Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

13.11.2010, 08:59

İslâmın kudsî ve semavî kongresi: Hac


Âyet-i Kerime Meâli

Meryem, “Yâ Rabbi, benim nasıl çocuğum olabilir? Bana hiçbir
insan el sürmemiştir” dedi. Allah Teâlâ buyurdu ki: Evet, öyledir. Lâkin
Allah dilediğini yaratır. Birşeyi murad ettiği zaman O'nun işi sadece
“Ol” demektir; o da oluverir.

Âl-i İmran Sûresi: 47





13.11.2010










İslâmın kudsî ve semavî kongresi: Hac


O kudsî farîzayı ve din-i İslâmın kudsî ve semavî kongresi hükmünde olan
bu hacc-ı ekberi büyük bir bayramın arefesi noktasında olarak bütün ruh
u canımızla tebrik ediyoruz.

Aziz, sıddık, fedakâr kardeşlerim,

Çok yerlerden telgraf ve mektuplarla bayram tebrikleri aldığım ve
çok hasta bulunduğum için, vârislerim olan Medresetü’z-Zehrâ erkânları
benim bedelime hem kendilerini, hem o has kardeşlerimizin bayramlarını
tebrik etmekle beraber, âlem-i İslâmın büyük bayramının arefesi olan ve
şimdilik Asya ve Afrika’da inkişâfa başlayan ve dört yüz milyon
Müslümanı birbirine kardeş ve maddî ve mânevî yardımcı yapan İttihâd-ı
İslâmın, yeni teşekkül eden İslâmî devletlerde tesise başlamasının ve
Kur’ân-ı Hakîmin kudsî kanunlarının o yeni İslâmî devletlerin kanun-u
esasîsi olmasından dolayı büyük bayram-ı İslâmiyeyi tebrik ve dinler
içinde bütün ahkâm ve hakikatlerini akla ve hüccetlere istinad ettiren
Kur’ân-ı Hakîmin, zuhura gelen küfr-ü mutlakı tek başıyla kırmasına çok
emareler görülmesi ve beşer istikbalinin de, bu gelen bayramını tebrikle
beraber, Medresetü’z-Zehranın ve bütün Nur Talebelerinin hem dâhil, hem
hariçte, hem Arapça, hem Türkçe Nurların neşriyâtına çalışmalarını ve
dindar Demokratların bir kısm-ı mühimmi Nurların serbestiyetine taraftar
çıkmalarını bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.

Bu sene hacıların az olmasına çok esbap varken, 180 binden ziyâde
hacıların o kudsî farîzayı ve din-i İslâmın kudsî ve semavî kongresi
hükmünde olan bu hacc-ı ekberi büyük bir bayramın arefesi noktasında
olarak bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.

Emirdağ Lâhikası, s. 652-53

***

Azîz, sıddîk kardeşlerim,

Ben hem Risâle-i Nur’u, hem sizleri, hem kendimi Hüsrev ve Hıfzı
ve Bartınlı Seyyid’in kıymettar müjdeleriyle hem tebrik, hem tebşîr
ediyorum. Evet, bu sene hacca gidenler, Mekke-i Mükerreme’de Nurun
kuvvetli mecmualarını büyük âlimlerin hem Arapça, hem Hintçe tercüme ve
neşre çalışmaları gibi; Medîne-i Münevvere’de dahi o derece makbul olmuş
ki; Ravza-i Mutahhara’nın Makber-i Saadet’i üstünde konulmuş. Hacı
Seyyid, kendi gözüyle Asâ-yı Mûsâ mecmuasını, kabr-i Peygamberî (asm)
üzerinde görmüş. Demek makbul-ü Nebevî olmuş ve rızâ-i Muhammedî (asm)
dairesine girmiş.

Hem niyet ettiğimiz ve buradan giden hacılara dediğimiz gibi,
Nurlar, bizim bedelimize o mübârek makamları ziyâret etmişler; hadsiz
şükür olsun. Nurun kahramanları bu mecmuaları tashihli olarak
neşretmeleriyle, pekçok fâidelerinden birisi de, beni tashih
vazifesinden ve merakından kurtardığı gibi; kalemle yazılan sâir
nüshalara tam bir me’haz olmak cihetinde yüzer tashihçi hükmüne
geçtiler. Cenâb-ı Erhamürrahimîn, o mecmuaların herbir harfine mukabil,
onların defter-i hasenâtlarına bin hasene yazdırsın. Âmin.

Târihçe-i Hayat, s. 894

***

Mişâil namıyla müsemmâ Mihâil Peygamberin Kitabının Dördüncü
Bâbında şu âyet var: “Âhirzamanda bir ümmet-i merhume kaim olup, orada
Hakka ibadet etmek üzere mübarek dağı ihtiyar ederler. Ve her iklimden
orada birçok halk toplanıp Rabb-i Vâhid’e ibadet ederler, Ona şirk
etmezler.” (Kitab-ı Mukaddes, Mîhâ, Bab 4, âyet 1-2.)

İşte şu âyet, zâhir bir sûrette, dünyanın en mübarek dağı olan
Cebel-i Arafat ve orada her iklimden gelen hacıların tekbir ve
ibadetlerini ve ümmet-i merhume nâmıyla şöhret-şiâr olan ümmet-i
Muhammediyeyi tarif ediyor.

Mektûbât, 19. Mektub, 16. İşaret, 1. Kısım, 3. Hüccet, s. 288
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir