Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

15.10.2010, 08:07

İnsan Cenâb-ı Hakk’ın kudretinin bir mu'cizesidir


Hadis-i Şerif Meâli

Allah, Abdullah bin Revaha’ya merhamet etsin. Nerede namaz vakti girerse orada devesini çökertir, namazını kılardı.

Câmiü's-Sağîr, No: 2252





15.10.2010










İnsan Cenâb-ı Hakk’ın kudretinin bir mu'cizesidir


İnsan, Cenâb-ı Hakk’ın böyle antika bir san'atıdır ve en nâzik ve
nâzenin bir mu'cize-i kudretidir ki, insanı bütün esmâsının cilvesine
mazhar ve nakışlarına medâr ve kâinata bir misâl-i musağğar sûretinde
yaratmıştır.

İnsan, nur-u imân ile âlâ-yı illiyyîne çıkar; Cennete lâyık bir
kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile esfel-i sâfilîne düşer; Cehenneme
ehil olacak bir vaziyete girer. Çünkü, imân insanı Sâni-i Zülcelâline
nispet ediyor. İmân bir intisabdır. Öyle ise, insan, imân ile insanda
tezâhür eden san’at-ı İlâhiye ve nukuş-u esmâ-i Rabbâniye itibâriyle bir
kıymet alır. Küfür, o nisbeti kat’ eder. O kat’dan san’at-ı Rabbâniye
gizlenir, kıymeti dahi yalnız madde itibâriyle olur. Madde ise, hem
fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan, kıymeti
hiç hükmündedir.

Bu sırrı bir temsil ile beyân edeceğiz. Meselâ, insanların
san'atları içinde, nasıl ki maddenin kıymeti ile san'atın kıymeti ayrı
ayrıdır; bâzan müsâvi, bâzan madde daha kıymettar, bâzan oluyor ki, beş
kuruşluk demir gibi bir maddede beş liralık bir san'at bulunuyor. Belki
bâzan, antika olan bir san'at, bir milyon kıymeti aldığı halde, maddesi
beş kuruşa da değmiyor. İşte öyle antika bir san'at, antikacıların
çarşısına gidilse, hârikapîşe ve pek eski hünerver san’atkârına nisbet
ederek, o san'atkârı yâd etmekle ve o sanatla teşhir edilse, bir milyon
fiyatla satılır. Eğer kaba demirciler çarşısına gidilse, beş kuruşluk
bir demir pahasına alınabilir.

İşte insan, Cenâb-ı Hakkın böyle antika bir san'atıdır ve en
nâzik ve nâzenin bir mu'cize-i kudretidir ki, insanı bütün esmâsının
cilvesine mazhar ve nakışlarına medâr ve kâinata bir misâl-i musağğar
sûretinde yaratmıştır.

Eğer, nur-u imân, içine girse, üstündeki bütün mânidar nakışlar o
ışıkla okunur. O mü'min, şuur ile okur ve o intisabla okutur. Yani,
“Sâni-i Zülcelâlin masnuuyum, mahlûkuyum, rahmet ve keremine mazharım”
gibi mânâlarla, insandaki san'at-ı Rabbâniye tezâhür eder. Demek,
Sâniine intisabdan ibâret olan imân, insandaki bütün âsâr-ı san'atı
izhâr eder. İnsanın kıymeti, o san'at-ı Rabbâniyeye göre olur ve âyine-i
Samedâniye itibâriyledir. O halde, şu ehemmiyetsiz olan insan, şu
itibarla bütün mahlûkat üstünde bir muhatab-ı İlâhî ve Cennete lâyık bir
misafir-i Rabbânî olur.

Eğer kat-ı intisabdan ibâret olan küfür insanın içine girse, o
vakit bütün o mânidar nukuş-u esmâ-i İlâhiye karanlığa düşer; okunmaz.
Zîrâ, Sâni unutulsa, Sânia müteveccih mânevî cihetler de anlaşılmaz;
âdetâ baş aşağı düşer. O mânidar âlî san'atların ve mânevî âlî
nakışların çoğu gizlenir; bakî kalan ve göz ile görülen bir kısmı ise,
süflî esbâba ve tabiata ve tesadüfe verilip, nihayet sukut eder. Her
biri birer parlak elmas iken, birer sönük şişe olurlar. Ehemmiyeti
yalnız madde-i hayvaniyeye bakar. Maddenin gàyesi ve meyvesi ise,
dediğimiz gibi, kısacık bir ömürde, hayvanâtın en âcizi ve en muhtacı ve
en kederlisi olduğu bir halde, yalnız cüz’î bir hayat geçirmektir.
Sonra tefessüh eder, gider. İşte küfür, böyle, mahiyet-i insaniyeyi
yıkar; elmastan kömüre kalbeder.

Sözler, s. 281-282





15.10.2010












"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir