Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

03.07.2010, 08:29

İrtica ile itham

Hadis-i Şerif Meâli

Şüphesiz Cennette gözün görmediği, kulağın işitmediği ve hiç
kimsenin
hatırına gelmeyen nimetler vardır. Câmiü's-Sağîr, No: 1307


03.07.2010

İrtica ile itham

Siyaseti dinsizliğe âlet yapan bazı adamlar, kabahatini setr için
başkasını irticâ ile ve dinini siyasete âlet yapmakla itham ederler. Ey
paşalar, zabitler! Hapsimi iktiza eden cinayetlerin icmâli: Medar-ı
iftiharım olan mehasinim, şimdi günah sayılıyor. Artık nasıl itizar
edeyim, mütehayyirim. Mukaddeme olarak söylüyorum: Mert olan cinayete
tenezzül etmez. Şayet isnad olunsa cezadan korkmaz. Hem de haksız yere
idam olunsam, iki şehid sevabını kazanırım. Şayet hapiste kalsam, böyle
hürriyeti lâfızdan ibaret bulunan gaddar bir hükûmetin en rahat mevkii
hapishane olsa gerektir. Mazlûmiyetle ölmek, zâlimiyetle yaşamaktan
daha hayırlıdır. Bunu da derim ki: Siyaseti dinsizliğe âlet yapan bazı
adamlar, kabahatini setr için başkasını irtica ile ve dinini siyasete
âlet yapmakla itham ederler. Şimdiki hafiyeler eskisinden beterdirler.
Bunların sadakatine nasıl itimad olunur? Adalet onların sözlerine nasıl
bina olunur? Hem de cerbeze ile, insan adalet yaparken zulme düşüyor.
Zirâ insan kusursuz olmaz. Fakat
uzun zamanda ve efrad-ı kesîre içinde ve tahallül-ü mehasinle tâdil
olunan müteferrik kusurları cerbeze ile cem edip bir zaman-ı vahidde
bir şahs-ı vahidden sudurunu tevehhüm ederek şedid cezaya müstehak
görür. Halbuki bu tarz, bir zulm-ü şedîddir. Şimdi gelelim on bir buçuk
cinayetlerimin tâdâdına: Birinci Cinayet: Geçen sene bidayet-i
Hürriyette elli-altmış telgraf umum şark aşiretlerine Sadâret
vasıtasıyla çektim. Meâli şu idi: “Meşrutiyet ve kanun-u esasî
işittiğiniz mesele ise, hakikî adalet ve meşveret-i şer’iyeden
ibarettir; hüsn-ü telâkki ediniz. Muhafazasına çalışınız. Zira dünyevî
saadetimiz Meşrûtiyettedir. Ve istibdattan herkesten ziyade biz
zarardîdeyiz.” Her yerden bu telgrafların cevabı, müsbet ve güzel olarak
geldi. Demek vilâyat-ı şarkiyeyi tenbih ettim, gafil bırakmadım. Tâ
yeni bir istibdat onların gafletinden istifade etmesin. Neme lâzım
demediğimden cinayet işledim ki, bu mahkemeye girdim. İkinci Cinayet:
Ayasofya’da, Bayezit’te, Fatih’te, Süleymaniye’de umum ulemâ ve
talebeye hitaben müteaddit nutuklarla Şeriatın ve müsemmâ-yı
Meşrûtiyetin münasebet-i hakikiyesini izah ve teşrih ettim. Ve
mütehakkimane istibdadın Şeriatla bir münasebeti olmadığını beyan
ettim. Şöyle ki: “Milletin efendisi, onlara hizmet edendir”
(Keşfü’l-Hafâ, 1:462, No: 1515) hadîsinin sırrıyla, Şeriat âleme gelmiş,
tâ istibdadı ve zâlimâne tahakkümü mahvetsin. Herhangi bir nutuk irad
ettimse, herbir kelimesine kimsenin bir îtirazı varsa, bürhan-ı kat’î
ile ispata hazırım. Ve dedim ki: Asıl, Şeriatın meslek-i hakikîsi,
hakikat-i Meşrûtiyet-i meşrûadır. Demek Meşrûtiyeti, delâil-i şer’iye
ile kabul ettim. Başka medeniyetçiler gibi taklîdî ve hilâf-ı şeriat
telâkki etmedim. Ve şeriatı rüşvet vermedim. Ve ulemâ ve Şeriatı,
Avrupa’nın zunûn-u fâsidesinden iktidarıma göre kurtarmaya
çalıştığımdan cinayet ettim ki; bu tarz muâmelenizi gördüm. Divan-ı
Harb-i Örfî, s. 20-23

http://www.yeniasya.com.tr/2010/07/0...ka/default.htm

"İyyake
nâ'büdü ve İyyake nesteîn."

'Ancak Sana kulluk eder,
ancak Senden
yardım isteriz' (Fâtiha Sûresi)

"İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a
da şükretmez.!" (H.Ş.)

'Bırak bîçare feryâdı, belâdan; gel
tevekkül kıl' (17.Söz.)

"Şimdi 'OKU' kabirde
okuyamazsın" (Z.Gündüzalp)


'ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR'
(YENİASYA)



Selâm ve duâyla. Bîçare S.V.
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir