Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

23.11.2010, 09:08

Hâkim, kendi müddeî olsa...


Hadis-i Şerif Meâli

Öyle fitneler meydana gelecek ki, o zamanda oturan ayakta
durandan; ayakta duran fitneye doğru yürüyenden; yürüyen, koşarak
gidenden daha hayırlıdır. Kim bu fitneye bulaşırsa, fitne onu içine
çekecektir. Kim ondan kurtuluş ve sığınılabilecek bir yer bulursa, oraya
sığınsın.

Câmiü's-Sağîr, No: 2337





23.11.2010










Hâkim, kendi müddeî olsa...


Hâkim, kendi müddeî olsa, elbette ona şekvâ edilmez... Haksızlığı hak
iddiâ edenlere karşı hak dâvâ etmek ve onlara müracaat etmek bir
haksızlıktır, hakka karşı bir hürmetsizliktir.

İtiraznâmemde izah ettiğim bir hikâye:

Bir zaman, bir padişahın müptela olduğu bir hastalığın ilâcı, bir
çocuğun kanı imiş. O çocuğun pederi, çocuğu, hakimin fetvasıyla bir
para mukabilinde padişaha vermiş. Çocuk, mecliste ağlamak ve şekvâ
yerine gülmüş. Sormuşlar:

“Neden istimdat etmiyorsun, şikâyet etmiyorsun, gülüyorsun?” Demiş ki:

“İnsan, musîbete giriftar olduğu vakit, evvel pederine, sonra
hakime, sonra padişaha şekva eder. Benim pederim, beni kesilmek için
satıyor, işte hakim de ölmekliğime karar veriyor, işte padişah benim
kanımı istiyor. Bu antika ve pek garip ve şekli çok çirkin ve hiç
görülmemiş bu hale karşı ancak gülmek ile mukabele edilir.”

İşte, ey Şükrü Kaya Bey, biz de o çocuk hükmüne geçtik!
Derdimizi, evvel mahallî hükûmetteki valiye, sonra mahkeme adaletine,
sonra Dahiliye Vekâletine müracaat edip mazlumiyetimizi beyan ederek
zalimlerden bizi kurtarmak için arzuhâl etmek mukteza-i hal iken, gördük
ki, en son şekvâmızı dinleyecek Dahiliye Vekilinin hakkımızda kapıldığı
asılsız evhamına bir hakîkat rengi vermek ve hatasını örtmek fikriyle
hatasında ısrar etmesi daha büyük bir hata olduğunu düşünmediğinden,
dûçar olduğu gurur hastalığına, kanımızı isteyerek, bizi asılsız
bahanelerle perişan etmek istiyor. Biz de Şükrü Kaya’nın şahsını,
Dahiliye Vekili olan Şükrü Kaya Beye şekva ediyoruz. Eğer serbestiyeti
tam muhafaza etmek isteyen ve hiçbir tesir karşısında mağlûp olmayan ve
vicdanlarındaki hiss-i adaletle hükmeden bu mahkeme, bizi, Şükrü Kaya
Beyin şahsı hakkında dinleyeceklerini bilseydim, en evvel biz, Şükrü
Kaya’nın şahsı aleyhine ikame-i dava edecektik. Çünkü, bir seneden beri,
her gün veya her hafta hakkımızda rapor isteye isteye, aleyhimize
casusların, zabıtaların nazar-ı dikkatini celb ettirip, kurban koyunu
gibi kesmek için bizi beslettiriyordu. Mahkeme ise, adaletten başka
hiçbir şey düşünmemek lâzım gelirken ve hakîkaten mahkeme içindeki
zatlar da adalete tam bağlı oldukları halde, yüksek makamdaki Şükrü Kaya
gibi şahsın tesiratına karşı dayanamadıkları için, bizi tahliye
edemeyip süründürüyorlar. Mahallî hükûmet olan Isparta valisi ve
zabıtası ise, herkesten ziyade bizi ve Ispartalı bîçare, masum
mevkufları himaye etmek ve bir an evvel kurtulmasına sa’y etmeleri
vazife-i vicdaniyeleri iken, bilâkis çok manasız ve asılsız bahaneler
ile Isparta mevkuflarının, husûsan muhtaç ve fakirlerin tayinlerini
verdirmeyip, açlıkla sefalete düşmeleri için onları ezdirmeye
çalışıyorlar. İşte bu hâle şekva değil; belki, ağlamanın nihayet
derecesini gösteren bu acı hâle, o çocuk gibi gülmek ile mukabele
ediyoruz ve tevekkül edip, işimizi Azîz-i Cebbar’a havale ediyoruz.

Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Hayatı, s. 209

***

İşte, böyle vaziyette bir adam, Cenâb-ı Hak’tan başka kime müracaat eder? Hâkim, kendi müddeî olsa, elbette ona şekvâ edilmez.

Mektubat, 16. Mektub, s. 77

***

Hakim, kendisi müddei olsa, elbette “Kimden kime şekva edeyim, ben dahi şaştım,” benim gibi biçarelere dedirtir.

Emirdağ Lâhikası, “Kendi

Kendime Bir Hasb-i Haldir”, s. 17

***

Haksızlığı hak iddiâ edenlere karşı hak dâvâ etmek ve onlara
müracaat etmek bir haksızlıktır, hakka karşı bir hürmetsizliktir. Ben bu
haksızlığı ve hakka karşı hürmetsizliği irtikâp etmek istemem vesselâm.


Mektubat, 16. Mektub, s. 75



http://www.yeniasya.com.tr/2010/11/23/lahika/default.htm

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir