, 12:40

İnce, fakat ehemmiyetli esasları muhafaza etmek


Âyet-i Kerime Meâli

Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi
olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye
yönelenleri son derece bağışlayıcıdır.

Âl-i İmran Sûresi: 53





25.11.2010










İnce, fakat ehemmiyetli esasları muhafaza etmek


Risâletü’n-Nur, gerçi umuma teşmil suretiyle değil, fakat her halde
hakikat-i İslâmiyenin içinde cereyan edip gelen esas-ı velâyet ve esas-ı
takvâ ve esas-ı azimet ve esâsât-ı Sünnet-i Seniye gibi ince, fakat
ehemmiyetli esasları muhafaza etmek bir vazife-i asliyesidir. Sevk-i
zaruretle, hadisatın fetvalarıyla onlar terk edilmez.

Aziz, sıddık kardeşlerim, (...)

Gül ve Nur fabrikaları ve mübarekler başta olarak umum
kardeşlerime birer birer selâm ediyorum. Bu memleketi tenvir eden ve
Cennet kokularıyla rayihalandıran o fabrikaları Cenâb-ı Hak muvaffak ve
dâim eylesin. Amin. Biz burada onların parlak nurlarıyla ve şirin güzel
kokularıyla âlem-i bekanın rayihasını istişmam ediyoruz.

Risâle-i Nur Talebelerinin hasları olan sahip ve vârisleri ve
haslarının hasları olan erkân ve esasları olan kardeşlerime bugünlerde
vuku bulan bir hadise münasebetiyle beyan ediyorum ki, Risâletü’n-Nur
hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere
ihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı
kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkiki yapmanın en kısa ve en kolay
yolu Risâletü’n-Nur’dadır. Evet, on beş sene yerine on beş haftada
Risâletü’n-Nur o yolu kestirir, iman-ı hakikîye isal eder.

Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-i mütalâayla bazan
bir günde bir cilt kitabı anlayarak mütalâa ederken, yirmi seneye
yakındır ki Kur’ân ve Kur’ân’dan gelen Resailü’n-Nur bana kâfi
geliyorlardı. Birtek kitaba muhtaç olmadım, başka kitapları yanımda
bulundurmadım. Risâletü’n-Nur çok mütenevvi hakaike dair olduğu halde,
telifi zamanında, yirmi seneden beri ben muhtaç olmadım. Elbette siz,
yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir.

Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara
bakmıyorum, meşgul olmuyorum; siz dahi Risâletü’n-Nur’a kanaat etmeniz
lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.

Hem şimdilik bazı ulemanın yeni eserlerinde meslek ve meşrep ayrı
ve bid’atlara müsait gittiği için, Risâletü’n-Nur zındıkaya karşı
hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid’ata karşı da huruf ve
hatt-ı Kur’ânı muhafaza etmek bir vazifesi iken, has talebelerden birisi
bilfiil huruf ve hatt-ı Kur’âniye’yi ders verdiği halde, sırrı bilinmez
bir hevesle, huruf ve hatt-ı Kur’âniyeye, ilm-i din perdesinde tesirli
bir surette darbe vuran bazı hocaların darbede istimal ettikleri
eserleri almışlar. Haberim olmadan, dağda, şiddetli bir tarzda o has
talebelere karşı bir gerginlik hissettim, sonra ikaz ettim. Elhamdü
lillâh ayıldılar. İnşaallah tamamen kurtuldular.

Ey kardeşlerim,

Mesleğimiz, tecavüz değil tedafüdür. Hem tahrip değil, tamirdir.
Hem hâkim değiliz, mahkûmuz. Bize tecavüz eden hadsizdirler.
Mesleklerinde, elbette çok mühim ve bizim de malımız hakikatler var. O
hakikatlerin intişarına bize ihtiyaçları yoktur. Binler o şeyleri okur,
neşreder adamları var. Biz onların yardımlarına koşmamızla, omuzumuzdaki
çok ehemmiyetli vazife zedelenir ve muhafazası lâzım olan ve birer
taifeye mahsus bir kısım esaslar ve âli hakikatler kaybolmasına vesile
olur.

Meselâ, hadisat-ı zamaniye bahanesiyle Vehhâbîlik ve Melâmîliğin
bir nev’îne zemin ihzar etmek tarzında, bazı ruhsat-ı şer’iyeyi perde
yapıp eserler yazılmış.

Risâletü’n-Nur, gerçi umuma teşmil suretiyle değil, fakat her
halde hakikat-i İslamiyenin içinde cereyan edip gelen esas-ı velâyet ve
esas-ı takvâ ve esas-ı azimet ve esâsât-ı Sünnet-i Seniye gibi ince,
fakat ehemmiyetli esasları muhafaza etmek bir vazife-i asliyesidir.
Sevk-i zaruretle, hadisatın fetvalarıyla onlar terk edilmez.

Kastamonu Lâhikası, s. 51





25.11.2010

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir