Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

06.10.2010, 10:23

Nur Talebeleri mânevî bir zabıtadır


Âyet-i Kerime Meâli
O takva sahipleri, “Ey Rabbimiz! Biz hiç şüphesiz iman ettik. Sen
de bizim günahlarımızı bağışla ve bizi Cehennem ateşinin azabından
koru” diye niyaz ederler.

Âl-i İmran Sûresi: 16





06.10.2010










Nur Talebeleri mânevî bir zabıtadır

Üç vilâyetin insaflı bir kısım zabıtaları demişler: “Nur Talebeleri
mânevî bir zabıtadır. Âsâyişi muhafazada bize yardım ediyorlar. İman-ı
tahkikî ile, Nuru okuyan her adamın kafasında bir yasakçıyı
bırakıyorlar, emniyeti temine çalışıyorlar.”

Emniyeti ihlâl vehmiyle bize ihanet etmek ve teveccüh-ü âmmeyi
kırmak kastıyla tahkirkârâne, aldanmış mahdut adamların bed
muamelelerine mukabil, hadsiz ehl-i hakikatin ve nesl-i âtinin
takdirkârâne alkışlamaları var diye ihtar edildi.

Evet, komünist perdesi altında anarşistliğin emniyet-i umumiyeyi
bozmaya dehşetli çalışmasına karşı, Risâle-i Nur ve şakirtleri, iman-ı
tahkikî kuvvetiyle bu vatanın her tarafında o müthiş ifsadı durduruyor
ve kırıyor, emniyeti ve âsâyişi temine çalışıyor ki, pek çok bir
kesrette ve memleketin her tarafında bulunan Nur Talebelerinden, bu
yirmi senede alâkadar üç dört mahkeme ve on vilâyetin zabıtaları,
emniyeti ihlâle dair bir vukuatlarını bulmamış ve kaydetmemiş. Ve üç
vilâyetin insaflı bir kısım zabıtaları demişler: “Nur Talebeleri mânevî
bir zabıtadır. Âsâyişi muhafazada bize yardım ediyorlar. İman-ı tahkikî
ile, Nuru okuyan her adamın kafasında bir yasakçıyı bırakıyorlar,
emniyeti temine çalışıyorlar.”

Bunun bir numunesi Denizli Hapishanesidir. Oraya Nurlar ve
mahpuslar için yazılan Meyve Risâlesi girmesiyle, üç dört ay zarfında
iki yüzden ziyade o mahpuslar öyle fevkalâde itaatli, dindarâne bir
salâh-ı hal aldılar ki, üç dört adamı öldüren bir adam, tahta bitlerini
öldürmekten çekiniyordu. Tam merhametli, zararsız, vatana nâfi bir uzuv
olmaya başladı. Hattâ resmî memurlar bu hale hayretle ve takdirle
bakıyordular. Hem daha hüküm almadan bir kısım gençler dediler:
“Nurcular hapiste kalsalar, biz kendimizi mahkûm ettireceğiz ve ceza
almaya çalışacağız, tâ onlardan ders alıp onlar gibi olacağız, onların
dersiyle kendimizi ıslah edeceğiz.”

Lem’alar, 26. Lem’a, s. 261

***

..hapishane müdürleri ve sergardiyanları ve belki memleketin
idare müdebbirleri ve asayiş muhafızları, Risâle-i Nur’un bu dersinden
memnun olmaları gerektir. Çünkü bin mütedeyyin ve Cehennem hapsini her
vakit tahattur eden adamların idare ve inzibatı, on namazsız ve
itikatsız, yalnız dünyevî hapsi düşünen ve haram-helâl bilmeyen ve
kısmen serseriliğe alışan adamlardan daha kolay olduğu çok tecrübelerle
görülmüş.

Şuâlar, s. 176

***

Hem herbir şehir kendi ahalisine geniş bir hanedir. Eğer iman-ı
âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse, güzel ahlâkın esasları olan
ihlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rıza-yı İlâhî, sevab-ı
uhrevî yerine garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık, tasannu, riya,
rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zâhirî âsâyiş ve insaniyet
altında anarşistlik ve vahşet mânâları hükmeder; o hayat-ı şehriye
zehirlenir. Çocuklar haylâzlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler zulme,
ihtiyarlar ağlamaya başlarlar.

Buna kıyasen, memleket dahi bir hanedir ve vatan dahi bir millî
ailenin hanesidir. Eğer iman-ı âhiret bu geniş hanelerde hükmetse,
birden samimî hürmet ve ciddî merhamet ve rüşvetsiz muhabbet ve muavenet
ve hilesiz hizmet ve muâşeret ve riyâsız ihsan ve fazilet ve
enaniyetsiz büyüklük ve meziyet o hayatta inkişafa başlarlar.

Şuâlar, s. 205

***

Risâle-i Nur’un gerçi siyasetle alâkası yoktur. Fakat küfr-ü
mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşiliği ve üstü olan
istibdad-ı mutlakı esasıyla bozar, reddeder. Emniyeti, âsâyişi,
hürriyeti, adaleti temin ettiğine yüzer hüccetlerden biri, bu
müdafaanamesi hükmündeki Meyve Risâlesidir.

Şuâlar, s. 252
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir