Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

04.11.2010, 08:30

Ömrü, Bâkî-i Hakikî’nin yoluna sarf etmeli


Hadis-i Şerif Meâli

Eğer ümmetime güçlük vermeyeceğimi bilseydim, her namaz için
abdest almalarını ve her abdest alışlarında misvak kullanmalarını
emrederdim.

Câmiü's-Sağîr, No: 3287





04.11.2010










Ömrü, Bâkî-i Hakikî’nin yoluna sarf etmeli


Ey insanlar! Fâni, kısa, faydasız ömrünüzü bâki, uzun, faydalı, meyvedar
yapmak ister misiniz? Madem istemek insaniyetin iktizasıdır; Bâkî-i
Hakikînin yoluna sarf ediniz

Şu dünyada zamanın fenâ ve zevâl-i eşyadaki tesiratı gayet
muhteliftir. Ve mevcudat ise, mütedahil daireler gibi birbiri içinde
iken, hükümleri zeval noktasında ayrı ayrı oluyor.

Nasıl ki saatin saniyelerini sayan dairesi, dakikayı ve saati ve
günleri sayan daireleri zâhiren birbirine benzer, fakat sür'atte
birbirine muhaliftir. Öyle de, insandaki cisim, nefis, kalb, ruh
daireleri öyle mütefavittir. Meselâ, cismin bekası, hayatı, vücudu,
bulunduğu bir gün, belki bir saat olduğu ve mazi ve müstakbeli mâdum ve
meyyit bulunduğu halde, kalbin hazır günden çok gün evvel, çok gün
sonraki zamana kadar daire-i vücudu ve hayatı geniştir. Ruhun hazır
günden seneler evvel ve seneler sonraki bir daire-i azîme, daire-i
hayatına ve vücuduna dahildir.

İşte bu istidada binaen, hayat-ı kalbî ve ruhîye medar olan
marifet-i İlâhiye ve muhabbet-i Rabbâniye ve ubudiyet-i Sübhâniye ve
marziyât-ı Rahmâniye cihetiyle, bu dünyadaki fâni ömür, bâki bir ömrü
tazammun eder ve ebedî ve bâki bir ömrü intaç eder ve bâki ve lâyemut
bir ömür hükmüne geçer.

Evet, Bâkî-i Hakikînin muhabbet, marifet, rızası yolunda bir
saniye, bir senedir. Eğer Onun yolunda olmazsa, bir sene bir saniyedir.
Belki Onun yolunda bir saniye lâyemuttur, çok senelerdir. Ve dünya
cihetinde ehl-i gafletin yüz senesi bir saniye hükmüne geçer.

Meşhur böyle bir söz var ki, “Firâkın bir saniyesi bir sene kadar
uzundur ve visâlin bir senesi bir saniye kadar kısadır.” Ben bu
fıkranın bütün bütün aksine diyorum ki:

Visal, yani, Bâkî-i Zülcelâlin rızası dairesinde livechillâh bir
saniye visal, değil yalnız böyle bir sene, belki daimî bir pencere-i
visaldir. Gaflet ve dalâlet firâkı içinde değil bir sene, belki bin
sene, bir saniye hükmündedir. O sözden daha meşhur şu söz var: “Düşmanla
beraber sahrâ bir fincan kadar dar, ahbapla beraber iğne deliği bir
meydan kadar geniştir” Hükmümüzü teyid ediyor.

Meşhur evvelki sözün sahih bir mânâsı budur ki: Fâni mevcudatın
visâli madem fânidir; ne kadar uzun da olsa yine kısa hükmündedir.
Senesi bir saniye gibi geçer, hasretli bir hayal ve esefli bir rüya
olur. Bekayı isteyen kalb-i insanî bir sene visalde, yalnız bir
saniyecikte ancak zerre gibi bir zevkini alabilir. Firak ise, saniyesi
bir sene değil, senelerdir. Çünkü firâkın meydanı geniştir. Bekayı
isteyen bir kalbe, firak, çendan bir saniye de olsa, seneler kadar
tahribat yapar. Çünkü hadsiz firakları ihtar eder. Maddî ve süflî
muhabbetler için bütün mazi ve müstakbel firakla doludur.

Şu mesele münasebetiyle deriz: Ey insanlar! Fâni, kısa, faydasız
ömrünüzü bâki, uzun, faydalı, meyvedar yapmak ister misiniz? Madem
istemek insaniyetin iktizasıdır; Bâkî-i Hakikînin yoluna sarf ediniz.
Çünkü Bâkîye müteveccih olan şey, bekanın cilvesine mazhar olur.

Madem her insan gayet şiddetli bir surette uzun bir ömür ister,
bekaya âşıktır. Ve madem bu fâni ömrü bâki ömre tebdil eden bir çare var
ve mânen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür. Elbette,
insaniyeti sukut etmemiş bir insan, o çareyi arayacak ve o imkânı
bilfiile çevirmeye çalışacak ve tevfik-i hareket edecek.

İşte o çare budur: Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz,
Allah için çalışınız. Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde
hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne
geçer.

Lem’alar, 3. Lem’a, 3. Nükte, s. 22
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Muhammed_ Enes

Orta Düzey

  • "Muhammed_ Enes" bir erkek

Mesajlar: 255

Konum: Ankara

Meslek: Yazılım ve destek uzmanı

Hobiler: Okumak, yürümek. kitap

  • Özel mesaj gönder

2

04.11.2010, 14:20

Allah razı olsun... Bu söz özetlemiş aslında.. "Firâkın bir saniyesi bir sene kadar
uzundur ve visâlin bir senesi bir saniye kadar kısadır"..

Muhabbet ile.. Esselam..
Nefsiyle mücadele içinde!

Bu konuyu değerlendir