Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

06.11.2010, 08:46

Uhuvvet; gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz


Hadis-i Şerif Meâli


"Kişinin bir gün din kardeşine yardımcı olması, bir ay camiye kapanmasından daha hayırlıdır."



Câmiü's-Sağîr, No: 2733








06.11.2010










Uhuvvet; gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz

Mâbeynimizdeki hakikî ve uhrevî uhuvvet, gücenmek ve tarafgirlik
kaldırmaz... Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi
kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz... Yoksa habbe kubbe olup tamir
edilmeyecek bir zarar verebilir.
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bu dünyada, hususan bu zamanda, hususan musîbete düşenlere ve
bilhassa Nur şakirtlerindeki dehşetli sıkıntılara ve meyusiyetlere karşı
en tesirli çare, birbirine teselli ve ferah vermek ve kuvve-i
mâneviyesini takviye etmek ve fedakâr hakikî kardeş gibi birbirinin gam
ve hüzün ve sıkıntılarına merhem sürmek ve tam şefkatle kederli kalbini
okşamaktır. Mâbeynimizdeki hakikî ve uhrevî uhuvvet, gücenmek ve
tarafgirlik kaldırmaz. Madem ben size bütün kuvvetimle itimad edip bel
bağlamışım ve sizin için, değil yalnız istirahatimi ve haysiyetimi ve
şerefimi, belki sevinçle ruhumu da feda etmeye karar verdiğimi
bilirsiniz, belki de görüyorsunuz. Hattâ kasemle temin ederim ki, sekiz
gündür Nurun iki rüknü zâhirî birbirine nazlanmak ve teselli yerine
hüzün vermek olan ehemmiyetsiz hadisenin, bu sırada benim kalbime
verdiği azap cihetiyle, “Eyvah, eyvah! El’aman, el’aman! Yâ
Erhamerrâhimîn, medet! Bizi muhafaza eyle. Bizi cin ve insî şeytanların
şerrinden kurtar. Kardeşlerimin kalblerini birbirine tam sadakat ve
muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur” diye hem ruhum, hem kalbim, hem
aklım feryat edip ağladılar.
Ey demir gibi sarsılmaz kardeşlerim, bana yardım ediniz.
Meselemiz çok naziktir. Ben sizlere çok güveniyordum ki, bütün
vazifelerimi şahs-ı mânevînize bırakmıştım. Siz de, bütün kuvvetinizle
benim imdadıma koşmanız lâzım geliyor. Gerçi hadise pek cüz’î ve geçici
ve küçük idi. Fakat saatimizin zembereğine ve gözümüzün hadekasına gelen
bir saç, bir zerrecik dahi incitir. Ve bu noktada ehemmiyetlidir ki,
maddî üç patlak ve mânevî üç müşahedeler tam tamına haber verdiler.
***
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Sobamın ve Feyzi’lerin ve Sabri ve Hüsrev’in iki su bardakları
parça parça olması, dehşetli bir musîbet geldiğini haber vermiştiler.
Evet, bizim en kuvvetli nokta-i istinadımız olan hakikî tesanüd ve
birbirinin kusuruna bakmamak ve Hüsrev gibi Nur kahramanlarından—benim
yerimde ve Nurun şahs-ı mânevîsinin çok ehemmiyetli bir mümessili
olmasından—hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir. Ben kaç gündür dehşetli
bir sıkıntı ve meyusiyet hissettiğimden, “Düşmanlarımız bizi mağlûp
edecek bir çare bulmuşlar” diye çok telâş ederdim. Hem sobam, hem hayalî
ayn-ı hakikat müşahedem doğru haber vermişler. Sakın, sakın, sakın!
Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz.
Vallahi, bu hadisenin bizim hapse girmemizden daha ziyade Kur’ân ve İmân
hizmetimize—hususan bu sırada—zarar vermek ihtimali kavîdir.
Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 428
***
Aziz, sıddık, muhlis kardeşlerim,
Bizler imkân dairesinde bütün kuvvetimizle Lem’a-i İhlâs’ın
düsturlarını ve hakikî ihlâsın sırrını mâbeynimizde ve birbirimize karşı
istimal etmek, vücup derecesine gelmiş. Kat’î haber aldım ki, üç aydan
beri buradaki has kardeşleri birbirine karşı meşrep veya fikir
ihtilâfıyla bir soğukluk vermek için üç adam tayin edilmiş. Hem metin
Nurcuları usandırmakla sarsmak ve nazik ve tahammülsüzleri
evhamlandırmak ve hizmet-i Nuriyeden vazgeçirmek için sebepsiz
mahkememizi uzatıyorlar. Sakın, sakın! Şimdiye kadar mâbeyninizdeki
fedakârâne uhuvvet ve samimâne muhabbet sarsılmasın. Bir zerre kadar
olsa bile, bize büyük zarar olur. Çünkü pek az bir sarsıntı, Denizli’de
........... gibi hocaları yabanîleştirdi. Bizler birbirimize lüzum olsa
ruhumuzu feda etmeye hizmet-i Kur’âniye ve imaniyemiz iktiza ettiği
halde, sıkıntıdan veya başka şeylerden gelen titizlikle hakikî
fedakârlar birbirine karşı küsmeye değil, belki kemâl-i mahviyet ve
tevazu ve teslimiyetle kusuru kendine alır, muhabbetini, samimiyetini
ziyadeleştirmeye çalışır. Yoksa habbe kubbe olup tamir edilmeyecek bir
zarar verebilir. Sizin ferasetinize havale edip kısa kesiyorum.

Şuâlar, s. 780






06.11.2010










http://www.yeniasya.com.tr/2010/11/06/lahika/default.htm

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir