Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

06.10.2010, 12:59

Nurlu Hatıralar

himmet koçoğlu'nun ısparta kahramanları ve ihsan atasoyun hulusi yahyagil
kitaplarından notlar

insan ona derlerki içi dışa döndüğünde içinde utanılacak bir şey olmaya
ihlas odur ki övmek ve yermek onda herhangi bir değişiklik yapmaya.

kovan arısının olmazsa balı
kuru vızıltıdan ne ola hali
ya Rab gider bizden bu kıl ü kali
cemi taklidimizi tahkike çevir

4 nisan 1929 yilinda atlarla giderek Barlada Üstadı ziyaret eder.Dönüşte sağanak yağmurda 4 saat eğirdire kadar bir tane yağmur damlası üzerine düşmez.Atını sağa sola sürdüğü halde yağmur kendisini ıslatmaz.
1938 de dersim hadisesinde Hulusi Abey orada görevlendirilir.''emre göre canlı birşey bırakılmayacak.imha edilecek'' Hulusi abey bu gailesini kimseye açamaz.Birlikler evinin önünden geçerken atına binip gideceği zaman, emir eri mavi kağıda yazılmış bir mektup verir.Mektup Kastamonu'dan Üstad'dan gelmektedir.''Hulusinin bir gailesi var...'' diye mektubata geçen mektuptur.Dersime varınca bütün ahali dağlara çekilmiş.Bir kurşun atmadan bu hadiseden geri döner.
Süleyman Rüşdü ve kardeşi Berber Burhan.Üstad ikisine de kahraman demiştir.Burhan ümmi olduğu halde ağabeyi hapiste iken abisinin ailesine ve yeğenlerine sahib çıkıp onlara babalık yapmış ve risalelerin mahkemelerden kurtarılmasına çalışmış.1950 de vefat etmiş.
keçeci şeyh mustafa ve oğlu mehmed zühdü bedevi evlerinde 200 çocuğa kuran ve risale dersi vermişlerdir.mehmed zühdü bedevi'yi Üstad hafız Ali ve Sav'lı Hacı Hafız Mehmed'le birlikte üçünü aktablar arasında olduklarını lahikada bahsediyor.1943 de vefat etti.
Yayla mahallesinde ada kahvesinin bulunduğu mevkide Ispartanın yazlık evleri vardı ve yazın Ispartalılar burada yaşardı.Gölcüğün suyu buradaki bahçeleri sulardı.Üstad'a kendisinin ve kardeşinin köşkünü tahsis eden Şükrü Efendi'nin çarşıda oturduğu evinin yanındaki halı binası yandığı halde,Şükrü Efendinin hanesine bitişik olan ahşap odunluk dahi yanmadan harika bir surette kurtulmuştur.1966 da vefat etmiştir.
Şefkat tokatlarında geçen ''Seyrani'' Gülcü Mahallesinde Seyranlı camisinde imamlık yaptığından Seyranlı hafız lakabıyla bilinmektedir.Isparta'da bulunan bir kiliseyi satın alıp antika aramış ve bunun için cinlerle ilgileniyor.vazgeçmesi için Üstad ikaz ediyor.Şefkat tokadı yiyor.1981 de vefat ediyor.mezarı Gülcü Mah. kabristanlığındadır.
Tenekeci Mehmed (sözer) Hattat ve nakkaş olup 70 yaşında hafızlığa başlaması dolayısıyla Üstadın tebrik mektubu yazdığı (lahikada) zat.1981 yılında vefat etmiş.
3 tane Abdullah çavuş var.Biri barla'lı.Biri Atabey'li,biri de İslamköy'lü.
Sav'lı Hacı Hafız mehmed (avşar) Üstadı barlada ziyaret edip ilk defa sav'a risale-i nur'u getiren zattır.1947 yılında imamlık yaptığı camide akşam namazını kıldırırken vefat etmiştir.
marangoz Ahmed Üstadın kabrinin sav'da davraz dağında olması için mektup yazmıştır.1958 de vefat etmiştir.kahramandır.Üstad kabrine gelip yasin okutturmuştur.
Sava'lı Ahmed (altuğ),kardeşleri postacı (deli) şükrü ve hacda vefat eden Süleyman'la 3 kardeş hizmet etmiştir.Şükrü ve Ahmed altuğ'un kabirleri sav camisinin minaresinin dibindedir.
''Postacı Şükrü ise kılık kıyafeti ço perişan birisiydi.Ceketinin bir kolu yoktu.pantolonu yamalı ve yırtıktı.Ayakkabıları ise ya eski olurdu yada çerık giyerdi.Başında kirli paslı bir takke,sırtınde yamalı ve kirli bir torba, torbanın ipten bir sapı,2 tane de yumruk büyüklüğünde düğümü vardı.
Deli Şükrü aslında deli filan değildi.Onun deli rolünde görünmesi hizmet edebilmek için idi.Onun bu halinden ne jandarma ne de polis hiç şüphelenmezdi.Böylece Sav'da yazılan risaleleri Isparta'ya,Hüsrev Ağabey'e :Hüsrev Ağabeydekileri de yazılması için sav'a götürür getirirdi.Kuleöni,İslamköy ve Atabey'e de götürürdü.
Rolünü o kadar iyi yapıyordu ki bir defasında Hüsrev Ağabey dilenci zannederek kendisine birşeyler vermek istemiş, o da ''ağabey ben şükrü'' deyip kendini tanıtmıştır.Onun bu hali Hüsrev Ağabeyin de hoşuna gitmiştir.
452 sahifelik kitap'ta ''hikmetli sözler'' adlı kısa bir bölümde derslerde söylediği güzel manidar sözler yer alıyor.Bu kitaptan mutlaka okunmalı.
vefatından 2 gün öncesine kadar derslere devam ediyor.Hasta olduğu zamanlar bile 2 kardeşin koltuğunda yine derslere geliyor.
Hulusi Abey hayatında hiç hapse girmemiş,baskın ve takibata maruz kalmamıştır.Hiç hapse girmeyen biri de Isparta'lı Tenekeci Mehmet'tir.
Şecereli seyyid'dir.cenazesinde bir bulut teşyicilere gölge etmiş ve latif bir yağmur yağmıştır.
2 defa hacca gitmiştir.Hacca gitmediği 1968 yilında Hacı Şaban kendisini Cennet-ül baki (medine) kabristanlığında görüyor ve ellerine sarılıyor.''Gördüğünü kimseye söyleme'' diyor.
Bütün hayatında Üstadı 8 defa ziyaret etmiştir.Sabah dersinde Manen Üstad onu hazır etmiş,akşam dersinde de Üstad manen onun dersinde bulunmuştur.
1896 yılında doğar.26 temmuz 1915 kadir gecesi günü Çanakkalede gazi olur.26 temmuz 1986 da vefat eder.
üstad Ispartada Tahsin Efendi'nin medresesinde kalırken hiç kimsenin yaklaşamadığı,hatta selam bile veremediği zamanda derviş mehmed gülırmak deli rölünde Üstada hizmet etmiştir.
Kuleönünden Sarıbıçak (sallabacak imiş.Üstad değiştirmiş)Mustafa çelik (Sofuoğlu Mustafa Hulusi), kardeşi büyük ruhlu küçük ali ve dayıları hacı osman (gök)ile Üstadı barla'da ziyaret edip ikaz dinlemedikleri için tipiye maruz kalarak şefkat tokadı yemişlerdir.mustafa hulusi ümmi olduğundan yazı vazifesinin kardeşi Ali üstlenmiş ve tek odalı evinde 40 yıl çıkmayarak risale yazmış,her yıl bir defa külliyatı yazmıştır.dayıları hacı osman da ümmi olduğu için postacılık ve hizmetkarlık ederek hizmet etmiştir.
atabeyli büyük ve küçük hafız zühdü 2 kardeştirler.küçük hafız zühdü yediği bir şefkat tokadından dolayı atabey'i terk etmek zorunda kalmış ve keçiborlu'nun Kılıç Kasabasına nakl-i mekan etmiştir.
lahikada mesud ismiyle mektubları geçen ağabey Şamlı Tevfik ağabeyin kardeşi olup atabey'de ikamet etmiştir.Adı mehme mesud karacadır.
ilk hanım nur talebesi atabey'li müzeyyene hanımdır.Lahikada geçer.
risalede geçen doktor yusuf kemal (durakoğlu) Uluborlu'lu olup 1968 de vefat etmiş olup kabri Uluborlu kabristanındadır
Üstadın ''Eğirdir kasabasını bana ziyade sevdirdi'' dediği Çilingir Ali (savran) yokluklar içinde hizmet etmiş ve ısparta yoluyla muhabere kesildiği zaman Eğirdir'den muhabere ve kitapların irsal hizmetini yürütmüştür.
Eğirdir Gölünün içinde bulunan Nis Adasında imamlık yapan Hafız Veli Efendi bu ada da risaleleri saklayıp muhafaza etmiştir.
Hulusi Ağabey'in kitabında daha nice nurlu hatıralar ve ders esnasında anlattığı fıkralar vardır.Bunları tayyedip kitabı okumaya havale ediyoruz.sadece İhlas ve tenkid hakkında şu kısmı alıyorum:
''insanların iyi demesi de, kötü demesi de tesir etmiyorsa, ihlas yerleşmiş demektir.'' Tabii bütün bunlar kitapta var de hayata intikali önemli.''kardeşlerinizi tenkid etmeyiniz'' diyor.ben bunu ne kadar yapabiliyorum.Tenkid bir hasyalık.Peygamberimiz her safhada menetmiş.cemiyeti ifsad eder.Söyleyene yükseklik duygusu ve gurur verir.Tenkid, kendini beğenmektir.kendini beğenen tenkid eder.tenkid etiği kişiyi de küçük görür.Tehlikesi orada...
sabah namazından sonra yasin okunacak.Yatsıdan sonra tabareke okuyan kabir azabından emin olacağına dair hadis var.
Şifa için hastanın şifaya kavuşmasına niyet edilir.Sonra 7 defa istiğfar, 7 defa salavat,10 defa ''Allahü Ekber'' dedikten sonra, 19 defa ''Besmele; ferdün hayyün kayyümün hakemün adlün kuddüs.lillezine amenu hüden ve şifa.'' okunur.

Bu konuyu değerlendir